"Diyet bir yaşam tarzıdır..."
"Diyet bir yaşam tarzıdır..."
Uzman Diyetisyen Deniz Özsan, "Hiç sebze alışkanlığı olmayan birisine diyetle birlikte sebze alışkanlığı kazandırmak zor. Bunu da uzunca bir süre beslenme programına, bir yaşam tarzı değişikliğiyle sağlamaya çalışıyoruz. Kişi zayıflamaya geliyor, belli bir kiloyu atıyor ama program bittikten sonra eski alışkanlıklarına geri dönüyor. Bu yanlış." dedi.
Özsan, 93,9 Değişim Radyo'da yayınlanan ve Arzu Tekin tarafından hazırlanıp sunulan "Arzu İle Devrialem" programında beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesinin önemine dikkat çekti.
"Her öğünde salata yenilebilir mi" sorusunu cevaplayan Özsan, "Salata kronik kabızlığın önüne geçmek için önemli. Yeşil salata olmak zorunda değil, ama yeşil yapraklı sebzelerin metabolizma üzerindeki etkileri nedeniyle her öğünde olmasında yarar var. Yaprak ne kadar koyuysa o kadar faydalıdır. Kahvaltıda da diğer öğünlerde de olmalı" dedi.
"HİÇBİR BESİN TEK BAŞINA YAĞ YAKMAZ"
Hangi besinlerin yağ yakımını hızlandırdığı konusuna da değinen Uzman Diyetisyen, "Hangi besinde yağ yakar? Tek başına bir besinin yağ yakma özelliği yoktur. Bazı beslenme programına belli besinleri eklerseniz yağ yakımını hızlandırır. Roka, dereotu gibi. Fakat kahvaltıda poğaça börek yiyip yanında roka dereotu yerseniz bunun bir yararı olmaz" dedi.
Özsan şöyle devam etti:
"Diyet denince, hiçbir şey yemeyeceğim deniyor. Bu kesinlikle yanlış. Bana danışanlarda bu tarz sorunlar oluyor. Diyet aç kalmak değildir. Sağlıklı ve yeterli beslenerek bir yaşam tarzı değişikliği sağlamaya çalışıyoruz. Karbonhidratlı gıdalar da tüketiliyor tabii ki. Bonus günlerimiz oluyor. Pizza da yemelerine izin verebiliyoruz. Bir sonuca ulaşmak için disiplin olmak zorunda. Tatlı yemeyeceğiz, pizza yemeyeceğiz değil. Bana gelen kişilere canlarının istediği şeyi soruyorum. Kişi o tada vardığında zaten kendileri yemek istemiyor. Bonus günlerinde yenilenlerle ilgili önemli olan bunu telafi edebilmek."
"BESLENME ALIŞKANLIĞI ÖNEMLİ"
Aileden gelen beslenme alışkanlığının önemli olduğunu ifade eden Uzman Diyetisyen Özsan şunları söyledi:
" Benim alışkanlığım sebze ağırlıklıdır. Ama hiç sebze alışkanlığı olmayan birisine diyetle birlikte sebze alışkanlığı kazandırmak zor. Bunu da uzunca bir süre beslenme programına, bir yaşam tarzı değişikliğiyle sağlamaya çalışıyoruz. Kişi zayıflamaya geliyor, belli bir kiloyu atıyor ama program bittikten sonra eski alışkanlıklarına geri dönüyor. Bu çok yanlış.
Uzman Diyetisyen Özsan, diyet programlarının mola dönemlerindene yapmak gerektiği sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Bu dönemde de diyet alışkanlıklarını sürdürmeleri önemli. Yaşam tarzı değişikliğini sağlamaları gerekiyor. Belli kilo verdiği zaman en az bir sene kilosunu sabitlemesi gerekir. Bu dönemde belirli periyotlarda kilo kontrol takibinde bir diyetisyen takibinde olmalılar. Üç ana öğün yemek, bol su içmek, salata yemek alışkanlıklarını sürdürebiliyor mu? Kilosunu koruyabiliyor mu takibini yapmak önemli. Belli bir kilo veriminden sonra kişinin direnç kiloları dediğimiz sorunlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. En önemlisi yaşam tarzı değişikliğini sağlamak ve bunu sürekli kılmak. Kaçamak yaptığınızda bunu telafi ederseniz, verdiğiniz kiloyu koruyabilirsiniz. Yoksa en başa dönüyorsunuz."
"BİLİNÇSİZ DİYETLER..."
Bir şeyin gittiği hızla geri gelebileceğini belirten Özsan, şok diyetlere ilişkin görüşlerini ise şöyle ifade etti:
"Şok diyetler popüler diyetler genelde kalorisi düşük, hızlı kilo kaybına yol açan diyetlerdir. Kişi hiç ekmek yemez, veya tek besinle beslenir. Sürekli zayıflar ama hızlı zayıfladığı için çökmüş bir kişiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Verilen kilodan sonra da eski alışkanlığına döndüğünde vücut hızlı bir kilo artışına maruz kalabilir. Şok diyetlerin kan şekerindeki değişikliklere yol açtığını düşünürseniz, bunu tavsiye etmiyoruz. Zayıflayacağım derken böbrek hastası, şeker hastası olabilirler.
Zayıflama çayları, tabletler gibi ürünlerin hiçbirinin sağlık bakanlığı onayı yoktur. Ürünü kullanırken önce onayını araştırmak önemli. Diyet sektörü ticari anlamda çok kullanılan bir alan. İnsan sağlığı çok geri plana atılabiliyor. Bu tür ürünlerle kaybedeceğiniz şey su ve kas kaybıdır. Aşırı idrar kaybıyla kişi zayıfladığını düşünür ama vücutta yaşanan elektrolit dengesizliği çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Asla rakam odaklı olmamak lazım. Vücudun yağ, kas, su dengesi çok önemlidir. Yağdan verdiğiniz kilo kalıcı olacaktır ama kas ve sudan verdiğiniz kilo hızla geri gelecektir. Asla bu tarz ürünlere rağbet edilmemeli."
"MEYVE YERKEN ÖLÇÜLÜ OLMAK GEREK..."
Aşırı protein ağırlıklı beslenmenin böbrek hastalıklarına yol açabileceğini ifade eden Özsan, "Her şeyden yeterli miktarda yemek gerekiyor" dedi.
Özsan, hangi meyvelerin daha çok tüketilmesi gerektiğine ilişkin görüşlerini ise şöyle anlattı:
"Tokluk açlık değerlendirmeyi glisemik indekse göre yapıyoruz. Bir meyvenin endeksi ne kadar yüksekse, kan şekerini etkileme kapasitesi o kadar yüksektir. Muz, kavun, trabzon hurmasının glisemik endeksi yüksektir. Bunları hiç yemeyeceğiz, uzak duracağız değil. Lif değeri açısından önemli değerleri vardır ama miktar önemli. Şeker hastası bunlardan uzak durmalı. Kırmızı meyvelerin antioksidan değeri yüksektir. Yağ yakımını desteklerler. Erik de sağlıkla tüketilebilecek meyvelerdendir. Tüm meyvelerin kalorisi düşüktür ama ölçülü, kararında tüketmek gerekir."
NE KADAR SU İÇİLMELİ?
DETOKS NEDİR?
Detoksun çeşitli türlerinin olduğunu ifade eden Uzman Diyetisyen, "Günlük beslenme programına dahil edilerek sağlıklı şekilde tüketilebilir. Sabah öğle akşam kabak çorbası içmek yerine, bir öğüne yerleştirmek suretiyle yapılabilir. Kendimizi aşırı şiş hissettiğimiz, ipin ucunu kaçırdığımız, bayramda fazla yemenin ardından, sağlıksız besinlerin etkilerinden kurtulmak için detoks tercih edilebilir" dedi.
Beslenme programlarında egzersiz önerdiklerini dile getiren Özsan, "Bir spor eğitmeni tarafından kendisine uygun sporu seçmelidir. Bu imkanı sağlayacak ekonomik düzeyi yoksa en doğalı yürüyüştür. Ereğli de bunun için çok uygun, Yürüyüş bandımız var sahilimizde. Zayıflamaya karar veren birinin günde iki üç saat yürüyerek zayıflamak da yanlış. Üç dört saat spor salonunda efor sarfederek zayıflamak da yanlış, bu yoğun fiziksel aktiviteyi bıraktığınızda eski kilonuzu geri alabilirsiniz. Küçük aktivitilerle zayıflayabilirsiniz bunun yerine" dedi.
Özsan, kilo vermeye başlarken en önemlisinin kafada bu işi tamamlamak olduğunu ifade ederek, dış müdahalelerin itici olabileceğini söyledi. Öncelikle kilo probleminin metabolik bir sorunun sonucu olup olmadığının teyit edilmesi gerektiğini, bir biyokimyasal testten geçmek gerektiğini söyledi.
Diyetisyen Özsan, uyku düzeninin sağlıklı bir diyette önemine dikkat çekerek, "Az uyumak da, çok uyumak da kilo vermenize engeldir. Sağlıklı bir uyku için en az sekiz saatlik uyku öneriyoruz. Gece 11 ve 03.00 arasında uyumak sağlıklı bir beslenme için önemlidir" diye konuştu.
Baharatların metabolizmayı hızlandırdığını, ölçülü tüketilen baharatların yararlı olabileceğini ama aşırıya kaçılmasının sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi.
Haber : H Aksakal