MEDYA OKURYAZARLIĞI...
14 Agustos 2017 09:14:38
Yüzlerce gazete, onlarca dergi, yine yüzlerce televizyon, radyo... Binlerce internet sitesi...
Birlikte toplum olarak bulunduğunuz bir coğrafyada, ortak karar verme süreçlerine katılımınızın şeklini belirleyen bilgileri çeşit çeşit medya kaynağından alırsınız.
Fakat aynı olgu, farklı medya organlarında farklı algılar üretecek şekilde dizayn edilebilir. Bunların temelde doğru okunabilmesi, bir algılama, analiz, değerlendirme ve eleştirme yeteneği gerektirir. Bu yeteneğin öbür adına Medya Okuryazarlığı diyoruz.
Bu kavram bizim memlekette icat edilmiş kavramlardan değildir. İngilizce Media Literacy sözcüğünün çevrilmesi sonucu bu kelime tercih edilmiş. "Okuryazarlık" kavramı bizde örgün eğitime girmeden harfleri ve sözcükleri okuyabilme ve yazabilme yeteneği kazanmak gibi özetlenebilecek en alt seviyede eğitimi ifade ettiğinden biraz eksik kalmış.
Çünkü Medya Okuryazarlığı dediğimizde çok daha ileri bir bilinç düzeyine erişmekten söz ediliyordur.
***
Bugünlerde bizim memlekette, medyanın olgular üzerinde "Nasıl" düşünüleceğiniöğretmesi, daha ziyade siyasetle ilgilidir.
Basın, gazetecilik veya medya kavramlarının nesnesi olan meslek, aslında "Nasıl" düşünüleceğini söylemez. Bu halkla ilişkiler (Hani PR diyorlar ya; Public Relations yani..) uzmanlarının daha çok alanına giren bir mesele. Medyanın yönlendirme yeteneği, olguların algılanma biçimini kurcalamak şeklinde değil, okurun "Neyin üstünde düşünmesi gerektiğini" göstermek şeklinde gerçekleşirdi. Gazetelerin yayın politikaları bu şekilde ortaya çıkardı.
Bugünlerde gazetelerin neredeyse tamamının şu veya bu şekilde "Nasıl" düşünmek gerektiği konusunda mesaj pompaladığını görüyoruz. Böyle ortamlarda "Medya okuryazarlığı" kavramı daha da ön plana çıkıyor. Hangi basın kuruluşunun hangi siyasi yapıyla yakın, hangisiyle uzak olduğunu hesap ettiğinizde, ne yönde yönlendirilmek istendiğini de anlayabilirsiniz. Medya okuryazarlığı aslında işi bu noktada bırakmaz. Anlatılan durumda aslında ne olmuş olabileceğini de algılama yeteneği kazandırır, yönlendirme girişimlerine karşı bir direnç kalkanı geliştirir.
Medya okuryazarı sadece muhalifi olduğu siyasal görüşün propaganda çabalarına karşı savunmaz kendini. Aynı zamanda kendisinin yakın olduğu siyasi görüşün (Ki bu çok daha zordur) dayattığı konfeksiyon düşünce kalıpları arasından da çıkış arar kendine. Her halükarda çeşitli şablonlar arasında tercihini serbestçe yapar ve bu tercihler doğrultusunda kanaat oluşturur. (Ve de oy kullanır.)
Demokratik toplumların temel itici dinamiği olan böyle okurlardır.
***
Mesele sadece siyasetle ilgili bir konu da değil...
Çocuklar, kadınlar, azınlıklar, çevre, hayvanlar gibi konularda bazı kırmızı çizgiler , ticari veya politik çıkarlar için kullanılmayan, üzerinde uzlaşılmış değerler vardır . Bunların evrensel olarak kabul edilmiş standartlar esas alındığında, kötüye kullanım sayılacak durumlarda da medya okuryazarlığı anlamında kendini yetiştirmiş bir birey olabilmek bir meziyet kabul edilir.
Medya okuryazarı, 'Sürüdeki Koyun' olmayı reddeden, bu reddiyenin gerektirdiği nitelikleri edinmiş, takip ettiği medya biriminin manipülatif kullanımına direnebilen, gerek medya, gerek medyanın bilgi sağlayıcısı konumundaki kişiler tarafından yönlendirilmesi mümkün olmayan kişidir.
Daha sağlıklı bir toplum için nesillere küçüklükten itibaren bu yeteneğin kazandırılması gerek. Bu anlamda okullarda konulmak istenen medya okuryazarlığı dersi, bu dersin konulması için yapılan girişimler büyük önem taşıyor.
Yine de bu meselede alınması gereken büyük mesafe var.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com