![AKIL SIR ERMEYEN İŞLER](https://www.degisimmedya.com/image/editor/3437_huseyin-aksakalim.jpg)
AKIL SIR ERMEYEN İŞLER
23 Kasim 2017 08:43:08
Bazı şeyler kafama takılıyor. Değişiklik anı geçtiğinde, süreç esnasında yapılan tüm açıklamaların fos çıktığını, devrim gibi lanse edilen işlerin eski tas eski hamam uygulamalar olduğunu gözlemliyoruz.
Mesela, Eğitim öğretim alanında son dönemde yaşananları görüyorsunuz. Yeni sistem yeni sistem denildi, arkasından yeni bir sınav sistemi çıktı. Buradan anlaşılan sınavların kalktığı veya başka herhangi bir radikal sistem değilmiş demek.
Aslında dershanelerin ortadan kaldırılması hedefleniyor gibi konuşuyordu siyasiler. Fakat gelinen noktada velilerin okul dışı eğitim desteği arayışlarını sona erdirecek bir gelişme anlaşılmıyor. Öyle anlayan varsa beri gelsin.
Eskiden muhalif tavırlı sendikalar eğitim sistemini eleştirirdi. Kimi zaman eğitim politikaları muhalefetin konusu olurdu. Bugünlerde iktidar partisini destekleyenlerin bile eğitim politikalarını eleştirdiği görülüyor. Eğitimin paydaşları arasında gelinen noktadan mutlu olduğunu söyleyebilen yok gibi.
Sahi bu son değişikliği ne diye yapmıştık biz?
ASGARİ ÜCRET
Asgari ücret tespit komisyonu diye bir şey var. Bugünlerde toplanıyor.
Meselenin bir tarafı işverenler. Malumunuz bu kesim çok güçlü, ikide birde bunların borçlarını silmek için torba torba yasalar çıkıyor. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu diye bir çatı örgütleri var. Buna TİSK diye havalı bir kısaltma yapmışlar. Bu kesim, "Asgari ücretin siyasetin konusu yapılmaması gerektiğine" inanıyor, "hükümet-işveren-işçi ilişkisindeki uyumun, çalışma barışının, ekonomik gelişmelerdeki belirleyici etmenlerin başında geldiğini savunuyor," nihayet, "Ülkemizin rekabet gücünü zedeleyebilecek etkenlerden sakınma" uyarısında bulunuyor. Kasap et derdinde demenin başka türlüsü...
Yani lafın Türkçesi, işveren kesimi diyor ki ki, " 'Asgari ücretlinin nasıl yaşayacağı' bu ücretin belirlenmesinde temel kriterlerden kabul edilmesin."
Bu mantığın sesi mi oluyor yani?
İşin işçi tarafına pek bir şey diyemiyoruz. Zira onların herhangi bir konuda karar alma, birilerini zorlama gibi bir derdi yok. İşin pasif tarafı onlar.
Fakat Asgari Ücret Tespit komisyonunda bir de hükümet tarafı var. Hükümet siyasi bir yapı. Genelde gelmiş geçmiş hükümetler, istihdam dengesi diye farazi bir gerekçe ile işverenin sırtına az yük getirmeyi kendilerine iş edinmiş. Fakat hükümet dediğin aynı zamanda siyasi bir yapı. Yani o yapıyı yönetebilmek için oya ihtiyaç duyuyorsunuz. O da işverenlerden ziyade asgari ücretlide var.
Bu anlamda Asgari Ücret Tespit komisyonunda hükümeti temsil edenlerin durumu, "Yemi bir kümesten yiyen, ama başka kümese yumurtlayan tavuklarınkine" benzemiyor mu?
İL Mİ OLALIM BÜYÜKŞEHİR Mİ?
Bir hükümet aynı anda ilçeleri il mi yapalım, yoksa mevcut illeri bütünşehir-büyükşehir filan mı yapalım diye niye çalışma yapar?
Deniliyor ki iktidar partisi kırsaldaki oyları alabilmesine rağmen kent merkezlerinde sıkıntı yaşıyor. Bu yöntemle kent ve kırsalın aynı torbada oy kullanması sağlanacak, kent merkezlerinde seçimi daha kolay alacak.
Gerçi en doğrusu insanların içinde yaşadıkları yerleşim birimini esas alarak oy kullanmasıdır. Yani biri oy verdiğinde, başka bölgelerden ziyade önce kendini düşünmelidir. Böylece temsil daha gerçekçi olur.
Fakat burada küçük yerleşimlerin temsilcileri veya buralarda yaşayanlar bütünşehir, büyükşehir oluşumlarından zarar görecekleri endişesi taşıyor. Anlayacağınız, köy ve beldelerin oyunu almak isteyen bir siyasi parti, buralarda yaşayanların zarar göreceğini düşündüğü bir uygulama ile yukarıda anlatılan sonuçlara ulaşamaz.
O halde nasıl oluyor da uygulamadan zarar görecek taşra oylarını, kent merkezlerini ele geçirmek için kullanmak mümkün olabiliyor?
Akıl sır ermiyor bu işlere
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com