EREĞLİ'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ...
06 Mayis 2017 08:08:43
Ne hikmetse, Çarşamba günü Dünya Basın Özgürlüğü günü ilan edilmiş. Çalışan Gazeteciler Günü, Dünya Gazeteciler Günü filan derken, neredeyse bu memlekette basın işinin takdir gördüğüne inanası geliyor insanın.
Freedom House, Türkiye'nin dünyadaki yüz doksan civarında ülke arasında, basın özgürlüğü açısından 163. Sırada olduğunu açıkladı. Bu aynı zamanda Türkiye'nin basının özgür olmadığı ülkeler arasında yer alması anlamına geliyor. Sıralamada Türkiye'nin önündeki ülkeleri yazmaya utanıyor insan.
İşin bir de öbür tarafı var. Gerçekten basın mesleğini icra edenlerin ne kadarı özgür olmayı diliyor diye de sorgulama gerekliliği var.
Bunun ulusal düzlemdeki boyutu, birtakım güç odaklarına yakın olmak amaç ve hedefini güderek yayın yapan gazeteler, güç odaklarından itibar tırtıklamayı amaçlayan, güç odaklarının çıkarları doğrultusunda, bizatihi çıkar sahiplerinin halkla ilişkileri dışında bir şey yazmamayı adet edinip, gazetecilik mesleğinin çıtasını yükseltiyormuş pozu kesenler...
Ve hapisteki gazeteciler... Bu gazetecilerin yargılanma gerekçeleri... Daha önce yargılanıp da beraat edenlerin yaşadıkları sıkıntılar meselesi var...
***
Basın özgürlüğü meselesinin yerelde de yansımaları var elbette... Bu aynı zamanda iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırdığımız noktalardandır.
Yereldeki gazetecilerin ne kadarı gerçekten asıl sorumlu olduğu kamuoyuna karşı değil de, yerel reklamverenlere karşı kendini sorumlu hissediyor bilebiliyor muyuz? Ne kadarı "Gazetecilik birilerinin okumaktan rahatsız olacağı şeyleri yazmaktır, ötekiler halkla ilişkiler faaliyetidir" diyen eleştirel bakış açısını koruyup kollayabiliyor. Az, hem de çok az...
Acaba gazeteciler arasında kamuya, bir belediyeye, fabrikaya falan kapağı atmak için o cephelere yanaşmaya çalışanlar var mıdır, yok mudur? Kaç gazeteci, bir siyasi hakkında eleştirisini yazarken, 'aşırıya kaçmış olmamak için' yazması gerekenleri törpüleme ihtiyacı duyuyor? Çok, hem de çok...
Mesela geçtiğimiz referandumda, görüşlerini açıkça yazabilen gazeteci sayısı kaç kişidir biliyor musunuz? Gazetecilerin bireysel sohbetlerde dile getirdikleri görüşlerle, kalemlerinden çıkarken top çevirme babından yazdıkları arasındaki farkı bilseniz şaşıp kalırdınız. Sadece bu bile gazetecilerin asıl iki arada bir derede kaldığı konunun "evet" ve "hayır" seçenekleri arasında değil, "Mağlup olmak" ve "Korkak olmak" arasında olduğunu gösteren önemli bir örnektir.
***
Hani baskı var diyelim ama karşı koymadan baskıların ortadan kalkmasını nasıl bekleyebilirsiniz ki? Bıçak peyniri kesiyor, çünkü bıçak keskindir. Fakat aynı zamanda peynirin de neden yumuşak olduğunu da sorgulamak gerekiyor.
Her iktidar döneminde, basın özgürlüğünün önündeki engeller, cari yönetime fatura edilir. İktidarlar gelir geçer, hükümetler değişir, aynı şikayetler devam eder. Basın özgürlüğü önündeki asıl engelin, baskıcı iktidarlardan ziyade, her baskı konusunda köşeye sinen basın kuruluşları ve gazeteciler, kendisi gibi düşünmeyen gazetelere veya sosyal gruplara baskı yapıldığında ellerini oğuşturan, kendisine baskı geldiğinde öbürlerinden medet uman çarpık bakış açısı olup olmadığını yeterince sorgulamadık maalesef.
***
Yine de bir sorgulama için ana bir çerçeve ihtiyacı var. Bir çerçeve sağlamak adına, Amerikan Profesyonel Gazeteciler Cemiyeti'nin Etik İlkeleri (Code of Ethics)ini kullanabiliriz. Şöyle diyor:
"Etik: Gazetecinin tek yükümlülüğü kamunun doğruyu bilme hakkınadır. Diğer bütün çıkarlar karşısında özgür olmalıdır. Hediyeler, avantalar, parasız seyahat, özel muamele ve imtiyazlar gazetenin ve işverenlerinin dürüstlüğünü sarsabilir. Kıymetli şeyler kabul edilmemelidir.
İkinci bir iş, siyasete bulaşmak, kamu görevi yapmak ve kamusal örgütlerde çalışmak eğer gazeteci ve işverenini uzlaşmacı pozisyonuna sokacaksa bunlardan sakınılmalıdır. Gazeteciler ve işverenleri, görünürde ya da gerçek çıkar çatışmalarından azade kalmak için özel hayatları konusunda dikkatli olmalıdırlar. En büyük sorumlulukları kamuya karşıdır. Bu mesleklerinin doğası gereğidir.
Özel kaynaklardan gelen sözüm ona haber iletimi gerçek haber değerleri belirlenmeden gazetelerde ve televizyonlarda yayımlanmamalıdır."
Böyle bakınca, akla "Deveye boynun eğri demişler..." diye başlayan özdeyiş geliyor.
Neremiz doğru ki?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com