CHP Zonguldak Milletvekili Demirtaş'tan kanun teklifi...
CHP Zonguldak Milletvekili Demirtaş'tan kanun teklifi...
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, Gelir Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapılması için TBMM Başkanlığına bir kanun teklifi sundu. Türkiye'de en fazla vergi ödeyen kesimin çalışanlar olduğuna vurgu yapan CHP'li Demirtaş, "pırlantadan ve yatlarda kullanılan mazottan vergi alınmazken, çalışanlar ağır vergi yükü altında ezilmektedir" dedi.
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, TBMM'ye sunduğu kanun teklifi
ile ilgili olarak şunları ifade etti;
"Sosyal bir hukuk devleti olan ülkemizde, sosyal adaleti sağlamak için
vergi ödemelerinde kişilerin ödeme gücünü esas alınmalıdır. Az kazanandan az
çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Ülkemizdeki tersine uygulamalar nedeniyle
mağdur olan çalışan kesimin uğradığı haksızlığın giderilmesi gerekiyor. Bu teklifi ile vergide adaletin sağlanması için
önemli bir adım atılmış olacak, asgari
ücret gelir vergisinden muaf tutulacak, bunun yanında asgari ücretin üzerindeki
ücretlerde de, asgari ücrete kadar olan kısmı yine gelir vergisinden muaf
tutulacak, kalan kısmı ise sabit olarak yüzde 15 üzerinden
vergilendirilecektir. Düşük ücretlerle geçim mücadelesi veren kamu
çalışanlarının aldıkları ücretler ise yine sabit olarak yüzde 15 üzerinden
vergilendirilecektir."
EN YÜKSEK DOLAYLI VERGİ TÜRKİYE'DE!
Demirtaş, teklifinin gerekçesi olarak ise şu görüşlere yer verdi:
"Türkiye'de yaklaşık 15 milyon iş akdi ile işçi statüsünde çalışan, 3
milyon 200 bin de memur olarak çalışan bulunmaktadır. Türk-İş tarafından 4 kişilik bir ailenin
yoksulluk sınırı 6 bin 322 TL, açlık sınırı ise 1.941 TL olarak açıklanmıştır.
Türkiye'de çalışan 18,5 milyon işçi ve memurun %80'inin maaşı, yoksulluk sınırı olan 6.322 TL'nin
altındadır. Hal böyle iken, bugün
Türkiye'de en fazla vergi ödeyen kesim
ise işçi ve memurlar yani çalışanlardır.
Çalışanların ödediği gelir vergisi, daha çalışanların eline geçmeden
kaynağında kesilmektedir. Yine Türkiye, en yüksek dolaylı vergi ödeyen ülkeler
arasındadır. Bu sebeple vergi yükü büyük oranda çalışanların üzerinde
kalmaktadır. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmamaktadır. "
ÇALIŞAN PATRONDAN DAHA FAZLA VERGİ ÖDÜYOR!
"Türkiye'de vergi adaleti sağlanamamıştır. Vergide adalet, en basit
şekli ile az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması anlamına
gelmektedir. Adil bir vergi sistemini uygulayabilen ülkelerde toplam vergilerin
%70'i kazançtan-gelirden alınan vergilerden (kurumlar vergisi, servet vergisi,
gelir vergisi gibi doğrudan vergiler) %30'u ise tüketimden alınan vergilerden (
KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler) oluşmaktadır. Türkiye'deki sistem ise bunun tam
tersi olup dolaylı vergilerin oranı yüzde 70 iken doğrudan vergilerin oranı
yüzde 30'dur. OECD'ye göre, özel tüketim vergisi gelirlerinin (ÖTV), toplam
vergi gelirleri oranına göre üye ülkeler içinde Türkiye ilk sıradadır. Türkiye,
tüketim vergi gelirlerinin, genel vergi gelirlerine oranında ise Şili'nin
ardından ikinci sıradadır. Türkiye, belirli mal ve hizmetlerden alınan vergi
gelirlerinin, genel vergi gelirlere oranında yüzde 22,2 ile ilk sıradadır.
Türkiye'de, yine belirli mal ve hizmetlerden alınan vergi gelirlerinin, gayrı
safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,6 ile bu sınıflandırmada ilk sırada yer
almaktadır. Tüm bunlar çalışanın patrondan, kişilerin kurumlardan daha yüksek
vergi ödediği adaletsiz bir vergi sistemini ortaya çıkarmaktadır."
MAAŞ ZAMLARI, ÇALIŞANIN ELİNE GEÇMEDEN GİDİYOR!
"2018 yılında, açlık sınırının altındaki asgari ücret ve yoksulluk
sınırının altında ücret alan işçi ve
memurlar, verilen düşük zam
oranları ile enflasyon karşısında ezilmiştir. Ancak önümüzdeki günlerde
enflasyonda yaşanacak artış nedeniyle çalışanların gelirleri reel olarak çok
daha fazla düşecek, ama gelir vergisi diliminin
artması ile daha fazla vergi verecekler ve sonuç olarak daha fazla
yoksullaşacaklardır. Makyajlı enflasyon nedeni ile düşük oranda zamlarla
yetinmek zorunda kalan çalışanların ücretlerindeki artışlar, daha ellerine geçmeden gidecektir."
ÇALIŞANLAR GEÇİNEMİYOR!
"2018 Aralık ayı enflasyonu olarak açıklanan %20 oranı baz alınarak
ücretlerde artışlar yapılmıştır. Ancak
yapılan artışlar gerçeklerle örtüşmemektedir.
Çünkü TÜİK tarafından yapılan enflasyon oranı gerçekçi değildir. TÜİK'in
açıkladığı %20 oranlı enflasyon makyajlı
enflasyondur. Halkın gerçek enflasyonu ise yüzde 40'ları bulmuştur. Örneğin
ekmeğin, bulgurun, makarnanın yıllık artışı yüzde 33, süt ürünlerinin ve
yumurtanın artışı yüzde 24.95, meyvedeki artış yüzde 89.40, patatesteki artış
yüzde 70 , soğandaki artış ise yüzde 168 oranında olmuştur. Birleşik Kamu İş tarafından yapılan araştırma
sonucuna göre gıda fiyatlarındaki artış oranı gerçekte yüzde 50'dir. Bunun
yanında 2018 yılında, doğalgaza yüzde 35, elektriğe yüzde 45 oranında zam
yapılmıştır. Döviz karşısında Türk
Lirasının 2018 yılında yüzde 30 değer
kaybetmesi çalışanların alım gücü ciddi oranda düşmüştür. Nitekim 2018 Aralık ayı için açıklanan, 1.941
TL'lik açlık sınırı ile 6.322 TL'lik yoksulluk sınırı yaşam maliyetlerindeki
artışı net bir şekilde ortaya koymaktadır. Günlük hayatı idame ettirmede zaruri
olan tüm ihtiyaçlardaki yüksek zamları, ücretlerdeki artış ile karşılamak
mümkün değildir. Mesela günlük hayatta en fazla kullanılan haberleşmede vergi
oranı beşte birdir. Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği'nin
(TELKODER) 'Elektronik Haberleşmede Aile Giderleri Araştırması'na göre,
Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin yıllık 2 bin 878 TL'yi bulan haberleşme
giderinin 585 TL'sini devlete ödenen vergiler oluşmaktadır. Kaldı ki diğer
dolaylı vergiler de düşünüldüğünde çalışan kesimin geçimini sağlayabilmesi
imkansızdır. "
12 AYIN, 2 AYI VERGİLERE!
"Ülkemizde çalışan nüfusun yüzde 40,3'ünü asgari ücretliler
oluşmaktadır. Asgari ücretin biraz üzerinde ücret alanları da düşündüğümüzde,
çalışan nüfusun çok büyük bir kısmı, aldıkları ücretlerle geçimini
sağlayabilecek durumda değildir. Yapılan son değişiklik ile geçinmenin bile
olanaksız olduğu bu ücretlerden, bir de çok yüksek oranda gelir vergisi
kesintisi yapılacaktır. Bu yıl brüt 2 bin 558 lira maaş alan asgari ücretli bir
çalışan asgari geçim indirimi ile 2 bin 21 Türk Lirası alacaktır. Yani asgari
ücretlinin ücreti, daha kaynağında 537 Türk Lirası vergi ve SGK nedeniyle
kesintiye uğramaktadır. Temel harcamalardaki dolaylı vergiler nedeniyle ödediği
vergi miktarı da ortalama 350 Türk Lirasıdır. Yani asgari ücretli bir çalışan,
bir ayda, toplam 887 Türk Lirası doğrudan ve dolaylı vergi ödemesi yapmaktadır.
Asgari ücretli brüt maaşının yüzde 35'ini vergi olarak ödemektedir. Yeni
belirlenen vergi dilimlerine göre asgari ücretli bir çalışan ağustos ayından
sonra yüzde 20'lik vergi dilimine girecek, ödeyeceği aylık gelir vergisi 326
Türk Lirasından 404 Türk Lirasına çıkacaktır. Bu da asgari ücretlinin maaşında
ortalama aylık 78 TL'lik bir azalışa neden olacaktır. Asgari ücretli bir
çalışan yıl boyunca devlete 4.319,14 TL gelir vergisi ödeyecektir. Bir başka deyişle yılın 2 aydan fazlasını
vergi ödemek için çalışmak zorunda kalacaktır."
MEMURLARIN KAYBI YÜZDE 30!
"Ancak asgari ücretin çok az üzerinde ücret alanlarla, kamuda
çalışanların ücretlerinden alınan gelir vergisi oranları da büyük
mağduriyetlere neden olacak düzeydedir. Sayıları 3 milyon 200 bin olan
memurların maaşlarında, yaşanacak kayıp yüzde 30'lara ulaşacaktır. 2019 yılı
için memur maaşlarına yapılacak olan ek zam oranı yüzde 6,73 olarak
belirlenmiştir. Verilen bu ek zam ile gıda fiyatlarındaki artışı bile
karşılamak mümkün değildir. Buna bir de vergi dilimindeki artış nedeniyle
yapılacak kesintileri eklenecektir. Ocak Aralık maaşları arasında önemli
oranda kayıp yaşayacak olan kamu çalışanları yüzde 20'lik hatta yüzde 27'lik
vergi dilimlerine daha kısa sürede geçecek olmaları nedeniyle kesintileri daha
yüksek olacaktır. Vergi dilimi uygulamasındaki adaletsizlik; en fazla yüzde 15
ödenmesi gereken gelir vergisini yılın ilk dört ayından sonra yüzde 20, son
dört ayında da yüzde 27 olarak ödemek zorunda bırakmaktadır. Refahtan pay
alamayan, enflasyona yenik düşürülen, toplu sözleşmelerde çok cüzi zamlarla
yetinmesi istenen memurların sırtındaki esas yük vergi dilimi nedeniyle
yaşadığı kayıplardır."
VERGİDE ADALET SAĞLANMALI!
"Anayasası'nda "sosyal bir hukuk devleti" olduğu tanımı yapılan
ülkemizde, devlet vergilendirme yetkisini kullanarak ekonomik ve sosyal hayata
müdahale etmelidir. Sosyal adaleti sağlamak için vergi ödemelerinde kişilerin
ödeme gücünü esas almalı bu şekilde de sosyal devleti tesis etmelidir. Bu
sayede vergide adaletin tesisi sağlanmalı, toplumda gelir dağılımındaki
adaletsizliğin, vergi adaletsizliği ile daha da açılması engellenmiş olacaktır.
Zaten sosyal devlet ilkesinin bir gereği de devletin çeşitli yollarla
toplumdaki sosyo-ekonomik açıdan güçsüz durumda olanları korunmasıdır. Anayasa
madde 73'teki "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının
sosyal amacıdır" düzenlemesinin amacı da budur."
2019 ZOR BİR YIL OLACAK!
"Türkiye'nin büyük bir ekonomik krizin içine girdiği ortadadır. Ciddi
ekonomistler, 2019 yılının 2018 yılından çok daha zor geçeceğini
öngörmektedirler. Döviz kurlarında ve
faizlerde 2019 yılında çok daha yüksek oranlı artışlar beklenmektedir. Daha
ötesi 2019 yılında seçimlerden sonra Türkiye'nin ekonomisini düzeltebilmek için
IMF'ye gidip 60-70 milyar dolar gibi bir kaynak talebinde bulunacağı bütün
ekonomi çevrelerinde konuşulmakta ve beklenmektedir. IMF politikalarında ise en büyük faturayı
çalışanların ödeyeceği açıktır. Bu sebeple çalışanlar, önümüzdeki yıllarda çok
daha fazla yoksullaşacak ve geçim sıkıntısı çekecektir. Bu sebeple çalışanların
üzerindeki vergi yükünün azaltılması gerekmektedir."
Haber : Degisim Haber Merkezi