mhamdiguner@hotmail.com
NEBE' (AMME) SURESİNİN MANA VE MESAAJLARI (1)
29 Eylül 2018 13:56:37
Günerle Cuma Sohbetleri
Halkımızın "Amme" diye bildiği bu sure Kur'an-ı kerimin 78. Suresi olup 40 ayetten oluşmaktadır. Bu surenin cenazelerin arkasından yapılan toplantılarda okunması çok yerinde bir hareket olur. Meslektaşlarımız bazen bu sureyi de okumaktadırlar. Bu surenin hemen her cenaze merasiminde okunması mümkün olmasa bile zaman zaman okunmalı, Hiç değilse Kıyame suresi ile münavebe yapılarak tilavet edilmelidir. Yani bu iki sureden biri mutlaka değilse bile müsait zamanlarda okunmalı ve açıklanmalıdır. Şunu da hemen ifade edelim ki açıklamaları yapılmadan hiçbir surenin yeteri kadar sevap getireceğini ummayalım. Açıklamadan okunmaları ancak %10 sevap getirebilir; ama açıklamaları yapıldığı zaman %100 (yüzdeyüz sevap getireceklerini söyleyebiliriz. Bu düşüncelerle tefsir ve tabirimize başlayalım:
Önce ilk beş ayeti ülkemizde kullanılan Latince harfleriyle yazmaya çalışalım. AMME YETESEAELÜN, ANİNNEBE'İL'AZİYM, ELLEZİ HÜM FİHİ MUHTELİFUN, KELLA SEYA'LEMÜN, SÜMME KELLA. SEYA'LEMÜN. Meali kısaca şöyle verilebilir: Neden soruşuyorlar ? (birbirlerine soruyorlar), ihtilaf içinde oldukları çok büyük bir haberden (olaydan) soruyorlar. (söyleyin onlara) Kendilerine gelsinler onlar yakında bilecekler, sonra yine kendilerine gelip bilecekler.
Dördüncü ayette "yakında bilecekler" ifadesi ölürken yani canlarını verirken bileceklerine işaret ederken beşinci ayette "sonra yakında bilecekler) ifadesi büyük toplantının gerçekleşeceği "mahşer" için dirilmeye işaret etmektedir. Dört ve beşinci ayetler "Kendinize gelin! Onların 'kıyamet kopacak mı? mahşer kurulup hesap sorulacak mı?' gibi sorularına kapılıp şüpheye düşmeyin" manasını da içermektedirler. Yani burada "kıyametin kopacağı ve mahşerin kurulup tüm insanların hesaba çekileceğinden şüphe etmeyin" uyarısı yapılmaktadır.
Bu ayetlerde verilen bilgilerden şüpheye düşenlerin şüphesini gidermek için de altıncı ayetten 16. Ayete kadar şöyle uyarı yapılmaktadır: "Biz yeri (dünyayı) beşik, dağları çivi yapmadık mı, sizi (erkek ve dişi olarak) çift yaratmadık mı? Uykunuzu yenilme, geceyi giysi, gündüzü de geçimlik yapmadık mı? Üzerinize yedi güçlü (gök) bina etmedik mi? şiddetle yanarak her tarafı aydınlatan bir lamba (güneş) yaratmadık mı? tane ve ürünleri, dalları birbirine girmiş bahçeleri çıkarmak için sıkıcılardan (bulutlardan) bol bol dökülen su (yağmur) indirmedik mi?"
Yüce Mevla kıyametin kopacağını ve hesap sormak için mahşerin kurulacağını bildirmesinin arkasından bu gerçeğe inanamayan olabileceğini bildiği için hemen arkasından da astronomik, jeolojik, biyolojik ve biyolojinin bir bölümü olarak da botanik olayları meydana getirdiğini ifade ederek "bunları yapan ben kıyameti koparmaya ve mahşeri kurmaya da kadirimdir" mesajını da vermeyi ihmal etmemiştir.
Şimdi Allah'ın gücünün her şeye yeteceğini ortaya koyan bu astronomik (atmosferle ilgili) jeolojik (yerle ilgili), biyolojik (hayatla ilgili) olayları izaha çalışalım:
Yüce Allah "Biz yeri beşik yapmadık mı?" ifadesini kullanırken çok önemli bir hususa temas etmektedir şöylece: bilindiği gibi eskiden beri kullanılagelen beşikler çocukların üzerine yatırılıp bir öteye bir beriye sallanarak uyutulduğu bir araçtır. Allah dünyayı buna benzetmekle son asırlarda keşfedilen yerin salınımını da bize hatırlatmaktadır. Üzerinde yaşadığımız yer (dünya) tam yuvarlak olmayıp önceleri elips dedikleri, aslında kendine ait (geoit) şeklindedir. Tam yuvarlak olmayan biraz uzunca karpuz şeklinde diyebiliriz. İşte dünyamız bu şekliyle güneş sisteminde yüzerken güneşe karşı tam dik olmayıp 23.27 derece eğik bir konumdadır. İşte bu eğiklik devamlı olarak 23.27 derecede kalmıyor. Bazen eğikliği artarken bazen da azalmaktadır. Kanaatime göre öğle vaktinin her zaman tam 12.00 de veya ileri saat uygulandığı dönemlerde 13.00 olmayıp bazen 11.48'e veya 13.48'e kadar ileri gelmekte bazen da 12.18'e veya 13.18'e gerilemektedir. İşte dünyamızın salınımının bir sonucu olan bu durum fennin çok yakın bir geçmişte vakıf olduğu bir husus iken Kur'an-ı kerimin bunu 1400 yıldan beri dile getirmesi onun insan kelamı değil Ancak Yüce bir yaratıcının sözü olduğunu ispat eder ki inanmamak mümkün değildir.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com