İREM YAĞCI'NIN ÖLÜMÜNDE BİLİRKİŞİ RAPORU TAMAMLANDI
Zonguldak'ta mantar zehirlenmesi şüphesiyle Ankara'ya sevk edilen ve 5.5 saatlik gecikme sebebiyle ölümünde ihmal olduğu iddia edilen 7. sınıf öğrencisi İrem Yağcı davasının bilirkişi raporu tamamlandı. Rapora göre, küçük kızın ölümünde idari aksaklıklar olduğu görüşü bildirildi.
Zonguldak'ta 7. sınıf öğrencisi İrem Yağcı (12), 30 Kasım 2009 günü mantar zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. Rahatsızlığı sebebiyle Ankara'ya sevk edilen ve yolda hayatını kaybeden Yağcı için başlatılan soruşturma kapsamında bilirkişi raporu tamamlandı.
Küçük kızın
ölümünde ihmali olduğu iddia edilen 2'si doktor 7 görevlinin yargılandığı
davada 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin talebiyle Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Öğretim Üyeleri rapor hazırladı. Dört uzmanın oluşturduğu rapora göre, tıbbi
müdahale ve tedavi anlamında aksaklık yaşanmadığı ancak idari aksaklıklar
olduğu görüşüne varıldı. Prof. Dr. Aslıhan Avcı, Doç. Dr. Deniz Tekin, Uzman
Dr. Müge Günalp ve Uzman Dr. Gökmen Kahiloğulları'nın hazırladığı raporda şöyle
denildi:
"Hastaya tıbben
sevk öncesi yapılması gereken prosedür uygulanmış görülmektedir. Ancak, nakil
sırasında hastanın iyi monitör ize edilmediği ve Acil Tıp Teknisyeni'nin (ATT)
nakil süresince hastanın klinik ve vital bulgularını yakından izlemesi
konularında aksaklıklar yaşandığı düşünülmüştür. Ambulansın geç gelmesinin
hastanın tedavisi sürecinde bir ihmale sebebiyet vereceği fakat Adli Tıp Kurumu
raporunda belirtilen son tanıya göre hastanın tanı ve tedavisinin zor olması
nedeniyle başka bir merkeze daha erken dönemde nakil edilmiş olsa bile
akıbetinin değişmeyebileceği görüşüne varılmıştır. Çünkü serebellum içine
intraventriküler kanama durumunda beyinde solunum merkezi gibi hayati
merkezlere baskı yapıp hızla hastayı öldürebileceğinden tıbben yapılabilecek
müdahaleler çok kısıtlı olup, ambulans içinde acil cerrahi girişim yapılması
mümkün değildir. Sonuç olarak mevcut hikayeden tıbbi müdahale ve tedavi
anlamında bir aksaklık olmadığı, ancak hastanın sevk sürecinde idari aksaklıklar
olduğu tarafımızda düşünülmüştür."
Beyincik iç kanama
sonucu hayatını kaybettiği Adli Tıp Kurumu raporuyla kesinleşen Yağcı'nın
ölümünün üzerinden üç yıl geçti. Yağcı'nın ölümünde ihmali olduğu iddiasıyla
çocuk uzmanı P.M.T., 112 Başhekimi K.K., sağlık memuru D.B. ve O.A, ATT'ler
K.K. ile M.A.'nın yanı sıra 112 ambulans şoförü N.K. hakkında suç duyurusunda
bulunulmuştu.
"ÇOCUĞUN
ÖLDÜĞÜNÜ ANLADIM DA YİNE DE ÜMİTLİYDİM"
Öte yandan baba
Ahmet Yağcı, yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:
"Bize öğlen saat
13.30 gibi geldi söyledi. Ondan sonra da biz ambulans beklemeye başladık.
Yaklaşık 4.5-5 saat ambulans bekledik. Ambulans geldi ama doktor tam donanımlı
ambulans istemiş. Ambulansın içinde hiçbir sağlık personeli yokmuş. Yalnızca
şoför vardı. Ambulans tam donanımlı değildi zaten. Hemşire geldi. Oradaki
çalışan bayanı görevlendirdiler. O da hamileydi. Ambulansta biz arkada çocuğun
yanındaydık. O bayan görevli ise ön tarafa bindi. Önemli bir şey olursa cama
vurmamızı söyledi. Yola çıktık. Devrek ilçesine kadar geldik. Orada alışveriş
yaptılar sanırım. Yine yola çıktık, Mengen'e doğru geldiğimizde çocuk
fenalaşmaya başladı. Hemen hemşireye haber verdik. Ambulansı durdurup, çocuğa
baktı. Doktora telefon edip durumunu soracaktı. Ne benim telefonum ne de hemşirenin
telefonu çekti. Yola biraz daha devam ettik. Telefon çekmeye başlayınca
görevli, doktoru aradı. Doktor, tepki verip vermediğini sordu. Görevli de tepki
verdiğini söyleyince Ankara yoluna devam etmemizi söyledi. Yine yola
çıktığımızda bu sefer çocuğun ağzından kan gelmiş. Görevli tekrar doktoru
aradı. Doktor da en yakın hastaneye gelmemizi söyledi. O sırada çocuğun
öldüğünü anladım da yine de ümitliydim. Hastaneye vardığımızda çocuğa müdahale
yaptılar ama çocuk ölmüştü."
Haber : İHA