HERKES KENDİ İŞİNE...
27 Aralik 2018 09:02:55
HERKES KENDİ İŞİNE...
Yeni yıl yaklaşıyor ya... Herkes yılbaşı akşamı mahrem alanlarda nelerin yapılmaması gerektiği konusunda ahkam kesmeye başladı.
Normalde herhangi bir günde birisinin kendi evinde ne yaptığı konusunda öğüt vermek başkalarının harcı değildir. Fasulye mi pişireceksin, hindi mi yiyeceksin kendi bileceğin iştir. Ama nedense yılbaşı akşamı bu kuralın dışındaymış gibi algılanır.
Oysa herkes evinde nasıl davranacağını kendisi bilir. Bu yüzden hiç bu konuyu kurcalamamak daha iyidir. Ben nasıl ne yapacağımı biliyorsam, herkes herhangi bir akşamda ne yapacağını biliyordur. Bunu kimsenin öğretmesine gerek yok.
İşin inanç boyutuna girmeye de gerek yok. Zira inancını savunmakla başkasını rencide etmek arasındaki çizgi çok incedir. Herkes nasıl doğru olduğuna inanıyorsa öyle yapması vatan millet ve tüm insanlık alemi için en hayırlısıdır.
Herkes kendi işine...
İKİ KERE İKİ DÖRT
Yeni yıldan hep bir şeyler bekler, hiçbir zaman da beklediğimizi bulamayız. Bu adeta değişmez bir fizik kuralıdır. Hani yedi yüz altmış milimetre cıva basıncı altında, sıfır derecede, deniz kenarında şöyle olur derler ya. Tıpkı öyle...
Cemil cümlemiz, yeni yıl geldi diye 2019 yılından iyi şeyler ummaya, dilemeye başladık. Aslında çoğumuz erişmek istediğimize erişmişizdir de farkında değilizdir. Daha fazlasını isteriz. Hem nasıl istemek? Daha fazlası olsun ama bir bedeli olmasın isteriz. Edindiğimiz, özgür irademizle seçtiğimiz hayattır yaşadığımız. Ne kadar sorumluluğunu taşıdıysak, nasıl bedellere katlandıysak o kadardır elimizdeki. Almak isteyen, alacağı nisabında bedel ödemeye mecburdur. İki kere iki dört.
Yine de dünyada barış olsa fena olmazdı. Yoksulluk olmasa, açlık olmasa, insanlar kış günü evinden barkından olmasa fena olmazdı. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik çok iyi giderdi. Fakat büyük çoğunluğumuz bunlar için mücadele etmekten geçtim, bunları yüksek sesle talep etmeyi bile kendimize yük sayarız. Bu yükü taşımaya yeterli sayıda kişi elini taşın altına koymadıkça, her yılbaşı ne kadar dilerseniz dileyin, iyi bir şeyin sizin, mahallenizin veya tüm insanlığın olması ancak milli piyango düşlerinin sağlayabileceği kadardır.
Daha fazlası değil.
TACIN AĞIRLIĞI...
İşte yılbaşı geldi. Milli piyango çıkmadı büyük ihtimalle. Bu kez de başlarız yerel seçimlerin hayırlar getirmesini dilemeye.
İşin doğrusu bunun da yılbaşındaki dileklerden ve sonuçlarından farkı yok. Zira bugüne dek hangi seçim geldi de sonrası öncekinden iyi oldu diye sorarsanız, alacağınız cevap sıfırdır. Sadece seçilen kişilerin hayatında bir değişiklik olur. İyiye doğru olduğu bile şüpheli bu değişimin. Makam, para ve güç denilen şeyler gelgeç şeylerdir ve bunları taşımanın bedeli yukarıda izah edilmeye çalışıldığı üzere hayli ağırdır. Hani taç ağırdır derler ya. Doğrudur bu.
Adayların onları seçenlerden akıllı kişilerden oluşan bir topluluk olduğu varsayılır. Oy verdiğimiz kişiler göreve geldiğinde sihirli bir değnek tüm evrene dokunur ve her şey güzelleşir, bu seçilenlerin doğasından ibarettir zannedilir. Ama bu bir varsayımdan fazlası değildir. Gerçek çoğu zaman varsayımları yalanlamak için çeşitli vesileler üretmekte mahirdir.
Yine de bugüne kadar olanı bundan sonra da olmaya devam edecek kabul etmek de doğru değildir. Bir şeyler değişir hep. Bugüne kadar kötü oldu diye bundan sonra da kötü olacağını düşünmek, kötünün gerçekleşmesine müsaade etmek değil de nedir?
Bu yüzden umudumuz tarafından yönetilmeye izin vermeden, iyi şeyleri dilemeye, bunları ifade etmeye devam etmemiz de gerekiyor.
Zaten yapacak bir şey de yok.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com