![İKİ VEKİL](https://www.degisimmedya.com/image/editor/3437_huseyin-aksakalim.jpg)
İKİ VEKİL
11 Kasim 2016 09:07:09
AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu ve CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, mensubu bulundukları partiler itibarıyla birbirini eleştirmeleri doğal karşılanan iki kişidir.
Her ikisi de, seçim bölgelerinde benzeri konularda eleştirilir. Aslında bunlar ne kadar eleştiri demek doğrudur sorgulamak gerek. Çünkü eleştiriler genelde bu iki siyasetçinin yaptıkları işlerle değil, şahsi konularla ilgilidir.
Mesela, Çaturoğlu AK Parti'nin Ereğli-Alaplı bölgesinden seçilmiş adayı olmakla birlikte, seçmen nüfusunun daha fazla olduğu Ereğli'de, "Alaplı kökenli" olmakla eleştirilir. Aynı bölgeden Anamuhalefet CHP'yi temsil eden Ünal Demirtaş da Ereğli'den çok Ankara vilayetinin çalışma yaşamında faal olmakla eleştirilir.
Seçim bölgelerinde bu iki vekilin TBMM çalışmalarında ne ölçüde başarılı olduğuna dair bir eleştiriye nadiren rastlarsınız. TBMM'nin arşivinde imza sahibi oldukları önergeler kayıtlı olduklarından hayli garip bir durumdur bu. Belki bu durumda esas etken olarak, "Eleştiri" ile "Dedikodu" arasındaki ayırmayı bir türlü başaramayan, birilerini küçümseyici yazılar yazmayı doğal kabul eden köşe kadısı geleneğinin çıtayı bir türlü yükseltememesi gösterilebilir.
Eleştiriler isterse pozitif, isterse negatif olsun, köşe kadıları nadiren farkına varsa da, aklın yolunu izleyince temel hipotezleri birbirinden fersah fersah uzakta bulunan insanların bile bir noktada buluşması mümkündür.
Çaturoğlu ve Demirtaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşülürken, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptıkları konuşmalarla Alacaağzı'nda bulunan TTK uhdesindeki kömür ocağı konusunda aynı noktada buluştular...
***
AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, Bakan Berat Albayrak'a hitaben yaptığı konuşmada Alacaağzı ocağı için "Karadeniz Ereğli Kandilli Alacaağzı bölgesinde daha önce burada 850 kişi çalışıyordu. Tabii iki sefer ihale yapıldı ancak bunlar teşvikten yararlanamadıkları için bu ihalelere kimse girmedi. Sayın Bakanımızın bu konuda da bilgisi var, sayın müsteşarlarımızın da bilgisi var. Yani tabii Başbakanımızın vereceği bir talimat gerekiyor, burada bir maliyet söz konusu, Maliye Bakanlığımızın, Enerji Bakanlığımızın kaynak aktarabilmesi için. Hemen 1.500-2 bin civarında bir işçimizi orada istihdam etme imkânımız var" diyor.
CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş da aynı komisyonda yaptığı konuşmada "Alacaağzı kömür ocağı var Zonguldak'ın ve burada bine yakın işçi çalışıyordu, rödovansçı şirket ayrıldı gitti ve şu anda iki yıldır ocak boş, terk edilmiş vaziyette ve yerin altında yerli kömürümüz, yerli madenimiz duruyor. Bunu iki defa ihaleye çıkardınız alan çıkmadı. Burada niye Türkiye Taş Kömürü Kurumu üretime devam etmiyor. Yani, iki yıldır boş duran bir rezerv burası. Yani bunu bu şekilde değerlendirsek, Türkiye Taş Kömürü Kurumu burada üretime devam etse - zaten onların ocağı- yani özelleştirmede ısrar etmesek daha doğru olmaz mı? Bakın, bin kişi çok önemli bir istihdam kaynağıdır" ifadelerini kullanıyor.
İktidar partisi ve onunla temel hipotezleri neredeyse her konuda farklı olan anamuhalefet partisinin temsilcilerinin böyle karbon kağıdından kopya gibi iki benzer ifadeyi kullanması örneğine kaç kez tanık olabilirsiniz?
***
Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı toplumun da iki vekille hemfikir olduğu böyle bir konuda adım atmadı. Zonguldak'ta hükümetin kendi inisiyatifiyle bu konuyu ele alıp çözüme ulaştıracağına inananların sayısı giderek azalıyor.
Bakan Albayrak'ın özellikle CHP'li Demirtaş'ın sorusuna verdiği cevapta muğlak birçok nokta var. İnsanın aklına bakanlık gerçekten bu konuda bir çalışma yürütüyor mu, yürütmüyor mu belli değil. Yeni bir stratejiden söz ediliyor ama bu stratejinin özünün özelleştirme olduğu söylendiğinde iktidar partisi vekilleri ağız birliği ederek bunu reddediyor.
Stratejinin ne olduğu önemli. Zira insanlar göç ediyor, umutları tükeniyor. Alacağzı'nda yıllarca çalıştıktan sonra emekliliğine kısa süre kala işsiz kalanlar, her geçen gün çocuklarının, eşlerinin, ailelerinin yüzlerine bakamaz oluyor. Babaların boyunları bükülüyor.
Madem sorunun teşhisi konusunda iktidar ve muhalefet vekilleri hemfikir. Süreç konusunda hükümetin bir şeyler demesi gerekmez mi?
Köşe kadılarının vekillerin kim olduğundan ziyade ne yaptıklarını, ne yapmaya çalıştıklarını sorgulamaya başlaması bu ortamda daha yerinde olmaz mı? O çok övünülen "Kamuoyu oluşturma" kavramı bugün gerçekleşmeyecekse ne zaman gerçekleşecek?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com