SİYASET

KÜLÜNK: "BAŞKANLIK MESELESİ BEKA MESELESİ"

Zonguldak'ın Ereğli ilçesine gelen AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk konferansa katıldı.

Abone Ol


Zonguldak'ın Ereğli ilçesine gelen AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk konferansa katıldı.

Külünk, AK Parti Ereğli İlçe Teşkilatı tarafından Gülüç Beldesi'ndeki Büyük Anadolu Otel'de düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada ilçelerde ilk kez 'Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi'ni Kdz. Ereğli'de açıkladı.

AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "Tarihin en kritik dönemindeyiz. Türkiye bu parlamenter sistemle gelecek yüzyıla çıkamaz. Bu beka meselemiz beka. Dünya yeniden şekilleniyor, coğrafya yeniden şekilleniyor. Türkiye mutlaka tek başlı, demokratik, güçlü bir devlet yönetimine kavuşması lazım" dedi.

Külünk, Partisi tarafından başkanlık sistemini anlatmak üzere Büyük Anadolu Otel'de düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmaya, "Karadeniz ereğli'nde miting yapıyoruz. Bu konferans değil. Beni şaşırttınız. Bu tabloyu beklemiyordum. Bir konferans edasında bir buluşma bekliyordum. CHP'yi buradan sallayıp indirdiğiniz kararlılıkla yolunuza devam ettiğinizi görmek büyük bir mutluluk" sözleriyle başladı.

"POSBIYIK'A GÖNDERMEDE BULUNDU..."

Konuşmasının başında Ereğli ve Zonguldak ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Külünk "Zonguldak hak ettiği yerde değil" dedi.

Ereğli Belediyesi Eski Başkanı Halil Posbıyık'a isim vermeden göndermede bulunan Külünk "Burada kibiri, Bu şehri küçültenleri alaşağı ettiniz. Kaderinize sahip çıktınız. Kdz. Ereğli'nin deniz ile buluşan. İstanbul'a, Ankara'ya 1,5 saat mesafedeki bu şehri yeniden ayağa kalkışının yolunu açtınız. Önce size teşekkür borcumuz var. Kulağımız buradaydı. 'Kdz. Ereğli ne olacak?' diyorduk. Biri vardı buralarda, habire esip gürlüyordu. 'Karşıma şu çıksın, bu çıksın' deyip duruyordu. Karşısına Doktor Hüseyin çıktı, karşısına Fatih Çakır çıktı ve Kdz. Ereğli'nin milletle buluşmasının önünü açtı. İnanıyorum ki 2014'ten bu yana Kdz. Ereğli kabuğunu kırmak için, AK Partili belediyecilik anlayışının ne demek olduğunu ifade etmek için son derece güzel hizmetlere imza koyar, belediyeciliği de en güzel şekilde yerine getiriyordur. Ama Zonguldak ile ilgili söyleyeceklerimiz var. Bu şehir hak ettiği yerde değil. Bu şehir o sıkışmışlıktan kurtulmalı. Son derece önemli bir şehir burası. Deniz, dünyanın en önemli ulaşım yolu. TEM bu kadar yakın. Bu şehir sıkışmışlıktan kurtulmalı, diyorum. Bunu kim başaracak? Bunu hep beraber başaracağız" dedi.

Metin Külünk   konuşmasında ayrıca şu görüşlere yer verdi:  
"Burada biri vardı, habire esip gürlüyordu, karşıma şu çıksın, bu çıksın deyip duruyordu. Karşısına şu çıksın, bu çıksın diyordu. Karşısına Dr. Hüseyin Uysal çıktı, Fatih Çakır çıktı ve Ereğli'nin milletle buluşmasının önünü açtı. İnanıyorum ki, 2014'ten bu yana Ereğli kabuğunu kırmak için, Ak Partili belediyeciliğin ne demek olduğunu ifade etmek açısından son derece güzel hizmetlere imza koyan belediyeciliği de son derece iyi yerine getiriyordur.

Ama Zonguldak ile ilgili söyleyeceklerimiz var. Bu şehir hak ettiği yerde değil. Bu şehir o sıkışmışlıktan kurtulmalı. Son derece önemli bir şehir. Denizi var, TEM bu kadar yakın, bu şehir sıkışmışlıktan kurtulmalı. Bunu hep beraber başaracağız. Zonguldak çok daha iyi yerlere gelmeye layık diye düşünüyorum."

"BAŞKANLIK S İSTEMİ DEMOKRATİK"

Külünk, parlamenter sistem ne kadar demokratik bir sistemse, başkanlık sisteminin de o kadar demokratik olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Her ikisinde de esas halkın iktidarıdır. Ama parlamenter sistemde halkın iktidarı, Türkiye'de çok partili siyasal yaşamdan bu yana tuzaklarla çevrilidir. Halkın iktidarının etrafına bürokratizm tuzakları kurulmuştur. Anayasa mahkemesi bir tarafta. 2010 referandumuyla, 2007 referandumuyla cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden önce cumhurbaşkanına verilen yetkiler bir tarafta. Darbe yapma yetkisini anayasadan alan askeri bürokrasi bir tarafta. Sivil toplum kuruluşu olduğunu iddia edenlerin, Türkiye'de milletin egemenlik hakkını dilediği zaman yargı bürokrasisi üzerinden zapturapt altına alma hakkı, bir taraftan milletin egemenliği aynı meclis gibi Ankara'da etrafı bürokratik kurumlarla çevrilmiş, orta yerde sıkışma yaşıyor. Millet karar alıyor mecliste, Anayasa mahkemesi kafasına vuruyor. Millet parti kuruyor, iktidara taşıyor, Yargıtay başsavcısı kapatma davası açıp kafasına vuruyor. Millet sandıkta iktidara getiriyor, beş general çıkmış düdük çalmış, oyun bitti demiş, demokrasi rafa, askeri bürokrasi iktidara. Egemenlik hakkını siyasi partiler aracılığıyla sandık üzerinden kullanan halk siyasi partileri iktidara getiriyor, kapatma davaları açılıyor. Halk siyasi partilerin kendine verdiği sözleri yerine getirsin diye iktidara getiriyor, bir da bakıyorsunuz ki gazetelerde manşet atılıyor. 411 el kaosa kalkıyor. Bu nasıl egemenliktir, bu nasıl kayıtsız şartsız millet egemenliğidir? Egemenliğin millete ait olduğu demokrasilerde iktidarları halk belirler, halk aşağı indirir. Hiçbir zaman iktidar belirleme hakkı, ne askeri, ne sivil, ne de yargı bürokrasisi tarafından halkın egemenlik hakkı elinden alınmaz. Peki Türkiye'de bu işler nasıl oluyor? Türkiye'de kaç hükümet kurulmuş. 64. 70 yılda 64 hükümet kurulmuş. Bir şeyler yanlış gitmiyor mu?"

"İSTİKRARSIZLIĞIN KAPISI PARLAMENTER SİSTEM"

Parlamenter sistemin istikrarsızlığın kapısı olduğunu savunan Külünk şunları söyledi:

"Bizi üç başlıkla kontrol ettiler. Siyasi istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık, askeri darbeler. Askeri darbeler işler tamamen çığırından çıktıktan sonra sahne almıştır. Ama siyasi istikrarsızlıkla bizi hep kontrol etmişlerdir. Nasıl etmişler? 1967-80 arasını hatırlayanlar iyi bilir. Güneş motel olayını hatırlayanlar vardır. Sandık istikrarı değil istikrarsızlığı ortaya çıkardı. O siyasi iktidarsızlık karakolda bitti. 12 Eylül karakolu. 55-60 arası Türkiye'yi destabil hale getirdiler. İstikrarsızlık sandıkta mı bitti, karakolda mı bitti. Karakolda bitmesinin nedeni, karakoldakilerin önüne hazır yemek konmasıdır. Menderes'i halkın arasında aşağılayarak, sokak üzerinden, ne üzerinden, bugün Kılıçdaroğlu'nun soyaçekimi gibi, İsmet Paşa ve avanesinin muhalefetteki gayrı milli küresel güç odaklarının, Türkiye'de siyasi iktidarsızlık tablosunun karakolda bitmesini isteyenlerin ekmeğine yağ sürercesine, aynı bugünkü gibi, kavga karakolda bitti."

"EGEMENLİK HAKKINI LİNÇ ETTİLER"

Parlamenter sistemin Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde en uzun, en verimli dönemini yakaladığını belirten Külünk "90-2000 arasında 13 koalisyon olmuş. O tabloda huzur olur mu, güven olur mu, güç olur mu, itibar olur mu?" dedi.

Bu dönemde iki 28 şubat yaşandığını belirten Külünk, "28 Şubat'ta sandık üzerinden iktidara gelen bir partiyi alaşağı ettiler. Milletin egemenlik hakkını yok ettiler. Merve Kavakçı seçilirken hangi şekilde seçildi? Mecliste ona yemin ettirmeyenler, 'burası devlete meydan okuma yeri değildir' dediler. Başının örtülü olması değildi sebep. Sizin egemenlik hakkınızı linç ettiler" ifadelerini kullandı.

"SİSTEMİ HALKIN EGEMENLİK HAKKI KONTROL EDECEK"

Başkanlık sistemi konusunda da bilgi veren Külünk, şunları söyledi:

" Sistemi kontrol edecek en önemli güç halkın egemenlik hakkıdır. Bunlar sürekli bizi çatıştırarak bizi egemenliklerini sürdürmüşler. Başkanlık sistemi bunların hepsini aşıyor. Başkanlık sistemi halkın doğrudan iktidarıdır. İki, başkanlık sistemi demokrasinin derinleşmesidir. Üç başkanlık sistemi milletin egemenlik hakkının üstünde hiçbir gücün vesayet inşa edememesidir. Dört, başkanlık sistemi bu milletin beklentilerinin gerçekleşmesinde, bu milletin genetiğine uygun modeldir. Ve demokratiktir.

Niçin demokratiktir? Başkanlık sistemi ne kadar demokratikse, yarı başkanlık da, parlamenter sistem de aynıdır. Hepsinde siyasal partiler vardır. Parlamenter sistem istikrarsızlığa kapı açıyor, başkanlık sistemi istikrara mecbur ediyor. Neden? İki tur. Birinci turda çıkıyorsa çıkıyor, ikinci tura iki kişi kalıyor. Türkiye'de mevcut siyasi parti fotoğrafıyla koalisyon mümkün mü? Niye CHP ile koalisyon istemediniz. Çünkü istikrar istiyordunuz. Genetikleri uymuyor. Başkanlık sisteminde ne oluyor, iktidar hizmet odaklı şekilleniyor, ideolojik odaklı değil. Başkanlık sisteminde bir daha 7 haziran yaşamayacaksınız."

"BAŞKANLIK SİSTEMİ BEKA MESELESİ"

Başkanın halka hesap vereceğini ifade eden Külünk şöyle devam etti.

"Anayasanın 104. Maddesinde Cumhurbaşkanının yetkileri... Bir başbakanı atamak. Cumhurbaşkanı dilerse dilediği partiden birine genel başkanlardan birine de hükümet kurma görevini verebilir. Bakanlar kurulunu tayin etmek. Beştepe'ye giden herkes oradan bakan olarak çıkmıyor. Bakan olarak gider, milletvekili olarak geri döner. Dikkat edin yetkileri söylüyorum. Başkomutan, genelkurmay başkanını atamak. Kanunları yayınlamak, onaylamak. Üçlü kararnamedeki tüm kararları atamak. Yök başkanını belirlemek. Rektörleri belirlemek. Büyükelçi atamak. Meclisi feshetmek. Seçime götürmek. Bakanlar kuruluna başkanlık etmek. Bu kadar bu yetkiyi bir insana niye devredelim. Derdi ne? Cumhurbaşkanımızın derdi ne? Güçse güç, itibarsa itibar. Bir insanın dünya gözüyle görebileceği her şeyi gördü. Tarihin en kritik dönemindeyiz. Türkiye bu parlamenter sistemle gelecek yüzyıla çıkamaz. Beka meselemiz beka. Dünya yeniden şekilleniyor, coğrafya yeniden şekilleniyor. Türkiye mutlaka tek başlı, demokratik, güçlü bir devlet yönetimine kavuşması lazım."

"ERDOĞAN BU YÜZYILIN YAVUZ SULTAN SELİM'İDİR. ONUN KIYMETİNİ BİLİN"

Konuşmasına 'Türkiye bu iki başlı sistemle gidemez' diyerek devam eden Külünk "Türkiye
Parlamenter sistemle, hele meclisteki iç tüzükle bir yere gidemez. Türkiye' nin uçak yapmasına, gemi yapmasına, zengin bir ülke olmasına engel olmak istiyorlar. Çünkü Türkiye'nin fıtratı ve genetiği güçlü liderlerle sıçrama yapmıştır. Örnek mi? Alparslan' a bakın, örnek mi? Fatih Sultan' a bakın, örnek mi? İkinci Murat' a bakın. Örnek mi? Osman' a bakın. Örnek mi? Kanuni' ye bakın. Dikkat edin. Tarihimiz hep güçlü liderlikler olduğu dönemlerde sıçramıştır. Recep Tayyip Erdoğan bu yüzyılın Yavuz Sultan Selim'idir. Onun kıymetini iyi bilin. Onun kıymetini iyi bilin. Onun kıymetini iyi bilin.Çok açık söylüyorum. Erdoğan'ı anlamak yüzyılı anlamaktır. Türkiye'yi onsuz bırakmak istiyorlar. Erdoğan'sız Türkiye'yi istemelerinde bir tek sebep var. Türkiye'yi küçültmek" dedi.

"HER ZAMAN BİR ERDOĞAN GELMEZ..."

Külünk konuşmasının son bölümünde halkın güçlü bir lider aradığını, bulmadığında ise isitkrarsızlığa bile razı olduğunu söylediği konuşmasında "Her zaman bir Erdoğan gelmez. Bu millet Erdoğan ile buluşabilmek için tam 12 yıl bekledi. 12 yıl bu millet sandıkta koalisyonlara mecbur kaldı. Çünkü arıyordu. Parlamenter sistemde ancak güçlü ve güven veren liderlerle bu millet istikrar tablosu yakalıyor. Ya yoksa? Sonuç? Bekle. Öyle bir enteresan basiret ve feraseti yüksek milletimiz var ki, Erdoğan karakterinde bir lider bulmadığı zaman bekliyor. Sabrediyor, tahammül ediyor. İstikrarsızlığı dahi kabul ediyor. Ta ki bulana kadar. Peki her zaman Erdoğan geliyor mu? Her zaman Erdoğan geliyorsa niye rahmetli Turgut beyden sonra 89 dan sonra 13 yıl niye bekledi. Niye bekledi. Çıksaydı. her seçimde bir istikrar çıksaydı. Hayır. Sistemde bundan besleniyor. Türkiye'yi kontrol etmek isteyenlerle bundan besleniyor. Hoşlarına gidiyor. Türkiye' de ki faiz düzeninden, devalüasyon üzerinden borsa üzerinden Türkiye lobisini, cebimizdeki parayı kontrol etmek parayı yönetmek için bu sistem hoşlarına gidiyor. Onun için bas bas bağırıyorlar Türkiye başkanlık sistemine geçemez diye" dedi.

TEŞEKKÜR PLAKETİ VERİLDİ...


Milletvekili Külünk'e, Kdz.Ereğli Belediye Başkanı Opr. Dr. Hüseyin Uysal, AK Parti Zonguldak İl Başkanı Zeki Tosun, önceki dönem İl Başkanı Hamdi Uçar, AK Parti Ereğli İlçe Başkanı Mehmet Fatih Çakır ve ilçedeki Sivil Toplum Kuruluşu Temsilcileri tarafından çeşitli hediyeler verildi.



Haber : Özge Cerrah-Hüseyin Aksakal

Abone Ol