YAZIDA YABANDA...
20 Mart 2017 08:30:01
Referandum süreci, hayat pahalılığı, terör, ekonomik sıkıntılar, dış ilişkiler falan... Bırak bu işleri bugün. Bak güneş açmış, çiçekler gürültüyle topraktan fışkırıyor diyor ilham perisi.
Bu güzel havalar, yeniden yaşam arzusuyla dolduruyor insanın içini. Nevruz gelmiş, doğa uyanmış, erik ağaçları gelinliklerini, şeftali ağaçları pembe kına giysilerini giymiş, yapraklar tomurcukların ucundan utangaç utangaç bakıyor. Vadilerden esen soğuk rüzgarlar yerini denizden esen daha ılık bahar yeline bırakmış.
Pir Sultan Abdal "Bu yıl bu dağların karı erimez/Eser bâd-ı sabâ yel bozuk bozuk/Türkmen kalkıp yaylasına yürümez/Yıkılmış aşiret il bozuk bozuk" diyerek anlatıyor kış aylarının moral bozukluğunu, Bahar gelince, donmuş derelerin eriyip, yaşam her ağaçta, dalda, tomurcukta akmaya başlayınca bir anda atar üstündeki yorgunluğu.
Bahar gelince, daha coşkuludur, "Dost elinden dolu içmiş gibiyim/Üstü kan köpüklü meşe seliyim" diye söyler Pir Sultan Abdal.
İşte cemreler düşmüş, Nevruz gelmiş, bahar kapıya dayanmış. Pahalılık, terör, siyaset, binbir türlü ıvır zıvır, stresi bir yana bırak. Görmesini bilene yaşam her gün yeniden başlar ama her bahar başka türlü başlar. Bu yüzden bırak bu işleri. Bırak bu işleri.
***
Gelecek kaygısı yüzünden bugünü yaşamayı unutan bir neslin ferdi olmak ne tuhaf. Sanki o gelecek hiç bugün olmayacakmış gibi.
En mühim işler, en can sıkıcı işler midir gerçekten? Bir çocuğun başını okşamak, hayatın hırgürü arasında vakit kaybı mıdır? Yeni açmış bir çiçeği koparmadan koklayabilmek için dizini nemli toprağa yaslamak hayatın zarar hanesine mi yazılmalı?
Sabah vakti bir dosta, bir komşuya selam vermek, yarın öbür gün işim düşer diye yapılan işlerden midir? Siyaset üzerine yorduğumuz aklın yarısını insanı, doğayı ve yaşamı sevmek için harcasak kıyamet mi kopar?
Orhan Veli Kanık şöyle diyor:
"Beni bu güzel havalar mahvetti /Böyle havada istifa ettim/Evkaftaki memuriyetimden./Tütüne böyle havada alıştım,/Böyle havada aşık oldum;/Eve ekmekle tuz götürmeyi/Böyle havalarda unuttum;/Şiir yazma hastalığım/Hep böyle havalarda nüksetti;/Beni bu güzel havalar mahvetti."
Boşver siyaset sayfasını... Bir gün de bir şiir kitabı al da oku.
***
Ataol Behramoğlu," İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne/ Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa/ Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır/ Kopmaz kökler salmaktır oraya" diyor.
Dünyayla, doğayla, diğer canlılarla, sevdikleriniz ve sevebileceklerinizle bağınızı koparmak bir nevi öksüz olma halidir. Her gün çalışarak, didinerek karnınız doyar ki bu olmadan yaşamın diğer nimetlerinden yararlanmak imkansızdır. Emek yaşamı yeniden yaratır. Ama bir ömür boyunca emek verip, uğruna çabaladığı yaşamı ıskalamaktan da sakınmak gerekir. Her anı son anıymış gibi, belki de yaşamın ilk saniyesi, ilk coşkulu nefes gibi yaşamak... Günü geldiğinde acıya da, kedere doymak, elemi ve yası da hakkını vererek yaşamak. Ama yaşamak.
Bu yüzden bırak öbür şeyleri. Bak bahar gelmiş, sarı güneş ufuktaki erguvan tepelerin üstüne sımsıcak yükselmiş. İnsanoğlunun doğanın "Öteki" si değil, sadece bir parçası olduğu bilinci içinde, kışın yorgunluğunu, tıpkı kar boranda giydiğin kalın giysileri çıkarır gibi bir yana bırak ve yeni baştan, her gün yeni baştan yaşamaya bak.
Baharın anlamı budur...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com