İSTİRİDYENİN İÇİNDEKİ...
31 Mart 2017 08:38:39
Kütüphaneler Haftası'nda, elleri arasında o üç başlı dev köpek Kerberos'la kıpırdamadan duran, dev gövdeli, ufak bacaklı Herakles heykelinin önünde turlarken, kütüphaneye bağışlanan ve okuma etkinliğine katılanlara dağıtılan kitapları bir dolaştım.
Tarih, monografi, deneme, şiir, roman öykü... Her katılımcının elindeki envai türden kitap, sılasına dönmüş , sevdiklerine kavuşmuş bir gurbet kuşuydu orada.
Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Ağlar'ın elinde Mario Morgan'ın 'Bir Çift Yürek' diye bir kitabı vardı. Bu kitap Avusturalya'da yaşayan Aborjinlerle kıtayı baştan sona geçen batılı bir kişinin yaşadığı, olağan olduğu kadar inanılmaz olayları anlatır. Ağlar'ın sol tarafında oturan Başkan Yardımcısı Atilla Bulak, bir şiir kitabı okuyordu.
İkilinin sağındaki boş sandalyede William Faulkner'in Kutsal Sığınak adlı kitabı duruyordu. Faulkner, dünya edebiyatının en önemli yazarları arasında yer almasına rağmen, önemi Türkiye'de sınırlı bir kesim tarafından fark edilmiş bir yazardı. Bizimkilerden Yaşar Kemal, "Ben iki büyük yazar bilirim, Biri Faulkner, öbürü Şolohov" der mesela. Orhan Pamuk üzerinde, Gabriel Garcia Marquez üzerinde, dünya edebiyatının önemli yazarları arasında yüzleri bulan ismi etkilemiş bir yazardır Faulkner. Bizde Oğuz Atay'ın 'Tutunamayanlar'ı iyi bilinir de, Faulkner'in benzer bir teknikle yazılmış "Ses ve Öfke" kitabına eşit oranda gönderme yapılmaz nedense. 'Kutsal Sığınak'ın buradaki nüshası önce Cem yayınları tarafından yayınlanmış ve ulusal bir gazete tarafından kültür hizmeti olarak kupon karşılığında dağıtılmış nüshasıydı.
Sonra, şahsen tanıştığım yergi ve çocuk kitapları yazarı Muzaffer İzgü'nün toplumsal dönüşüm eleştirisi 'Halo Dayı ve İki Öküz'ünü (bir de dizisi vardı, Rüştü Asyalı da oyunculardan biriydi diye aklımda kalmış) bir okurun elinde görünce heyecana kapıldım. Bendeki, üç kez okunmuş nüsha kayıp olduğundan, eğer okuyan arkadaş, sadece etkinlikte fotoğraf vermek için eline almış da, sonra bırakacaksa, diye düşündüm, en iyi avı seçen bir yırtıcı gibi; bunu mutlaka alıp yeniden okumalıyım. Maalesef okuyan arkadaş kitabı elinden bırakmadı ve yanında götürdü.
Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, gazeteci Mustafa Kemal Bektaş'ın elindeki 'Yiğidim' adındaki şiir kitabını mı aldı, yoksa aynı kitaptan birden fazla nüsha mı vardı anlamak mümkün olmadı. O da başkalarından övgüsünü duyduğum popüler kitaplardan birini kapan Esra Alpago ve ilk iki başkan yardımcısının ortasına oturdu. Ne Alpago'nun, ne de Belediye Başkanının elindeki kitapları okumamıştım ama muhtemelen bir fırsatını bulup Alpago'nun elindeki kitabı okurum.
Sonra, etkinliğe katılanlar arasında dolaşarak, kitabı olmayan öğrencilere kitap dağıtan kütüphane görevlisinin elindeki kitapların arasında gördüm onu. John Steinbeck'in 'İnci' adındaki alegori, hüzün, korku, öfke ve duygusallığı içinde harmanlayan kitabını gördüm. Gazap Üzümleri, Bitmeyen Kavga, Bilinmeyen Bir Tanrıya filan derken epey kitabını okumama rağmen bu kitabı okumamışım. Hemen dalışa geçerek, 'Dur şunu ben alayım' dedim. İlk cümleden, ilk iki paragraftan sonra elden bırakmak mümkün olmadı, etkinlikten sonra eve götürüp akşam hepsini okudum.
Beyazların dünyasından dışlanan bir inci avcısının, akrep tarafından sokulan çocuğunu kurtarmak için yaptığı dalışta dünyanın en büyük incisini bulan ve bu incinin getirdiği zenginlik düşlerinin hayatını mahvedişinin şiirsel öyküsü. Şiirsellik büyük oranda çeviriyi yapan Tomris Uyar'ın hünerinden kaynaklanıyor. Okumayan mutlaka okumalı...
***
Siyaset, asayiş, terör, pahalılık gibi bunca problem arasında kitaplardan bahsetmenin yeri mi diye soranlar olabilir.
Belki yeridir, belki değildir. Düzenlenen etkinliğin zannedildiğinden daha geniş pencereleri olduğunu anlatmak için bunları anlattım. İlçe Halk Kütüphanesi yönetimi ve görevlileri, orada meydanı dolduran bir kalabalık fotoğrafından daha fazlasını hak ettiği için...
Dahası, kitaplar her insanın içindeki değerli bir şeyi ortaya çıkarırlar. Etkinlik kitabımın yarattığı ruh haliyle anlatmak gerekirse, kabuğu açılan bir istiridyenin içinden çıkan bir inci gibi... Pek anlamayabilirler ama yüreğindeki cevheri kapalı bir kutu içine hapseden insanların, bu değeri ortaya çıkarmayı hedef edinmiş insanlara 'Müsamere çocuğu' edasıyla tepeden bakmaya hakkı olmadığını bilmeleri gerek.
Karadeniz Ereğlisi İlçe Halk Kütüphanesi idaresi ve tüm görevlilerini, düzenledikleri etkinlikle insanların kabuklarını açıp içindeki incileri çıkarma girişimlerinden ötürü tebrik ediyorum.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com