HALKIN SESİNE KONUŞTU!
İşadamı Yüksel balcı Halkın sesi Gazetesi´ne röportaj verdi ve önemli açıklamalarda bulundu.
Balcı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve İşadamı Yüksel Balcı, Halkın Sesi Gazetesi´ne röportaj verdi.
Balcı´nın Halkın Sesi Gazetesinde yayınlanan haber ve röportajı şöyle:
Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın dilinden düşürmediği işadamı ve en büyük siyasi rakibi Yüksel Balcı, özel yaşamından Ereğli’nin geleceğine kadar kendisiyle ilgili merak edilen soruları Halkın Sesi’ne yanıtladı. Ereğli’nin son 40 yılının iki kişiye teslim faturasını ilçe halkının ağır ödediğini söyleyen Yüksel Balcı, “Posbıyık, şehirde herkesle kavgalı. Yatıyor-kalkıyor adımı ağzından düşürmüyor. Bana kafa yoracağına, enerjisini Ereğli’nin sorunlarına harcasın. Maalesef, Halil Posbıyık cahil bir adam... Bence muhtarlık yapmalı” dedi.
“ADAYIN MAZİSİ TEMİZ OLMALI”
Ereğli Belediye Başkan adaylığı için ise temkinli konuşan Yüksel Balcı, “Siyasette erken öten horozun başını keserler. Kainatın düzeni ne getirirse, onu yaparım. Ama ben Allah’ın adaletine inanıyorum. Hepimizin yaşadığımız topraklara borcu var. Görev verilirse ‘yok’ deme şansımız olmaz. Ereğli Belediye Başkan adaylığım sürecince bir risk aldım. Parti içinde bile ihanete uğradık. AKP’nin adayı kim olursa olsun, mazisinde kir olmayan biri olmalı” şeklinde konuştu.
“KULAĞINA KÜPE OLSUN”
Zonguldak’ta bazı insanların küçük şeylerle zaman harcayarak işi basitleştirdiğine değinen Balcı, küpe taktığı için eleştiren gazeteciye şu sözlerle gönderme yaptı;
“15’inci yüzyılda padişahlar bile küpe takarken 21’inci yüzyılda bunun eleştiri konu olmasını anlayamıyorum. Benin o haberi yapan arkadaşıma tavsiyem şudur: Ben küpeyi sol kulağıma takıyorum. O arkadaş sağ kulağına takarsa, kişiliğine yapısına uygun olur diye düşünüyorum.”
Mustafa ÖZDEMİR: Sayın Balcı, dilerseniz ticaretle başlamak istiyorum. Fixkim Türkiye sınırlarını aşarak dünya markası olma yolunda ilerliyor. İlimizde ulusal marka yaratmış birisi olarak Fixkim’in hikayesini bir de sizden dinlemek istiyoruz?
Yüksel BALCI: Eğer Fixkim bugün buralara geldiyse, yüzümün kızaracağı en ufak bir şey yaşamadığımız içindir. Kırk yıldır bu şehirde ticaret yapan birisi olarak bu çok önemli bir değer. Maalesef küçük yerlerde kendi içinden çıkan şirketleri önemsemezler. 2004’de Fixkim küçük bir şirkette kuruldu. Bugün Türkiye’nin dörtte üçünde bayiliğimiz var. Sektör, Fixkim’i iyi tanıyor. Üretim kapasitesi olarak Türkiye’nin en büyük üç üreticisinden birisiyiz. İzolasyon Türkiye’de yeni yeni çalışıyor. Bizimkisi ısı ve ses yalıtımı… Bugün inşaat sektöründe tabandan tavana kadar izolasyon yapılıyor. Biz Fixkim olarak dünyadaki trendi takip ediyoruz. İş dünyası ülkeyi bir yerlere taşır. Yalıtım sektörünün Türkiye’ye son iki yıldaki ekonomik katkısı 7,5 milyar dolar. Ben dünyadaki fuarların neredeyse tamamına katılmaya çalışıyorum. Fixkim şu an itibariyle 12 ülkeye ihracat yapıyor. Fixkim’i bir dünya markası yapma yolunda ilerliyoruz.
ÖZDEMİR: Türk sinemasının en pahalı yapımlarından biri olan “Fetih 1453” filminin ana sponsoru olduğunuzu öğrenince bir hayli şaşırdık. Nedir bu filmin hikayesi?
BALCI: Fetih 1453 filminin ana sponsoru olmaktan onur duyuyoruz. Filmin yapımcısı Fatih Aksoy, böyle bir teklifle geldiğinde hemen kabul ettim. Çünkü İstanbul’un fethi bir çağın bitişi bir çağın başlangıcını temsil ediyor. Strafordan 5 bin metrekare sur yaptık. Defalarca çekimlerine katıldım. Bence son dönemlerin en iddialı filmi oldu. 17 milyon dolarlık bütçesiyle bugüne kadar çekilmiş en pahalı film. Filmin içerisinde çok hafif aktüel magazin var. 7 faklı ülkede 500 kopya olarak vizyona girileceği düşünülürse, dünya çapında da ses getireceğini söylemek mümkün. Filmin ilk galası Amerika’da, daha sonra Türkiye’de olacak. Türkiye’deki galaya 30 kişi katılmak istiyoruz. DVD’lerde, filmin sonunda tam ekran Fixkim yazacak. Toplumsal bir sorumluluk olarak gördüğümüz bu sponsorluk anlaşmasının marka değerimize de katkısı olacağını düşünüyorum. Ben bütün vatandaşlarımızın böyle bir filmi izlemesi gerektiğini düşünüyorum.
ÖZDEMİR: Siyasete girmeden önce merak ettiğim bir konu var. Küpe takmanız nedeniyle gazetelerde yazılıp çizilenler canınızı sıkıyor mu?
BALCI: Bizim padişahlarımızın birçoğu küpe takıyordu. 15’inci yüzyılda adam küpe takarken sorun olmuyor da, 21’inci yüzyılda küpe takınca konuşuluyor. Bunu yazan-çizen arkadaşa şöyle bir önerim olacak. Ben küpeyi sol kulağıma takıyorum. Bunun bir anlamı var. Küpe takanlar bilir. Bu arkadaşa da sağ kulağına takmasını öneriyorum. Yapısına, kişiliğine uygun olur diye düşünüyorum. Lütfen yazın. Bu bir aksesuardır. Küpenin bir mesajı vardır. Bu aslında olaylara ne kadar küçük baktığımızın bir örneği… Cumhurbaşkanımızın başdanışmanı uzun sarı saçlı, küpeli bir adamdır. Çok küçük şeylerle uğraşıyoruz.
ÖZDEMİR: Biz gazeteciler olarak bu kavgaya bir anlam veremiyoruz? Siz siyasete Halil Posbıyık’la başladınız. Neydi ayrıştığınız nokta?
BALCI: 1994’de Halil Posbıyık’la siyaset yapmaya başladım. 94’de biz aday olduğumuzda Ruhi Cöbekoğlu, 20 yıllık Belediye Başkanıydı. Halil Bey, o tarihte 52 yaşında genç bir siyasetçiydi. Seçildikten sonra ilk festivalimizi yaptık. Gerçekten ekonomik açıdan şeffaf bir festival oldu. Ancak bir yıl sonraki festivalde kopma oldu. Sayın Posbıyık, festivalin bütçesini sorduğumuzda net bir cevap veremedi. Yani aramızdaki anlaşmazlığın kırılma noktası bu oldu. Her şeyin üzerinde soru işaretleri vardı. Yakın çevresinde 1996’ya kadar en iyi anlaştığı kişi bendim. 1999 yılında bana meclis üyeliği teklif ettiğinde kabul etmedim. Ereğli gibi çağdaş bir Avrupa kentini 40 yıl 2 kişiye teslim etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Kim ne derse desin Halil Posbıyık bu dönem seçilmemeliydi.
ÖZDEMİR: Sizce Ereğli’nin temel sorunu nedir? İlçede yaşanan ekonomik sorunun gerçek nedenini merak ediyoruz?
BALCI: Kamu yatırımlarının çoğunlukta olduğu şehirlerde insanlar hazırcılığa alışıyor. Bu nedenle şehir halkı müteşebbis girişimci olamıyor. Şehre öncelik eden kişilerin halkın önüne hedefler koyması gerekiyor. Bu yapılmadığı için ERDEMİR’in özelleşmesiyle şehir halkı boşluğa düştü. Bu şehirdeki inşaat sektörü yüzde 15 geriledi. Bu gerileme Ereğli’ye yüzde 7,5 küçülme olarak yansıdı. Allah’ın her şeyi bahşettiği Ereğli her yıl geri gidiyor. Şehirde muhalefet yok. Yerel medya, yerel yöneticilerin baskısı altında... Gazeteci Fikri Kapan arkadaşımız sırf Halil Posbıyık’a muhalefet ettiği gerekçesiyle işinden attırıldı. Posbıyık, cahil bir adam... Bence sadece muhtarlık yapabilir. Onu eleştirenlere, soru soranlara “provokatör” diyerek ertesi gün kapısına zabıta dikiyor. Bu şehrin belediye başkanı için geçmiş yıllarda yatırım için Ereğli’ye getirdiğim bir işadamı arkadaşım, “Halit Kıvanç gibi belediye başkanınız var” deyip yatırımdan vazgeçti. Yine bir arkadaşım, Posbıyık’ın bitmek bilmeyen istekleri yüzünden yatırım yapmadı.
ÖZDEMİR: Ereğli Belediye Başkan adaylığınız noktasında karar verdiniz mi? Şu an itibariyle Murat Sesli dışında adaylığını açıklayan olmadı. Sesli’nin adaylığına nasıl bakıyorsunuz?
BALCI: Ben Allah’ın adaletine inanan birisiyim. Bu kainatın düzeni beni nereye götürür bilemem. Ekonomisi nasıl olur? Şehir beni ister mi, bilemem. Ama ben şehri tanıyorum. Ekonomiyi de biliyorum. Kainatın düzeni ne getirirse ben onu yaparım. Ereğli’nin belediye başkanı iş dünyasından birisi olsun istiyorum. Ama mutlaka mazisinde kir olmayan birisi olmalı. Bu şehre borcumuz var. Ben AK Parti’nin mensubuyum. Görev verilmesi durumunda “yok” dememiz söz konusu olamaz. 1999 seçimlerinde yüzde 32 oy aldım. Ben o tarihte Belediye Meclisi’nden 2 bin oy fazla aldım. Bu bazı şeylerin işaretidir. İnsanların teveccühü beni mutlu ediyor. Türk Metal ve ERDEMİR seçimlerde sendikaya açık destek verdi. Parti dağılmış, gençlik ve kadın kolları yoktu. Geçmişte tutuklanan belediye başkanımızın yanında olanlar bile Posbıyık’ın saflarına geçmişti. Ben 20 gün gibi kısa bir sürede belediye başkanı adayı oldum.
Biz siyasette de, ticarette de bayrak taşımasını bilen insanların. “Hangi partiden olursa olsun ben belediye başkan adayıyım” demek doğru bir anlayış değil. İl yönetiminde olup da partiye zarar veren insanlar var. “Ben varsam çalışırım, yoksam partiye muhalefet yaparım” demek doğru değil. 2009 seçimlerinde bize muhalif olan partililer, son genel seçimlerde bağımsız aday Ali Uzun’un peşinde dolaştılar. Ben Başbakanımızla dünya ülkelerine seyahatler yapıyorum. Türkiye, dünyanın parlayan yıldızı oldu. Böyle bir partiye mensup olmaktan gurur duyuyorum.
ÖZDEMİR: Halil Posbıyık’ın yakın zamanda sizinle ilgili kamuoyuna yansıyan açıklamasını nasıl değerlendirdiniz?
BALCI: Maya takvimine göre 21 Aralık dünyanın sonu kabul ediliyor. Ama bilim adamları ise, bu tarihin dünyanın devinimi olarak görüyor. Ben astrolojiyle yakından ilgilenen biri olarak, 21 Aralık’tan itibaren dünyaya bakış açımızın değişeceğini düşünüyorum. Bu kendimizi de değiştirmek için bir şans. Umarım Halil Posbıyık da kendisini değiştirmek için bir şeyler yapar. Gerçi Halil Posbıyık cahildir. Cehaletini gidermek için çabası yoktur. Benim için, “Sayesinde psikolojik tedavi görüyorum” dedi. Doktor faturalarını bana göndersin. Yeter ki tedavi olsun.
Halil Posbıyık, sürekli beni konuşuyor. Bana kafa yoracağı yerde enerjisini şehrin sorunlarına harcasın. Biz sermayeyi Ereğli’ye çekmek zorundayız. Bırakın çekmeyi, geleni de kaçırıyor. İnşallah yaşananlardan ders alır, işine bakar. Biz seçim sonrası ziyaretimizde “desteğe hazırız” dedi. Ama dışarı çıktığımızda arkamızdan konuşmaya başladı.
ÖZDEMİR: Bir de yaptırdığınız okulla ilgili eleştiriler var. Ne zaman bitecek?
BALCI: Ereğli’nin Çayır Köyü’nde 12 derslikli okul yaptırıyoruz. Okul inşaatı ile ilgili başlangıçta ruhsatla ilgili sıkıntılarımız oldu. Biz bu işi Allah rızası için yaptık. Ayrıca burslu okuttuğum öğrencilerim var. Ama bunu çok az kişi bilir. Kimse endişe etmesin. Önümüzdeki öğretim sezonuna okul inşaatını yetiştireceğiz.
ÖZDEMİR: Son olarak Ereğli halkına vermek istediğiniz mesaj var mı?
BALCI: Ben medyada çok konuşmayan birisiyim. Bu röportaj da uzun zamandır verdiğim ilk röportaj. Söylenecek her şeyi söylediğimize inanıyorum. Ereğli’nin çağdaş insanları her şeyin farkında… Umarım Ereğli en kısa zamanda layık olduğu gibi yönetilir. Çünkü Ereğli’nin önünü açacak yöneticilere ihtiyacımız var.
Balcı´nın Halkın Sesi Gazetesinde yayınlanan haber ve röportajı şöyle:
Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın dilinden düşürmediği işadamı ve en büyük siyasi rakibi Yüksel Balcı, özel yaşamından Ereğli’nin geleceğine kadar kendisiyle ilgili merak edilen soruları Halkın Sesi’ne yanıtladı. Ereğli’nin son 40 yılının iki kişiye teslim faturasını ilçe halkının ağır ödediğini söyleyen Yüksel Balcı, “Posbıyık, şehirde herkesle kavgalı. Yatıyor-kalkıyor adımı ağzından düşürmüyor. Bana kafa yoracağına, enerjisini Ereğli’nin sorunlarına harcasın. Maalesef, Halil Posbıyık cahil bir adam... Bence muhtarlık yapmalı” dedi.
“ADAYIN MAZİSİ TEMİZ OLMALI”
Ereğli Belediye Başkan adaylığı için ise temkinli konuşan Yüksel Balcı, “Siyasette erken öten horozun başını keserler. Kainatın düzeni ne getirirse, onu yaparım. Ama ben Allah’ın adaletine inanıyorum. Hepimizin yaşadığımız topraklara borcu var. Görev verilirse ‘yok’ deme şansımız olmaz. Ereğli Belediye Başkan adaylığım sürecince bir risk aldım. Parti içinde bile ihanete uğradık. AKP’nin adayı kim olursa olsun, mazisinde kir olmayan biri olmalı” şeklinde konuştu.
“KULAĞINA KÜPE OLSUN”
Zonguldak’ta bazı insanların küçük şeylerle zaman harcayarak işi basitleştirdiğine değinen Balcı, küpe taktığı için eleştiren gazeteciye şu sözlerle gönderme yaptı;
“15’inci yüzyılda padişahlar bile küpe takarken 21’inci yüzyılda bunun eleştiri konu olmasını anlayamıyorum. Benin o haberi yapan arkadaşıma tavsiyem şudur: Ben küpeyi sol kulağıma takıyorum. O arkadaş sağ kulağına takarsa, kişiliğine yapısına uygun olur diye düşünüyorum.”
Mustafa ÖZDEMİR: Sayın Balcı, dilerseniz ticaretle başlamak istiyorum. Fixkim Türkiye sınırlarını aşarak dünya markası olma yolunda ilerliyor. İlimizde ulusal marka yaratmış birisi olarak Fixkim’in hikayesini bir de sizden dinlemek istiyoruz?
Yüksel BALCI: Eğer Fixkim bugün buralara geldiyse, yüzümün kızaracağı en ufak bir şey yaşamadığımız içindir. Kırk yıldır bu şehirde ticaret yapan birisi olarak bu çok önemli bir değer. Maalesef küçük yerlerde kendi içinden çıkan şirketleri önemsemezler. 2004’de Fixkim küçük bir şirkette kuruldu. Bugün Türkiye’nin dörtte üçünde bayiliğimiz var. Sektör, Fixkim’i iyi tanıyor. Üretim kapasitesi olarak Türkiye’nin en büyük üç üreticisinden birisiyiz. İzolasyon Türkiye’de yeni yeni çalışıyor. Bizimkisi ısı ve ses yalıtımı… Bugün inşaat sektöründe tabandan tavana kadar izolasyon yapılıyor. Biz Fixkim olarak dünyadaki trendi takip ediyoruz. İş dünyası ülkeyi bir yerlere taşır. Yalıtım sektörünün Türkiye’ye son iki yıldaki ekonomik katkısı 7,5 milyar dolar. Ben dünyadaki fuarların neredeyse tamamına katılmaya çalışıyorum. Fixkim şu an itibariyle 12 ülkeye ihracat yapıyor. Fixkim’i bir dünya markası yapma yolunda ilerliyoruz.
ÖZDEMİR: Türk sinemasının en pahalı yapımlarından biri olan “Fetih 1453” filminin ana sponsoru olduğunuzu öğrenince bir hayli şaşırdık. Nedir bu filmin hikayesi?
BALCI: Fetih 1453 filminin ana sponsoru olmaktan onur duyuyoruz. Filmin yapımcısı Fatih Aksoy, böyle bir teklifle geldiğinde hemen kabul ettim. Çünkü İstanbul’un fethi bir çağın bitişi bir çağın başlangıcını temsil ediyor. Strafordan 5 bin metrekare sur yaptık. Defalarca çekimlerine katıldım. Bence son dönemlerin en iddialı filmi oldu. 17 milyon dolarlık bütçesiyle bugüne kadar çekilmiş en pahalı film. Filmin içerisinde çok hafif aktüel magazin var. 7 faklı ülkede 500 kopya olarak vizyona girileceği düşünülürse, dünya çapında da ses getireceğini söylemek mümkün. Filmin ilk galası Amerika’da, daha sonra Türkiye’de olacak. Türkiye’deki galaya 30 kişi katılmak istiyoruz. DVD’lerde, filmin sonunda tam ekran Fixkim yazacak. Toplumsal bir sorumluluk olarak gördüğümüz bu sponsorluk anlaşmasının marka değerimize de katkısı olacağını düşünüyorum. Ben bütün vatandaşlarımızın böyle bir filmi izlemesi gerektiğini düşünüyorum.
ÖZDEMİR: Siyasete girmeden önce merak ettiğim bir konu var. Küpe takmanız nedeniyle gazetelerde yazılıp çizilenler canınızı sıkıyor mu?
BALCI: Bizim padişahlarımızın birçoğu küpe takıyordu. 15’inci yüzyılda adam küpe takarken sorun olmuyor da, 21’inci yüzyılda küpe takınca konuşuluyor. Bunu yazan-çizen arkadaşa şöyle bir önerim olacak. Ben küpeyi sol kulağıma takıyorum. Bunun bir anlamı var. Küpe takanlar bilir. Bu arkadaşa da sağ kulağına takmasını öneriyorum. Yapısına, kişiliğine uygun olur diye düşünüyorum. Lütfen yazın. Bu bir aksesuardır. Küpenin bir mesajı vardır. Bu aslında olaylara ne kadar küçük baktığımızın bir örneği… Cumhurbaşkanımızın başdanışmanı uzun sarı saçlı, küpeli bir adamdır. Çok küçük şeylerle uğraşıyoruz.
ÖZDEMİR: Biz gazeteciler olarak bu kavgaya bir anlam veremiyoruz? Siz siyasete Halil Posbıyık’la başladınız. Neydi ayrıştığınız nokta?
BALCI: 1994’de Halil Posbıyık’la siyaset yapmaya başladım. 94’de biz aday olduğumuzda Ruhi Cöbekoğlu, 20 yıllık Belediye Başkanıydı. Halil Bey, o tarihte 52 yaşında genç bir siyasetçiydi. Seçildikten sonra ilk festivalimizi yaptık. Gerçekten ekonomik açıdan şeffaf bir festival oldu. Ancak bir yıl sonraki festivalde kopma oldu. Sayın Posbıyık, festivalin bütçesini sorduğumuzda net bir cevap veremedi. Yani aramızdaki anlaşmazlığın kırılma noktası bu oldu. Her şeyin üzerinde soru işaretleri vardı. Yakın çevresinde 1996’ya kadar en iyi anlaştığı kişi bendim. 1999 yılında bana meclis üyeliği teklif ettiğinde kabul etmedim. Ereğli gibi çağdaş bir Avrupa kentini 40 yıl 2 kişiye teslim etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Kim ne derse desin Halil Posbıyık bu dönem seçilmemeliydi.
ÖZDEMİR: Sizce Ereğli’nin temel sorunu nedir? İlçede yaşanan ekonomik sorunun gerçek nedenini merak ediyoruz?
BALCI: Kamu yatırımlarının çoğunlukta olduğu şehirlerde insanlar hazırcılığa alışıyor. Bu nedenle şehir halkı müteşebbis girişimci olamıyor. Şehre öncelik eden kişilerin halkın önüne hedefler koyması gerekiyor. Bu yapılmadığı için ERDEMİR’in özelleşmesiyle şehir halkı boşluğa düştü. Bu şehirdeki inşaat sektörü yüzde 15 geriledi. Bu gerileme Ereğli’ye yüzde 7,5 küçülme olarak yansıdı. Allah’ın her şeyi bahşettiği Ereğli her yıl geri gidiyor. Şehirde muhalefet yok. Yerel medya, yerel yöneticilerin baskısı altında... Gazeteci Fikri Kapan arkadaşımız sırf Halil Posbıyık’a muhalefet ettiği gerekçesiyle işinden attırıldı. Posbıyık, cahil bir adam... Bence sadece muhtarlık yapabilir. Onu eleştirenlere, soru soranlara “provokatör” diyerek ertesi gün kapısına zabıta dikiyor. Bu şehrin belediye başkanı için geçmiş yıllarda yatırım için Ereğli’ye getirdiğim bir işadamı arkadaşım, “Halit Kıvanç gibi belediye başkanınız var” deyip yatırımdan vazgeçti. Yine bir arkadaşım, Posbıyık’ın bitmek bilmeyen istekleri yüzünden yatırım yapmadı.
ÖZDEMİR: Ereğli Belediye Başkan adaylığınız noktasında karar verdiniz mi? Şu an itibariyle Murat Sesli dışında adaylığını açıklayan olmadı. Sesli’nin adaylığına nasıl bakıyorsunuz?
BALCI: Ben Allah’ın adaletine inanan birisiyim. Bu kainatın düzeni beni nereye götürür bilemem. Ekonomisi nasıl olur? Şehir beni ister mi, bilemem. Ama ben şehri tanıyorum. Ekonomiyi de biliyorum. Kainatın düzeni ne getirirse ben onu yaparım. Ereğli’nin belediye başkanı iş dünyasından birisi olsun istiyorum. Ama mutlaka mazisinde kir olmayan birisi olmalı. Bu şehre borcumuz var. Ben AK Parti’nin mensubuyum. Görev verilmesi durumunda “yok” dememiz söz konusu olamaz. 1999 seçimlerinde yüzde 32 oy aldım. Ben o tarihte Belediye Meclisi’nden 2 bin oy fazla aldım. Bu bazı şeylerin işaretidir. İnsanların teveccühü beni mutlu ediyor. Türk Metal ve ERDEMİR seçimlerde sendikaya açık destek verdi. Parti dağılmış, gençlik ve kadın kolları yoktu. Geçmişte tutuklanan belediye başkanımızın yanında olanlar bile Posbıyık’ın saflarına geçmişti. Ben 20 gün gibi kısa bir sürede belediye başkanı adayı oldum.
Biz siyasette de, ticarette de bayrak taşımasını bilen insanların. “Hangi partiden olursa olsun ben belediye başkan adayıyım” demek doğru bir anlayış değil. İl yönetiminde olup da partiye zarar veren insanlar var. “Ben varsam çalışırım, yoksam partiye muhalefet yaparım” demek doğru değil. 2009 seçimlerinde bize muhalif olan partililer, son genel seçimlerde bağımsız aday Ali Uzun’un peşinde dolaştılar. Ben Başbakanımızla dünya ülkelerine seyahatler yapıyorum. Türkiye, dünyanın parlayan yıldızı oldu. Böyle bir partiye mensup olmaktan gurur duyuyorum.
ÖZDEMİR: Halil Posbıyık’ın yakın zamanda sizinle ilgili kamuoyuna yansıyan açıklamasını nasıl değerlendirdiniz?
BALCI: Maya takvimine göre 21 Aralık dünyanın sonu kabul ediliyor. Ama bilim adamları ise, bu tarihin dünyanın devinimi olarak görüyor. Ben astrolojiyle yakından ilgilenen biri olarak, 21 Aralık’tan itibaren dünyaya bakış açımızın değişeceğini düşünüyorum. Bu kendimizi de değiştirmek için bir şans. Umarım Halil Posbıyık da kendisini değiştirmek için bir şeyler yapar. Gerçi Halil Posbıyık cahildir. Cehaletini gidermek için çabası yoktur. Benim için, “Sayesinde psikolojik tedavi görüyorum” dedi. Doktor faturalarını bana göndersin. Yeter ki tedavi olsun.
Halil Posbıyık, sürekli beni konuşuyor. Bana kafa yoracağı yerde enerjisini şehrin sorunlarına harcasın. Biz sermayeyi Ereğli’ye çekmek zorundayız. Bırakın çekmeyi, geleni de kaçırıyor. İnşallah yaşananlardan ders alır, işine bakar. Biz seçim sonrası ziyaretimizde “desteğe hazırız” dedi. Ama dışarı çıktığımızda arkamızdan konuşmaya başladı.
ÖZDEMİR: Bir de yaptırdığınız okulla ilgili eleştiriler var. Ne zaman bitecek?
BALCI: Ereğli’nin Çayır Köyü’nde 12 derslikli okul yaptırıyoruz. Okul inşaatı ile ilgili başlangıçta ruhsatla ilgili sıkıntılarımız oldu. Biz bu işi Allah rızası için yaptık. Ayrıca burslu okuttuğum öğrencilerim var. Ama bunu çok az kişi bilir. Kimse endişe etmesin. Önümüzdeki öğretim sezonuna okul inşaatını yetiştireceğiz.
ÖZDEMİR: Son olarak Ereğli halkına vermek istediğiniz mesaj var mı?
BALCI: Ben medyada çok konuşmayan birisiyim. Bu röportaj da uzun zamandır verdiğim ilk röportaj. Söylenecek her şeyi söylediğimize inanıyorum. Ereğli’nin çağdaş insanları her şeyin farkında… Umarım Ereğli en kısa zamanda layık olduğu gibi yönetilir. Çünkü Ereğli’nin önünü açacak yöneticilere ihtiyacımız var.
Haber :