GÖKHAN GÖKTAŞ DİYALOG'DA ÇARPICI AÇIKLAMALAR YAPTI
Değişim Radyo'da her hafta yayınlanan Diyalog programında Saadet Partisi (SP) Kdz. Ereğli İlçe Başkanı Gökhan Göktaş'ı ağırladı.
Haftanın ilk gününde Şenol Azman'ın hazırlayıp sunduğu Diyalog programı 10:00 12:00 saatleri arasında Değişim Radyo'da canlı olarak yayınlanan programın bu hafta ki konuğu Saadet Partisi Ereğli İlçe Başkanı Gökhan Göktaş oldu.
Siyasetten, ekonomiye kadar bir çok konunun ele alındığı programa, son günlerde konuşulan Ereğli Belediyesi'nin seçimlerden önce uygulamaya başladığı 18. Madde uygulamasında ki usulsüzlük iddiası damga vurdu.
Ereğli Belediyesi tarafından uygulanan 18. Madde uygulaması kapsamında,Erdemir'de de yıllardır ruhsat problemleri olduğunu vurgulayan Göktaş,uygulanan bu maddede usulsüzlük olduğu gerekçesiyle E.K. isimli bir bayan tarafından Erdemir'e dava açıldığını söyledi.
Göktaş, konuyla ilgili açıklamasında, şu görüşlere yer verdi:
"Geçtiğimiz hafta basına bir basın açıklama gönderdim, son 1 senedir çok medyadayım eleştiren var kızan var niye her şeye açıklama yapıyorsun diyen var. Şu son on senedir medyaya hiç mail atmadım, sosyal medyada bir vatandaş gibi bir şeyler yazıyorum. Bir olay oluyor. Bu olayın doğrusu budur diyorum Müslüman susmakla yükümlü değil, bildiği doğruyu söylemelidir kendine sorulduğunda veya konu kendiyle alakalıysa söylemelidir, ben bildiğimi söylüyorum. Bu olay geçmişten başlıyor.
Ereğli belediyesi seçimden önce 18. madde uygulaması yapmaya başladı. Erdemir'in olduğu bölgede o dönemde gittim, kendim uyardım. Eski Dönem Belediye Başkanımız olmak üzere İmar Müdürlüğünde görevli arkadaşlarımızla konuştum. 18. Maddeyi kimse bilmiyor, biz biliyoruz. Aman yanlış yapmayalım, aman eksik yapmayalım, mevzuata uyalım, Erdemir bizim kuruluşumuzdur dedim.
Seçim zamanı tantanası yapıldı seçimin etkilerinden biri de Erdemir Yüksek Fırının mühürlenmesiydi. Halil Posbıyık geldi mühürlendi dendi değil mi? O dönemde ben sizin radyonuzda ve bir kaç radyo da da çıktım ve ben dedim ki, "bunları kurcalamayın bu konularda çok detaya girmeyin konunun muhataplarıyla gazetecilerle ve büyük koltuk makamlarıyla da konuştum bu detayla fazla girmeyin" dedim.
Uyarımızı kimse ciddiye almadı. Erdemir'de ruhsat problemi var çoğu yerin ruhsatı alınmamış emlak değerleri verilmemiş kamulaştırmalar yapılmamış. Vatandaşın biri bana mail atıyor. Belediye görevini kötüye kullanılıyor, mühürlenmiyor diye. Seçim zamanı gümbürtüye gitti bu söylemler. O zaman Bana Halil Posbıyık'ın avukatı dediler, ben kimsenin avukatı değilim, kimsenin düşmanı değilim. Bana bir sağa bir sola gidiyor dediler, ben sağa sola da gitmiyorum. Ailemde çok sol etkisi vardı solcuyum diye gezinenlerin okumadığı kitapları okudum deniz geçmiş kitaplarını orta okulda okumuştum."
ERDEMİR'LE BİR SIKINTIM YOK!
"Ereğli'yle Erdemir'le bir derdim sıkıntım yok. O zaman dedim ki bu konularda yanlış yapmayın hatta ne yaptım biliyor musunuz? Bir tane 18 maddeyle ilgili çok güzel bir kitap var. Harita mühendisiyle hukukçunun beraber yazdığı bana da kendisinin bizzat kendisinin gönderdiği o kitaptan ben her uygulamamda kadastro mühendisine ve tapu müdürüne veririm, beni doğru denetlesin diye. Ereğli Belediyesi'ne de 1 tane verdim. Şu şu şunlara dikkat edin dedim. İhalelere dikkat edin yolsuzluk yapmayın, ben daha önce Erdemir'den ihale almış insanım isterseniz bizde imza atalım dedim. Yarın bir gün sıkıntı olmasın dedim. Herkes yukarıdan baktı. Şöyle söyleyeyim, Gökhan Göktaş fazla konuşan bir insan ama boş konuşmaz. İnsanlar boş konuşuyor sanıyorlar ve ciddiye alınmadık. Bir dava süreci başladı seçimden hemen sonra bir vatandaş dava açtı.
Seçim önceside açıklama yaptım. Kimse Erdemir'e vurmasın, buranın ekonomisinin can damarı. Bakın işte diyorum ya sıkıntımız Erdemir değil. Özelleştirmeden gelen bir hatalar var. Özeleştirmeden önce güç kamudayken, ruhsatlarını al, emlak beyanında bulun adam gibi ver özel şirketin ne günahı var. Orada arsaları var, 18. maddesinde Erdemir'in içinde bir sürü insanın parseli var.
Ereğli Belediyesi Erdemir adına uygulama yapıyor. Yazılı olmasa da sözlü bir müraacat var ve Erdemir'in istediği bir firmaya verildiğini tahmin ediyoruz. Buna hukuk karar verecek, bu benim iddiam. Benim ilk savcılığa verdiğim maddelerden biri bu. Erdemir'in orada 18. madde uygulaması yapılan alan yaklaşık 3 milyon m2. Yani 3 bin dönüm, 300 hektar. Aynı encümen kararında lojmanların 18. madde kararı da alınıyor. Bunlar toplam 650 hektarlık alan. Harita Mühendisleri Odası fiyatlarına bakarsanız devasa rakamlar ortaya çıkıyor, 100 binlerce liralık rakamlar ortaya çıkıyor.
İhale yönteminde Harita Mühendisleri Odası'ndan fiyat almanız gerekir. Buradan alacağınız fiyat da 100 binlerce lira para. Fakat ihaleye doğrudan alım yapıldı. Doğrudan alımda, o zaman ki limit sanırım 12.500 14.000 civarındaydı. Açık veya Uluslar arası ihaleyle yapılması gereken bir ihale açık ihale ile verildi. Üç tane teklif veriliyor. Ankara'dan biri ihaleyi alıyor. Benden imza alınmadı. Bu firmanın gördüğüm, duyduğum kadarıyla Erdemir'le de ilişkileri var, danışmanlık gibi.
Erdemir'in kendi parselizasyonunu ihaleyle almış bir insanım. O zaman Ereğli'de 18. maddeyi bilen biri olarak danışılıyorsam bu ihaleye de teklif vermem gerekmez mi? Savcılığa, ihaleye teklif vermedim dedim. Açık ihale yapmadılar, 13 bin -14 bin liraya bitirdiler, belki ben 10 bin liraya bitirecektim. İhale yanlış yöntemlerle yapılmıştır diyorum ben. Buna hukukçular karar verecek. Açık ihaleyle yapılacak birşeyi doğrudan ihaleyle yapmak suçtur. Biz de bu suçu savcılığa intikal ettirdik."
ERDEMİR GENEL MÜDÜR YARDIMCISI 9 OCAK'TA İSTİFA ETMİŞTİ!
"Ben o zamanlar 18'le ilgili avukatlara teknik danışmanlık yapıyorum. Bir kişinin mağdur olması dolayısıyla 18. maddeye göre verilen tapuların iptal olması için, tapuların geri gelmesi davası açtık. 31 Aralık 2014'te yürütmeyi durdurma kararı aldık. Yürütmeyi durdurma kararı 9 Ocak'ta alındı. Hatta yerel medyada 10 Ocak'ta, Erdemir'den Genel Müdür Yardımcısı Mücteba Bey'in istifasının, 9 Ocak'taErdemir'de büyük istifa başlıklı haberlerle yapıldığı görebilirsiniz. Tesadüf müdür, tevafuk mudur artık halkımız bilir. Genel Müdür Yardımcılığı yapan Mücteba Bey, Erdemir'de bu projeler, yatırımlar onun sorumluluğundaydı. Bu tesadüf de olabilir, denk gelmiş de olabilir. 9 Ocak'ta karar Adalet Bilgi Sistemi'ne girdi. 12 Ocak Pazartesi sabahı, davacı taraf, avukat ve şahsım belediyeye gittik. Yürütmeyi durdurma kararını ekte sunduk ve bugünden itibaren ilgili 18. Madde bölgesine ruhsat vermeyin, iskan vermeyin, herhangi bir işlem yapmayın diye resmi dilekçe verdik. 13 Ocak'ta bir dilekçe daha verdik ve 18'den beri yapılan işlemlerin iptal edilmesini ekledik ve şunu sorduk: 18. Madde başladığından beri, 18.madde uygulanan bölgede kalan yerlere ruhsat verilmiş midir, verildiyse kaç tane verilmiştir? Cevap verilmedi. Bir ay sonra 22 Şubat'tı yanılmıyorsam, biz bir dilekçe daha yazdık.
1 ay sonra cevap geldi. İlk dilekçeniz de biz cevabı yazdık ama teknik sebeplerden dolayı ulaşmamış denildi. Nasıl bir teknik sebep ise o işin ayrı bir boyutu tabi ki. Bize ekte gönderdikleri yazıda diyorlar ki, "Sizin dava açtığınız 1 ada 1 parsele (aklımda yok) biz ruhsat vermedik." Siz çocuk mu kandırıyorsunuz? Zaten seçim öncesinde ölmüş parsele siz nasıl ruhsat vereceksiniz? Öyle bir parsel yok ki. Amma velakin bizim parselin fiili yeri 18 sonrası 2 tane çok büyük parsele değiyor. Bu ne demektir? Öncelikle bu iki parsele kesinlikle ruhsat verilmemeli. 50-100 metrekare yerde olsa yarım metrekare de olsa öyle bir kritik yerde ki."
Ereğli'de yıllar önce Kepez ve Balı'da da yapıldı 18. Bu bölgede yaşayan vatandaşlardan biri gelip bana benimde parselim vardı mağdur oldum dese bunu bozuyor muyum, bozmuyor muyum herkes görür.
18'de hukukçular şöyle yanlış yönlendiriyorlar. Kağıt üzerinde bakıyorlar. "Sizin parseliniz iptal olur, usulden bozulur" gibi söylemlerde bulunuyorlar. Diyelim ki, 18'de usulden, kıyıdan bir şey bozdunuz. Öyle ilginçtir ki, geri dönüşüm cetveli hazırlarsınız, bütün parselleri eski haline geri gönderirsiniz. Sonra yeniden 18 yaparsınız ya da yapmazsınız ama her şey eskiye döner. Neden bozulursa bozulsun. Çünkü 18'de içerden bir şey usulsüz ise tapuda kadastro da karşılığını bulamazsınız. İşte hukukçular bunu anlayamıyor. Sıkıntımız bu. "Bir parselden bozuldu o parseli yerine veririz" diyorlar. Veremezsiniz."
GEÇMİŞTEN GELEN PROBLEMLER VAR!
"Bu sadece bizim vatandaşı ilgilendiren meseleler değil. İçinde maliye hazinesi var, milyon metrekareleri var. Bu özelleştirmeden kaynaklı, geçmişten gelen problemlerde var. Bugüne kadar neden savcılığa vermedin de bugün verdin diyenlerde var. Bakın biz dilekçelere cevap derken, Şubat'ın sonuna geldik. Bir dilekçe daha yazdık. Belediye'ye siz bölgede ruhsat verdiniz mi diye sorduk. Bize sizin yetkiniz yok dediler. Siz sadece kendi parselinizi sorabilirsiniz. Sizin parselinize vermedik. Biz işkillendik. Biz içeriden duyuyorduk, ruhsat ve iskan verildi diye de. Biz devlet adamıyız. Evrak görmeden inanamıyorduk. Bizde belediye başkanıyla görüştük. Kendileri de sordular. O zaman 5 tane ruhsat verildiğini söylediler. Ben 4 tanesinin evrakını gördüm. Savcılığa da kayıt numaralarıyla bildirdim. Daha sonra belki iskan da almışlardır, bilemiyorum. Ama ruhsat verilmeden devam eden inşaatlarda var. Biz de bunun geri dönüşümü çok zor olacak diyoruz. Kimse zarar görmeden bunu donduralım. Mahkemeye çok kısa bir zaman kaldı, en azından sonuçlanana kadar donduralım. Bir çivi çakılmazsa kimse ölmez. Biz Belediye Başkanıyla görüştükten sonra ertesi gün avukatımız gitti tekrardan. Belediye Başkanı da, "sizin hukukçularınız farklı şeyler söylüyor, bizim hukukçularımız başka şeyler söylüyor bir araya gelelim" dedi ve bize randevu verdi. 1 saat bekledik orada, Başkan Bey'de dahil olmak üzere kimse gelmedi."
BAZI HUKUKÇULAR KAFA KARIŞTIRIYORLAR!
"Ben milli görüşçüyüm. Benim bu dava sürecine girmem de aynı şekilde oldu. Daha önce de Ereğli'nin en büyük problemi olan halı saha, Erdemir'de mühürlenen züccaciye gibi problemleri de çözmüş insanım. O dönemde Mücteba Bey'in çok yardımları oldu. Kendisini de çok severim. O'nun politikaları ile bu sorunlar çözüldü. Yalnız orada şunu gördüm, bazı hukukçular Erdemir'de kafa karıştırıyorlar. Çünkü o işi de birkaç kez iptal etmek istemişlerdi. Eğer iptal etselerdi, şuan Erdemir ile Belediye kavgası hala devam ediyor olacaktı. Aynı şekilde gördüm ki, hukukçular belediyede de yanlış yönlendirmeler yapıyorlar. Hatta "Gökhan Göktaş'ın iddiaları yersiz, bundan bir şey olmaz, ruhsat versek de ne olacak?" gibi söylemleri var.
Ben de şunu söyledim, "Madem bu hukuki bir mesele, sizde hukukçular olarak biliyorsunuz. Biz bilmiyoruz Ahmet Ağayız, kısa donluyuz. Bizde şimdi hukuka verdik, hukuk çözsün işi."
Ama hukuk bu işi çözdüğü zaman, çok canlar yanar. Ben Ereğli'nin kaybetmesini istemiyorum. Dava dilekçemde Hüseyin Uysal yazmadım. Hüseyin Uysal ya da Esra Alpago ruhsata imza atmazlar ki. Ruhsata kimin imza attığı beni ilgilendiriyor. İmza atan da belki bilmiyordur, baskı görmüştür. Ya da bir hukukçu demiştir ki imza at bir şey olmaz. O zaman da o hukukçu yazılı olarak verecek ki sorumluluğu alsın. Biz yürütmeyi durdurmada neden bu kadar ısrarcıyız?
Şimdi siz yürütmeyi durdurma kararına rağmen ruhsat verdiniz ve burada binalar yapıldı. Mahkeme ne karar verir bilemeyiz. E.K.'nin başlattığı o mahkeme yakında sonuçlanacak. Bu dava artık sona geldi. Diyelim ki mahkeme E. K.'yi haklı gördü, 18'i bozdu ve Belediye ye tebliğ etti. Belediye de bunun üzerine 18'de ki tapuları eskiye döndürecek. Eskiye döndürülünce ruhsatlar da döndürülmek zorunda kalacak. Çünkü siz tapusuz bir yere ruhsat vermiş oluyorsunuz.
O zaman Erdemir Belediyeye, "kardeşim sen bana ruhsat verdin, ben bina yaptım ve trilyonlarca para harcadım. Şimdi ne olacak" demeyecek mi? Peki bunu kim ortaya çıkaracak? Sözlü olarak bir şey olmaz diyen hukukçular mı, imza atan arkadaşlar mı? İşte bu yüzden dostça uyarıyoruz. Ben Hüseyin Uysal'a neden düşmanlık yapayım, benim düşmanım değil ki. Kaldı ki 1 senedir Saadet Partili olduğum halde, belediyeye teknik danışmanlık yapıyorum. Bunun içinde eleştiriliyorum.
Arkadaş, yanlış bir şey varsa gidiyoruz ve bizi dinleyen olursa da düzeltmeye çalışıyoruz. Sağ olsun Hüseyin Uysal, bizi birkaç kez dinledi. Zarar mı etti bizi dinlemekle? Hayır. Ben bugüne kadar hiçbir şeyi ücretli yapmadım ki. Aksine cebimden masraf çıkıyor. Fahri olarak yapıyorum bunları. Ben zengin bir insan değilim. Bir Rahmetli Hacı İbrahim İzmirlioğlu gibi okul yaptıramıyorum. En azından bilgim doğrultusunda elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Kimse benden bir şey talep etmiyor. Hakkımda eleştirilerde oluyor."
BU İHALEYİ BEN ALSAYDIM USULSÜZ DER YAPMAZDIM!
"Bu ihaleyi ben alsaydım 18'i böyle yapmazdım zaten. Usulsüz der yapmazdım, iade ederdim. Meselemiz dava niye açılmış, kim açmış değil.
İhaleden sebep, ruhsat verilmesinden sebep savcılığa gittim. Ruhsat vermedilerse haksızım. Verdiler de, bir dayanakları varsa ne ala. Verdiler de, dayanakları yoksa, eğer huklukçular sözle söyleyip de altına imza atmıyorlarsa, orada bir gariban mimarı, mühendisi, memuru zor durumda bırakıyorlarsa da ne diyeyim artık.
Ben ruhsatların nerelere verildiğini, tarih ve sayılarının hepsini biliyorum. Hukuka dahil olmuş bir olay, encümen kararlarında daksiller var. aynı encümen kararıyla lojmanlar bölgesinin 18'ini de yapıyorlar, diyorlar ki, özel önlem alanı. İmar planını açtım, baktım lojmanlarla ilgili 18 sınırı veya özel önlemler sınırı yok. Ben 14 sayfa rapor yazdım. Encümen kararlarına baksanız, dersiniz ki, bu encümen kararları böyle mi alınır, böyle mi yazılır? Encümen kararlarını daksillersiniz, atıyorum 8'i 9 yaparsınız, ama cümle yok. Encümen kararında cümleyi çizmişler. Komple cümleyi değiştirmişler. Mana değişmiş. Çok karışık. Burada hukukçular karar verecek.
Erdemir'in, Ereğli'ye katkısı olması için özelleştirilirken madde madde herşey yazılsaydı. Bugün bunları yaşamazdık. Erdemir bir kişi değil. Bir kurum ve borsa şirketi. Her istnileni yapamaz. Yaparsa, yönetim kurulu başkanını ipe dizerler. Borsada bir şirket, binlerce ortağı var. Özelleştirilirken, ilçemizde yapılması gerekenler madde madde yazılsaydı, bugün Ereğli'de ekonomik kriz olmazdı. Erdemirle Ereğli kavgalı hale gelmezdi."
HEDEFİMİZ YAŞANILABİLİR BİR TÜRKİYE...
Siyasetle ilgili de açıklamalarda bulunan Göktaş, şöyle devam etti:
"Milli Görüş Erbakan Hocamızın tabiriyle İslami görüştür. Nedir? Yeryüzünün üzerinde adaletin olması için çalışmak. Yaşanılabilir Türkiye hedefimiz bu dur. Rahmetli hocam derdi ki Biz Türkiye'de ilk hedef olarak yetimleri öksüzleri koruyacağız. Türkiye'yi yeniden büyüteceğiz. Daha sonra İslam Ülkelerini büyüteceğiz. Bu Milli görüş her yerde doğru söylemektir. Rahmetli Erbakan hocamın tabiriyle 'kim ki Saadet Partisi dışında ben bir Milli görüşçüyüm derse o ancak palyaçodur'.Bu Erbakan hocamın kayıtlarında da vardır. 60 senedir siyasi hayatında bunlardan ayrılmamıştır. Bu sözü vefatından 6 gün önce hasta yatağında söylemiştir. Etrafta o dönemlerde şöyle diyorlar. El altından Ak Partiyi destekliyor. Bu hoca var ya bu hoca çok akıllı adammış, kendi Saadet Partisinden ama el altından Ak Partiyi kurdu ve destekliyor. Hocamız onlara şöyle cevap verdi. Beni Ak Partinin günahlarına ortak etmeyin. Hocam münafık mıydı, haşa günahkâr mıydı haşa. Bakın ben Allah affetsin 2002 de Ak Partinin bayrağını asanlardan biriydim. O zamanlar yaşımda gençti cahildim. 2002'nin yazında biz döndük doğru yolu bulduk. Bir 6 ay sürdü Ak Partililiğimiz. 2003 ün yazında Filyos teşkilatından arkadaşlar Saadet Partisinden ağabeylerim çayını içmeye geleceğiz dediler. Bir balık yedik. Gökhan adayımızsın Saadet Partisi adayımızsın. Tamam dedim. O kadar eşime de geldim söyledim. Tamam dedi. Eşim de ev hanımı lise mezunu siyaseti sever. Teklif ettiler kabul ettim annem dahil hiç kimseye söylemedim geldim alt yapı hazırlığını yaptım. Ramazan bayramıydı tebrik kartı ile bütün Filyos'lulara adaylığımı tebrikle ilan ettim. 3 ay seçim çalışmasını bitirdim. Geldim. Muhsin Yazıcıoğlu'nu çok severim, aşığım.
BENİM AİLEMDE DE SOL GÖRÜŞ VAR
"Benim ailemde sol vardır. Kimse kimseye şunu tutacaksın diye baskı yapamaz. Üniversite yıllarımda Ülkü Ocaklarına gittim bana orası soğuk geldi. O dönemde Muhsin Yazıcıoğlu ile tanıştım. Çok severim Muhsin abiyi. Kendisi ile tanıştık sohbet ettik. Kibarlığı önünü iliklemesi.Samimidir. Filyos'ta Alperen Ocağı kurmak istediler. Dediler ki burada bu iş tutmaz sen Ülkü Ocaklarına git orada ki gençlere namaz niyaz Kura öğret bizde dediklerini yaptık. Kapalı Ocak vardı.2 arkadaş aylarca uğraştık, en son 120 tane gencimiz vardı. 60'ın üzerinde dergahımız vardı. Onlara namaz Fatih Sultan Mehmet, vatan Millet neyse dilimiz döndüğünce anlattık. Orada görevimizi tamamladık. Hiçbir göreve kendim talip olmadım. Koltuğun vebali ağırdır zordur."
FATİH ERBAKAN'IN YETİŞMESİ LAZIM...
"Fatih Erbakan'nın daha siyasette yetişmesi lazım. Şu anda Fatih Erbakan'ı Cumhurbaşkanı veya Başbakan yapsanız ne kadar yürütebilir? Uluslararası siyaset, iç politika, dış politika. Yüksek İstişare Kurulu Başkanımız Oğuzhan Asiltürk, 45 yıldır, hapiste dahil Erbakan Hocamın yanında. Onun siyasete bakışını biliyor, derin işleri biliyor. Benim çocuğum ne kadar bilebilir? Benim dava arkadaşım, kardeşim Musa Kumaş mı benim siyasi yönümü daha iyi bilir, oğlum mu daha iyi bilir?
Biz kişiye bağlı siyaset yapmayız. Numan Kurtulmuş, Oğuzhan Asiltürk, benim genel başkan olmamam için en çok karşı çıkan insan. Ama genel başkan olduktan sonra da davada en çok çalışan insandır der.
Oğuz Asiltürk gibi, Mustafa Kamalak gibi insanları anlayabilseler keşke. Çünkü, Ergenekon konusunda onlar birşeyler söylediler. Biz İşçi Partili olduk, Kemalist olduk, her şeyi olduk. Şu anda bir haftadır haberlerde biz yanılmışız demeçleri var. Bizim Ergenekon konusunda söylediğimimiz herşey çıkıyor. Suriye konusunda, faiz konusu, Kıbrıs konusunda da dediklerimiz çıkacak. Biz doğru söylüyoruz, anlaşılmıyor. Biz yerelde doğru söylüyoruz, İktidar İlçe Başkanına dokunuyor. Biz kişiye bağlı siyaset yapmayız. Makamlara saygı duyarız. Fitne çıkarmayız, isyan etmeyiz. Davamızın başına kim geldiyse de doğru yapıyorsa, doğru yolda gidiyorsa itaat ederiz."
MİLLİ GÖRÜŞÜN OLMADIĞI HİÇ BİR ŞEYİ BAŞARILI BULMUYORUM!
"Şahsen milli görüşün olmadığı hiçbir şeyi başarılı bulamam. Milli görüş olmadıktan sonra, Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Halil olmuş, MHP, CHP, Ak Parti olmuş fark etmez. Milli görüş diye bir koruma kalkanı var, bir oto-kontrol var. Nasıl, Ankara belediyesi, İstanbul Belediyesi, Konya Belediyesi milli görüşteyken, Refah Partisindeyken, hiç borçsuz belediyelerdi. Ekonomik krizde, Konya Belediyesi, Ecevit hükümetine size borç vereyim diyordu. Peki, şimdi ne oldu? Bu belediyeler borçtan kafasını kaldıramıyor. DSP zamanında Alaplı Belediyesi engellendi. 130 basamak ilerleyen belediye olmuştu. Ne oldu sonra? Ak Partiye geçtiniz. Cumhurbaşkanı sizden, bütün kadrolar sizden, niye bu kadar borç var?"
BİRİNCİ YA DA İKİNCİ SIRA EREĞLİ'DEN OLSUN...
"Şahsi olarak, Gökhan Göktaş olarak söylüyorum, CHP'den 1. veya 2. sıra Ereğli'den, Ereğli'de yaşayan biri olsun. Kütüğünde Trabzon, Gümüşhane ne yazdığı beni ilgilendirmiyor. Ben, eğer meclise milli görüşten biri giremeyecekse, Ereğli'den biri girsin isterim. Çaycuma tarafı, Köksal Toptan'ın etkisiyle siyasette hep güçlü. Ereğli, Alaplı bölgesi nedense hep uzak. Ereğli, Alaplı bölgesine tünellerden berisine Zonguldak sağır. Mesela, Üniversite Ereğli'ye gelecek diye bir söylem olmuştu. Herkes ayağa kalktı, ne demek biz şimdi Ereğli'ye mi gideceğiz diye. Onlar için Ereğli, sahilde gezilen, balık yenen bir yer. Ereğli onların tatil köyü. Ereğli'yi ciddiye almıyorlar. Ereğli'den para gelsin Zonguldak'a, bunlar festivalde gelip eğlensinler, sahilde gezsinler ama Ereğli'de hiçbir şeye karışmasın. Bu bütün partilerde böyle. Ben bunu yıkmak istiyorum. Mesela şu anda MHP'den Mevlüt Bey ve Cevat Bey milletvekili aday adaylığını geri aldı. Hastaneden Ercan Bey MHP'den milletvekili aday adaylığını açıkladı. İnşallah o da geri alır.
Biz isteriz ki, 5 milletvekilliğini de biz kazanalım. Bunun için çalışacağız. Ama olmazsa, Ereğli'den, Ereğli'yi seven ve Ereğli'de çalışacak, ama genel merkezden torpille gelip, Ankara'dan Ereğli'ye gelmeyecekse, Ereğli yatırımlarına sağır kalacaksa, çalışmayacaksa olmasın. Halil Posbıyık böyle yapar mı?, Ereğli için çalışır, tuttuğunu kopartır.
Son 14 senedir Ak Parti iktidarında Ereğli'ye Polat Türkmen, Köksal Toptan çivi çaktı mı? Burada bazı klesimler tarafından çok sevilen Özcan Ulupınar, seçimlerde buradaki belde adaylarına filan karışıyor. Bir okul meselesinde Vali Beyle kavga ediliyor, Özcan Bey bu okulu Çaycuma'ya, Devrek'e yapalım diyor. Ercan Bey diyor ki, bu okulu Ereğli'de yapalım. Şimdi siz kimi desteklersiniz? Burada Ereğli'ye bir okul fazla yapılacaksa, Ercan Bey'i desteklersiniz. Bu siyaset değildir, benim mühendislik kimliğimledir.
Bizim milletvekili aday adayımız Salih Dönmez. Ben genel merkezimize Ereğli'ye 2. sırayı istediğimizi söyledim. Çünkü, 1, edeptir, adaptır Zonguldak'ındır, çünkü il başkanın da adı geçmektedir."
HASAN GEMİCİ OLMASIN!
"Ben bugüne kadar CHP il ilgili hiçbir görüşte ve tahminde bulunmadım. Hasan Gemici olmasın diye CHP'lilerden, DSP'lilerden çok sosyal medyada yazan kişiyim.
Merhum Ecevit'in en büyük özelliği dürüstlüğüydü. Ecevit denilince akla dürüstlük gelir. Ecevit'in partisinin dürüstlüğünü iki kişi lekeledi. Bu iki kişiden biri Hüsamettin Özkan, diğeri de Hasan Gemici. Ben Ereğli CHP'den ve DSP'den Hasan Gemici ismine itiraz etmesini bekledim. DSP'liler son seçimde yüzde 1 ve 2'lere kadar düştüyse bunda Hasan Gemici'nin payı vardır. Ayrıca Hasan Gemici Çaycumalı. Ben Çaycumalı birini neden isteyeyim. Özcan Bey geliyor, Ormanlı'da adaylığa karışıyor. Bunu hepimiz gördük, okuduk. Siz hiç Ercan Candan'ın Devrek'te Eğerci'de belediye başkanı şu olsun diye kulis yaptığını gördünüz mü?"
2. SIRADA HALİL POSBIYIK'IN OLMASINI İSTERİM
"CHP çok karışık siz de görüyorsunuz. 2. Sıra kontenjana ayrıldı bayan denilmeye başlandı. İnşallah Ereğli'den birisi olur. Mesela bir avukat var, Ankara'dan torpilli Ünal Bey. O arkadaşı biz hiç yolda sokakta görmedik. Ben Halil Bey'i isterim. Çünkü Halil Bey gider mecliste bağırır, çağırır Ercan Hoca'yla birlikte bir şeyler yaparlar. Ereğli için kavga ederler ama birbirleriyle kavga edeceklerinin zannetmiyorum. Siyasette kavga olmaz. Bizler sokakta hep kucaklaşıyoruz. Kimse kimseye düşman değil ki.
Ben MHP'de Ereğli'den birinin 1. sırayı almasını istiyorum. Duyduğum kadarıyla MHP'de bunun için çok uğraşıyor. Büyük Birlik ve Saadet Partisi de 1 veya 2'den aşağıya düşmesin istiyorum. Ben bütün partilerde Ereğli'nin bir şeyler yapmasını istiyorum."
BARAJ KALDIRILSAYDI BİZDE MECLİSTE GRUP KURABİLİRDİK
"Biz en son seçimde yüzde 3'e yakın bir oy aldık. Barajı kaldırdıkları takdirde biz mecliste grubu kurarız. Bize insanlar olamayacaksınız diye vermiyorlar. Baraj bizden yüzde 15 oy alıyor. Bugüne kadar Gökhan Göktaş hangi kurumlarla kavga etmiş. Bölgemizde ki bütün belediye başkanları bir sorunları olduğu zaman beni de arıyorlar. Böyle bir konumuz var yardımcı olur musun diye danışıyorlar. Eski Valimiz, Filyos Liman Projesinde bir eksik var dedi 2 sene önce, ben sırtıma aletimi aldım Filyos'a gittim. 2,5 Km'lik kumsalı ölçtüm. Filyos Liman Projesi tamamlandı. Her hangi bir ücrette talep etmedim. Bakın ben kurumların içinden birisiyim.
Ben üzerime düşen vazifeleri yapıyorum. Ben Halil Bey döneminde de çok yardımcı oluyordum belediyeye. Lüzumsuzluk yapıyorum belki ama ben herkese yardımcı oluyorum. Bölgemizde bir şey yapılıyorsa doğru yapılsın diye uğraş veriyorum."
DERELER PROGRAMA ALINDI DENİLİYOR AMA!..
"Geçtiğimiz günlerde Hüseyin Uysal bir açıklama yapmıştı, dereler programa alındı diye. Hayır, aynı gün bana telefon geldi, Bitlis'ten biz Ereğli'de ihale aldık size ulaştık diye. Gittim Hüseyin Uysal'a programa alındı diyorsunuz, bunların projesini ben yapmıştım dedim. 5 senedir sumen altında tutuluyordu. Allah razı olsun sumen altından çıkardınız, bunlar ihaleye çıktı yarın yer teslimine geliyorlar dedim.
Benim o dereler ile ilgili AKP kongresine Sayın Bakan ile sırf bunu konuşmak için gittim. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile konuşmak için gittim. Dedim ki "Sayın bakanım burada hava attığınız derelerden birkaç tanesi yarım kaldı, bitti dediğiniz derelerden de 3 tanesi bile yapılmadı. Dombay Deresi, Pençes Deresi, Sakindere, Korubaşı Deresi. Bunları lütfen yapınız." Bölge müdürü de bunları not aldı, bende Ercan Bey bunları takip ediyor ama ben bizzat Bakan Bey'e kendim söylemek istedim. Saadet Partisi İlçe Başkanı olarak da kendimi tanıttım."
BANA AK PARTİ'DEN İŞ ALDIN DİYORLAR!
"Şimdi de bana Ak Parti'den iş aldın diyorlar. Adliye binasında, hastanede, vergi Dairesinde, TOKİ'de ve aklınıza gelen bütün yatırımlarda hep böyle oldu. Ama ben Ercan Hoca'yı kişisel olarak çok seviyorum. Şuraya okul yapılacak yer teslimi şu zaman olacak diye kendisine sürekli haber veriyorum. Teşkilat zayıf olduğu için haber verilmiyor kendisine. Bana bugüne kadar hangi müteahhit almış, nereliymiş, kaç paraya almış diye sormadı ve bugüne kadar hiçbir müteahhit ile görüşmedi. Ereğli'de 2,5 Trilyona Eski Hastanenin oradaki dere yapıldı. O derenin başlangıcından bitişine kadar Ercan Candan'ın açıklama yaptığını gördünüz mü?
Çaycuma'dan bizim partiye adaylık olayına çok sıcak bakmıyorum. Çaycuma diyor ki bizim adayımız Gökhan'dır. Alaplı diyor ki biz Gökhan'ın arkasındayız. Gider 1. Sırayı partimde alırım. Ama benim kavgam şu, Ereğli'ye yıllardır Çaycuma ve Zonguldak'tan bir baskı var. Ekonomi gelişmiyor."
EREĞLİ'DEN BİRİ OLURSA ARKASINDA DURALIM!
"Ereğli den biri çıktığında arkasında duralım. Seçim geçecek, 8 Haziran da hep beraber göreceğiz. 8 Haziran da Ereğli den kim milletvekili olursa arkasında duralım ve o güçlü olsun. Ankara'da sözü geçen birileri olsun. Biz milli görüş olarak diyoruz ki adliye yapmak ceza evi yapmak çözüm değil ki siz insanları oralara yönlendirmemeye çalışmalısınız. Bu da insanlara iş ve aş imkânı sağlayarak olur. Ceza evine kimler gider? işsiz geçimini zor sağlayan suç işlemeye meyilli kişiler gider. Ak Parti konusunda çok eleştiri alıyorum. Tersanelerin ruhsatı yoktu, 4-5 ay önce meclis kararı alındı. Bunlar karınca adımlar. Bakıyorum da 14 senedir Ereğli'ye bakan gelmiyor. Ankara'ya gideceksiniz Halil bey için derlerdi. Bakan gibi ortalığı karıştırıyor, Ercan hoca da sessiz sedasız müdürlüklere gidip bu olacak yapılacak diyor. Tabi bu sadece müdürlere gidip yaptırmakla olmaz. Ekonomik krizden önce Dünya deniz ticaretinde Yunanistan Birinciydi. Krizde Çin dedi ki elinizde tersanelerdeki gemileri kimse almazsa ben alırım dedi. Ve Çin şu anda Dünya Deniz Ticaretinde Birinci durumda. Peki Yunanistan ne oldu rezil rüsva oldu değil mi?"
ESNAF AYAĞA KALKARSA BÖLGE AYAĞA KALKAR!
"Refah yolu döneminde asgari ücretle 26 gr altın alınıyordu. Bugünün değeriyle 2600 TL hadi 2600 TL yapalım asgari ücreti var mısınız? En çok ben karşı çıkarım niye? Çünkü hiçbir özel sektör veremez. Yarın Ereğli'de açık dükkân bulamazsınız. Refah yolu döneminde asgari ücreti verirken zorlanmıyorduk ama şimdi verirken zorlanıyor esnafımız. Siz her şeyi asgari ücrete bağlamayın. 2009 genel seçimlerinden önce KOSGEB kredi verecek denildi. Bugün vereceğiz yarın vereceğiz dediler. Bankalar zaten KOSGEB'e göre kredi de vereceklerdi. Ama unutuldu gitti daha da vermediler. Esnaf için bir şeyler yapın, faiz indirimi, yapın esnaf ayağa kalksın, esnaf ayağa kalkarsa bölge ayağa kalkar."
EREĞLİ VE ALAPLI BİR BÜTÜN OLMALI...
"Ereğli olarak Alaplı olarak bir bütün olmalıyız. Ama bizde nerede bizde? Bir tane parti bırakın bir araya gelmeyi, sürekli tartışma içinde herkes Ankara'ya gidip birbirini şikâyet ediyor. Biz Ereğlili siyasetçiler olarak hep Ereğlili siyasetçilerin kuyularını kazmıyor muyuz? Ankara'da Zonguldak ve Ereğli mimli değil mi? Biz niye bu konuma geldik.
Tersanelere ekonomik destek verilmeli. Bu bir milletvekilinin yapacağı bir iş değil. Bir bakan tarafından konuya el atılmalı, üniversite konusunda da birlik olunması lazım. Hastane iyi güzel ama merkezde bir ikinci hastane yâ da büyük çaplı bir poliklinik gibi bir şey yapılmalı. Madencilikle ve asgari ücretle ilgili vekilimiz düzenleme yaptı.
Güçlü olalım birlik olalım kalkınalım. Ereğli'ye Turizm Otelcilik lisesi yapılacak. Projelerde var. Organize Sanayiye lise yapılması gündemde. Bunlar yapılsın ara elemanlar yetiştirilsin. Bunlar olduktan sonra her şey gelir.
Yıllardır Saadet Partisi'ne eleştiriler var. Ergenekon sürecinde biz ne dedik? Askeriye yıpratılıyor, yapmayın dedik yaptılar. Biz ne dediysek çıktı. Suriye konusunda Esed'i Genel başkanımız bizzat ziyaret etti. Zulüm yapma diye tebliğ etti ve bir ayeti kerimeli tablo hediye etti. O tabloda "Adalet ile hüküm et" yazıyordu. Biz ne Esedciyiz ne de paralelciyiz. Biz doğruya doğru yanlışa yanlış söylüyoruz. Milli görüşte kaldığımız sürece doğru söyleyeceğiz
İnşallah seçime Saadet Partisi olarak çok güçlü gireceğiz. Ereğli'den ikinci sıra için Salih Bey'in adını, Genel Başkan Yardımcımıza bizzat ben söyledim. İkinci sıranın da Ereğli'ye yakışacağını söyledim. İnşallah da seçime çok güçlü gireceğiz. Hayırlısı olsun Ereğli'miz, Zonguldak'ımız, Türkiye'miz, ümmetimiz ve dünyamız için."
Haber : Değişim Haber Merkezi
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor