Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Adalet ve Kalkınma Partisi Zonguldak İl Başkanı Hamdi Uçar'ın kendisi ve Karadeniz Ereğli'deki bazı yatırımlarla çözüm bekleyen sorunlar üzerine yaptığı yorumlarla ilgili olarak yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Ereğli Belediyesi Basın Departmanı aracığı ile yapılan Posbıyık imzalı yazılı açıklama aynen şöyledir:
"Öncelikle
Adalet ve Kalkınma Partisi Zonguldak İl Başkanı Sayın Hamdi Uçar'dan özür
dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Uçar'ın, partisinin Zonguldak il başkanı olduktan
sonraki ticarî ve sosyal yaşamındaki büyük gelişmelerden habersiz olduğum için
kendisinden özür diliyorum. Yaptığım küçük bir araştırmadan sonra Sayın Uçar'ın
ticari ve sosyal yaşamında büyük sıçramalar yaptığını gördüm. Örneğin, onlardan
sadece biri, Demir Park Alışveriş Merkezi'nin en güzel yerinde bir işyeri
açması. Bayilik almış Sayın İl Başkanı. Sütlaç konusunda uzmanlaşmaya başlamış.
Onun için Sayın Uçar'dan özür diliyorum ve "Pazarcı Üstad" lafını geri alıyor,
bu sözü "Sütlaç Uzmanı" olarak değiştiriyorum.
Sayın Uçar! "Pazarcı" lafından neden bu kadar rahatsız
oluyorsun, onu da anlamış değilim. Benim rahmetli babam da Sebzeci Kadir
Posbıyık. Pazarda sebze satardı. Ben onunla gurur duyuyorum. Pazardan kazandığı
paralarla beni okuttu; beni mühendis yaptı. Vatana, millete, Zonguldak'a
hayırlı bir evlat olarak yetiştirdi beni. Ben de pazarcıyım... Talebelik
yıllarımda harçlığımı çıkarmak için pazaryerinde el arabasıyla domates, biber,
patlıcan satardım. Pazarcılık yaptığım için de kendimle gurur duyuyorum. Buna
rağmen çocukluğumdan beri çalıştığım, pazarcılık yaptığım halde, Zonguldak'ın
en büyük alışveriş merkezinden bir mekan ayarlayıp bayilikler alamadım. Ama
mertçe, korkusuzca, delikanlı gibi Zonguldak halkının haklarını savunmak için
mücadele etmeye devam ediyorum. Bu dönem içerisinde Belediye Fen İşleri
Müdürlüğü, serbest piyasa mühendisliği, Erdemir'de yirmi yıl yöneticilik
yaptım. Erdemir'den ve Erdemir Vakfı'ndan emekliyim ve yirmi yıla yakın bir
zamandır da Karadeniz Ereğli'nin Belediye Başkanlığı görevini ifa ediyorum.
Allah'ıma şükürler olsun ki bugün, öğretmen emeklisi eşimle birlikte çok
mutluyuz.
Kendi durumuna bakmadan benim beyanatımı çarpıtmak sana
yakışmıyor Sayın İl Başkanı. Ben, basın toplantısındaki beyanatımda; "Kendi
belediyelerine hizmet üretmekten aciz AKP'li belediye başkanlarını etrafına
toplamış.", diyorum. Sen, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir'in
tırnağı bile olamazsın. Beyefendiliğiyle, halka yakınlığıyla, hizmet aşkıyla
Muharrem Akdemir, bizim Zonguldak'taki öncümüzdür. Bak Sayın Uçar, sen ise
partisinin Karadeniz Ereğli İlçe Teşkilatı'nda hala kongresini yapamamış bir il
başkanısın. Yerel seçimlerin tarihi yaklaştı. Kendi teşkilatına bile kongre ile
bir yönetim getirebilmekten acizsin. Bunu bile beceremedin. Partinin
teşkilatları çökmüş vaziyette. Cumhuriyet Halk Partisi Karadeniz Ereğli İlçe
Örgütü ise hem kendi içinde hem de belediyesiyle kenetlenmiş, Türkiye'nin en
güçlü örgütlerinden biri. Allah sağlık verirse önümüzdeki yerel seçimlerde de
zafer bizim olacak. Bundan senin de zerrece şüphen olmasın. Otuz bir belediye
meclis üyesinin tamamını almak üzere biz şimdiden bitirdik işlemleri. Her gün,
her hafta, her ay örgütümüzle birlikte mahallelerde ve köylerde hızlı bir
tempoyla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Yerel seçimlerde Karadeniz Ereğli'de fazla bir işimiz
olmayacak. Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak İl Örgütü, Muharrem Akdemir'i
yeniden başkan adayı yaparsa, gece-gündüz demeden Zonguldak Belediyesi'ni
yeniden kazanmak için ilde çalışacağım. Zonguldak'ı, korku imparatorluğu
olmaktan, Zonguldak düşmanlarından, çıkarcılardan kurtarmak için, başta merkez
ilçede olmak üzere tüm beldelerde çalışacağız. Zonguldak, tüm ilçe ve belde
belediyelerine yeniden CHP Bayrağı'nı dikeceğiz. Zonguldak'ın geleceğini
kurtarmak için buna mecburuz; bunu da başaracağız. Senin ifade ettiğin gibi
sadece Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı olarak ben değil Zonguldak'ın tüm ilçe
ve beldeleriyle birlikte uzaya çıkacağız. Çünkü biz ilericiyiz, biz demokratız.
Biz cumhuriyetçiyiz. Biz sizin gibi korku imparatorluğuyla, gericilikle,
baskılarla, tek adamlıkla uğraşmıyoruz. Senin de ifade ettiğin gibi gelecek
yüzyıllarla, uzayla ilgileniyoruz.
AKP'Lİ
BELEDİYELER
Sayın Uçar! Gülüç Belediyesi AKP'li değil mi? Buna
rağmen hizmet üretebiliyor mu? Gülüç Belediye Başkanı her gün televizyona
çıkıyor; "Karayolları yolumuzu yaptı, sendika otelimizi yaptı, DSİ Gülüç
Deresi'nde ıslah çalışması yaptı, Millî Eğitim beldemize okul yaptı..." deyip
duruyor. Kendisinin ürettiği herhangi bir hizmet ya da yaptığı bir yatırım var
mı? Bak buradan suç duyurusunda bulunuyorum: Gülüç Deresi ıslah çalışmalarında,
müteahhit firma daha çok kazansın, diye hafriyatların Gülüç Deresi'ne
dökülmesine göz yumuldu. Gülüç Deresi'ne yazık oldu. Balçık hale gelen derede
motorları yüzdüremiyoruz.
Gelelim
Alaplı'ya...
Alaplı Belediye Başkanı iyi bir arkadaşımdır.
Başarılıdır da. Demokrat Parti'den başkan seçildi; ilk aylarda iyi de hizmet
üretiyordu. Daha fazla hizmet üretebileyim, diye AKP'ye geçti, hizmet alamaz
oldu. Belediye Başkanı'nın AKP'ye geçtiğine bin pişman olduğunu biliyorum.
Sayın İl Başkanı! Bu örnekleri istediğin kadar
çoğaltabilirim.
Allah'ım belediyelerimizi AKP'lilerden korusun!
HAMDİ
UÇAR KARADENİZ EREĞLİ VE ALAPLI DÜŞMANIDIR!
Saygıdeğer kamuoyuna bir kez daha ifade ediyorum: İddia
ediyorum; nedenini bilmiyorum ama sanırım yerel seçimlerde AKP'ye oy
vermedikleri için Sayın Hamdi Uçar Karadeniz Ereğli ve Alaplı düşmanıdır.
Geçtiğimiz hafta Ulaştırma Denizcilik ve Habercilik
Bakan Yardımcısı Sayın Yahya Baş bölgemize geldiğinde beni davet etmiyorsun.
Sayın Uçar, aslında işin özünde haklısın. Çünkü Karadeniz Ereğli'nin
sorunlarını; sizin Karadeniz Ereğli'ye ve Alaplı'ya yaptığınız eziyetleri ben
biliyorum. Eğer Sayın Bakan Yardımcısı ile karşı karşıya gelseydim, bunların
hepsini tek tek anlatacaktım. Ama Allah büyük, bir gün Sayın Baş ile bir
yerlerde karşı karşıya gelirsem, anlatmam gereken gerçeklerin hepsini
anlatacağımdan emin olabilirsin. İşte o zaman, çok büyük ihtimalle il
başkanlığı elinden gidecektir.
HAMDİ
UÇAR'IN KARADENİZ EREĞLİ'DEN HABERİ YOK
Karadeniz Ereğli'nin AKP'ye ihtiyacı yok. Pazaryerinin
en kralını Karadeniz Ereğli'de biz yaptık. Yıl sonuna kadar Karadeniz
Bölgesi'nin en estetik terminalinin temelini de yine biz atacağız. Zonguldak'a
gelenler hava kirliliğinden kaçmak için Karadeniz Ereğli'de konaklıyorlar.
Karadeniz Ereğli kendisine yetiyor; hatta fazlalılığı bile var. Sen de, ki eğer
yüzün varsa, görevin olan karayollarını yap, öğretmenevini hizmete aç.
Zonguldak-Karadeniz Ereğli, Karadeniz Ereğli-Devrek karayollarını yap. 4+4+4
sisteminden doğan okul ve derslik açıklarını kapat. Bütün ilçelerini
fakülteyle, öğrencilerle doldurdun. Zonguldak merkezden bile daha kalabalık bir
nüfusa sahip olan Karadeniz Ereğli'de fakülte açtırmıyorsun. 110 bin nüfusu
olan Karadeniz Ereğli'de sadece ve sadece 2 bin 500 üniversite öğrencisi
olduğunu biliyor musun? Karadeniz Ereğli'de, Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun kendi
mülkiyetinde tek bir öğrenci yurdu bile olmadığını biliyor musun? Karadeniz
Ereğli Kaymakamlık Binası'nın son depremde büyük zarar gördüğünü ve yetersiz
olduğunu biliyor musun? Adliye Binası'nın acınacak durumda olduğundan haberin
var mı? Tersanelerimizde, daha birkaç yıl öncesine kadar on bir bin işçi
çalışırken, bugün sadece yüz elli işçinin çalıştığından haberin var mı? Sac
tüccarlarının mal alamadıkları için iflasa sürüklendiğini biliyor musun?
Zonguldak'ta, Karadeniz Ereğli'de ve Alaplı'da, işsizlikten bunalım geçiren
üniversite mezunlarından, son yıllarda bölgemizdeki intihar vakalarının anormal
seviyelerde arttığından, iş bulamadıkları için geçinemeyen insanların ve tüm
Zonguldak halkının "Yangın Var !" diye bağırdıklarından haberin yok mu
gerçekten? Kulakların duymuyor mu Sayın AKP İl Başkanı! Beceriksiz; sadece
kendini düşünen, halka yararları olmayan yöneticilerin önünde "istifa", diye
bir yolun olduğunu da mı bilmiyorsun?
KARAYOLLARI
Sayın Uçar, soruyorum sana: Sen proje okumaktan anlar
mısın? Proje okumakla sütlaç yapmak ayrı şeylerdir. Partizanlık yapan
Karayolları Bölge Müdürü'ne ve sana sesleniyorum: Gülüç Köprüsü'nden Kepez
Tepesi'ne kadar, Karayolları'nın bize gönderdiği projelere göre Karadeniz
Ereğli Belediyesi'nin hiçbir malzemesi yok. Benim ikazlarım ve eylemlerim
neticesinde, Ulaştırma Denizcilik ve Habercilik Bakanlığı Karayolları Genel
Müdürlüğü B.11.1.KGM.04.1600/402.02/27239 sayı ve 05.07.2012 tarihli muğlak
ifadelerle dolu bir yazı gönderdi belediyemize. Bu yazı 11.07.2012 tarihinde elimize
geçti. Yazıda net bir biçimde "şunu kaldırın", demediği için, biz de usul
gereği M.67.3.ERE.0.280000/2376-881 sayılı bir yazıyı 17.07.2012 tarihinde
Karayolları'na gönderdik. "Yazınızdan bir şey anlaşılmıyor. Gelin
Karayolları'nın ilgililerinin koordinatörlüğünde bir toplantı yapalım. O
toplantıda bize ne yapmamız gerektiğini söyleyin. Biz de gereğini yapalım..."
dedik. Aynı konuyu, geçtiğimiz ay Zonguldak'ta gerçekleştirilen ve sayın
valimizin başkanlığında yapılan İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı'nda da
gündeme getirdim.
Sayın Uçar; bak bakalım takvime, bugün hangi aydayız.
16 Kasım 2012. Aradan kaç ay geçmiş? Tam dört ay; ve dört aydır bir cevap yok.
Ama senin partizan müdürün, Bakan Yardımcısı'na yalan söylemeyi becerebiliyor.
Bize, söz konusu karayolunun altında almamız gereken herhangi bir şey varsa
söyleyin. Karadeniz Ereğli Belediyesi güçlü bir belediyedir. Malzememiz var,
işçimiz var, paramız var. Bir hafta içinde gereğini derhal yerine getiririz.
Eğer sende vicdan denilen şey varsa, ki olduğunu zannetmiyorum, bu yazdıklarımı
ve verdiğim bilgileri iyi oku. Oku ki yüzün kızarsın. Ben, sende vicdan
olduğunu sanmıyorum Hamdi Uçar.
Şimdi bu sözlerimi, yürekli olan radyo, gazete ve
televizyon kuruluşları haber yapacaklardır. Ama sen, alışveriş yaptığın gazete
ve televizyonlara yine baskı uygulayacaksın. Bu doğruları yazdırmayacaksın.
Bunu da adım gibi biliyorum.
Bu arada şimdilik; ama sadece şimdilik, yemekhane
ihalelerinden bahsetmiyorum. AKP'nin yeni teşkilat binasının hangi yemekhaneci
tarafından yapıldığını da sormuyorum. Sen şimdilik, bugünkü sorularıma yanıt
ver; bunları da ilerleyen günlerde mutlaka ama mutlaka, hem de kamuoyunun
önünde soracağım.
ÖĞRETMENEVİ
Sayın Uçar, biliyorsun; Karadeniz Ereğli'deki
öğretmenevinin yapımına Zonguldak'taki öğretmenevinden daha önce başlandı.
Zonguldak'taki öğretmenevini bitirdiniz, işletmeye açtınız. Çok sevindik, çok
mutlu olduk.
Sayın İl Başkanı! Karadeniz Ereğli'de daha önce
başlayan öğretmenevi ne oldu peki? Bilemezsin; çünkü senin Karadeniz Ereğli'den
de Zonguldak'tan da dünyadan da haberin yok. Bu gelişmeleri ben sana kısaca
anlatayım:
Üç gün önce, Karadeniz Ereğli Öğretmenevi Müdürü, Hasan
Sarıhan Bey, Şube Müdürü Yaşar Ciğer ve yönetimden Numan Korkmaz ile birlikte
beni ziyaret etti. "Sayın Başkanım, sekiz aydan beri uğraşıyoruz; hiç kimse
yardım etmediği için öğretmenevini açamıyoruz. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde
Öğretmenevi'ni açmak istiyoruz. Bize yardım eder misiniz?", dediler.
Derhal, başkan yardımcılarımı ve
icra müdürlerini topladım. Arkadaşlarla
birlikte Öğretmenevi'ni karış karış inceledik. Sayın Milletvekilimiz Prof. Dr.
Ercan Candan'ın gayretleriyle bakanlıktan gelen birkaç parça eşya ve Şinasibey
Restaurant'tan ödünç olarak aldıkları, 24 Kasım'dan sonra geri iade edecekleri
yaklaşık yüz elli sandalye ile yaklaşık otuz adet masa vardı içerde.
Öğretmenlerimizin düşürüldüğü bu durumu görünce yıkıldık.
Öğretmenevi ilgilileri ve benim ekibimle birlikte
toplantı yaptık. Karadeniz Ereğli Belediyesi olarak bu duruma sessiz
kalamayacağımızı anlattık. Öğretmenlere kaç yatak, televizyon, buzdolabı,
mutfakta gerekli ocak, fırın, çanak, tabak gibi ihtiyaç olduğunu sordum;
sayılarının acilen çıkarılmasını istedim. Öğretmenlerimize durumu anlattım.
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden Öğretmenevi'nin ihtiyaçlarının karşılanması
için bir talep yazısı getirmelerini istedim. Bu yazı geldikten sonra Belediye
Meclisi'ni olağanüstü toplantıya çağıracağımı, bu eksikliklerin belediye
bütçesinden karşılanmasını sağlamak amacıyla meclisten karar çıkartacağımızı,
ayrıca esnafları Öğretmenevi'nde toplayarak onlardan Öğretmenevi yönetim
kuruluna ödenmek üzere ayni ve nakdi yardım isteyeceğimi söyledim. Çünkü;
Öğretmenevi'nin 11 bin liralık elektrik borcu dahil toplam 45 bin lira borcu
vardı. Hiç merak etmemelerini, Karadeniz Ereğli halkının ve onların temsilcisi
Belediye Meclisi'nin eksiklikleri temin edip gece gündüz çalışarak 24 Kasım
Öğretmenler Günü'nde Öğretmenevi'nin açılışını yaparak faaliyetine
başlatacağımızı söyledik. Talimat verdim; belediyeden erkek ve bayan
temizleyicilerden on kişilik bir ekip gönderdim; Öğretmenevi'nin temizliğine
başladılar.
Ertesi gün İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden yazı
bekledik. Yazıyı vermiyorlar. Milli Eğitim'den yakınlarımla görüştüm. Eğitim
Bir-Sen Sendikası Şube Başkanı Nurettin Yeşilçiçek Milli Eğitim'e "yazıyı
vermeyin" diye talimat (!) göndermiş. Ayrıca bana gelen öğretmenleri
sorgulamaya başlamışlar. "Halil Posbıyık'ı Öğretmenevi'ne niye aldınız?", diye
bir hayli çıkışmışlar. Ertesi gün Öğretmenevi'nde çalışan on kişilik belediye
temizlik işçilerini; "Yukarıdan talimat var!" diye Öğretmenevi'nden kovmuşlar.
Ertesi gün arkadaşları Milli Eğitim Müdürlüğüne
gönderdim. 16 Kasım Cuma günü Belediye Meclisi'ni olağanüstü toplantıya
çağıracağımı, ancak talep yazısı gelmediği için bunu yapamadığımı söylemişler.
Talep yazısını yine vermediler. "Milli Eğitim camiasından bu yazıyı nasıl
alırım?", diye araştırma yaptım. Kaymakam Bey'e söyleyeyim mi, dedim. Eğitim
Bir-Sen Sendikası Başkanı talimat verdiğine göre, İlçe Milli Eğitim Müdürü bu yazıyı yazamaz
belki ama, Prof.Dr. Ercan Candan bu yazıyı yazdırabilir, dediler. İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğünün içler acısı halini biliyordum. Hele o malum müfettiş
olayından sonra iyice öğrenmiştim bu gerçeği. Ama bu duruma düşeceğini tahmin
edemiyordum.
Öğretmenevi yetkililerinin de Başkanlık makamında
olduğu sırada, saygı duyduğum, bize her konuda yardımcı olan hemşehrim Sayın
Prof.Dr. Ercan Candan'a telefon açtım. Durumu detaylı bir şekilde kendisine
izah ettim. Hatta; "Sayın vekilim, bunda siyaset falan yok. Öğretmenlerimizin
24 Kasım'da mutlu olması için böyle bir hareket başlattık. Perşembe günü
esnafları toplamak üzere çalışma yapıyoruz. Gerçi çok yoğun olduğunuzu
biliyorum ama Perşembe günü size şoför ve araba göndereyim, bir saatliğine sizi
Ereğli'de tutalım. Siz önümüze geçin, esnafla siz konuşun. Biz geride
duralım...", dedim Sayın vekilim; "Derhal yazı için talimat veriyorum. Benim de
gelip gelmeyeceğimi bir-iki saat sonra bildireceğim." dedi. Ortamda
bulunanların sevinçlerini unutamam. Hatta Öğretmenevi yetkililerinin bana
yaptığı iltifatları hayatım boyunca unutamayacağım.
Akşam saat dörde kadar bekledik. Milli Eğitim yazıyı
yine vermiyor. Milletvekili telefon etti, diyoruz, "olmaz" diyorlar. Tekrar
milletvekilime telefon açıyorum. "Başkan, İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdüsselam
Bey'e telefon ettim, talimat verdim." diyor. Tekrar Milli Eğitim Müdürüne
arkadaşlar gidiyorlar. "Hayır, olmaz." cevabını alıyorlar. Akşam saat 19.00...
tekrar milletvekilimizi arıyorum. "Başkan, ben talimat verdim...", diyor.
AKP'nin anlı şanlı İl Başkanı! Bu tefrika hoşuna gitti
mi! Kurumların ne hale geldiğini görebiliyor musun?
HEMŞERİM
HAMDİ UÇAR
Bak Hamdi Uçar! AKP'nin başına bir hemşehrimiz geldi,
diye çok sevinmiştik. Zonguldak abat olur, demiştik. Düştüğümüz durumu hep
birlikte görüyoruz.
Zonguldak'ta yaşayan bir vatandaş olarak,
hizmetlerinden dolayı eski AK Parti İl Başkanlarını saygıyla anıyoruz.
Sebzeci Kadir Posbıyık'ı; canımı, ciğerimi, biricik
babamı bir kez daha rahmetle anıyorum. Nur içinde yat baba! Bana hep söylerdin
"Oğlum yere yakın olanlardan kork !" diye.
Ne diyeyim, haklıymışsın!
Haber : Şafak Negüzel
ETİKETLER : Yazdır