YAŞAM

ELİ ÖPÜLESİ ANNE...

Zonguldak&8217;ta 32 yıldır engelli oğluna bakan anne, sabrı ve şefkatiyle örnek oluyor.

Abone Ol
Zonguldak’ta 32 yıldır engelli oğluna bakan anne, sabrı ve şefkatiyle örnek oluyor. 3 çocuk annesi Fatma Güneş (51), "32 yıl boyunca hiç sosyal hayatım olmadı ama yine de oğluma bakmanın huzurunu yaşıyorum." dedi.
Fatma Güneş ve SGK emeklisi eşi merhum Cafer Güneş’in ilk çocukları olan Armağan (32), doğumdan sonra sürekli ağlamış. Doğumun 19’ncu gününde götürdüğü hastanede bir damla ilaç verilerek geri gönderilmiş. Armağan´ın durumu, özel muayenehanede teşhis edilen beyinsel rahatsızlıktan sonra her geçen gün kötüye gitmiş. Engelli oğlu Armağan Güneş’in başından bugüne kadar hiç ayrılmayan anne, 6 ay önce eşinin vefat etmesi üzerine kolunun kanadının kırıldığını belirtti. 32 yıl boyunca engelli oğluyla eve hapsolduğunu anlatan Fatma Güneş, sabahlara kadar uyumadan geçen günlerini ve moral olsun diye oğlunu gezdirdikleri günleri gözyaşları içinde anlattı.
Kucağına aldığı 32 yaşındaki Armağan ile camdan dışarıya bakan fedakar anne, “Bazen ağlar, gece sabahlara kadar uyumadığı olur. Yalnız durmaz. Eşim de vefat edince ya çocuklarım ya da birinin başında durması lazım. Bana acıyıp ‘bakım evine bırak’ diyenler oldu. Ama bu benim canım, nasıl bırakırım? Benim tek isteğim ben sağken oğlumun vefat etmesi. Başkasının eline kalmasını istemiyorum. 32 yıldır bakıyorum. Fırsat buldukça arabalarla gezdirdik, eş dosta da gittik. Markete de götürürdük. Yeter ki yavrumuz moral bulsun, gezsin diye düşündük. Ama şimdi kimsenin eline kalmasını istemiyorum.” dedi.
Oğlunun rahatsızlığı hakkında bilgi veren Güneş, “Beyninden rahatsızlığı var. 4-5 kez havale geçirdi. Doğduktan sonra 19. günde sürekli ağlayınca hastaneye götürdüm, bir damla verip geri gönderdiler. Hastalığını anlayamadılar. Sürekli ağlıyordu, ölü gibi duruyordu, yeniden hastaneye götürüyorduk. Sonra özel muayenehaneye gittiğimde doktor, ‘Bunun ne varsa beyninde var, sizi Ankara’ya göndereyim’ dedi. Ondan sonra Hacettepe’ye gittik, orada beyninin küçük olduğunu öğrendik, sürekli havale geçiriyordu. Bir ilaç verdiler, onu vermezsem devamlı havale geçiriyordu. Bu ilaç da gözlerinde yara yaptı. Şimdi onu kestim, başka bir ilaç veriyorum. Hiç yoktan sakinleştiriyor. Şu anda kasılma var; o havale, onu kasılmaya çevirdi. Başka çaresini bulamadım. Bize yol gösteren de olmadı.” şeklinde konuştu.

BABASININ YOKLUĞUNU HİSSEDİYOR
Armağan’ın, 6 ay önce beyin kanamasından vefat eden babasının fotoğrafına baktığını hatırlatan anne, şöyle devam etti: “Eşim 20 yıl önce beyin kanaması geçirmiş, düzelmişti. Bu duruma kadar geldi; ama babası da gidince kolum kanadım kırıldı. Eşim vefat ettiği gün Armağan’ı kucağına aldı. Aradan 3-4 saat geçtikten sonra fenalaştı, 4 gün yoğun bakımda yatıp vefat etti. Şimdi Armağan, babasının yokluğunu çok hissediyor. Onun olduğu fotoğrafı görünce heyecanlanıyor. Adından bahsedilince duygulanıyor. Babasının zile basışını anlardı, sevinirdi. Babasını çok severdi.”

32 YILLIK EV HAPSİ
32 yıl boyunca hapis hayatı yaşayan anne, şunları söyledi: “Geceleri hep başında beklerdim. Evlilik hayatımın büyük çoğunluğu onunla geçti. 2 çocuğum daha var ama bizim yanımızda ne zamana kadar kalacaklar? Biz baş başa kaldık. 32 yıldır bir nevi hapis hayatı yaşıyoruz. Hiç sosyal hayatım olmadı. Bazen babası acırdı, beni 1-2 saat dışarıya gönderirdi. Ben Armağan’ın peşinden 3 tane çocuğa baktım. Bir tane 14 aylık kızım vardı, vefat etti. O zor günlerde başımı sokacak ev yaptırdım. Geceleri ya başında otururum ya da bir kenara kıvrılır sabahlarım. 15 yaşına kadar normaldi, sırtıma alıp komşulara götürebiliyordum. Sonradan elleri ve ayakları kasıldı, bu hale geldi. Artık bebek gibi kucakta taşıyorum. Altını üstünü değiştiriyorum. Yemeğini yediriyorum. Hava güneşli olursa evin önüne çıkarıyorum. Üstünü değiştirirken beni çıkaracaklar diye çok seviniyor."

Haber : 

Abone Ol