KÖKTÜRK, AVUKATLAR GÜNÜNÜ KUTLADI..
Zonguldak Milletvekili, CHP Parti Meclisi Üyesi Ali İhsan KÖKTÜRK; AVUKATLAR GÜNÜNÜ BURUK, KAYGILI; ANCAK BAĞIMSIZ YARGI İDALİNE YÜREKTEN BAĞLI OLARAK KUTLUYORUZ. <br><br>
Zonguldak Milletvekili, CHP Parti Meclisi Üyesi Ali İhsan KÖKTÜRK; AVUKATLAR GÜNÜNÜ BURUK, KAYGILI; ANCAK BAĞIMSIZ YARGI İDALİNE YÜREKTEN BAĞLI OLARAK KUTLUYORUZ.
Hukuk devletinin temelini güçlendiren, demokrasinin, insan haklarının korunmasında ve geliştirilmesinde büyük katkısı olan avukatlık mesleğinin öneminin ve sorunlarının gündeme getirildiği, 5 Nisan?Avukatlar Günü?nü kutluyor, tüm hukukçu arkadaşlarımın görevlerinde başarılar diliyorum.
Hepimizin bildiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti, anayasamıza göre; anayasamızın başlangıç kısmında ifadesini bulan kuvvetler ayrılığı ilkesi temelinde şekillenen,?Laik ? demokratik ve sosyal bir hukuk devleti?dir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi; parlamenter demokrasinin olmazsa olmaz, koşuludur. ?Kuvvetler ayrılığı ilkesinin? ve ?Hukuk Devletinin? gereği olarak, anayasamızın 7. Ve 9. Maddelerinde; yasama yetkisinin Türk Milleti adına TBMM tarafından, yargı yetkisinin de, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı açıkça ifade edilmiştir.
Ancak, AKP?nin 10 yıllık iktidarı döneminde kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kalktığını, yürütmenin anayasanın açık hükümlerini yok sayarak parmak çoğunluğuyla ve kanun hükmünde kararnameler yoluyla yasamayı devre dışı bıraktığını, bağımsız yargının ise, ?İktidar yargısı?na dönüştüğünü üzülerek izliyoruz ve görüyoruz.
2010 yılında gerçekleştirilen referandumdan sonra yeniden oluşturulan, bağımsız olması gerekirken, bugün adeta Adalet Bakanlığının ikinci müsteşarlığına dönüştürülen Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu kanalıyla yargıyı yürütmenin kuyruğuna takan, Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirerek idarenin işlem ve eylemleriyle, parlamentodan çıkan yasalar üzerindeki denetim yollarını tamamen ortadan kaldıran Adalet ve Kalkınma Partisinin, otoriter, tekçi yönetim modelinin cenderesinden geçiyoruz.
Böyle bir anlayış içerisinde, maalesef, yargının üç temel unsurundan biri olan savunma mesleği, neredeyse cunta dönemlerindeki yargılamalardan daha zor durumdadır.
Özellikle, Özel Yetkili Mahkemelerde savunma hakkının kısıtlanması ve savunma mesleğini yerine getiren avukatlara yönelik uygulamalar hukuk devleti ve demokratik devlet ilkeleriyle bağdaşan uygulamalar değildir.
Ülkemizdeki tutukluluk kararlarının ?basmakalıp? gerekçelerle verilmesi, savunmanlar tarafından sunulan delillerin göz ardı edilmesi, savunma mesleğini yok sayan anlayışın açık tezahürleridir.
AKP döneminde, yüzyılların birikimiyle oluşturulan evrensel hukuk ilkeleri ne yazık ki yerle bir edilmiştir. Özellikle kamuoyunda bilinen soruşturma, kovuşturma, arama ve gözaltılarda ciddi hukuk ihlalleri yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Hukuk alanında sorunların gittikçe arttığı, yargının, bağımsız savunma hakkının kuşatıldığı, yapılan yasa değişiklikleriyle yandaş yargı yaratma amaçlarının gerçekleştirildiği bir ortamda, hukukçular, bugün bir kez daha seslerini duyurmaya çalışacaklardır.
Ancak, tüm bu olumsuz sürece karşın, bu sürecin farkında olan, bağımsız yargıya yürekten bağlı olan tüm avukatlar, hukukçular, Türkiye Cumhuriyetimizin laik ? demokratik - sosyal ? hukuk devleti için mücadele anlayışındanve yargı bağımsızlığından ödün vermeyecek, bu ilkelere daha da sıkı sarılarak, bu mücadelenin yılmaz neferleri olacaklardır.
Bu duygu ve düşüncelerle, ?5 Nisan Avukatlar Günü?nü bir kez daha en içten dileklerimle kutluyor, esenlikler diliyorum.
Hukuk devletinin temelini güçlendiren, demokrasinin, insan haklarının korunmasında ve geliştirilmesinde büyük katkısı olan avukatlık mesleğinin öneminin ve sorunlarının gündeme getirildiği, 5 Nisan?Avukatlar Günü?nü kutluyor, tüm hukukçu arkadaşlarımın görevlerinde başarılar diliyorum.
Hepimizin bildiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti, anayasamıza göre; anayasamızın başlangıç kısmında ifadesini bulan kuvvetler ayrılığı ilkesi temelinde şekillenen,?Laik ? demokratik ve sosyal bir hukuk devleti?dir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi; parlamenter demokrasinin olmazsa olmaz, koşuludur. ?Kuvvetler ayrılığı ilkesinin? ve ?Hukuk Devletinin? gereği olarak, anayasamızın 7. Ve 9. Maddelerinde; yasama yetkisinin Türk Milleti adına TBMM tarafından, yargı yetkisinin de, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı açıkça ifade edilmiştir.
Ancak, AKP?nin 10 yıllık iktidarı döneminde kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kalktığını, yürütmenin anayasanın açık hükümlerini yok sayarak parmak çoğunluğuyla ve kanun hükmünde kararnameler yoluyla yasamayı devre dışı bıraktığını, bağımsız yargının ise, ?İktidar yargısı?na dönüştüğünü üzülerek izliyoruz ve görüyoruz.
2010 yılında gerçekleştirilen referandumdan sonra yeniden oluşturulan, bağımsız olması gerekirken, bugün adeta Adalet Bakanlığının ikinci müsteşarlığına dönüştürülen Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu kanalıyla yargıyı yürütmenin kuyruğuna takan, Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirerek idarenin işlem ve eylemleriyle, parlamentodan çıkan yasalar üzerindeki denetim yollarını tamamen ortadan kaldıran Adalet ve Kalkınma Partisinin, otoriter, tekçi yönetim modelinin cenderesinden geçiyoruz.
Böyle bir anlayış içerisinde, maalesef, yargının üç temel unsurundan biri olan savunma mesleği, neredeyse cunta dönemlerindeki yargılamalardan daha zor durumdadır.
Özellikle, Özel Yetkili Mahkemelerde savunma hakkının kısıtlanması ve savunma mesleğini yerine getiren avukatlara yönelik uygulamalar hukuk devleti ve demokratik devlet ilkeleriyle bağdaşan uygulamalar değildir.
Ülkemizdeki tutukluluk kararlarının ?basmakalıp? gerekçelerle verilmesi, savunmanlar tarafından sunulan delillerin göz ardı edilmesi, savunma mesleğini yok sayan anlayışın açık tezahürleridir.
AKP döneminde, yüzyılların birikimiyle oluşturulan evrensel hukuk ilkeleri ne yazık ki yerle bir edilmiştir. Özellikle kamuoyunda bilinen soruşturma, kovuşturma, arama ve gözaltılarda ciddi hukuk ihlalleri yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Hukuk alanında sorunların gittikçe arttığı, yargının, bağımsız savunma hakkının kuşatıldığı, yapılan yasa değişiklikleriyle yandaş yargı yaratma amaçlarının gerçekleştirildiği bir ortamda, hukukçular, bugün bir kez daha seslerini duyurmaya çalışacaklardır.
Ancak, tüm bu olumsuz sürece karşın, bu sürecin farkında olan, bağımsız yargıya yürekten bağlı olan tüm avukatlar, hukukçular, Türkiye Cumhuriyetimizin laik ? demokratik - sosyal ? hukuk devleti için mücadele anlayışındanve yargı bağımsızlığından ödün vermeyecek, bu ilkelere daha da sıkı sarılarak, bu mücadelenin yılmaz neferleri olacaklardır.
Bu duygu ve düşüncelerle, ?5 Nisan Avukatlar Günü?nü bir kez daha en içten dileklerimle kutluyor, esenlikler diliyorum.
Haber :