BİN BEŞ YÜZ İŞÇİNİN TAKVİMİ
11 Aralik 2018 08:58:11
Türkiye Taşkömürü Kurumu'na bin beşyüz pano üretim işçisi alınması için karar Resmi Gazete'de yayınlandı. Henüz takvimi bilmiyoruz.
Takvimi bilmiyoruz derken, görünen kısmı konusunda bir iki kelam etmekte yarar var. 24 Haziran seçimlerinden on dokuz gün önce Zonguldak'a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TTK'ya önce bin, sonra 500 olmak üzere iki grup halinde toplam bin beşyüz işçi alınacağını açıklamıştı. Anlayacağınız seçim çalışmaları için yapılan bir açıklamaydı bu.
Bugün seçim sathı mailine girmiş durumdayken, bu işçi alımı için karar Resmi Gazete'de yayınlanmış oldu. Hayırlı uğurlu olsun. Keşke hayatımızda güzel dokunuşları seçim öncelerinde değil de seçimlerin hiç konuşulmadığı ortamlarda halledebilseydik diye geliyor insanın aklına. O zaman bu kararı alanların kendilerini değil de gerçekten halkı ve bu karar örneğinde olduğu gibi Zonguldak'ı düşündüğünü daha iyi bilebilirdik. Ama olsun, vesile olmuştur da böyle olmuştur.
Kaldı ki bunun politik bir sonucu olacağını düşünmek için erken. Zira muhalefet partilerinin Zonguldak'a işçi alımı konusunda daha cömert teklifleri vardı. Dahası TTK'nın işçi açığını bin beş yüz işçi kapatmıyor. Olsa olsa ağza bir parmak bal çalınması olabilir bu. TTK'nın Amasra'da da şubesi bulunduğundan bu kadar işçinin Zonguldak'ın ekonomisini ayağa kaldıracak bir doping etkisi yapmasını beklemiyoruz. Ancak koma halinin daha kötüye gitmesinin önüne geçecek bir pansuman tedbir olarak görmek gerek.
Takvim konusu yine de muamma. Zira kurum iş ve işlemleri uygulamakta yetkili ama takvimi maliye ve hazine bakanlıkları belirleyecek. Buradan benim anladığım, hazine ve maliye uygun bulana dek bu işlem gerçekleşmeyecek. Fakat seçimden önce bu konuda bir çalışma yapılmazsa, seçimden sonra halledeceğiz diyerek elde edilecek siyasi cazibe, yerel seçimlerde sınırlı bir etkiye sahip olacak.
NEDEN PANSUMAN?
TTK'nın ayakta tutulması, devlet eliyle yapılan madenciliğin tarihe gömülmemesi
açısından önem arz ediyor.
Biliyorsunuz devlet politikaları, TTK'nın peyderpey özelleştirilerek rödevans sistemiyle bu işin çözülmesi yönünde. Doğrusu bu ekonomik de olabilir. Fakat her iş kazasında rödevans sistemini getirenlerin siyasi sorumluluğu da gündeme gelecektir. Dahası, bu şekilde faaliyet gösteren işletmelerin, işçilerin örgütlenmesi, özlük hakları, sendikal girişimler ve uygulamalara direnç gösterdiğini önceki tecrübelerimizden biliyoruz. Kurum içinde aynı işe farklı ücret uygulamalarının önüne geçilmesi bir türlü mümkün olamadı.
Bin beşyüz işçinin alınması, bu sorunların hiçbirini ortadan kaldırmıyor. Aha şuraya yazıyorum, bu bin beş yüz işçi alındığında bunlar için de öncekilerle farklı bir ücret sistemi geliştirilecek. GMİS büyük ihtimalle bu bin beş yüz işçinin ücretinin de diğerleriyle aynı seviyeye getirilmesi için ilk toplu sözleşmede ısrar edecek, devlet ayak direyecek.
Şunu da yazalım. Bin beş yüz işçi eğitimlerini tamamlayıp yeraltına girdiğinde, yeniden işçi alınması için TTK'nın ve sendikanın girişimleri de son bulmayacak. Bir sonraki seçimde, (erken seçim yapılmazsa) muhtemelen 2023 yılının ilk aylarında yeniden işçi alınacağı sözü verilecek. Bu kafayla gidilirse o da bin işçi civarında olacak. Zira burada mesele kurumu ayakta tutmak değil. Siyasi rant elde etmek.
Yukarıda da belirtildiği üzere, keşke böyle olmasa da seçim yokken TTK'nın veya Zonguldak'ın böyle bir ihtiyacı olduğu teşhisi üzerinden yeni bir işçi alımı yapılsa. O zaman biz de deriz ki görünen köy kılavuz istemiyor. Gerçekten hükümet Zonguldak veya TTK için bir şeyler yapmak istiyor.
Fakat düşük ihtimal bu...
***
Sosyal medyada yorumlara bakıyorum da "Devletin vergileriyle üretim karşılığını veremeyen işçilere maaş verilmesinden" dem vuranlar var. Bunlara şaşıyorum.
Niye iki maden işçisi yaşamını kaybettiğinde insan hayatını, emeği kutsayanlar çoğunluktayken, normal zamanlarda güçlü bir işçi sınıfının Türkiye'nin lehine olduğu olgusu unutuluyor, hayret doğrusu. Doğru düzgün bir çalışma yaşamı, doğru düzgün bir sendikal güvence, ülkenin özkaynaklarını kullanması bu kadar mı küçümsenir?
İşçiler üretim yapmadan maaşlarını alsın, somon yetiştirsin diyen kafayı hala omuzların üstünde taşıyanlar var. İşçiler üretim yaparak maaşını alsın, somonu da başkaları yetiştirsin. Daha ucuza kömür üretme yöntemleri üzerinde çalışılmasına diyecek bir şey yok. Daha ucuza üretememek işçinin problemi değil, daha ucuza üretmek için işçi ücretlerinin konuşulması da insanca, hakça değil.
Bunun yerine norm kadro büyükse, konunun tarafları bir araya gelsin, gerçekçi bir norm kadro belirlesin, bunun üzerinden mekanizasyon mudur, örgütlenme midir, ne gerekiyorsa daha ucuz üretmenin yolları araştırılsın denilebilir.
Maden işçisi olmadan Zonguldak Zonguldak olamaz. Yeraltı madenciliğinin devlet eliyle yapılması dışında bir seçenek yoktur. Bunları tartışmayalım artık.
Sonra kalanlar üstünde konuşulabilir.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com