RÖPORTAJ

49 YILLIK ÖYKÜ...

Ortalama olarak 49 yıldır gazetecilik mesleğini başarıyla, şevkle yapan üstad Sina ÇILADIR, babadan oğula, oğuldan oğula geçen gazetecilik serüvenini Değişim Medya Haber Merkezi olarak değerlendirdik.

Abone Ol

ÇILADIR,  "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" nedeniyle bugünün kutlanmaya başladığı tarihlerde bu meslekte olan ve günümüzde de,3. kuşak gazeteciliği oğlu Sina ÇILADIR ve Ahmet Naim' ÇILADIR'ın devam ettirdiğini, kendisinin de bu gazetede köşe yazarlığı yaptığını belirtti.   

ÇILADIR, "Gazetecilik Bir Tutkudur. Tutkuyla bu mesleğe bağlı olmayanların bu işi yapamayacağını vurgulayarak, gazeteciler, marjinal tiplerdir "dedi

ÇILADIR, bilgi, beceri ve deneyimlerini Değişim Medya ile paylaştı.

Değişim: -Sina ÇILADIR kimdir? Gazeteciliğe nasıl ve ne zaman başladınız? Bugünlere nasıl geldiniz ve gazetecilik mesleğini neden tercih ettiniz?

Üstad Sina ÇILADIR: İzninizle İlk üç soruyu birleştirerek yanıtlayacağım. Çünkü sorular iç-içe, hem de gazetecilik serüvenimin yol haritasını içeriyor.

Zonguldak 1939 doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimden sonra gazeteciliğe başladım. ÇILADIR Ailesi; babam Ahmet Naim, ben,  küçük oğlum Sina bu topraklarda doksan yıldır gazetecilik yapıyoruz. Bunun kesintisiz kırk dokuz yılı benim. Son günlerde Büyük oğlum Ahmet Naim'de gazeteciliğe ısınmaya başladı.

" Neden Bu Mesleği Seçtiniz" Diyorsunuz?

Ben onu seçmedim, o beni seçti. Anlaşılan kimyamız uyuştu. Gazetecilik serüvenimi birkaç cümlede özetlemek gerekirse, şunları söyleyebilirim. Yerel ve ulusal dergilerde köşe yazarlığı, yöneticilik , bu süre içine sıkıştırılmış beş kitap , Özellikle, " Zonguldak Havzasının Tarihi"ile "Ereğli'nin İşçi Hareketlerinin Tarihini"  konu alan araştırmalar. Ahmet Naim'in kitaplarının derlemeleri, uyarlamaları .. Göz-altılar, Tutuklamalar. Uzunca süren cezaevi yılları, radikal bir sol örgütünün yöneticiliği. Hastaneler, ölümden kıl payı sıyırmalar ...

Geriye dönüp bakıyorum, sanırım çok az gazetecinin benim kadar başı belaya girmemiştir. Önümüzdeki Mart ayında yetmiş beş yaşına gireceğim Hala belalardan kurtulamadım. Övünerek söylüyorum, halen üzerime kayıtlı tek menkul ve gayrı menkul yok.

Değişim: Yıllardır gazetecilik yaptığınızı biliyoruz. Sizin döneminizdeki gazeteciler ile günümüzde bu işe yeni başlayan genç kuşaklara, yeni nesil gazetecilere söylemek istedikleriniz?

Üstad Sina ÇILADIR: Gazetecilik bir tutkudur. Mesleğe tutkuyla bağlı olmayanlardan gazeteci olmaz, memur gazeteci olur.  Benim kafamdaki gazeteci prototipi şöyledir:

 Tutkulu, genel kültüre sahip, asgari kalem yeteneği olan, paylaşımcı, demokrat, avanturist (maceracı),azıcık paranoyak (kuşkucu),zaman ve mekan kavramı kendisine özgü, mesleki etiğe sahip, rutine kafa tutma özelliği olan, çok meraklı, deli dolu ille de onurlu!..

Onların habere, gerçeğe ulaşmak için yapamayacakları şey yoktur Gazeteciler marjinal tiplerdir. Onları olduğu gibi kabul etmek gerekir. Her gazete bir okuldur. Gazeteci gazetede yetişir. Gazetecilik pratik bir meslektir. Deneme yanılma yöntemiyle giderek kendi yolunu bulur. Bir önceki kuşak, bir sonrası kuşağa öğretmenlik yapar. Kitaplardan gazetecilik öğrenilmez. Olsa olsa gazeteciliğin temel kuralları öğrenilebilir, akademik bilgilere sahip olunabilir.

Kdz.Ereğli'de   46 gazetenin yayınlandığını söylüyorsunuz. 100 bin nüfuslu kentler kriter alınacak olursa bu rakam herhalde dünya rekorudur. POSBIYIK Dostumuz, bunu tescil ettirmelidir.

Değişim: Peki Niçin Bu Kadar Gazeteye Sahibiz?

Üstad Sina ÇILADIR: Kdz. Ereğli'deki kurum ve kuruluşların iyi niyeti, basına sıcak yaklaşımı yüzünden! Burada bir ironi var:  Basının gelişmesi,  güçlenmesi kalitenin yükselmesi için verilen iyi niyetli destek, tam tersi sonuçlar doğurdu. Bu birazda kurum ve kuruluşların belirli ilkelere dayanmayan iyi ile kötüyü ayni torbaya koyan hatalı destek politikaları ile ilgili. Örneğin;  Erdemir bu konuda daha ilkeli, seçici. Ama Belediye öyle değil. POSBIYIK'ın kriteri basının kalitesini yükseltmek değil, yandaşlarını çoğaltmak .

"AMAÇ, GAZETEYİ, GAZETECİYİ ÖLDÜRMEK DEĞİL, YAŞATMAK OLMALIDIR..."

Çözüm mü?

 Bir defa temel yaklaşım öldürmek değil, yaşatmak olmalıdır. Düzenli yayınlanan gazetelere destek artarak sürmelidir. Bitkisel yaşama girmiş gazeteler zaten kendiliğinden elenecektir.

 Bana, abone yöntemi en sağlıklı yol gibi görünür. Periyotlar 1-3 ayı geçmemelidir. Bu geçiş döneminden sonra süre uzatılabilir. Her gazeteye ayni süre için, ayrıca yayın aralıkları farklı olan gazetelere farklı abone yöntemleri uygulansa daha adilane olur. Çünkü aylık 15 günlük ve haftalık gazetelerin maliyetleri aynı değildir.

 Belediye de bu konuda kendisine bir çeki düzen vermeli destek kriterlerini daha demokratik bir platforma taşımalıdır.

Yandaşlık kriterleri, gazeteleri oto-sansüre, anlamsız ölçüsüz övgücülüğe itiyor. Bu da kalite kaybına yol acıyor. Belediyeyi yönetenler , demokrasinin önkoşulunun düşünce ve ifade özgürlüğü olduğunu unutmamalıdır. Eleştiri özeleştiri kültürüne sahip olmayanların kendilerine demokrat demeye hakkı yoktur.

Değişim: Kdz.Ereğli'de Alaylı Gazetecilerin Yanı sıra  Okul Bitiren Gazetecilerde Var. İki Kuşak Gazetecilik Arasındaki Farklar Nedir? Tecrübelerinizle Bu Mesleğin Getiri ve Götürülerini Değerlendirebilir miyiz?

Üstad Sina ÇILADIR: Geçmişte gazetecilik gerçekten saygın bir meslekti. Gerçek dördüncü kuvvetti. Gazeteci profili çok farklı idi. Babam gibi bir iki dil bilen Türkiye çapında ünlenmiş gazetecilere sahipti yerel basın.

İstisnalar söz dışı bugün tam tersi bir süreç yaşıyoruz. ! Son olarak şunu söyleyeceğim.

Günümüzde kendini gazeteci sayan herkes, kül hanı önüne koyup şu soruyu sormalı kendisine.

"Ben Gazeteci Sıfatını Hak Ediyor muyum ??"

Bu bir iç hesaplaşmadır. Hesaplaşmanın sonucunda da yanıt hayır olursa kalemler duvara asılmalıdır..." dedi

 


Haber : Değişim Medya Haber Merkezi

Abone Ol