ÇATUROĞLU, PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU'NDA KONUŞTU
AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçesi üzerine konuşma yaptı. Çaturoğlu, "Cumhurbaşkanımız kendini topluma adamış bir insandır" dedi.
AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçesi üzerine konuşma yaptı. Çaturoğlu, "Cumhurbaşkanımız kendini topluma adamış bir insandır" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe
Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçesini görüşmek üzere toplandı.
AK Parti Zonguldak Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi olan
Faruk Çaturoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik söylenen sözlere
sert tepki gösterdi.
Çaturoğlu, konuşmasına şöyle başladı:
"Bütün arkadaşlarımızın kurumların daha etkin
çalışması ve denetlenmesi, ihtisas komisyonlarının çalıştırılması, yasama
kalitesi ve sorulan sorulara tatminkar cevap alabilmeleri noktasındaki haklı
taleplerine katılmamak mümkün değil ve biz bu Komisyondaki bütün
arkadaşlarımızın, büyüklerimizin, küçüklerimizin hepsinin tecrübelerinden de
istifade ediyoruz. Burada hem siyaseti hem de devleti derinlemesine öğrenme
imkanımız oluyor. Ancak bu değerlendirmeler yapılırken bazen işin şirazesinden
çıkıp eleştiri dozajının hakarete varan şekilde olmasını da tasvip etmiyoruz ve
burada konuşulan bazı konulara da katılmadığımı ifade etmek istiyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendini topluma adamış
bir insan olduğunu ifade eden Çaturoğlu, "Şimdi siz Cumhurbaşkanımız için
sabahtan akşama kadar 'Sizi oradan alacağız. Sonunuz Adnan Menderes'ten daha
beter olacak' ya da sabahtan akşama kadar Sayın Cumhurbaşkanımıza 'Seni alaşağı
edeceğiz. Sonun Adnan Menderes'ten daha beter olacak' denilirse, ya da sabahtan
akşama kadar Sayın Cumhurbaşkanına ve makamına küfre varan hakaretler yapılırsa
Cumhurbaşkanı da elbette buna siyasi bir karşılık verecektir. Bundan daha
normal, bundan daha değişik bir şey olamaz. Cumhurbaşkanımız kendini topluma
adamış bir insandır. Bugüne kadar hangi makamda bulunduysa o makamları da
dönüştürmeyi başarmış bir insandır. Bu açıdan çok başarılıdır. Dolayısıyla
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu memleketin idarecilerinden olan sayın kaymakamları,
sayın muhtarlarımızı ve diğer sivil toplum kuruluşlarını Külliye'de misafir
edip onlarla fikirlerini, Türkiye üzerindeki görüşlerini paylaşması, onlardan
fikir alması gayet doğal ve gayet normal bir hadisedir" diye konuştu.
Çaturoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, kaymakamlara 'Siz
gerekirse mevzuatın üstüne çıkın' demiş, mevzuatı vatandaş için yorumlayın
demiş. Bizim zaten uzun yıllardan beri şikayet ettiğimiz konu bu değil mi
arkadaşlar? Biz zaten kanunların katı şekilde uygulanmasından, vatandaşın
lehine yorumlanmamasından şikayetçi değil miyiz? Mesela bir örnek vereyim.
Sosyal yardımlaşma vakıflarımız var. Ben bunu geçen sayın bakanımıza da
söyledim. Burada teoride bir gelirden bahsediliyor, diyor ki; 'Şu kadar gelir olursa
bu vatandaşa, bu aileye yardım yapılmaz.' Ama bakın, bu işin teori kısmı, bir
de bu işin pratiği var. Adamın maaşı var, yeterli, o gelir sınırını da geçiyor
ama ne yapmış? Bankaya borçlanmış, maaşının tamamını bankaya veriyor ya da icra
gelmiş, maaşının tamamı icraya gidiyor, gelirinin tamamı. Yahu, hadi adam
kalsın sokakta, aç da kalsın, efendime söyleyeyim, soğuktan da donsun ama evde
bu insanın çoluğu var, çocuğu var, ailesi var. Yani teoride böyle söylüyor diye
bu insanlar aç mı kalsın, açık mı kalsın, sabaha kadar donsun mu? Kardeşim,
orada tabii ki, kaymakam pratiği uygulayacak, diyecek ki; 'bunun geliri var ama
bu insan borçlu, bu insanın icradan eline gelir geçmiyor, buna tabii ki kömür
yardımı da gıda yardımı da diğer yardımlar da yapılacak.' İşte söylenmek
istenen şey budur. Yani kanunun milletin lehine uygulanmasıdır, başka bir şey
değildir. Buna başka bir mana yüklemeye gerek yoktur. Cumhurbaşkanını,
kaymakamları, muhtarları, sivil toplum kuruluşlarını Köşk'te ağırlıyor diye
şikayet edenler acaba 28 Şubat sürecinde neredelerdi? Genelkurmay Başkanı bütün
savcıları, hakimleri, yüksek yargı organlarını, Danıştay'ı, Sayıştay'ı hepsini
bir salonda toplayıp onları hükümetin aleyhine kışkırttığı zaman, 'rejim elden
gidiyor' teraneleriyle o insanları bağımlı davranmaya teşvik ettiği zaman hiç
kimsenin gıkı çıkmadı. Ayrıca değerli arkadaşlar, çelik çomak oynamadık biz,
biz öteki mahalleden geliyoruz, biz de acılarla geldik. Öteki mahallenin de ne
olduğunu biliyoruz. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, hakaret ve küfür etme
özgürlüğü değildir. Teröre, kana sebep olanlara hiçbir şey demeden bu ülkenin
bir parçasını canı pahasına savunanlara hiç kimse katil diyemez ve şiddetle ve
nefretle kınıyorum. Silahlı mücadele yürüten terör örgütlerini kutsamak, devleti,
hükümeti ve AK Parti'yi katil olarak nitelendirmek fikir özgürlüğü değildir.
Bunları da aydın olarak kabul etmiyorum. Sanki doğuda ve güneydoğuda bahar var,
bayram var, her şey güllük gülistanlık, bizim orada emniyet kuvvetlerimiz de
askerimiz de operasyon yapıyor. Böyle bir şey yok, böyle bir algı oluşturulmaya
dikkat ve özen gösteriliyor, ama hepimizin bildiği bir şey var; burada bir
çözüm süreci vardı ve bu süreç de maalesef kötü kullanıldı. Orada PKK terör
örgütü yol kesmek, haraç toplamak, sözde mahkemelerde oradaki insanları
yargılamak, kendi fikrinden olmayanları imha etmek gibi Stalinist ve Pol Potçu
bir zihniyetle oraları kan gölüne çevirdi. İşte, Türkiye ve emniyet güçlerimiz
bu olaya müdahale ediyor. Oradakileri 'eli silahlı birer çocuk' diye nitelendirmek
de değerli arkadaşlar, ihanetle eş değerdir. Elinde silah kim olursa olsun
masum olamaz, o silahı o insanların eline kim verdiyse onlardan da hesap sormak
bu milletin borcudur. Şimdi de orada en fazla zarar gören Müslüman, mütedeyyin,
milletine, devletine sahip çıkan, bağlı olan Kürt kardeşlerimiz orada zarar
görüyor, bütün milletimizin gördüğü gibi. Orada bir güç mücadelesi var. Orası
sadece Cizre'yle, Şırnak'la, Hakkari'yle sınırlı değil, orada yedi düvelle
mücadele yürütüyor Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve buna da alet olan insanlar
var ve en garibi de bu mecliste onlara destek olanlar var. Yani HDP'yi
anlıyoruz da bir de çakma HDP'liler var, onları anlayamıyoruz."
Haber : Değişim Haber Merkezi