FESTİVAL NE FESTİVALİ?
08 Temmuz 2019 08:07:42
Beş yıl aradan sonra 21. Uluslararası Sevgi Barış Dostluk Kültür ve Sanat Festivali ile yeniden üç günlük renkli bir aleme adım attık. İlk izlenimler, Ereğli ve bölge insanlarının gündelik sıkıntıları unutarak eğlenmeye ne kadar hasret kaldığını gösteriyor.
Eğlence deyince elbette ana sahnedeki etkinlikler akla geliyor. Gündüz yapılan çeşitli etkinlikler, ana sahne etkinliklerine kıyasla çok daha az ilgi görüyor. Yine de aceleci olmaktan hayır gelmez. Zira çoğu kişi ana sahnedeki konseri ertesi gün unuturken, bu etkinliklerden bazıları katılanların zihninde çok daha uzun süre yer ediyor. Ona bakarsan, festivale “Kültür ve Sanat” niteliğini kazandıranlar da ana sahnedeki etkinlikler değil.
Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın festivale ilişkin yaptığı üç konuşma da bu tezi destekler mahiyette. Posbıyık, “Sanatçılar ünlü olduğundan herkes onları konuşuyor ama etkinlik programına bakarsanız, bunun esasen bir kültür ve sanat festivali görürsünüz” diyor. Eh, yani diyelim.
Tereddüdün nedeni, farklı bir düşünce içinde olduğumuz veya başkanın söylediğine kendisinin inanmadığını öne sürmek değil. Fakat olgular ve söylemler kimi zaman başında duran nöbetçiler fark etmeden de yerlerini değiştirebilir. Adede vurursanız, kültür ve sanat festivali niteliğini sağlayacak etkinlikler mutlaka fazladır. Tabii ki el sanatı diye tabir edilen birtakım şeyleri de zanaat kategorisinden sanat kategorisine ihraç edersek.
***
Ünlü sanatçıların konuşulması şeklinde cereyan eden kamuoyu ilgisi kadar, kültür ve sanat etkinliklerine ayrılan bütçeler ve ana sahne etkinliklerine ayrılan bütçeler arasında da büyük bir uçurum olduğunu anlamamak için ya kör olmak lazım, ya da gözlerini kapatmış olmak.
Mesela Medeniyetler Korosu konserinin yapıldığı festivalde, ana sahne etkinliklerinin de kültür ve sanatla alakalı olduğunu söyleyebiliyoruz ama bu seneki festivalin, ana sahnede yer alan altı ünlü sanatçı dışında önemli bir itici gücü olduğunu söylemek kolay değil. Çok şükür güzel bir oda müziği konserinin verileceği Cehennemağzı etkinliği var da zanaattan sayılmayan bir sanat aktivitesini gözlerimizi kapatarak dinleme imkanı bulabileceğiz.
Dahası işin tanıtım boyutu ile ilgili de böyle bir karşıtlık ortaya konulabilir. Elbette festivalin uluslararası niteliğini sorgulamaya gerek yok. Gelecek senelerde bu niteliğin daha vurgulu hale gelmesini beklediğimizi söyleyerek bu bahsi kapatalım. Uluslararası camiadan heyetleri ağırlayabileceğimiz nispette, tanıtım faaliyetinde başarı sağlanacağına şüphe yok çünkü. Bölgeden ve ülkenin çeşitli yerlerinden festival için gelenler olduğuna, otellerde doluluk oranı arttığına göre ülke içinde ilçenin tanıtımı konusunda da belli bir mesafe alınıyor.
***
E o zaman terazinin kefesi dengeli diyeceksiniz. Bunda da aceleci olmamakta yarar var. Zira bu tanıtımların hepsinden ziyade Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın kişisel halkla ilişkiler etkinliği gibi bir boyutu da var bizim festivalimizin. Popülerlik açısından en karlı çıkan, ne Türkiye, ne Ereğli değil, başkanın ta kendisidir yani. Festival, 31 Mart’ta Posbıyık’ın yeniden belediye başkanlığına seçilmesini sağladı. Bu yüzden siyasi rakipleri bile bu festivalin düzenlenmesini istemediler. Düzenlenmemesinin daha büyük politik maliyeti olunca da kendileri festival düzenlemek istediler. Ama olmadı.
Bu festivalin aynı zamanda Posbıyık’ın gelecekteki projeleri için—ister kendisi, ister çevresindekilerle ilgili olsun—yeni bir basamak oluşturmasını beklemek yerinde olacaktır. İşte sırf bu yüzden bir festivalin Ereğli’ye yetmeyeceği iddiası da bugünlerde başka görüşlere karşı daha geçerliymiş gibi duruyor. Bir caz festivalinden, bir hamsi festivalinden söz ediliyor. Osmanlı Çileği Festivali mi? Bu kadar festival arasında o da eksik olmasın. Olur olur.
Neticede yaptığı etkinliklerin PR kazancı başkasının olacak diye bir iddiamız yok. Fakat bu işlerin kente maliyeti oluyorsa, halkla ilişkilerde düzenleyenlerin elde ettiği kazanç ile şehrinki arasında optimum bir denge olmasını beklemek herhalde yanlış olmaz.
***
Belki bizi de eleştirmek için gerekçe icat etmekle suçlayanlar olabilir. Bunlar haklı mıdır haksız mıdır takdir okurun. Zaten ömür her incik boncuk işi hesap ederek geçmez. Madem birileri kendi zenginlik ve cömertliğini göstermek için dört başı mamur bir sofra kurmuş, o sofranın başında aç acına diş gıcırdatmak yanlış olur.
Yani festival varsa eğlenmek için var. Tadını çıkarmak lazım.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com