CHP... CHP... CHP...
10 Eylül 2018 10:05:30
Bu yazıyı yazdığım cumartesi günü ve sizin okuduğunuz pazartesi günü arasındaki Pazar günü, yani 9 Eylül günü, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kuruluş yıldönümü.
CHP, Türkiye'nin en eski partisi. Cumhuriyetin kendisiyle yaşıt, kimi görüşlere göre Cumhuriyetin özütünü içeren bir parti... Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren, 23 yılı tek parti dönemi olmak üzere 27 yıl boyunca ülkeyi yönetti. Daha sonra da çeşitli dönemlerde koalisyon hükümetlerinin küçük veya büyük ortağı olarak iktidar oldu ama tek başına hiç iktidara gelemedi.
Bugün, Türkiye'de iç meseleleri en fazla konuşulan parti hangisidir, on yıl önce hangisiydi, yirmi yıl önce hangisiydi derseniz, açık ara CHP hep başı çekmiştir.
Bunun nedeni nedir dersiniz?
***
Başlığı üç adet CHP olarak konulması sükse olsun diye değil. Gerçekten de üç CHP'den söz etmek mümkün.
Bunlardan birincisini, Cumhuriyeti kuran kadroların inşa ettiği, altı ok sembolüyle ifadesini bulan, kimi zaman farklı görüşlere saldırgan denilebilecek tavrı, tavizsiz, jakoben bir tutum olarak tarif edilebilecek bir anlayış oluşturuyor. Kimi zaman demek gerek, zira Türkiye'de aydınlanma geleneğinin inşasında önemli bir rol üstlenen, kul ve vatandaş arasındaki dönüşümü gerçekleştiren, kadınların sosyal ve siyasal hayatta yerini almasını sağlayan bu anlayışı büsbütün yok saymak çok büyük haksızlık olacaktır. Özellikle tek parti döneminin ikinci dönemi diyebileceğimiz milli şef dönemi uygulamaları çokça eleştirilir ama bu dönemde devletin ceberrut yüzü olarak görünen kamu temsilcileri, aynı zamanda daha aydınlık, daha mutlu, daha eşit ve özgür bir geleceği arzulayan idealist kişilerdi.
İkinci CHP'yi ise merhum Bülent Ecevit'in 'Ortanın Solu' tanımı, 'Bu düzen değişecek' sloganıyla çerçevelediği sosyal demokrat kimlik oluşturuyor. Temelde Cumhuriyet değerleri veya altı ok ile tarif edilen değerlere de sahip çıkmakla birlikte, bu kimlik, farklı inanç ve görüşlere hürmet eden, onları eşit algılamayı savunan, refahın toplumun daha alt ve geniş katmanlarına yayılmasını savunur. Bu kesimin zayıf karnını ise soğuk savaş travmalarının Türkiye'de yarattığı derin husumetler oluşturur. Toplumun büyük bölümü bu anlayışa karşı aşılması neredeyse olanaksız, katı bir önyargı duvarına sahiptir. Yine de çoğu siyasi analizci, CHP'nin asıl ufku açık kesiminin bu grup olduğu görüşündedir.
Üçüncü CHP ise son dönemin pragmatist anlayışlarıyla palazlanan bir kesimdir. Bu kesim, CHP'nin Ulusalcı veya Sosyal Demokrat kimlikleriyle iktidara gelmesinin mümkün olamadığını, sağ kesimlerden de oy almak için soldan merkeze doğru yanaşmasını savunur. Bugünkü CHP içinde özellikle liberal kanattan transfer olmuş çok sayıda bu görüşe sahip kişi vardır. Bunlara göre CHP bir siyasi partidir, siyasi partilerin amacı iktidara gelmektir, bunun için yapılabilecek her şey yapılmalı, belki devletçi veya sosyal demokrat görüşlerden taviz vermelidir.
***
CHP'de bugün itibarıyla sorulan veya sorulması gereken soru, hangi kimlikle devam edileceği şeklindedir. Bir siyasi parti, muhalefet ettiği partilerin görüşüne yanaşmak suretiyle iktidara yürümeye niyetlendiğinde, aynı siyasi parti kabul edilebilir mi? Mesela, AK Parti kadar muhafazakar bir çizgiye gelmiş olsa, CHP'nin iktidara gelmesinin, temel ilkeleri savunanlar açısından nasıl bir anlamı olurdu dersiniz? Muhtemelen hiç. Doksan beş yıllık ömrünün altmış sekiz yılını iktidara tek başına gelmeden geçirmek, ortalama CHP seçmeninin geleceğe bakışını nasıl etkiler dersiniz? Çok ama çok etkiler. Öyle ki bu partiye oy vermek isteyenlerin kararını değiştirmesine bile yol açabilecek olumsuz bir unsur bu.
CHP seçmeninin içinde kaldığı ikilem budur. CHP'de yıllardır tartışılması bir türlü bitmeyen meselenin kökü budur. Mesele sadece genel başkanların gelmesi gitmesi meselesine indirgenemeyecek kadar derin bir konudur.
Bugünlerde yine genel başkanlık ve seçim sonuçları üzerinden bir tartışma yürütülüyor. CHP yolun sonuna gelmiş olabilir mi diyenler var. Ne diyelim? Bir parti iktidarın görkemiyle taçlanan siyasi partiler tarihin çöplüğünde yerini alırken, hiç iktidar olmadan doksan beş yıl boyunca hayatta kalabiliyorsa, kemikleri kendisi hakkında kötü kehanetler yumurtlayanlardan daha sağlam demektir herhalde. Türkiye'de aydınlanma geleneği ve mirası sona ermeden, hangi CHP'nin genel başkan adayı göreve gelirse gelsin, altıokun temsil ettiği siyasi hareket de sona ermeyecektir.
Siyaset birçok disiplinin bir araya gelmesini gerektirir. Hadi nezaketi de bu disiplinlerden biri olarak kabul edelim ve oy verin vermeyin, Türkiye 'nin bugüne gelmesinde önemli roller üstlenen bu siyasi hareketin, CHP adı altında örgütlenmesinin doksan beşinci yıl dönümünü hep birlikte tebrik edelim ve siyasi hayatının başarılarla devam etmesini dileyelim.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com