UYSAL'IN MARATON SONUNDAKİ YÜZ METRESİ...
12 Subat 2019 08:53:16
Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, Büyük Birlik Partisi adayı olarak çalışmalarını sürdürüyor. Uysal bu kapsamda Değişim Radyo'da merak edilen soruları yanıtladı.
Peki Uysal'ın söylediklerinden ne anlaşılıyor?
Bir kere Uysal, AK Parti'den ayrılışı sürecinde, kendisini destekleyen kimseyi bulamamaktan dolayı kırgınlığını gizlemiyor. İki saati aşan radyo programı süresince, ana temayı kendisine yönelik eleştiriler ve AK Parti içinde kendisine karşıt grupların manevraları oluşturuyor. Bu arada dikkat çekici olan iki şey var.
Birincisi, yeni partisi hakkında, geçişi ile ilgili soruya yanıt verdiği an haricinde bir şey söylemiyor. Bu durum, Uysal'ın 2014 yılında AK Parti'ye geçtiği dönemde olduğu gibi Büyük Birlik Partisi'nin ideolojik tabanı ile doğrudan bir bağlantı kurmayı başaramadığı şeklinde değerlendirilebilir. Belki soruların gelişimi de bunun böyle yorumlanmasına yol açmış olabilir.
İkincisi, AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a saygı ve sevgisini beyan etmekten bir an geri durmuyor. İstifa ettiği partinin genel başkanına bu kadar hürmet ne anlama geliyor? Cumhur İttifakı'nın eski üyelerinden BBP'den aday olmanın böyle bir sınırlaması mı vardır, yoksa AK Parti'den beklentileri henüz tam olarak sıfırlanmamış mıdır? Belki de Uysal, bu şekilde davranmakla, bugünkü siyasi manzaraya hakim olan yerel unsurlara, AK Parti'nin tam karşıtı bir pozisyonda olabileceğinden daha fazla sıkıntı yaratabileceğini düşünüyor. Olmaz mı? Olabilir.
Ama hepsi de olabilir.
***
Uysal beş yıl süren bir maraton koştu. Bu maratonun son yüz metresini maratona başladığı takımda değil, başka bir takımda tamamlayacak. Tek şansı maratonun son yüz metresinde, tecrübeli bir sprinter gibi koşmak. Ne kadar nefesi kesilmeden son yüz metreye ulaşmış olursa olsun, buradan sonra bir sürat koşucusu gibi koşmazsa, ipi ilk göğüsleyen olamayacak, dolayısıyla belediye başkanlığı makamına oturamayacak.
Başka bir teşhis, Uysal'ın verdiği örneklerin, "Kendisini arayan bazı kişiler" ile ilgili oluşu. Bir belediye başkanını kimler arar? Belediyeyle işi olan, makamda oturan kişinin kalbini kırmaktan zarar edecek kişiler arar büyük ihtimalle. Koltukta iken, övgülerin yüzde birini dikkate almak gerekir, yergilerin yüzde doksan dokuzunu. Zira övgülerin çoğu makamda oturana değil, oturduğu koltuğa yapılırken, yergilerin büyük bölümü o makamda oturan kişilere yapılır. Uysal'ın konuşmasından, övgüleri eleştiriler kadar dikkate aldığı sonucu çıkmıyor.
***
Uysal konuşmasından "Kara Propaganda" ya dikkat çekiyor.
Bu konuda haklı olduğuna şüphe yok. Fakat düz bir bakışla, "Kara Propaganda" veya manipülasyon denilebilecek şeyler genelde muhalefet eliyle yapılır. Uysal'ın durumunda ise kendisine karşıt argüman üretenlerin büyük bölümünün eski partisinin çeşitli unsurları tarafından çıkarıldığı savı daha fazla kabul görür mutlaka. Eğer siyasette herkesin arzuladığı bir koltuğun sahibiyseniz, muhalefetin size isnat ettikleriyle başa çıkmanız gerektiği kadar, kendi partinizin içindeki sorunları da çözebilmeniz gerekir.
Uysal, "Kimseye grup kuralım, beş altı kişi ayrılalım demedim" diyor. İkna edicilikten uzak bir söylem. Eğer kurabileceğini bilse, niye böyle bir girişimde bulunmasın? Başkan bunu etik ile açıklıyor ama kendisiyle grup kurmak isteyen meclis üyeleri varken, böyle bir şeyden uzak kalmanın, kendisine karşı etik davranmadığını iddia ettiklerinin gemisine yakıt sağlamak dışında ne yararı olabilir? Bıçak peyniri kesti. E bıçağın niyeti iyi değilmiş demekten farkı yok bunun. Uysal'ın asıl sorgulaması gereken, bıçağın niye keskin olduğu değildir. Zira bıçağın doğası böyledir. Asıl sorgulaması gereken, bıçağın altındakinin niye granit değil de peynir olduğudur.
***
Mesele Hüseyin Uysal'ı eleştirmek değil. Beş yıllık görev süresi içinde Uysal'ın yaptığının yarısını yapmayan belediye başkanlarının Uysal'dan daha başarılı görünmenin yolunu bulduğu doğrudur zaten. Fakat siyaset dediğin şey, bir şeyin ne olduğundan ziyade nasıl göründüğüyle ilgili bir konu olduğundan, bunca çabaya karşın algının neden istediği gibi olmadığının sorgulanması da gerekir.
Bu algıyı yaratmanın tek başına bir belediye başkanının altından kalkacağı iş olmadığını kabul etmek de gerek. O zaman "Ekip" ile ilgili bir sorun gündeme gelecektir mutlaka. Ekip kötü niyetli olmasa bile en azından hantal hareket etmiştir o zaman.
Hem ekip derken neyi anlamak gerek. Uysal gerçekten bir ekibe sahip olsa, kendisi aday gösterilmediğinde onunla birlikte hareket eden birilerinin de olması gerekmez miydi?
Maratonun başındayken koşucunun yanında olup, koşu boyunca yan taraftan maratoncuya su vermek üzere hazır bulunmayan, maratoncu ipi göğüslediğinde yine "Ekip"miş gibi ortaya çıkacak birileri mi var?
Böylesine ekip denmez ama neyse...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com