mhamdiguner@hotmail.com
BARIŞ AYLARININ BAŞI RECEP ve İLGİLİ AYETİN İNCE MESAJLARI
16 Mart 2019 10:48:53
Günerle Cuma Sohbetleri
Her yıl Recep ayı ve Regaib gecesinden bahsedilir, ilgili hutbeler okunur. Bu vesile ile de barış konusuna temas edilir. Ben bu yazımda bu konuda üç inceliğe dikkat çekmek istiyorum.
1-Cahiliyet döneminde bile can, mal ve namusa tecavüz etmenin haram olması dolayısıyla bağırıp çağırmaların duyulmayışı sebebiyle Receb-i esamm (sağır recep) denilen bu ayda savaş değil harp yapmak yasak olunca arkasından Ramazan ayı geldiği için Şaban ayında da müslümanlar kolayca harbe çıkmazlar.Ramazan'dan sonra gelen Şevval ayında harp yapmak yasak değilse de bu ayda altı gün oruç tutmak önemli sünnetlerden olduğu için ve arkasından da harp yapılması yasak olan Zülka'de ayı geldiğinden Şevvalde başlayan harp sona ermez, Zülka'de ayına sarkar düşüncesiyle Şevval ayında da müslümanlar harbi başlatmaz. Zülhıcce ve Muharrem ayları da harp yapılması yasaktır. Böylece senenin tam yedi ayında kendilerine saldırılmadıkça müslümanlar harp yapmazlar. Ancak saldırı olursa savaşır, yani kendilerini savunurlar. Öyleyse yılın yedi ayında harp yapmaktan kaçınan Müslümanların barışçı olmaları pek tabiidir. Dolayısıyla müslümanlar hiçbir zaman saldırgan olamazlar. Şu halde İslam barışçı bir din olarak çıkar karşımıza. Evet! İslam barışçı bir dindir. İnsanların huzuru için yegane (biricik) bir nizamdır. Bu husus unutulmamalıdır.
2- Kur'an- kerimin Tevbe suresi 36.ayetinde Yüce Mevlamız ayların sayısının kendi katında 12 olduğunu ve bunlardan dördünün Haram (harp yapılması yasak) aylar olduğunu bildiriyor ama o dört ayı belirlemiyor. Onların hangi aylar olduğunu Peygamberimiz "Recep, zülka'de, zülhıcce ve Muharrem olarak açıklıyor. Demek oluyor ki Peygamberimizin söz ve davranışları (hadis-i şerifler) büyük bir öneme sahiptir. Sadece haram aylar konusunda değil birçok mevzuda kapalı olan ayet-i kerimeler peygamberimiz tarafından açıklanmıştır. Namazın sadece kıyam, rukü' ve secdeleri zikredilmiş ama bunlar nasıl yapılacağı ve diğer hususlar tamamen peygamberimizin fiili ve sözleriyle belirlenmiştir. Öyleyse "Ben Kur'an-ı kerimi kabul ederim; hadislere itibar etmem" diyenlerin iddiaları geçersizdir. Hadis-i şerifler Kur'an-ı kerimden sonra İslam'ın ikinci kaynağı olarak çıkıyor karşımıza. Buna itiraz gülünç olur.
3- Senenin dört ayının haram olduğunu bildiren Tevbe suresinin 36.ayeti ayların sayısının 12 olduğunu bildirirken bunun "yer ve göklerin yaratıldığı zaman beri" olduğunu da açıklaması ilmiye sınıfının (akademisyenlerin) dikkatini çok önemli bir noktaya çektiğini düşünüyorum. Şöyle ki: ayların sayısı yer ve göklerin yaratıldığı zamandan beri 12 ise günlerin sayısı da Kameri Yıl itibarıyla 354, Şemsi (güneşle ilgili) yıl itibarıyla da 365 gündür. Öyleyse Astronomiye göre en az iki milyar, Zooloji veya biyolojiye göre en az beşyüzbin seneden beri var olan bu dünyanın günleri ve dolayısıyla ayları niçin artmamış veya eksilmemiştir? Dünya güneşin etrafında dolandığına göre dünyanın kendi ekseni çevresinde dönme hızı aynı (saatte 1666 km) dir. Bu dolanma hızı artsaydı günlerin ve dolayısıyla ayların sayısı azalacaktı. Bu dolanma hızı azalsaydı senenin günleri ve dolayısıyla da ayların sayısı artacaktı. Böyle bir şey olmadığına göre dünyamız güneş etrafında hep aynı hızla (saatte 108000 km) dönmektedir. Peki bu gerçek önünde "dünyayı yüzbinlerce, hatta milyonlarca yıldan beri aynı hızla güneş etrafında dolandıran kimdir?" Şeklinde bir soru sorulmayacak mı? Elbette sorulacak. Peki, bu sorunun cevabı nedir? Tereddütsüz bir şekilde "Allah" tır. Öyleyse gelin o Allah'ın emirlerine göre yaşayalım ki bizim dengemiz de bozulmasın.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com