Uluslararası Psikologlar Derneği Başkanı Halil Tabur, “2004
yılında adliyeye intikal eden çocuk istismarı—fiziki istismardan ziyade cinsel
istismarı kast ediyorum—cinsel istismar sayısı yaklaşık 4 bin 500. 2016’ya
geldiğimizde bu sayı yaklaşık 22 bine çıkıyor. Tabii ki yabancı meslek
kuruluşları ve psikiyatrist derneklerinin alan çalışmaları, yaşanan olaylardan
sadece yüzde 15’inin devletin ilgili birimlere yansıdığını gösteriyor” dedi.
Tabur, Ereğli Belediyesi ve Kent Konseyi işbirliği ile
Erdemir Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen olan ‘Aile İçi İletişim ve Mutlu
Aile’ konulu konferansta, çocuk istismarları konusunda bir sunum
gerçekleştirdi.
Tabur, konferansta çocukların gündelik yaşamda dikkat etmesi
gereken konuların, ihmal, istismar ve taciz olduğunu, bu konuda çocukların
bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Haberlerin veriliş biçiminin olayın tekrarı ile ilgili
birtakım sonuçlar doğurduğunu ifade eden Tabur şöyle konuştu:
“Geçenlerde meslektaşlarımla bir toplantıda, meslektaşlarımın dikkatini kadın
cinayetleriyle ilgili haberlerin veriliş biçimi, dramatize edilişi, bir sonraki
cinayetin tohumu oluyor. Çocuk tacizi ve tecavüzleriyle ilgili bir baba olarak
ben de konuşmakta zorlanıyorum. Maalesef toplumun içinde böyle bozuk kişilik
yapılarının çocuklara yöneldiğini, istismar ettiğini görebiliyoruz. Kimi zaman
hiç beklemediğiniz kişiler bu işe yöneliyor. İstatistikler bu çeşit taciz
olaylarının yüzde 85 oranında yakın çevreden gerçekleştirildiğini gösteriyor.
Dinlerken bizi irite ediyor ama maalesef dünyanın gerçekleri bunlar.”
İHMAL UYARISI
Çocuğun maruz kalabileceği ihmallerin duygusal, fiziksel,
eğitimsel olabileceğini ifade eden Tabur, “Bunda çok büyük bir art niyet söz
konusu değil. Bizler bile çocuğumuzu ihmal ettiğimizi düşünebiliyoruz. İstismar
ve ihmal arasında ciddi farklar var” dedi.
Tabur şöyle konuştu:
“Çocuk ihmalinde ebeveynlerin fiziksel, duygusal ve
eğitimsel anlamda ihmale uğramasını anlıyoruz. Çocuk ihmali başta ana baba
olmak üzere, kendilerine bakmakla yükümlü kimseler ve diğer kişilerin
çocukların barınma, beslenme, sevgi ve eğitim gibi ihtiyaçlarını ihmal
etmeleri, kısmen de engellemeleridir. Çocuğunun hastalandığında tedavisinin
ihmali, çocuğun terk edilmesi, evden kovulmaması, beslenme, giyim ve güvenliğinin
sağlanmaması şeklinde olabilir. Göç sonrası büyüyen büyükşehirlerde sağlıksız
aile şartlarında büyüyen çocukların bu çeşit duygusal, fiziksel ve eğitimsel
ihmale marız kaldığını görebilirsiniz. Son dönemde Suriyeli mültecilerin
kontrolsüz şekilde gelmesi, çocuklarının dilendirilmesi, çalışmaya zorlanması
örnek olarak gösterilebilir. Çocukların uzun süre başkalarının yanında kalması
da bir ihmal olarak değerlendirilir.”
“İSTİSMAR VAKALARINDA KORKUNÇ ARTIŞ”
Çocuk istismarının başta anne babaları olmak üzere kendine
bakmakla yükümlü kişiler açıdan fiziksel, ruhsal, zihinsel veya cinsel
gelişimlerini engeleyen, ruh sağlıklarını bozan ve kaza sonucu olmayan
sorunlarla karşı karşıya bırakılması olduğunu ifade eden Tabur şöyle devam
etti:
“İstatistiklere değinmek istiyorum. 2004 yılında adliyeye intikal eden çocuk
istismarı—fiziki istismardan ziyade cinsel istismarı kast ediyorum—cinsel
istismar sayısı yaklaşık 4 bin 500. 2016’ya geldiğimizde bu sayı yaklaşık 22
bine çıkıyor. Tabii ki yabancı meslek kuruluşları ve psikiyatrist derneklerinin
alan çalışmaları, yaşanan olaylardan sadece yüzde 15’inin devletin ilgili
birimlere yansıdığını gösteriyor. Bunun anlamı şu. Koca bir buzdağı var ve o
yüzde 15’i 24 bine tekabül ediyor. Mutlak veri almak mümkün değil. Çünkü çocuklar
bunu söylemiyor. Bu sayıyı yüzde yüze vurduğunuzda her yıl 240 bine yakın
çocuğun istismara uğradığını düşünebilirsiniz. Türkiye’de her yüz çocuktan
25-26’sı büyüyene kadar sözlü, dokunma ve daha ilerisi, tecavüze varana kadar
bir taciz olayına maruz kalıyor. Bunlar Türkiye’de çok konuşulmuyor.”
MEDYA ETKİSİ
Fiziksel istismarın en yaygın görülen şeklinin dayak
olduğunu ifade eden Tabur, haberlerde bunların örneklerinin giderek arttığını,
medyanın bu haberleri verirken, daha sorumlu davranması gerekliliğine dikkat
çekti.
Tabur, “Annenin annelik duygusu cinnet geçirmesine engel
oluyor olabilir. Annelikle ilgili bir hormonu var. Bazı kaynaklar babalığın
sosyal bir güdü olduğunu söylüyor. Babanın şiddet geçirdiği bir haber çıksın,
bir hafta sonra başka şehirde benzer haber çıkıyor. Sokak ortasında bıçaklama,
şunu yaptı gibi. Bu insanların içindeki dürtüyü harekete geçirme durumu olması
gerekir. Bu konuda habercinin sorumluluğunun farkında olması gerekir, Yurt
dışında böyle haberler ciddi kurullardan geçerek veriliyor” diye konuştu.
Tabur, konferansta çocukların mahremiyet eğitimi ve özel
bölgeleriyle ilgili eğitimlerinin mutlaka aile içinde verilmesi gerektiğine
dikkat çekti.
“AİLE” OLGUSUNUN FARKLI BOYUTLARI
Ayhan Yavuz moderatörlüğünde gerçekleştirilen konferansta
Uluslararası Psikologlar Derneği Eğitim
Kurulu Başkanı Tanju Ekinci, Aile Danışmanlığı ve İletişim, Sosyolog ve Aile
Danışmanı Ayşegül Alemdar Çocuk gelişiminde yapılan hatalar ve mutlu çocuk
yetiştirmek, Sosyolog, Evlilik ve Aile Danışmanı Hüseyin Özdemir de temel duygu
yapılarımızın davranışlar üstündeki etkileri konusunda bilgi verdi.
Konferansı Ereğli Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Bulak,
Kent Konseyi Başkanı Yusuf Karaoğlu, bazı belediye meclis üyeleri, siyasi parti
ve sivil toplum temsilcileri ile vatandaşlar izledi.