DOĞAL AFETLER KARŞISINDA İNSANIN SORUMLULUĞU
Doğal afetler karşısında insanın sorumluluğu
Deprem, sel, yangın, erozyon gibi doğal afetler alemin değişmez bir gerçeği olup, bu gerçek insanoğlunu olumsuz manada etkilemiştir. Yirmi üçüncü sene-i devriyesini geride bıraktığımız 17 Ağustos Marmara depremi de Türkiye topraklarında gerçekleşen, acısının hala çok taze olduğu,resmi kayıtlara göre 17.480 civarında kişinin vefat ettiği çok acı bir hatıradır.
Aslında doğal afetler,Allah-u Teala’nın yarattığı evren içinde koyduğu bir düzen,bir ölçü içerisinde varolmuşlardır. “Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.”(Kamer/49)Deprem de ilahi yaratılış gereği yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayıdır.Bu konuda insana düşen bu gerçekle yaşamayı bilmek ve olası bir afet öncesinde gereken tedbirleri almaktır.
Yüce Rabbimiz en büyük galaksilerden en küçük mikroskopik canlılara varıncaya kadar tüm alemi eşsiz bir uyum ve şaşmaz bir denge ile yaratmıştır.Yaratılan her bir varlık da belli bir vazife nedeniyle varolmuş ve Yüce Allah’ın varlığını ispat eden işaretler olmuşlardır. Hal böyle iken yeryüzünde Allah’ın halifesi olarak yaratılan insan da başta kendi bedeni olmak üzere her bir cana gözü gibi bakmalı,korumak için gerekli tedbirleri almalıdır.Bu insan için dini ve insani bir görevdir.
Burada konu tevekkül kavramına gelmektedir. Tevekkül, bir iş nedeniyle insanın elinden gelen bütün gayreti göstermesi, o iş ile ilgili olarak yapılması gerekenleri yapması ve son olarak bu işin sonucunu Allah’a bırakması demektir. Hz. Peygamber’in “Devemi bağladıktan sonra mı tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı? ”diye soran bir sahabiye “Önce bağla, sonra tevekkül et.”(Tirmizi,”Kıyame”,60)şeklindeki cevabı tevekkülden önce tedbir almanın gerekliliğine delil sayılmıştır zaman deprem değişmez bir gerçek ise ve depremin olası zararlarından korunmak istiyorsak; bir yapı inşa ederken yer seçimi, zemin etüdü, bölgenin jeolojik yapısı, fay hattı üzerinde olup olmadığı, inşaat için sağlam malzemelerin kullanılması gibi tedbirleri almak insanın öncelikli görevidir.
Gerekli tedbirleri almadan “Ne yapalım Allah’ın emri böyleymiş” gibi ifadelerle insan sorumluluğundan kaçamaz. Rum suresi 41. Ayette Rabbimiz “İnsanların kendi işledikleri (kötülüler)sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (dünyada)onlara tattıracaktır.”buyuruyor ki denizde ve karada meydana gelen olumsuzluklarda insanın da sorumluluk payı vardır. Yaşadıklarında ders alıp ,bir daha başına gelmemesi için her olaya ibret penceresinden bakmalıdır.
Her konuda olduğu gibi yapılaşma konusunda da insan, işini iyi yapar, Allah’a hesap vereceği endişesiyle özenli davranırsa deprem veya diğer felaketlerde, kazalarda en az zarara uğrayacaktır. Al-i İmran 148.ayette buyurulduğu üzere “….Allah işini güzel yapanları sever.”
Yeryüzündeki tek akıllı varlık olan insan emanet bilinciyle sorumluluk alanına giren konularda görevini tam yapmalı, elinden gelen gayreti göstermeli, gücünü aşan, elinde olmadığı durumlarda da Allah’tan sabır dileyip, tahammül ve rıza göstermelidir.
Depremden korunmak adına yapacağımız bir önemli iş de AFAD’ın düzenlemiş olduğu afetten önce alınması gereken tedbirler ya da afet anında uygulanması gereken müdahaleler konusunda bilgilenmek, kurumun yaptığı eğitimlere katılmaktır.
Doğal afetlere karşı Rabbimizden bizi, ülkemizi, tüm insanlığı korumasını talep ediyor, depremlerde vefat eden her bir yurttaşımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaşadığımız afetlerden gereken dersleri almamız ve sorumluluklarımızı yerine getirip huzurlu ve güvenli bir yaşam sürmemiz dileğiyle…
Elif DEMİRCİ
Kdz. Ereğli Müftülüğü Uzman Vaiz
Haber : Değişim Haber Merkezi
ETİKETLER : Yazdır