Aday adaylarının fazlalığı konusunda çok yazıldı
çizildi. Elbette bu konu neticede kimin
aday olacağına kilitleniyor ama ilginç manzaralar da ortaya çıkmıyor değil.
Bir gün önce AK Partili adaylardan Mustafa Kurt’un tanıtım toplantısına
katıldık. Daha aday olmadan öyle çok
proje üzerinde konuştu ki her birini hakkıyla anlatmak mümkün değil. Siyaset
bir yana mesleki tecrübeleriyle ön plana çıkan bir aday. Hakkını vermek
gerekir, mühendislik işlerini iyi biliyor.
Gazeteci arkadaşlarımızdan İzzet Aslanbay, ‘Bu kadar
donanımlı bir insan, yukarıdan bir yerden bağlantı kurmadan böyle bir serüvene
atılmaz,” demişti. Bunu kendisine ifade etti. Bazı ipuçları verdi ama çok da
detay vermedi.
Kurt, bende ise kültür sanat faaliyetlerinin en alt seviyede
yaşandığı bir Anadolu ilçesine gelmiş Berlin Filarmoni orkestrası izlenimi
bıraktı. Yarattığı etki ile ne ölçüde
kendini tercih edilebilir kılar diye geliyor akla. O kadar emin olamıyorum. İşsiz
kaldığım dönemlerden birinde, üniversite diplomasıyla başı derde girmiş
bir insanız nihayetinde…
Gerçi Kurt, projelerini aday olmasa da aday olacak
kişiyle—veya seçilecek belediye başkanıyla—paylaşacağını söylüyor ama o sürecin
de beklediği gibi yürüyeceğinden emin değilim. Zira daha önce de ifade
ettiğimiz konulardan biri, iktidara birlikte yürümek mümkündür ama iktidarı
paylaşmak mümkün değildir şeklinde. Adayın veya seçilenin Kurt’un projelerini
kullanmak suretiyle, şimdinin aday adayına prim yaptırmak isteyeceği şüpheli
yani.
Kendisine, “Şu anda aday adayısınız, aday olursanız o zaman
bir daha toplanmamız lazım” diyorum.
Zira daha önce nice projelerin Ereğli’nin dolambaçlı, her köşesinde
başka bir planın kurulduğu sokaklarında yitip gittiğini görmüşlüğümüz var.
Bana sorarsanız, basın toplantısında sunduğu en güzel proje
gülümseyen yüzüdür. Kendisine başarılar diliyoruz.
GÜLÜMSEMEYE İHTİYAÇ VAR
Belediye Meclisi toplantısındayız. AKM’nin önünde
toplantılar öncesinde basın mensuplarının fahri olarak ele geçirdiği birkaç
metrekarelik bir alan vardır.
Yine AK Parti’nin aday adaylarından Mustafa Kemal Bektaş ile
diğer bir aday adayı Yusuf Kalay bu küçük alanda bir araya geliyor. Bektaş, her
zamanki içtenliğiyle ‘Artık Ereğli’ye yeni, genç yüzler lazım’ diyor. Kalay
gülerek “Gençler azıcık daha bekleyebilir, hele bir meclis üyeliği yapsınlar’
diyerek takılıyor. Somurtmak yok, gizlenmek yok. İkisi de gülüyor.
Toplantı başlıyor, apar topar meclis toplantı salonuna
geçiyoruz. Dönüşte Kurt’un tebessümü ile
birleşince farklı bir düşünce peyda oluyor aklımızda.
Ereğli’nin asıl ihtiyacı olan gülümseme olmasın!
BAŞKAN UYSAL’A NASIL TAKILDIK?
Tabii belediye başkanı Hüseyin Uysal, şu anda hala en güçlü adaylar arasında
sayılıyor.
Engeliller haftası etkinliği kapsamında Belediye Düğün
Salonu’na girişte kendisine takılıyoruz:
“Başkanım, Mustafa Kurt’un basın toplantısından geliyoruz.
Çok sayıda projesi var!”
Gazeteciler öyle projelerden, insanların kendileri hakkında
söylediklerinden fazla etkilenen kişiler değildir. Yine de Uysal muhtemelen
oradaki gazetecilerin Kurt’tan etkilendiğini düşünmüş olabilir. Zira cevap
verirken sesinde ciddi bir ton var:
“Mesela bir projesini söyleyin!” diyor.
O anda bir projenin detaylarını anlatma imkanı yok. Sadece
ismini söyleyebilirsiniz. Şafak Negüzel “Teleferik meselesi, şu Göztepe’ye
yapılacak olan” diyor.
Uysal, bir yandan salonun girişine doğru yürürken, o projenin bugüne kadar gelmiş geçmiş
tarihçesini sayıp dökmeye başlıyor.
Biraz anlattıktan sonra araya giriyoruz, “Ama bu kadar değil ki, daha
birçok projesi var!”
Belediye başkanı en insani, en hoşgörülü tebessümünü
takınıyor. Gülümsüyor ve salona giriyor.
Gülümseyen insanlar görmek insanın ruhuna iyi geliyor.
Gülümsemek samimiyetin ve hoşgörünün göstergesidir. Anlamını unuttuğumuz, en samimi olanının bile
arkasında neyin olduğunu düşünmekten keyfini süremediğimiz bir şey. Seçim dönemi gergin olabilir ama gelin en
iyisi kimin en avantajlı, en güçlü, en muhtemel olduğunu bir yana bırakalım. Kendisi
için güç niyaz edenleri eleyelim ve en güzel gülümseyeni seçelim.
Gerisi nasılsa olur.