Bir şarkı söylemek isterdim, haykırmak, hırçın dalgaların çağıltısına ritim sokuştururcasına, Karadeniz'in mavi göğüne yükselen bir çığlık atmak isterdim.
Bir şarkı söylemek isterdim, haykırmak, hırçın dalgaların çağıltısına ritim sokuştururcasına, Karadeniz'in mavi göğüne yükselen bir çığlık atmak isterdim.
Derin bir nefes aldım, esen rüzgarın başımdan kopardığı bir saç telinin ardından bakakaldım. Uçuşan martılara takıldı buğulu gözlerim. Barış güvercinlerini hatırladım bir an ve savaşın çığlıkları irkiltti yüreğimi. Sahi kaç gün oldu katiller sürüsü Gazze'yi işgal edeli?..
Düşündüm biraz derince, bundan 106 yıl önce 9 Aralık'ta, Karadeniz Ereğli sahilinde, bencileyin ufukları yoklayan bir çift göz vardı muhakkak. Başındaki kırmızı fesi düzeltme bahanesiyle, el çabukluğuyla sildiği gözyaşlarını saklayan bir vatan evladı, kim bilir nedir adı. . Gözü ufuklarda çünkü, kara bir haberle uyandı o gün Ereğli insanı. Her bir köşesini sırtlanların kuşattığı vatanının bağrından en güzide köşe, Filistin koparılmış; ata yadigarı kutsal Kudüs toprağımız İngiliz işgaline uğramıştı.
673 yıldır kesintisiz huzur ve barış içerisinde yaşayan Filistin'in yüreğine, hâlâ söndüremediğimiz bir kor düştü. 25-30 yıl içinde, esenlik yurdu olan Kudüs'e, sırtlan sürüsü üşüştü. İngilizlerin başı çektiği Avrupa müptezelleri sırtındaki kamburu atıyordu Filistin'e. İslam yurduna fitne tohumları ekiyor, başından def etmek istediği siyonist Yahudi topluluğunu Ortadoğu olarak tesmiye ettiği Müslüman topraklarına çöp atar gibi atıyordu.
Üç hafta önce kopan fırtınanın koparamadığı bir kaç yaprak ilişti gözüme. Yine buğulandı gözlerim. Asil duruşu ile kıble mescidi, altın sarısı ışıltısı ile Kubbetü's-Sahra'sı, kadim şehir Kudüs, tarihinden aldığı eşsiz ihtişamıyla Kudüs duruyordu karşımda. Ve bahçelerine şehit şehit çocuk ektiğimiz Gazze sokaklarına ilişti bakışlarım.
Ufukta bir çocuk silüeti, elleri arkaya bağlı, elbisesi yamalı. Daha yedi belki yaşı, hafif öne eğik başı, ama oldukça onurlu, kan olmuş gözü kaşı, yüzü pek bir nurlu.
Susun konuşanlar, şimdi herkes sussun
Eğer gücü kaldıysa Hanzala konuşsun
Bir doğu masalının ölümsüz kahramanının başında, rüzgarın hırçın bir tavırla çekiştirip durduğu Filistin poşusuna takıldım kararmış ufuklarda.. Kara gözlerinde sarsılmaz bir kararlılık ile meydan okuyordu adeta dünyadaki bütün zalimlere:
(Bu kısım 01.12.2023 tarihli sosyal medyadan iktibas ettiğimiz Ebu Ubeyde'nin konuşmasının çevirisidir.)
"Muhterem kardeşlerim size izzet ve şeref yurdundan, Gazze’den sesleniyorum.
Sebat yurdundan, sabır yurdundan, Allah’ın takdirine rıza gösteren yurttan size sesleniyorum.
Bu mesajları siz Müslüman kardeşlerimize gönderiyoruz, belki de kısa bir zaman sonra sizinle birlikte bir daha olamayacağız. Allah’tan dileğimiz bu konuşacağımız şeyleri bizim lehimizde bir delil olarak amel defterimizde saklasın, aleyhimize bir delil olmasın.
Birinci mesajımız: Müslüman kardeşlerimize deriz ki;
Hepimiz Muvahhid Müslüman kimseleriz. Allah’ımızın hakkımızda takdir buyurduğu şeylere razıyız, asla ümitsiz değiliz, asla o’nun takdirine itiraz etmeyiz.
Zaferin kısa zamanda ve acil bir şekilde gerçekleşeceğine inanıyoruz. Allah Teala’nın bunu hakkımızda takdir edeceğine dair hüsn-ü zanna sahibiz.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Sizden öncekilerin başına gelenlerin benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Onlar büyük sıkıntılara maruz kaldılar, sarsıldılar.” Evet biz de şu an büyük bir sarsıntıdan geçiyoruz. Ayet-i kerimenin devamında: “(Bu durum karşısında) Allah’ın elçisi: zafer ne zaman diyecek… İyi bilin ki Allah’ın zaferi pek yakındır.” Evet biz de büyük sıkıntılara maruz kaldık, sarsıldık. Kalplerimize ve canlarımıza dokunan bir sarsıntıdan geçtik, ancak Rabbimizin rahmetinden hiçbir zaman ümidimizi kesmedik, kesmeyeceğiz. Allah Teala Kur’an’ında: ‘Allah’tan ümidinizi kesmeyin’ buyuruyor. Biz de Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmiyoruz. Rabbimizin kendi katına aldığı kardeşlerimizi şehitler olarak görüyoruz. Kalanları da büyük bir zaferin beklediğini düşünüyoruz. Bu Allah’a zor gelen bir şey değildir.
İkinci mesajım: Ey beni dinleyen Müslüman kardeşim:
Bana sadece duayla bile olsa yardımcı olabilirsin. Dua Müminin silahıdır. Sakın duayı küçümsemeyelim. Eğer sen bana büyük bir yardımda bulunamıyorsan bana edeceğin duayla Allah katında beraat edeceksin. Evet sizden isteğimiz dua edin bize. Çoluk çocuğunuzla toplanıp bize toplu dua edin. Secdelerinizde bize dua edin, sadaka verin, bize dua edin. Bizim duaya çok ihtiyacımız var. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir sıkıntıya maruz kaldıklarında ellerini açıp dua ederlerdi. Israrla dua edip, duasının kabul edileceğine ve tahakkuk edeceğine inanırdı.
Üçüncü mesajım: Ey bu mesajımı dinleyen kardeşlerim:
Bu mesajımızı dünyanın her bir köşesine ulaştırmaya çalışın. Zira hala ümmetin içerisinde uykuda olanlar var. Zaferin, kurtuluşun gökten ebabil kuşlarının yardımıyla geleceğine inanıyorlar. Ama ebabil kuşları gelse belki de önce bizi ve sizi taşlayacaklar.
Gazze’de olup bitenleri her tarafa duyurun. Haberlerimizi dünyanın dört bir yanına duyurun. Çocuklarımızın içine düştüğü ızdırabı aktarın. Gazze’nin her tarafı enkaz yığını haline geldi. Güvenilir hiçbir noktası kalmadı. Binalar, koca koca siteler, içinde oturanların üzerine devrildi. En ufak bir uyarı yapmadan, ani baskınlarla vahşice yapıldı bunlar. Arkadaşlarımızdan, ailelerimizden tamamen, bütün aile fertleriyle dünyadan silinen, nüfus kütüğü silinenler oldu. Ailenin birinde yüz şehit, bir diğerinde elli şehit, diğerinde kırk şehit. Hayatta kalanları da ecellerini bekliyor burada.
Bunları size niçin söylüyoruz? Kıyamet gününde sizin için bir mazeret teşkil etsin diye söylüyoruz. Zira Allah’ın huzurunda size Gazze’deki Müslümanlar için ne yaptınız diye sorulduğunda en azından bu bahsettiğim şeyleri yaptığınızı söyleyerek kendi beraatinizi sağlamış olacaksınız. Dua sizden herhangi bir külfet istemiyor. Dua sizden herhangi bir tekellüfte bulunmanızı istemiyor. Bunu esirgemeyin lütfen Gazzeli kardeşlerinizden.
Caddelere meydanlara çıkıp, insanlara karşı bu zulmü haykırmanız sizden büyük bir gayret istememektedir. En azından gafil olan kardeşlerimizi bu şekilde uyarmış, onlara bu durumu hatırlatmış olursunuz. Allah’ın karşısında kıyamet gününde inşaallah bu eylemlerinizle mazur görülürsünüz.
Allah’a yemin olsun ki bu sıkıntılar, bu darlıklar bir ferahlığa vesile olacak. Bir mutlu sonla noktalanacak. Bu musibetlerden sonra mutlaka ihsanlar olacak. Bu karanlıkların ardından sadık bir fecir, aydınlık bir gün doğacak inşaallah! Allah Teâlâ bir zaman sonra olsa bile kullarına zafer bahşedeceğini vad ediyor.
Allah’a yemin olsun ki bu Gazze olaylarında en iyilerimiz, en masumlarımız vefat etti. Ailenin en iyileri Allah katına davet edilmekte. Allah onları adeta özellikle seçmekte, kendi katında mükafatlandırmak üzere davet etmekte.
Daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Allah için hepinizi seviyorum. Mesajlarımızı diğer kardeşlerimize iletin, sesimizi onlara duyurun. Sosyal medya sınırından çıkıp olayı daha da aktif hale getirin. Dua birbirimize karşı vasiyetimizdir.
Ya Rabbi bize vaadetiğin zaferi bekliyoruz senden.
Bize vaadettiğin zaferi nasib et bize.
Allah’ım sabır yağdır üzerimize, sebat ver kalplerimize.
Bize, bizim hakkımızdaki en güzel sonucu yaz.
Ve bizi muttaki kulların arasına ilhak eyle.
Peygamberler, salihler, şehitler taifesine ilhak eyle."
(Amin...)
Ramazan DEMİREL
Kdz. Ereğli İlçe Müftülüğü Şb. Md.
Haber : Çiğdem Koç