GÜNDEM

AKÇAKOCA DEVLET HASTANESİ ÇITA YÜKSELTİYOR

Akçakoca Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Muhammetraşit Aydın ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Semra Özer, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Değişim Radyo'da yayınlanan "Dünya Hali" programında Akçakoca'da sağlık alanında yaşanan dönüşümü anlattı.

Abone Ol

Dr. Aydın ve Dr. Özer, Akbirlik Akaryakıt sporsorluğunda Hüseyin Aksakal ve Elif Yapıcı tarafından hazırlanan programda Akçakoca Devlet Hastanesi'nde yaşanan dönüşümü anlattı, Tıp Bayramı dolayısıyla görüşlerini paylaştı.

Başhekim Aydın, Akçakoca Devlet Hastanesi'nin 54 yataklı hizmet sunabilecek durumda olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından 25 yatak servis, 4 yatak yoğun bakım, 6 yatak müşahade, 9 yatak diyaliz birimiyle hizmet veriyoruz. Hastanemizde hizmet Akçakoca ile sınırlı değil, Alaplı, Karasu, Ereğli, Düzce'den hastalarımız geliyor. Bizim hastanemizde 12 uzman hekim, 3 diş hekimi, 4 pratisyen hekim olmak üzere yaklaşık 170 personelle hizmet veriyoruz. Hastanemizde cerrahi branşlar ağırlıkta olmak üzere birçok hizmet sunuluyor. Sunduğumuz diş hizmeti bir ağız diş hastanesinde sunulanın yüzde 95'i kadarını sunabiliyoruz. Amacımız kaliteli hizmet sunmak. Önceliğimiz bu olduğundan insanlarımıza iyi hizmeti nasıl sunabiliriz'i ön planda tutan bir ekip olarak değerlendirmek istiyorum. Hastanemizin en önemli değeri insan odaklı, insana yakışır bir hizmet sunmak. Zamanın getirdiği tekniklerden yararlanmak, zamanın getirdiği zorluklarla mücadele etmeniz de gerekiyor. Bunlarla mücadele eden bir ekiple çalışıyoruz."

"SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM"

Başhekimliğe atanmasının ardından Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan Sağlıkta Dönüşüm programı kapsamında birçok yeniliğe imza attıklarını anlatan Başhekim Aydın şöyle devam etti:

" O zamanlar toplam kalite çalışmaları yoktu. İSO 9001 diye bir standart vardı. Bunun için İstanbul'da bir kalite firmasıyla anlaştık. Bunu kurumsallaştırmak istedik. Bütün personelimizi eğitimden geçirdik. 2008 yılından beri böyle bir çalışma içindeyiz. Her birimi kendi içinde çözüm odaklı olarak çalışıyoruz. Toplam kalite birimimiz var. Bunun alt kollarını standardize ettik. Bir hastanın yapılacak tüm işlemleri yazılı doküman olarak hazır. Bu konuda personelimizi 3-4 ay aralıklarla eğitime alıyoruz. Personelimiz toplam kalite çatısı altında hazırdır. Personelimiz buna hazırdır."

"YEDİ YILDA SIFIR ENFEKSİYON"

Kadın Doğum Uzmanı Dr. Özer'in katkılarıyla Suda Doğum ünitesinin de dahil olduğu birçok yeniliği bünyelerine aldıklarını anlatan Aydın hastanedeki yenilikler konusunda şu bilgileri verdi:

"Çocuk servisimizde çocuk hastalarının bulunduğu yerde bir çocuk odası yaptık. Bir ilçe hastanesi olarak bunu bir ayrıcalık olarak düşünüyorum. İlçemizde endoskopi veya kolonoskopi ihtiyacı olan hastalarımız hiç acı hissetmeden yapılabiliyor. Anestezi altında yapılıyor. Bu önemli bir konfor. Geçen sene laparoskopi cihazları aldık. Ürolojik, taş ameliyatları, safra kesesi ameliyatlarını konforlu şekilde tutuyoruz. Herhangi bir enfeksiyon almadan hastalarımızı taburcu ediyoruz. Yedi yıldır hastane yöneticisiyim bir tane enfeksiyon vakamız yok. Bir ilçe hastanesi için bu inanılmaz bir şey. Bu ekip işidir. Ameliyathanede çok iyi korursunuz ama servise gidince enfeksiyon kaparsa bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla hastanın girişinden çıkışına kadar tüm basamaklar gözden geçiriliyor, revize ediliyor. Yılda üç kez iç denetim geçiriyoruz, bir kez bakanlık tarafından denetliyoruz. Ameliyathaneye laparoskopi, siskoprofi gibi cihazlar aldık. Endoskopi, kolonoskopi için en son cihazları getirttik. Anestezi cihazlarımızı en son cihazlar olarak getirdik. Hepsini yenilettik. Hastabaşı monitörleri, yatakların yenilenmesini tamamladık. Hastanemizde yüzde doksan hastamız tek kişilik odalarda kalıyor. Çok azı iki kişilik odalarda kalıyor. Bu durumda da perdeyle ayrılıyor, televizyon, dolap, refakatçi koltuğunu sağlıyoruz."

YENİ HASTANE YATIRIM PROGRAMINDA

Başhekim Aydın, Akçakoca Devlet Hastenesi'nin en büyük sorununun bina sorunu olduğunu b elirterek, " Binamızın temeli 1991 yılında atılmış. 1987 yılında bakanlıktan alınmış bir tip proje. Şu anda hedeflerimize yetmiyor. Hastanemiz için mevcut alanımızda yeni hastane yapılma üzere yıkım kararı aldırdık. 2016 yapım projesine alındı. Binayı da yenilettiğimiz zaman emin olun bu bölgede gıptayla bakılacak projelerden biri olacak" dedi.

Aydın, Akçakoca'nın çok güzel bir coğrafya olduğunu vurgulayarak, " Gelen arkadaşlara Türkiye'nin en iyi ortamını sunduğumuzu söylemiyoruz ama en huzurlu ortamı sunduğumuzu söylüyoruz. Çok iyi bir ekip ruhu oluşturduk" diye konuştu.

AKTİF DOĞUM KONSEPTİ

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Semra Özer de, gebelere yönelik Aktif Doğum yaklaşımı hakkında, " Aktif Doğum, doğumda esas doğumu annenin yaptığı, bizim gözlemci olarak yanında bulunduğumuz, eğer patoloji varsa müdahale ettiğimiz bir süreç olarak gördüğümüz bir yaklaşımdır. Aktif doğum dediğinizde gebenin doğuma hazır olması lazım. Doğumdan ne beklemesi gerektiğini bilmesi gerekiyor. Doğuma hazır bir gebeye istediği bir ortam, olanak sağladığınızda kadının doğumu kendi yapmasını teşvik ettiğinizde bunun adı aktif doğum oluyor."

Tıbbı kullanarak daha güvenli doğum gerçekleştiğini, Fizyolojik sınırların dışına çıktığımız zaman tıbbın devreye girmesi gerektiğini belirten Özer, " Halbuki biz normal sınırlarda da tıbbın bize bir şey yapmasını istiyoruz. Sancısız doğum olmaz. Doğum kasılmalarının bir miktar ağrısı olur ama katlanılamaz değildir. Bu yüzden sancı yerine dalga diyoruz. Sancı dediğiniz zaman dışarıdan yardım beklediğiniz zaman doğumun normal işleyişi bozuluyor. Hastalara doğuma hazırlık eğitimi veriyoruz. Gebeye aslında bilmesi gereken bir şey olmadığını öğretiyoruz. Doğumda gebenin kendini rahat bırakması, korkularından arınması lazım. Korktuğunuz zaman doğum yapamazsınız, gerildiğiniz zaman ağrınız başlar, ağrınız başladığında korkarsınız. Buna doğum girdabı adı verilmiş. Bu girdaptan bir şekilde gebenin çıkması gerekiyor. Bunu ben ve ebelerimiz öğretiyoruz" dedi.

"ANNE KULUÇKA MAKİNASI DEĞİL"

Özer, modern kadının doğuma müsait olma niteliğini bir miktar kaybettiğini, ancak bu durumun sezaryendeki artışı izah edecek bir oranda olmadığını belirterek şunları söyledi:

"Gebelikle birlikte kadının hormonları değişiyor. Kadının içinden bir bebek dünyaya gelirken, aynı zamanda bir de anne doğuyor. Süt salgılayan hormon gebelik döneminde salgılanıyor. Hamilelikte süt salgılamıyorsunuz ama bebeği kucağına verince on dakikada süt salgılamaya başlıyor. Bu nasıl oluyor, vücut mekanizmaları sayesinde oluyor. Tam bebek çıkacakken anne bedeninde yüksek bir adrenalin salgısı oluşuyor. Bu anneye son bir güç sağlıyor, aynı zamanda bebeğin akciğerlerindeki keseciklerin açılıp nefes almasını sağlıyor. Doğumdan sonra oksitosin salgılayarak anne ve bebeğin birbirine aşık olmasını sağlıyor. Anne ve bebeğin bağlanması, emzirme, hepsinin mekanizması var. Siz bu doğumdan vazgeçtiğinizde bu mekanizmaları bırakıyorsunuz. Sanki aç kapa bir kuluçka makinası. Genel anestezide anne hiçbir şey anlamıyor. Anne olduğunu anlamıyor, göğüsleri süt salgılaması gerektiğini bilmiyor. Doğum yerine sezeryanı seçtiğinizde anneliğinizin kalitesinden vazgeçmiş oluyorsunuz."

BİR İLÇE DEVLET HASTANESİNDE İLK: "SUDA DOĞUM"

Akçakoca Devlet Hastanesi'nde Suda Doğum imkanı sağladıklarını anlatan Özer şöyle devam etti:
"Suda doğum size rahat, mahrem bir alan sağlıyor. Suya girdiğinizde oksitosin denilen doğuma yardımcı hormonda artış oluyor. Öyle bir gevşiyorsunuz ki epidural takılmış gibi rahat ediyorsunuz. Güzel avantajları var. Suda doğumun ayrı bir felsefesi var. Ancak aktif doğum yöntemlerini o kadar iyi kullanıyoruz ki, buna gerek duymuyoruz. Bunun kararını ben vermiyorum. Tıbbı gerekliliklerde tek söz sahibi doktordur ama geri kalan kısımda, tavsiyelerde bulunurum, seçimi gebeye bırakırım.

Şimdiye kadar Ankara'da eğitim araştırma hastanesi olarak Zekai Tahir Burak hastanesinde suda doğum imkanı vardı. Orada Dr. Özlem Moralıoğlu'nun teşvikleriyle yürüyor. Ancak onlar büyük araştırma hastaneleri. Bir devlet hastanesi, hele ilçe hastanesinde tek suda doğum imkanı sunan hastane biziz. Bu da kolay olmadı."

SAĞLIKTA ŞİDDET

Başhekim Aydın ve Dr. Özer, Sağlıkçılara yönelik şiddet konusunu da değerlendirdi.

Başhekim aydın, Vatandaşlarımızdan önyargılarını kırmalarını isteyerek şunları söyledi:

"Hekimlere sözel, fiziksel şiddetin onlara yardımcı olmadığını, aslında işlerine engel olduğunu, onlardan sonra bekleyen birçok hastanın hakkını gaspetmek olduğunu anlamalarını bekliyoruz. Ben hayatımda hiç işitmediğim hakaretleri işittim, hiçbir zaman hakaret etmedim. Ben bir hastaya kalp masajı yaparken, bir yakını tarafından sinkaflı küfürlere maruz kaldım. Niye 112 geç gelmiş. Bu konu bizimle ilgili değil. Düşünebiliyor musunuz, kalp masajı yapıyorsunuz kapıda size söven biri var.Uzun eğitimlerden sonra bir yere geliyorsunuz, hastanın bayramı yok, tatili yok, gecesi gündüzü yok. Hekim on dakika geç geliyor niye hekim on dakika geç geldi diyor. Serviste bir hastasına mı baktı, acile bakmaya mecbur mu kaldı, düşünmek gerekiyor. Düzce'den bir ilçeden muayeneye gelen bir hasta beş dakika geç kaldım diye SABİM'e şikâyet ediyor. Vatandaşlarımızdan bu konularda bize yardımcı olmalarını bekliyoruz. Hastadan sıkıntı çıkmıyor, hasta yakınlarından sıkıntı çekiyoruz."

Dr. Semra Özer ise "Toplumda şiddetle bir şey yaptırabilirim görüşü var. Bu şiddet vakaları doktorların işini yapmasının önüne geçiyor. Ters giden her şeyin sorumlusu olarak doktoru gösteren bir algı var. Hatamızın veya ihmalimizin örtbas edilmesini istemiyoruz. Bunlar konuşulsun. Doktorlar zaten hatalar konusunda obsesiftir. Ciddi çalışır bu anlamda. Aramızda bir hatası olan varsa cezasını alsın ama doktorun elinde olmayan komplikasyonların hesabını doktordan sormaya kalkıyoruz. Bu yanlış. Hekime yönelik şiddetin son bulmasını diliyorum" ifadelerini kulandı.






Haber : Hüseyin Aksakal

Abone Ol