![HAZİRANDA...](https://www.degisimmedya.com/image/editor/3437_huseyin-aksakalim.jpg)
HAZİRANDA...
25 Haziran 2018 09:29:04
Aylardan Haziran, güneş, binlerce kişinin o yana bu yana güz yaprakları gibi savrulduğu köşeli sokakların ortasına tüm öfkesiyle vuruyor sıcağını.
Havada bir şafak duygusu ve alacakaranlık gölgesi birbirine karışıyor. Yarının ne getireceğini bilmeden, el yordamıyla yokluyorsun belirsizliği. Tünelin ucunda bir ışık mı var ne? Gelen beklediğin barış dolu, adil, eşit bir dünya mı, yoksa sirenini çalmadan çuf çuf gelen, birazdan sana çarpacak simsiyah bir şimendiferin farları mı?
Böyle zamanlarda Hasan Hüseyin'in şiiri takılır aklına...
İşten çıktım
Elim yüzüm üstüm başım gazete
Karanlıkta akan bir su
Gibi vurdum kendimi caddelere
Hava leylâk
Ve tomurcuk kokusu
***
Nazım...
Dört nala gelip uzak Asya'dan, bir kısrak başı gibi Akdeniz'e uzanan bu memleket...
Her ferdinin öbürü kadar aziz olduğu bir geleceğin özlemiyle birbirinin gırtlağına çöken öfkeli bir toplum...
Orhan Veli "Her şeyi söylemek mümkün, iyice yaklaşmışım, duyuyorum, anlatamıyorum" diyor. Her şeyi söylemenin mümkün olduğu bir dünya özlemiyle, birbirini susturmaya çalışan insanlardan oluşan bir toplumda yaşamak da var.
Yaşamanın bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine olduğu bir memleket...
Herkesin bizden olduğu, "Öteki"nin sadece bir gösterme sıfatı olarak kullanıldığı bir toplum özlemiyle, kendi gibi olmayanları sindirmek için kaşlarını çatan, ellerini sallayan, öfkelerini kusan insanlar...
Özgürlük dediğin, birinin sana sunduğu değil, senin savunabildiğin şeydir. Kendini savunabildiğin sürece kırk katlı kilit altında, çelik kuşaklı kapıların, taş duvarların ardında bile özgür olabilirsin.
Sarı güneşin, mavi göğün altında, humuslu, killi toprağın üstünde, göz alabildiğince ufka uzanan ferah bir coğrafyada bile özgürlüğü hissedemeyebilirsin.
Uçsuz bucaksız bir çölün ortasındaki bir kayalığın dibindeki bir münzevi bile ağaçlara, denize, havaya, insanlara karışabilirken, onbinlerce kişinin bar bar bağırdığı bir meydanda bile yalnız kalmak mümkün nedense.
***
Şiir, zihninin en umulmadık köşelerinden, sular çekilirken yüzeye çıkan midyelerle kaplı bir kayalık gibi çıkmaya devam ediyor...
Gece leylâk
Ve tomurcuk kokuyor
Bir basın işçisiyim
Elim yüzüm üstüm başım gazete
Geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
Şuramda bir çalıkuşu ötüyor.
Dünyada gerçekte yapabileceğin tek şey kendin olmaktır. Ne kadar istesen de sahnedeki bir pop yıldızı, fildişi kulesinde hayal kuran, dizelerden oluşan tuğlalarını üst üste koyan şair, bir tepeden insanların kan ter içinde didindiği savaş alanına bakan komutan sen değilsindir. Sen ancak kendin olabilirsin.
İnsan bir ada değildir tek başına, anakaranın bir parçasıdır. Bu yüzden Avrupa'dan bir kaya parçası eksildiğinde sen de eksilirsin, bu yüzden sorma çanların kimin için çaldığını, çanlar senin için çalıyor, der Donne.
Yine de başkaları için bir şey yapamazsın. Tüm yapabileceğin kendin için bir şey yapmaktır. Bir çocuğun başını okşamak kendini iyi hissettirir. O çocuğun kendisini iyi hissedeceğini düşündüğün için iyi hissedersin. Bir dostun, akrabanın cenazesinin ardından gözyaşı dökerken, ağladığın aslında kendi mahrumiyetlerindir. Terk-i alem edenlerle yaşadığın güzel anıların bir daha yaşanamayacağına hayıflandığındandır keder gözyaşları...
***
Ve Haziran ayında milyon çeşit kristaller halinde bembeyaz, lapa lapa yağan karı özlersin. Tıpkı Zemheri ayında güneşli, güzel bir Haziran ayının sıcak hafta başı gününü özlediğin gibi.
Eğer güzel olanı hayal etmezseniz ona ulaşamazsınız zaten.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com