DENİZ FENERİ SAVCILARINA BERAAT
Deniz Feneri soruşturulmasından alınan savcılar Türkaslan, Yaren ve Tamöz beraat etti. Resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçları düşürüldü.
Deniz Feneri e.V soruşturmasından alınan savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz'ün davasında bugün kader günü. Duruşmayı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da izledi. Savcı, mütalaasında sanık savcılar için beraat istedi. Sanık savcı Abduvahap Yaren ise şok bir savunma yaptı. Yaren, Deniz Feneri yardım paralarının yoksullara değil şirket ortağı yapılan metreslere gittiğini iddia etti. Bu arada davada bir de ilk yaşandı. Hakim, ilk kez duruşmadan görüntü alınmasına izin verdi. Mahkeme, sanıklar hakkındaki kararını 14.30'da açıklayacak.
"BEN ZATEN SUÇLU DEĞİLDİM"
Deniz Feneri e.V davasında görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle Yargıtay'da
yargılanan 3 savcı beraat etti. Savcı Nadi Türkaslan, "Kişisel olarak insan
olarak bugün beraat ettiğime sandıkları kadar çok sevinmedim. Suçlu olan insan
beraat ettiği zaman sevinir. Ben zaten suçlu değildim" dedi.
KILIÇDAROĞLU DA İZLEDİ
Deniz Feneri soruşturmasını sürdürürken dosyadan el
çektirilen ve haklarında evrakta tahrifat ve görevi kötüye kullanmaktan dava
açılan Ankara Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mahmut
Tamöz'ün yargılanmalarına Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nde saat 10.00'da
başladı.
Yargıtay Genel Kurul Salonu'ndaki duruşmaya katılmak üzere
YARSAV üyeleri ile Ankara Adliyesi'ndeki bazı hakim ve savcılar da destek için
geldi. Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan bugünkü duruşmaya CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu da savcılara destek için kurmaylarıyla beraber geldi. CHP
Milletvekilleri Atilla Kart, Sezgin Tanrıkulu ve Erdoğan Toprak da duruşmayı
izledi.
SALONDAN İLK GÖRÜNTÜ
Yargı-Sen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile YARSAV
üyelerinin de izlediği duruşmada bir ilk yaşandı. Heyet Başkanı Hüseyin Eker,
ilk kez duruşmadan görüntü alınmasına izin verdi. Kameramanlar ve foto
muhabirleri duruşma salonuna alınarak 5 dakika görüntü almalarına izin verildi.
SAVCI MÜTALAASINDA BERAAT İSTEDİ
Bugünkü duruşmada savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu.
Esas hakkında mütaalasını veren Yargıtay Savcısı sanıkların beraatine karar
verilmesini istedi. Savcı sanıklar hakkındaki suçun maddi ve manevi unsurlarının
oluşmadığını belirterek, atılı tüm suçlardan beraat istedi. Savcı mütaalada
"Kanunen, hukuken, ahlaken ve vicdanen sanıkların bu suçu işlediği
kanıtlanamamıştır" dedi.
Savcı, esas hakkındaki mütaalasında, şunları kaydetti:
"Sanık Nadi Türkaslan hakkındaki resmi belgede sahtecilik
suçunun irdelenmesinde, sanığın mahkeme kararını beyazla silerek, fotokopi
çektirerek uygulamaya gönderdiği anlaşılmaktadır. Sanık hakkındaki belgede
sahtecilik suçunun irdelenmesinde, TCK'nın 204/2. maddesindeki suçun tanımı
değerlendirilmeli. Sahtecilik için gerekli unsurlar yasada sıralanmıştır.
Belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek belgeyi başkalarını aldatacak şekilde
değiştiren kamu görevlisinin cezalandırılacağı belirtilmiştir. Suçun oluşması
için belgenin aldatma yeteneğinin olması gerekir. Aldatma yeteneğinin olup
olmadığı objektif ölçülere göre değerlendirilmeli. Belli sayıda güç ve kişiyi
kandıracak nitelikte olmalıdır. Eylemin aldatma niteliği yoktur. Sahtecilik
olması için çoğu insan için ilk bakışta anlaşılmayacak derecede değiştirilmiş
olması gerekir.
SAHTECİLİK YOK
Bu açıklamalar çerçevesinde, o evrak, kararın aslı ile
birlikte incelendiğinde açıkça kararın bir bölümünün kapatılarak suret elde
edildiği görülmekte, diğer bentlerin görülmediği anlaşılmaktadır. Somut evrak
gören herkesin bunu anlayabildiği durumdadır. Ceza hukuku kriterleri açısından
bakıldığında bu husus ortada sahtecilik olmadığını gösterir.
Sanığın o bölümü kasten gizleyip, hukuken tedbir konulmasına
mümkün bulunmayan mallara tedbir konulmasını sağlama kastıyla hareket etmesi
halinde pek tabii başkaca çok zor anlaşılacak yöntemleri denemesi mümkünken,
görünür şekilde kapatarak tedbir uygulanması için göndermesi, hukuken, aklen ve
vicdanen, sanığın iş bu fotokopiyi karışıklığa neden olmaması için gönderdiği
savunmasının aksinin kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Her üç
sanığın da üzerlerine atılı suçların maddi ve manevi unsurları oluşmadığı için
beraatleri gerekir.
GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU DA YOK
Suçun oluşması için 257/1'de kanunda ayrıca suç olarak
tanımlanan haller dışında görev gereklerine aykırı olarak hareket ederek,
haksız kazanç sağlayana kamu görevlisinin cezalandırılması gündemdedir. Bunun
anlamı suç oluşturan eylemi icra etmenin yanında sonuç olarak eylemin kişilerin
mağduriyetine, kamunun zararına ya da haksız kazanca neden olması gerekir.
Somut olayda, sanık Nadi'nin bir mahkeme kararını kapatarak talimat verdiği,
diğer sanıkların da bu eylemi devam ettirerek bu suçu işledikleri
belirtilmektedir. Her ne kadar kararları uygulatan makamların bu kararların bir
bölümünü kapatması etik olarak tartışılsa da Nadi'nin bir suç teşkil etmeyen
uygulaması ile diğer sanıkların bu uygulamayı sürdürmesi görevi kötüye kullanma
suçu oluşturmaz. Sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesinden
zarara neden olmadıkları belirlenmekte, suçun unsurlarının oluşmadığı
anlaşılmaktadır."
KRİTİK TALEP KARARA BAĞLANDI
Geçen duruşmada sanık savcı Türkaslan, Adalet Bakanı
Sadullah Ergin ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, HSYK Başkanvekili Ahmet
Hamsici, HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur'un da aralarında bulunduğu 17
kişinin tanık olarak dinlenmesini talep etmişti. Bu kritik talep de bugün
karara bağlandı.
SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ TALEBİNE DE RET
Yargıtay Savcısı, tanıkların dinlenmesi ve soruşturmanın
genişletilmesi taleplerinde ise Adalet Bakanı Sadullah Ergin'le birlikte 17
ismin tanık olarak dinlenmesinin dosyanın aydınlatılmasına bir katkıda
bulunmayacağı gerekçesiyle soruşturmanın genişletilmesi talebinin reddini
istedi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi heyeti de oybirliği ile tanıkların dava
konusu suç dışında kaldığı ve bu hususların araştırılmasının davanın çözümüne
bir katkıda bulunmayacağı anlaşıldığı gerekçesiyle oybirliğiyle talebi
reddetti.
SANIK SAVCILARIN SAVUNMALARI:
SAVCI TÜRKASLAN: GÖREVİMİ YAPTIĞIM İÇİN BURADAYIM
Davada sanık savcılar savunmalarını yaptı. Sanık savcı
Nadi Türkaslan, "Ben görevimi yaptığım için, birileri de görevlerini
yaptığı için buradayım. Pişmanlık duymuyorum. Beraatimi istiyorum" dedi.
Türkaslan, hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesi, paraya çevrilmesi
hükümlerinin uygulanmasını istemediğini de belirterek şöyle dedi:
"Tedbir kararından dolayı hangi 3.'ncü kişi mağdur
olmuş.Tüzel kişi gerçek kişi değil ki benim kararımdan acı ızdırap dursun. Zarar
neyse söyleyin. Benim burada bulunma nedenim benim hakkıyla bir soruşturma
yapmamdır. Bu soruşturmada hukuk ne gerektiriyorsa arkadaşlarımızla birlikte
onu uyguladık. Almanya'ya gittik. Deniz Feneri e.V paralarının başka yerlerde
kullanıldığını tespit ettik. Firdevsi Ermiş'in bana gelip 40 saat ifade verdiği
ortaya çıkınca, Deniz Feneri sanığının avukatı 'Bu sanığın ifade vermesini
nasıl engelleyemedik' demiştir. Benim bütün yaptığım hukuk ne gerektirdiğiyse
belki yapılmayacakları yapmak. Onun için buradayım. Kimseye yanaşmadan, hiçbir
menfaat beklentisi içine girmeden işimi yaptım. 100'de de yaparım 101.'ncide de
buraya gelirim. Pişmanlıkta duymuyorum. Ben görevimi yaptığım için birileri de
görevlerini yaptığı için buradayım."
YAREN'DEN ŞOK SAVUNMA: PARALAR ŞİRKET ORTAĞI YAPILAN
METRESLERE GİTTİ
Sanık savcı Abduvahap Yaren ise şok bir savunma yaptı.
Yaren, Deniz Feneri yardım paralarının yoksullara değil şirket ortağı yapılan
metreslere gittiğini idida etti. Yaren, HSYK'nın soruşturma kararının yok hükmünde
olduğu ve dava şartı bulunmadığı için düşmesi gerektiğini, savcının mütalaasına
bu yönüyle katılmadığını ancak suçun oluşmadığı sonucuna ise katıldığını
söyledi. Türkaslan gibi ceza ertelemesi değil de beraatini istediğini belirten,
Yaren savunmasında özetle şöyle dedi:
"Bu devlet bize bir görev verdi. 'Almanya'ya gidin
delilleri inceleyin' dedi. Belgeleri bulduk. Isparta, Burdur, Trabzon'da ve
Türkiye'nin her yerinden yardım yapıldığı iddia edilen bu insanları dinledik.
600 kişinin biri bana 'Deniz Feneri e .V bana yardım yaptı' demedi. Yüzde 80'i
'Bu imzalar sahte. Bana yardım yapılmadı 'dedi. Yüzde 20'si ise 'Buradaki imza
bana ait ama bana bu miktarda yardım yapılmadı' dedi. Adama 20 avro yardım
yapılmış ama 400 avro yardım yapılmış gibi belge düzenlemiş. Sözleşmiş gibi
hepsi yalan mı söylediler? Soruşturma belli bir aşamaya geldiği zaman bizi
aldılar, dellilerin tamamına ulaşılması engellendi. Yardım paraları nereye
gitti? Metreslerini şirket ortağı yaptılar. Cinsel istismara devam edebilmek
için, şantaj malzemesi olarak kullanmak için. Paralar buralara
(yoksullara) değil, oralara gitti"
Müdahil avukatlarının "Şurada oturan avukat"
ifadesine tepki göstermesi üzerine de Yaren, "Otur yerine burası mahkeme.
Senin şov yaptığın medya değil" dedi.
TAMÖZ: KIRGINIM
Sanık savcı Tamöz de beraatini istedi ve "Ben
ülkemi ve insanımı seviyorum. Tüm amacım yasaları tarafsız ve bağımsız olarak
uygulamak. Bu nedenle siyasi düşüncelerle hakkımızda soruşturma yaparak, bizi
önünüze getiren meslektaşlarımıza kırgınım" dedi.
SON SÖZLERİNİ SÖYLEDİLER
Daire verilen aradan sonra avukatların süre verilmesi
talebini reddetti ve duruşmaya devam edildi. Başkan Hüseyin Eken, sanıklara son
sözlerini sordu. Türkaslan, "Beraatimi istiyorum, takdir yüce
heyetin" dedi. Sanık savcı Yaren, "Adil bir karar verilmesini
istiyorum" derken, sanık Tamöz de "Takdir yüce heyetin"
ifadelerini kullandı.
BERAAT ETTİLER
Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmayı yürütürken görevden
alınan cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz,
"Resmi belgede sahtecilik ve görevde yetkiyi kötüye kullanma" suçundan
yargılandıkları davada beraat etti. Mayıs ayından beri devam eden davada
mahkeme, kararı oy çokluğuyla aldı.
Sanık yakınları kararı alkışlarla karşıladı.
'BU DAVA TARİHE GEÇECEK'
Beraat eden savcılardan Türkaslan, ''Ben suçlu değildim. Bu
dava tarihe geçecek. Suçlu olmadığım için beraat ettiğime sevinmedim'' dedi.
Kaynak: http://haber.mynet.com/deniz-feneri-savcilarina-beraat-662273-guncel/
Takipçi yorumu:
Önce gazetelerin internet sitelerine düştü "Deniz Feneri
Savcılarına Beraat" başlığıyla haber. Haberin başlığı bile insanın canını
acıtıyor. Türkiye'de hukuk ne hale getirildi bakarmısınız. Deniz Feneri gibi
mütedeyyin insanların manen rahatlamak için hayır, hasenat işlerine
harcanması için bağışladıkları paraları hortumladıkları Alman Mahkemeleri
tarafından ispatlanan, Almanya'da kalan uzantıları Alman Mahkemeleri tarafından
verilen kararla mahkum olan, Almanya dışında olanların ise Almanya'ya gitmeleri
halinde tutuklanmaları sözkonusu olan dava ile ilgili Türkiye'de bulunan
kişiler hakkında görevleri gereği soruşturma açan savcılar önce bu
davadan alınıyor ve görev yerleri değiştiriliyor, ardından haklarında suç
duyurusunda bulunulup, mahkeme açılıyor. Girmek için yıllardır kapısında
beklediğimiz bir Avrupa Birliği ülkesi olan Almanya'nın sanıklarını mahkum
ettiği davadan dolayı Türkiye'de davaya bakan savcılar yargılanıyor. Elbette
burada diğer savcılara mesaj veriliyor, bize dokunmayın yanarsınız. İleri
demokrasi bu olsa gerek. Gerçi şu anda ileri demokrasiden ipli demokrasiye adım
attık, haydi hayırlısı Türkiye.
Haber : mynet.com