UYGULAMA NASIL OLACAK?
09 Temmuz 2018 11:57:51
Cumartesi günü 27. Dönem TBMM toplandı. Yeni seçilen milletvekilleri yemin etti. Pazartesi günü, yani bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yemin edecek ve kabineyi açıklayacak.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dediğimiz yeni sistem böylece başlayacak ve cumhuriyetin kuruluşundan bu yana sistemi oluşturan parlamenter rejim geçmişte kalacak.
Hükümetin başı Cumhurbaşkanı oluyor, başbakanlık kurumu ortadan kaldırılıyor. Uyum amaçlı KHK geçtiğimiz günlerde yayınlandı ve fiilen Başbakan ve Başbakanlık ifadelerinin geçtiği her yere Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı ifadeleri konuldu.
Sistem gereği Cumhurbaşkanı bakanları Türkiye Büyük Millet Meclisi dışından atayacak. Meclisten bakan atanması halinde atanan kişinin vekilliği düşecek. Eskiden de meclis dışından bakan atanabiliyordu ama esas olarak bakanlar meclisten çıkıyor ve vekilliği de devam ediyordu. Meclis ve hükümetin iki ayrı varlık olduğunu vurgulamak ve yasama ve yürütme organının birbirinden kesin olarak ayrılması için düşünülmüş bir düzenleme bu.
Öte yandan Cumhurbaşkanı yardımcıları kurumu da ihdas edildi. Muhtemelen kabinenin açıklanmasıyla bu makamlarda da kimin oturacağı belli olacak.
***
Tarihi bir dönüm noktasındayız. Yeni dünyayı henüz eskisiyle kıyaslayabilecek verilere sahip değiliz. Şu an itibarıyla aşağı yukarı bildiğimiz yukarıda anlatılanlar kadar.
Buna Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verildiğine bakmayın. Düpedüz başkanlık sistemi bu. Yakında Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi gibi uzun bir başlık yerine doğruca Başkanlık sistemi demeye başlarız.
Burada uygulamanın nasıl olacağına ilişkin itirazlar da var. Fakat bundan önce bazı eksikliklere de dikkat çekmek gerekiyor. Demokratik başkanlık sistemlerinde çok katı bir kuvvetler ayrılığı vardır ki şu anda hükümet ve meclisin birbirinden ayrılmış olması bunu sağlamak için yeterli görünmüyor. Çünkü cumhurbaşkanının partinin genel başkanı olması nedeniyle, mecliste partisinin ne ölçüde temsil edildiği her iki kurum için bağlayıcı sonuçlar, hatta aşılması gereken sorunlar getirme potansiyeline sahip. Başkanlık sisteminin iyi işlediği yerlerde, başkan ve yönettiği hükümet, meclisle sadece denetim ilişkisi içindedir ve bir kez başkan seçildikten sonra kendi partisi de onu denetleyenler arasında saf tutmaya başlar.
Sonra bizim seçim sisteminde, daha doğrusu siyasi partiler yasasında liderlerin belirlediği vekiller meselesi de bu anlamda kuvvetler ayrılığı ilkesinin işlemesine engel oluşturuyor. Bunun aşılması için dar bölge sisteminde seçimlere gidilmesi ve vekillerin partilerin genel merkezlerinden ziyade tabana bağımlı olması daha doğru sonuç verebilirdi. Nitekim, bugün başlayacak olan hükümet sisteminin kurucularından Prof. Dr. Burhan Kuzu, bu konuda bir eksiklik olduğuna ilişkin beyanlarda bulundu geçenlerde.
Önceki sistemde Cumhurbaşkanı yasama, yürütme ve yargı erklerinin uyumlu çalışmasını sağlama görevine sahipti. Yani cumhurbaşkanı bu güçler ayrılığı dengesini kolluyordu. Yeni sistem, dolayısıyla yürütmeyi temsil eden partili cumhurbaşkanının yargı organları üzerinde de önemli ölçüde tasarruf sahibi olmasını sağlıyor.
Dikkate alınması gereken bir başka şey de, çeşitli partiye gönül verenlerin bundan sonra bir tutum değişikliği yaşamadıkları takdirde ortaya çıkabilecek sorunlar... Bir siyasi parti mensubu, diğer bir siyasi partinin genel başkanını eleştirir. Bu durumda diğer siyasi partinin genel başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı da oluyor. Nitekim işleyen başkanlık sistemlerinde başkanlar eleştirilere, hatta soruşturmalara dahi maruz kalırlar. Bu yüzden iktidar partisi taraftarı kişilerin, cumhurbaşkanlarına yönelik eleştirileri daha rahat sineye çekebilmesi gerekiyor. Bunu daha önceki gibi algılamamak gerek. Önceki dönemde cumhurbaşkanları siyasi geçmişi ne olursa olsun, seçildikten sonra partiler üstü kabul ediliyordu. Bugün ise cumhurbaşkanı seçildiğinde böyle bir nitelik kazanmıyor. Eğer seçmen bu vasfı kazanmaktan imtina eder veya ettirilirse, iktidar partisi mensuplarının kendini devletin yerine koyarak diğer siyasi görüşlere karşı haksız bir üstünlük elde etmesi kaçınılmaz olacaktır.
***
Peki uygulama nasıl olacak?
Bunu kestirmenin şu an itibarıyla sağlıklı bir yolu yok. Burada şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ne yapacağı gelmesin akla. Diyelim ki Erdoğan sakıncaları minimize etmeye çalışan bir profil çizdi. Ne olursa olsun iki dönemden fazla cumhurbaşkanı olamıyor. Bu da en fazla on yıl demek. Zira erken seçim kararı alınması halinde cumhurbaşkanlığı görevi de sona eriyor ve iki dönemin boyu hayli kısalıyor.
Mesela, 2015 seçimlerinde 7 Haziran'da bu seçim yapılmış olsaydı, 1 Kasım'da seçim yenilendiğinden Cumhurbaşkanı birinci dönemini tamamlamış olacaktı (Seçim yenilendiğinde cumhurbaşkanının süresi biter mi ayrı bir tartışma konusu olabilir ama Erken seçim halinde mutlaka süre bitiyor) Aynı cumhurbaşkanının 1 Kasım'da da seçildiğini varsayın. 24 Haziran 2018'de ikinci dönemi de bitmiş olacaktı. Yani iki dönem bu periyotta üç yıl civarında sürmüş oldu.
Bu ara notun ardından şunun değerlendirilmesi gerekiyor. Devlet idaresi kişilerin kimliği ve karakterine bağlanamayacak kadar çetrefilli bir şeydir. Cumhurbaşkanının kimliği, sistemin kusurlarını minimize etmeye uygun olduğu durumla, bu kusurlar üzerinden baskı kurmaya çalışan bir cumhurbaşkanının olduğu durum arasındaki fark büyük olursa, bunun sistemsel ve kurumsal yönünün aksadığını düşünmek, buna meydan vermeyecek düzenlemeleri, sistemin kurulduğu ilk dönemde gerçekleştirmek gerekmez mi?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com