O KONUDAN BU KONUYA...
10 Ekim 2018 08:40:56
Haberlerde görmüşsünüzdür, Bartın'da bir özel şirket bünyesinde çalışan işçilerden 207'si kapının önüne konuverdi.
İşçilerin iki aya yakın alacakları şirkette duruyor. Kıdem tazminatı var, ihbar tazminatı var. Başka özlük hakları filan var. Konu devlet olsa, sendikanın elinden bir şeyler gelir diyeceğim ama daha önce Alacaağzı'nı da işleten bu şirket, Nasrettin Hoca'nın tutumuyla, "Para yok ama vade ne kadar istersen var" pozunda durumdan sıyırmaya ulaşıyor.
İşçiler ise bu alacaklarını alabilmek için işyeri önünde eylem yapıyor. Kimileri yüksek bir kuleye çıkarak, alacaklarını alana kadar inmeyeceklerini söylüyor. Sendika işçiler haklarını alana kadar eyleme devam edeceklerini açıkladı.
Bunları zaten biliyorsunuz. Asıl görmemiz gereken bu olayın bize neyi gösterdiği... İş kazaları, işçilerin hak edişleri, kaçak ocaklar filan... Hepsini bir araya getirdiğinizde varmanız gereken tek sonuç var. Sadece hükümetin inadı nedeniyle süren bu düzen değişmeli...
Özel sektör yeraltı madenciliği işini beceremedi... Yeraltı madenciliği yapılacaksa kamu eliyle yürütülmeli...
ÖNSEÇİM
Bizde meseleleri en basit şekliyle ele almak gibi bir hastalık vardır.
Mesela milletvekili ve belediye başkan adaylarını önseçimle mi belirleyelim, yoksa merkez yoklamasına devam mı edelim? Bir kısım siyasetçibu tartışmalar her zaman olduğu gibi CHP'de oluyorönseçimin şart olduğunu, en sağlıklı seçimin, delegenin oylarıyla gerçekleşebileceğini söylüyor. Buna karşı olanlar da böyle olduğunda bölgesel dengelerin ayarlanmasında sıkıntılar olabileceğini, parti içi taassubun ülkenin yetiştirdiği değerlerin önünü tıkayabileceğini söylüyor.
Bu iki grup su ile yağ gibi. Ne kadar iç içe girerlerse girsinler zeytinyağı suyun üstüne çıkıyor, birbirine karışmıyorlar.
Önseçim elbette ki tercih edilmesi gereken yöntemdir. Fakat son önseçim denemesinde delegelerin parti içi mücadelesinin parti içinde amaç birliğini nasıl zedelediğini hep beraber gözlemledik. Sonucun delegenin ülke ve bölge yararına en iyi olacağına inandığı adayların lehine mi, yoksa delegenin işini en kolay gördürebileceği veya bu vaadi veren adayların lehine mi sonuçlandığını sorgulamak gerekiyor. Belki önseçimin delege değil, üye bazında yapılması biraz daha ehven görülebilir, belki anket-önseçim bileşimi bir modelle başlayıp demokratik kültür kurma arayışına girilebilir. Ne olursa olsun, mevcut, bilakaydüşart önseçim modelinin artıları varsa, eksileri de var.
Öte yandan, merkez yoklaması sistemi de liderin iki dudağı anlamına gelmiyor. O iki dudağa gelene kadar eğilim yoklamaları, merkez yöneticilerinin görüşleri, teşkilatların değerlendirmeleri falan da dikkate alınıyor. Bunda da sıkıntı genel merkezlerin kendilerine yakın isimleri seçtirmek suretiyle parti içi iktidarlarını sağlamlaştırmayı, bir sonraki seçimde iktidara gelmenin yerine ikame etmesi... Gün oluyor, partide genel başkanın kim olacağı, devlet başkanının kim olacağından daha önemli olabiliyor.
Çözüm konuşmak. Kavga edeceğine müzakere etmekte... Ama onu kim kaybetmiş ki biz bulalım!
***
Geçenlerde Değişim Muhabiri olarak, Kitap Fuarı etkinliği kapsamında konferans veren Eğitimci Yazar Vehbi Vakkasoğlu'nun konuşmasını dinledim. Mehmet Akif Ersoy'u kendi çerçevesinden, muhafazakar bir yorumla anlattı.
Bana ilginç gelen, SMS yoluyla konferansın bilgilendirilmesi yapılmasına rağmen, ilçenin kalabalık basın ordusunu tek başına temsil etme mecburiyetim oldu. Daha da ilginci, kendi düzenlediği toplantıda Ereğli belediyesi'nin belediye başkan yardımcısı seviyesinde bile temsil edilmeyişi oldu.
Daha önce aynı fuar etkinliği kapsamında ismi tartışmalara konu olan Yavuz Bahadıroğlu gelecekti de ilçedeki tepki nedeniyle gelmedi. İnsanın aklına Bahadıroğlu olayında sütten ağzı yanan belediye yönetiminin, Vakkasoğlu'nda yoğurdu üfleyerek mi yediği geliyor.
Kitap fuarı kapsamında hep muhafazakar yazarların davet edilmesi de olayın güzelliğini gölgeleyen başka bir unsur olarak dikkat çekti.
Çok mu önemli? Eğer okuyan ve böyle etkinlikleri takip eden biriyseniz öyle... Demek ki çok kişi açısından kayda değer bir şey değil.
Yine de geçtiğimiz haftanın teferruatı olarak görmekte yarar var.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com