BENİ SEÇ! BENİ SEÇ! BENİ SEÇ!
22 Nisan 2011 18:58:09
Yine geldi çattı seçim zamanı. Seçim denince nedense aklıma göz boyamak deyimi geliyor. Evet senelerce yapılmayan yollar bir anda yapılmaya başlanıyor. Etrafımızda binlerce yardım bekleyen kişi varken nedense hep seçim zamanı yaklaşınca hatırlanıyor. Daha önce belki de hiç görmediğimiz insanlar kapımızı çalıp, sizin için varız yardıma hazırız diyorlar. Şu an aklıma gelmeyen bir çok olay daha var buna benzer ve sahte gülümsemeler. Tesadüf diyemiyorum bunlar için, imkansız çünkü bu kadar tesadüfün üst üste gelmesi.
Neden seçim yaklaşırken? Seçimden önce bu yollar bizim değil miydi? Seçimden önce yardım bekleyen insanlarımız bizim insanlarımız değil miydi? Neden seçim yaklaşmadan kimse kimsenin kapısını açmıyor ki komşuluk değerimizi kaybettik zaten. Kafam karışıyor bu olanlar karşısında. Hani biz insanlar öldükten sonra anlarız kıymetini ya, onun gibi işte. Arabalar uçar köprüden suyun içinde kalmış dört beş kişi. Sebep yollar darmış, köprünün demirleri yokmuş. Sonuç dört ölü ve en geç bir ay sonra genişletilen yollar. Köprünün demirleri olmuş bir anda. Ama giden gitmiş çoktan. Biz bu mantıkla yaşıyoruz öyle mi? Hep bir çıkar ilişkisi var yaptıklarımızda. Çıkarın yoksa eğer “yapmıyorum kardeşim”, yok eğer bir işin varsa ilerleyen zamanlarda akraban, eşin, dostun milletvekili adayı olduysa mesela bunu düşünerek hemen “hallederiz kardeşim” olarak karşımıza çıkıyor bu cümle. Yazık gerçekten yazık. Ne yazık ki çıkarlar yüzünden insanlık gibi en önemli değerimizi kaybetmişiz. Parası olmayan insanları insan olarak saymamaya başlamışız. Önümüzde kaza olmuş durup yardım etmek varken, aman başımız belaya girmesin olmuş ilk cümlemiz. Böyle de nesiller yetiştiriyoruz şimdi. Vurdumduymaz, duyarsız, benden öncekiler de böyle yapmış bende böyle yapıyım diyen nesiller yetiştiriyoruz şimdi çok yazık. Birde sonrası var tabi. Seçim bittikten sonra ki devre.
Olan olmuştur artık. Ne yollar, ne yardımlar, ne gelen giden vardır artık. Kaldığımız yerden devam ederiz. Sanırız ki bir rüya gördük ve uyandık. Sonrasında yamalı yollar, yardıma aç binlerce insan, kapısı çalınmayan binlerce kişi ve en acısı da bir dört sene kadar beklemek. Neden mi malum seçim dört senede bir ya. Dört senede bir hatırlıyor yetkililerimiz görevlerini, milletin vekili olarak seçtiği kişiler meclisi girdikten sonra milletin vekili değil artık. Sonra yine başa yine başa dönüyoruz. Ben sadece bayanları göz boyadığını düşünürken (makyaj anlamında) ne yazık ki artık herkes bunu yapıyor. Olan yine her zaman ki gibi halka oluyor. Kandırmak çok kolay çünkü halkımızı. Çünkü bunu yapanlar Türk halkının ne kadar vicdanlı, ne kadar duygusal ve ne kadar saf olduklarını bildikleri için diye düşünüyorum ki böyle, oyuncak gibi oynuyorlar önce süsleyip sonra da koparıp atıyorlar. Ama ya bir gün gelip de Türk halkı gözünü açarsa? O zaman korkarım işte halkın şiddetinden. Gözünü açmakla, göz boyamak deyiminin arasında farkı değerlendirmeyi de size bırakıyorum okuyucularım.
Neden seçim yaklaşırken? Seçimden önce bu yollar bizim değil miydi? Seçimden önce yardım bekleyen insanlarımız bizim insanlarımız değil miydi? Neden seçim yaklaşmadan kimse kimsenin kapısını açmıyor ki komşuluk değerimizi kaybettik zaten. Kafam karışıyor bu olanlar karşısında. Hani biz insanlar öldükten sonra anlarız kıymetini ya, onun gibi işte. Arabalar uçar köprüden suyun içinde kalmış dört beş kişi. Sebep yollar darmış, köprünün demirleri yokmuş. Sonuç dört ölü ve en geç bir ay sonra genişletilen yollar. Köprünün demirleri olmuş bir anda. Ama giden gitmiş çoktan. Biz bu mantıkla yaşıyoruz öyle mi? Hep bir çıkar ilişkisi var yaptıklarımızda. Çıkarın yoksa eğer “yapmıyorum kardeşim”, yok eğer bir işin varsa ilerleyen zamanlarda akraban, eşin, dostun milletvekili adayı olduysa mesela bunu düşünerek hemen “hallederiz kardeşim” olarak karşımıza çıkıyor bu cümle. Yazık gerçekten yazık. Ne yazık ki çıkarlar yüzünden insanlık gibi en önemli değerimizi kaybetmişiz. Parası olmayan insanları insan olarak saymamaya başlamışız. Önümüzde kaza olmuş durup yardım etmek varken, aman başımız belaya girmesin olmuş ilk cümlemiz. Böyle de nesiller yetiştiriyoruz şimdi. Vurdumduymaz, duyarsız, benden öncekiler de böyle yapmış bende böyle yapıyım diyen nesiller yetiştiriyoruz şimdi çok yazık. Birde sonrası var tabi. Seçim bittikten sonra ki devre.
Olan olmuştur artık. Ne yollar, ne yardımlar, ne gelen giden vardır artık. Kaldığımız yerden devam ederiz. Sanırız ki bir rüya gördük ve uyandık. Sonrasında yamalı yollar, yardıma aç binlerce insan, kapısı çalınmayan binlerce kişi ve en acısı da bir dört sene kadar beklemek. Neden mi malum seçim dört senede bir ya. Dört senede bir hatırlıyor yetkililerimiz görevlerini, milletin vekili olarak seçtiği kişiler meclisi girdikten sonra milletin vekili değil artık. Sonra yine başa yine başa dönüyoruz. Ben sadece bayanları göz boyadığını düşünürken (makyaj anlamında) ne yazık ki artık herkes bunu yapıyor. Olan yine her zaman ki gibi halka oluyor. Kandırmak çok kolay çünkü halkımızı. Çünkü bunu yapanlar Türk halkının ne kadar vicdanlı, ne kadar duygusal ve ne kadar saf olduklarını bildikleri için diye düşünüyorum ki böyle, oyuncak gibi oynuyorlar önce süsleyip sonra da koparıp atıyorlar. Ama ya bir gün gelip de Türk halkı gözünü açarsa? O zaman korkarım işte halkın şiddetinden. Gözünü açmakla, göz boyamak deyiminin arasında farkı değerlendirmeyi de size bırakıyorum okuyucularım.
Bu Yazı Toplam 380 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com |
İletişim Bilgileri |
Künye |
İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın |
Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. |
Tel : 0 372 322 27 30 E-posta: info@degisimmedya.com |