KARGAYI KILAVUZ KILMAK...
02 Agustos 2018 08:43:11
Gelecek bilgili nesiller ister.
Bu nesilleri yaratmak, eğitim sistemiyle ilgili bir meseledir. Memleketin en temel meselelerinden biridir bu.
Konu öyle hassas bir konu ki kursaktan atmak yerine istatistik veriler üzerinden düşünmek daha doğru olacak.
Mesela, Türk insanının ihtiyaç listesinde kitap okumak 235. Sıradaymış, günde 1 dakikamızı kitap okumaya ayırıyormuşuz. Oysa televizyon için yaklaşık altı saat, internet için 3 saat ayırıyoruz.
Bugün itibarıyla 1965 yılına göre üniversite mezunu sayısı onbeş kat artmasına rağmen, kitap okuma alışkanlığı yüzde on düşmüş.
***
Üç yılda bir açıklanan Uluslararası Pisa testi, ülkelerin öğrencileri arasında bilim, matematik ve okuma oranları konusunda veriler içerir.
2016 yılında açıklanan, 72 ülkede, 15 yaşındaki 549 bin öğrenci arasında yapılan araştırmaya dayanan Pisa raporuna göre Türkiye 50. Sırada yer alıyor. Sadece sıralamanın bir şey ifade etmediğini düşünenlere dipnot(Kapak olarak dersek daha iyi anlaşılır mı?) olarak önceki testlere göre Türk öğrencilerin giderek gerilediğini de ifade edelim.
***
Üniversite sınavı iki aşamada yapıldı bu sene. Birincisi Temel Yeterlilik Testi (TYT), ikincisi de Alan Yeterlilik Testi (AYT).
2018 yılı Temel yeterlilik testine 2 milyon 260 bin 273 aday katıldı. Bu adayların sorulara verdiği doğru cevapların ortalaması şöyle:
Türkçe dersinde 40 soruya karşılık 16,17 doğru cevap,
Sosyal Bilimler derslerinde 20 soruda 6 doğru cevap,
Temel Matematik dersinde 40 soruda 5,6 doğru cevap
Fen bilimleri alanında 20 soruda 2,8 doğru cevap.
***
Alan Yeterlilik sınavına biraz daha rafine öğrenciler katılır. Ne de olsa TYT'yi geçemeyenler bu sınava katılmıyor.
Burada öğrencilerin sorulara verdiği doğru cevapların ortalaması şöyle:
Matematik 40 soruda 3,9 doğru cevap,
Fizik 14 soruda 0,4 doğru cevap,
Kimya 13 soruda 1,1 doğru cevap,
Biyoloji 13 soruda 1,6 doğru cevap.
***
Sayılar gösterge kabul edilirse, AYT'ye katılan ve sayısal puanı hesaplanan 1 milyon 248 bin öğrenciden 428 bini tercih yapma şansını kazandı. Tercih yapmak için en başarılı sıralaması gerekmiyor. 180 puanı aşan herkes tercih yapabiliyor. Her üç öğrenciden yaklaşık ikisi baraj altında kaldı yani...
Sözel puanda işler biraz daha iyi görünse de genel anlamda iç açıcı değil. 1 milyon 226 bin öğrencinin sözel puanı hesaplandı. 904 bin öğrenci barajı geçti. Dört öğrenciden biri sistem dışı kaldı.
Eşit ağırlık puanı hesaplanan 1 milyon 489 bin öğrenciden 735 bini barajı geçti. İki öğrenciden biri sistem dışında...
***
Bugününüzü karanlık görüyorsanız haklısınız. Fakat çocuklarına bilim öğretmekte başarılı olamayan bir ülkenin geleceğinden daha fazla endişe etmek gerekir.
Aslında eğitim konusuyla fazla ilgilenilmediğinden değil. Bu alan en fazla ilgi duyulan alanlar arasında olmasa bu kadar sistem arayışı olmazdı.
2000'lerde sınavla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına Liselere Giriş Sınavı (LGS) ile yerleştirme yapılıyordu.LGS, 2005 yılında kaldırılıp, yerine Ortaöğretim Kurumlarına Giriş Sınavı (OKS) getirildi. 2008 yılında bu sistem de kaldırıldı, yerine üç aşamalı Seviye Belirleme Sınavı (SBS) getirildi. 2010'da yeniden tek sınav sistemine dönüş yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı 2013 yılında bir kez daha sınav sistemi değişikliğine giderek, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavını duyurdu. Bugünlerde öğrenciler yine LGS başlığı altında bir dizi sınava giriyor.Bugünkü hükümetin İmam Hatip liselerinin sayısını arttırmaya yönelik çabaları da hüsranla sonuçlandı. Bu okul türü, Fen Liseleri, Özel Liseler, Anadolu Liseleri gibi okulların başarısının yanına bile yaklaşamadı.
Buraya kadar anlatılanları ben söylemiyorum. Bunlarla ilgili verilerin tamamına basındaki haberlerden ulaşabilirsiniz.
***
Anadolu bilgeliği kimi zaman lafı cuk oturtur. "Hatice'ye değil, neticeye bak" derler. Eğitim alanı söz konusu olduğunda, ne kadar yatırım yapıldığına değil, gelinen noktaya bakmak gerekir.
Taa Köy Enstitülerinin kuruluşu ve kapatılışı sürecinden başlayarak eğitim alanı siyasi mülahazalarla düzenlenmeye çalışılmış, kimi zaman siyasi partiler belli okul türlerini kendilerine taraftar yetiştiren kurumlar olarak algılamış, kimi okul türlerini ise kendileri için tehdit saymıştır. Bu durum, eğitime bilimsel değil, önyargısal yaklaşıldığını inkar edilemez şekilde gözümüzün içine sokuyor.
Hani bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmakla ilgili olumsuz bir söz vardır. Bu sözü bir adım daha ileri götürelim. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanları icra makamlarına getirirseniz, sonuç "Kılavuzu karga olanla" aynı olur.
Konuyu hiç politize etmeyelim. Söylenecek öyle çok şey çıkar ki kimse içinden çıkamaz.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com