Bağlık Mahallesi Muhtarı Muhsin Aydın Değişim Radyo'da konuştu...
Bağlık Mahallesi Muhtarı Muhsin Aydın Değişim Radyo'da konuştu...
Bağlık Mahallesi Muhtarı Muhsin Aydın, "Biz sadece muhtarlık yapıp oturmuyoruz. Biz belediyenin birer çavuşu gibiyiz. Muhtar arkadaşlarıma da bunu söylüyorum. Biz belediyenin sigortasıyız. Belediyenin görmediği işlerini biz tespit ediyor, tanzim ediyoruz" dedi.
Bağlık Mahallesi Muhtarı Muhsin Aydın, Değişim Radyo'da
yayınlanan ve Elif Yapıcı tarafından hazırlanıp sunulan Gündem Özel programında
seçim süreci, yapılanlar ve yapılacaklar hakkında bilgi verdi.
Aydın, programda kendini tanıtırken 1966 Almanya doğumlu
olduğunu, evli ve iki oğlu olduğunu ifade etti. İki oğlunun da sporcu olduğunu
ifade eden Aydın, 20 senelik futbol yaşantısının ardından Futbol Hakemliği ve
antrenörlük yaptığını ifade etti. Karadenizspor'da 150 sporcuya antrenör olarak
eğitim verdiğini söyledi.
Bağlık Mahallesi'nde yaşamanın, oturmanın, insanlar hizmet
etmenin çok güzel olduğunu ifade eden Aydın, "Antrenörlük yaparken çocuklarıma,
alışverişini taşımakta zorlanan yaşlılar görürseniz, alın elinden evine kadar
götürün derim. Üç kez bu olay yaşandı. Velilerimiz bu hareketlerden çok
hoşlanmış, börek yapmış getirmiş. 'Çocuklara ne güzel öğretmişsiniz' dedi bize.
Futboldan ziyade insan olmayı, güzel ahlakı da öğretiyoruz," dedi.
Mahalle sakinlerine iki dönem kendilerini desteklediği için
teşekkür eden Aydın, "Ben de onları mahcup etmediğime inanıyorum. Bizim mahallemizde vatandaşlarımız gelip bir
şey istediğinde not alırım, yerine gider incelerim, bakarım, fotoğraflarım.
Dilekçemi hazırlarım, belediyeye çıkar, sorunumuzu anlatırım. Belediyemiz onun
ne zaman yapılabileceğini bana söyler.
Biz üçüncü icra dairesi gibiyiz. O kadar çok evrak işimiz var ki. Günde
dört beş postacı gelir, başka muhtarlara bir tane gelir. Mahallemiz büyük,
sokak sayımız fazla olduğu için" dedi.
"Vatandaşımız bazen beni bulamadığı olmuştur, mutlaka
mahallemle ilgili bir işe çıkmışımdır" diyen Bağlık Muhtarı şöyle devam etti:
"Biz belediye ve sosyal yardımlaşma ile mahallemiz arasında
bir köprüyüz. Eskiden vatandaş kömür almak için kaymakamlığa gidiyordu.
Alamazsın cevabı verilince belediyeye gidiyordu. Oradan da aynı cevabı alınca
bize gelirdi. Son kademe bize gelmiş. Kendisine kömür vermediklerini söylüyor. Durumunu soruyorum, uygun değil. Ona benim
var deme lüksüm yok. O kızgınlıkla iki
makama söyleyemediğini bana söylüyor. Sonradan gelenlere şöyle yaptım. Adresini
soruyorum. Adını soyadını not alıyorum. Kömür dağıtımı yapılacağı gün kömür
dağıttığımız kişilere rica ederek, ihtiyaç sahibi bir kişiye birer torba hibe
etmesini istiyordum. İhtiyacı olup da alamayanlara buradan kalan torbaları
taksim ettik böylece."
"MAĞDURİYET KAPIYI ÇALDIĞIN ANDA ANLAŞILIR"
Bir insanın mağduriyetinin kapısını çaldığınız anda
anlaşılabileceğini belirten Aydın, bu durumlarla karşılaştıklarında Sosyal
Yardımlaşma Müdürlüğüne bunu bildirdiklerini söyledi.
"Bir ay içinde iki kez istemek durumunda kalanlar oluyor.
Bunlar için bazı marketlere, toptancılara gidiyoruz, böyle bir durumumuz var.
Yardımcı olur musunuz diyorum. Onlar da ama az, ama çok ufak tefek erzaklarını
temin ediyoruz. Esnaflarımızla, kamu
kurumlarıyla ilişkileriniz çok önemli. Gittiğimde esnaflarımız, 'yapacak bir
şeyimiz var mı' diye sorarlar. Sağ
olsunlar. Ben ilk muhtar olduğumda 2009 yılından itibaren ramazan kumanyaları
dağıttığımızda 50 kişiye veriyorduk. Bunları hep aynı kişiler alıyordu. Daha
sonradan 50 kişilik yardımlar Erdemir ve belediyeden geliyor. Toplam yüz koli.
Bu aynı elli kişiye veriliyordu. Sonra bunu değiştirdim. Belediyeden alana
Erdemir'den gelene vermedim. Elli kişilik grubu yüz kişiye çıkardım. Şu anda
ben 753 kişiye koli dağıttım. Alaplı belediyesi toplam bütün mahallerine 550
koli dağıtabilmiş. Ben sadece mahallemde 753 kişiye yardım yaptım.
Ama bunları yaparken, ihtiyaç sahibi mi, doğru veriyor muyuz
diye araştırarak yaptım. Tok olana verip aç olana vermedim olmasın istedim.
Başvuru yapmadığı halde koli götürdüklerim oldu. İnsanlar çok gururlu
olabiliyor. Söylemiyor. Bu işler sırasında ağladığım çok olmuştur. Hiç
dayanamam böyle dar durumda kalanlarla konuşurken.
Son üç yıldan beri şöyle bir kampanya yaptım. Aileler
geliyordu, muhtarım okul kıyafeti alamadım, iki üç gündür okula gönderemiyorum
diyordu. Hemen telefonunu alıp salma yapıyordum. Erdemir'de çalışanlara söylüyordum, hemen
ertesi günü sorunu çözdük. 2016'da beş çocuğu giydiriyorduk. Yediye çıktık,
dokuza çıktık derken, bu yıl 21 çocuğumuzu giydirdik. Okul giysileri satan konfeksiyoncumuz da çok
yardımcı oldu. El birliğiyle arkadaşlarımızla
8'i lise olmak üzere 21 çocuğumuzu giydirdik. Çocukların ayakkabısını ve
botlarını bile alan arkadaşlarımız oldu.
Esnafımız büyük indirimler yapıyor.
Biz sadece muhtarlık yapıp oturmuyoruz. Biz belediyenin
birer çavuşu, birer müdürü gibiyiz. Muhtar arkadaşlarıma da bunu söylüyorum.
Biz belediyenin sigortasıyız. Belediyenin görmediği işlerini biz tespit ediyor,
tanzim ediyoruz."
"İKİ KERE KAZANAMADIM"
1999 yılında ilk muhtar adaylığında bulunduğunu ifade eden
Muhsin Aydın, arkadaşlarının önerisi
üzerine ilk kez aday olduğunu söyledi.
Aydın, o seçimi
merhum Ayhan İşeri'nin kazandığını belirten Aydın, "2004 yılında Murat Sesli
çocukluk arkadaşımdı, o meclis üyeliğinde, ben muhtarlıkta yarıştım. O seçildi,
ben yine seçilemedim. Yine Ayhan Amca seçildi. Ona mağlup olmayan kimse yoktu.
Ayhan Amca'dan aldığım çok güzel bir ders var. Ben titizimdir, o da titizdi.
Doğru olmayan hiçbir evrakı yapmazdı. Asla kimse ona yanlış evrak yaptırmaya
gidemezdi. O tezi işime çok yaradı. Ben de aynısını uyguladım. Sen de aynı
Ayhan Muhtar gibi oldun dediler bana" diye konuştu.
Yine de yılmadığını ifade eden Aydın, üçüncü dönemde iyi çalıştığını, iki dönemde
isminin zikredilmesinin yararını gördüğünü söyledi. Aydın, "Üçüncü dönemde yine kovalamacalı bir
şekilde seçime girdik. Bu kez Ayhan Abi'nin
oğlu vardı aday karşımda. Seçime öyle gittik. Koray İşeri de çok güçlü bir
rakipti. Seçimi kazandım" dedi.
"SAKİNDERE ÇOK GÜZEL OLDU"
Sakindere'nin dönüşümünün önemine dikkat çeken Aydın şöyle
devam etti:
"Hüseyin Uysal beye ne söylediysek mahallemize getirdi.
Sakinderemiz yüz yıldan beri atıl vaziyetteydi. Küçükken oradan geçmeye
korkardım. İnsanlar ev kiralamaya korkuyordu oradan. Şu anda belediye
başkanımız oraya o kadar güzel bir yatırım yaptı ki. Muhtar arkadaşlarım bana
mesaj atıyor, senin yüzünden belediyenin kepçesi bize gelmiyor diyor. Sakindere
çok güzel bir yer oldu. Çocuk parkımız oldu. Minyatür maç yapılabilecek sahamız
yaza doğru hizmete girecek. Aileler artık çocuklarını şehre parka götürmeyecek.
Baktıklarında balkonlarından kötü bir manzara değil, güzel bir manzara
görecekler. Doğakent sitesinde küçük oyun grupları yaptık. Basket oynayacak
saha yaptık. Çocuk parkında anneler dedeler çocuklarını sallıyor. 6 kişilik
takımların futbol oynayacağı yer yapıyoruz. Çocuk parkımızın yanına gençlerin
oyun oynayabileceği alan yapacağız. Ben de çocuklarıma orada antrenman
yaptıracağım.
Hangi belediye başkan adayımız seçilirse seçilsin,
mahallelerde oyun parklarına özen göstersin. Uyuşturucuya, obeziteye karşı
kampanyalar var ülkemizde. Ne kadar semt sahamız olursa çocuklarımızı bunlardan
o kadar korumamız mümkün olur. Ben Erdemirspor'dan yetişmiş bir bireyim.
Erdemirspor sahası şu anda kapalı. Genel müdürüme rica ediyorum, Erdemir
stadını halkımıza açın. Önemli olan sporla birlikte hayatımızı devam ettirmek. Bağlık
mahallesindeki gençlerimiz kulüplere geldiğinde on gençten sekizi bağlık
mahallesindendi. Ben artık muhtarlık kavramını biliyorum. Bağlık mahallesini de
bir futbol takımı gibi görüyorum. Diğer mahalleleri de geziyorum. Bazen eşim
Hülya Hanımı da alıyorum. Geziyorum gösteriyorum. Benim mahallemden fazla
yapılan var mı, bende eksik var mı, diğer mahallede fazlalık nedir diye. Orada
gördüğümü not alıyorum, belediye başkanıma gidip bunu ben de istiyorum
diyorum."
"BAĞLIK MAHALLESİNİ İDARE ETMEK ZOR"
Gücü dahilinde yaptırılabilecek bir şey gördüğünde belediye
başkanından talep ettiğini belirten Aydın, şöyle dedi:
"Ben muhtarlığı seviyorum. Bağlık mahallesini idare etmek
zordur. Bazıları oturup evrak yapacağım zannediyor. Evrak işi yok. Orhan Oğuz
ortaokulunun olduğu yerde bonzai içen gençler vardı. Bunları beş yılda
bitirdik. Artık çocuklar bu tür işlerden uzaklaştı. Mahalleli arıyor, çocuklar
yine toplandı diye, 155'i arayın diyordum. İsimleri ortaya çıkacak diye korkuyorlardı.
Ben gidiyordum, bakıyorum ellerinde top var, onlarla üçer kişilik maç
yapıyordum. Bunlar arasında lisans
çıkardığım çocuklar var. İnanın kabiliyeti olmasa bile çocuk kendine güvensin
diye ilk 11'de oynatıyordum. Onu sahaya kazandırdım. Bunlar o işten
uzaklaştılar. Onun çevresindekiler de o alandan uzaklaştı. Dikenlik bir alanımız vardı, çocuklar bu
alanda gizlenerek bu işleri yapıyordu.
Dikenleri temizlettik, emniyetimiz de buralara baskınlar yaparak,
çocuklarımızı kurtardı. Bazıları üniversite kazandı gittiler. Velilerimiz bana
tebrik ziyaretleri yaptı. Mahallemizin o kesimleri dağıldı, güzel bir hal aldı.
Orhan Oğuz ilkokul müdürümüz, 'bizim basket sahamızda tellerimiz kötü dedi'.
Baktım teller oyun bahçesine ok gibi uzanmış. Belediyeye gittik, müdürlerimiz
bir an önce ekibi gönderdi. Orhan Oğuz'un spor bahçesini değiştirdiler.
Mahallemizde uzanabileceğimiz nereler varsa uzanmaya çalışıyorum. Beden eğitimi
öğretmeninden bana sporcu göndermesi için iletişim halinde oluyoruz. Yeni Orhan
Oğuz ilkokulumuz var. O mıntıkamızda, bağlık suyuna doğru inen bir yolumuz var.
Buraya bir merdiven istendi. Bir merdiven yaptırdık, o herkesin harcı değildi.
Fen işleri Müdürümüz Oğuz Beye teşekkür ediyoruz. İnanılmaz bir merdiven
sistemi kurdu. Deniz Bey, Su ve Kanalizasyon müdürümüz de büyük katkı verdi.
Merdivenleri yapınca, bazı dar gelirli aileler çocuklarını servise vermekten
vazgeçtiler."
"KADIN SIĞINMA EVİ YAPTIRMAK İSTİYORUM"
Seçilmesi halinde "Kadın sığınma evi" yaptırmak istediğini
ifade eden Aydın şunları söyledi:
"Ben dört beş olayla karşı karşıya kaldım. Eş bayanı darp
etmiş, onları barıştırmak zaman aldı. O bayanımız başka bir araca binip
Ereğli'yi terk etmek istemiş. Tek başına kalakalmış, gidecek yer bulamamış.
Özellikle üç bayan var ki, ne yapacağını şaşırmış vaziyette kalakalmış.
Esnafımız fark edip sormuşlar "Kızım ne
yapacaksın, annen baban yok mu" demişler. Bağlık mahallesi sınırlarında olduğu
için beni aradılar. Bir bakar mısın dediler. Ben yüz kişiden seksenini tanırım.
Bu Üstün Erçelik dönemimden, spor camiasında bulunmamdan, spor çevresindeki
insanlar beni tanıyor. Baktım bayanı tanıdım. Muhtarlığa geldik, eşim de var.
Eşime görüşün, karnını doyur, ne derdi var öğrenin dedim. Biz durumu sonra anladık. Eşim o bayanı
evimize davet etti, bir gün bizde kaldı, sonra ailelerini bulduk, onları
barıştırdık. Böyle başka durumlar da gördük. Sığınma evi bir oda, bir
mutfaktır. Bunu canlandırmamız gerek.
Sadece benim mahallemle ilgili bir şey değil. Genel olarak ihtiyaç bu. Mahallemizin sınırları içinde belediyemizin
bir yeri var. Çarşı merkezinde. Allah nasip eder de bu seçimi alırsam, hangi
başkanımız olursa olsun ondan rica edeceğim. Diğer muhtar arkadaşlarımın da
beni destekleyeceğini biliyorum. Bu Ereğli'nin yeri olacak. Şu anda hazırda bir
ev var. Orayı hazırlarız. Bir sorumlusu olur. Belediye personelinden biri olur,
orayı bekler. Hem oranın bekçiliğini yapar, oranın korunmasını sağlar."
Aydın, 120 bin nüfuslu bir ilçede zor durumda olan
kadınların sığınabileceği bir yerin mutlaka yapılması gerektiğini ifade etti.
Aydın mahallesinde 11 aday olduğunu söyleyerek, "ilk muhtar
olduğumuzda maaşımız 155 liraydı, muhtarlık binamın kirası 350 liraydı. Muhtar
maaşı arttı, asgari ücret seviyesine çıktı. Sigortası olmayanın devlet
sigortasını yapıyor. Biz maaşı için muhtar adayı olmadık. 3 bayan adayımız var.
Bir bayan muhtarımız var, oradan heves ediyorlar. Bazı adaylar 'ek işimiz
değil, tek işimiz' diyorlar, çoğu emekli olduğu için bunu söylüyorlar.
Çalışırken niye aday olmamışlar diyorum onlara." dedi.
Mahalle sakinlerinden destek isteyerek, "Kaldığımız yerden
devam edeceğiz" diye konuşan Aydın, görev süresi boyunca çalışmalarında destek
veren Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal'a teşekkür etti.
Haber : H Aksakal