HEYKEL MESELESİ…
18 Temmuz 2019 08:34:18
Festival çerçevesinde gerçekleştirilen Heykel Sempozyumunda dört sanatçının yaptığı dört heykel, şehrin değişik yerlerine yerleştirildi.
Heykellerin yerleştirilmesinden sonra, basında konuya ilişkin çıkan haberlerin altında sosyal medya yıkıldı. Konunun lehine veya aleyhine taraf olmadan, eleştirilerin asıl amacının belediye, belediye başkanı ve belediye uygulamalarına yönelik şüphelerin dile getirildiğini ifade etmekle yetinelim. Diyorlar ki heykel mi kaldı yapılacak, bunlara kaç para verildi, Başkan bizim mahallenin yolu ne oldu, niye oraya konuldu, eh, Allah rızası için bir iki de beğenen çıkmış. Kimi zaman anlatmaya ve kaçınılması uyarısında bulunduğumuz, bir şeyi ifade ederken, başka bir şeyi itibarsızlaştırmak şeklinde belirti veren hastalık yeniden nüksetmiş anlaşılan.
Siyaset, bir şişe berrak kaynak suyuna damlatılan bir damla mürekkebe benzer. Şişedeki tüm suyu kendi rengine çeviriverir. Politik mülahazalarla, politikanın doğrudan ilgi alanına girmeyen şeyleri konuşmaya başlarsanız, ilk yapacağınız şey, Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi, ‘Meselenin peşine kuyruk takmak’tır. Bir şeyin yapılmasını istemeyen siyasetçi, o işin kuyruğuna öyle bir mesele takar ki o meseleyle uğraşmaktan asıl konu unutulur gider.
Heykel örneğinde, bir otorite çıkıp da heykellerin sanat değeri üzerinde bir şey söylemedi. Eğri oturup doğru konuşalım, hiçbirimiz heykel sanatını yorumlayabilecek kadar bu sanatla hemhal değiliz. Yine de öyle olması gerekir demiyorum. Heykel sanatı dünyasının dışından da bu alana dış bakışlar yöneltilebilir. Fakat yorumlara baktığınızda, işin heykel sanatı ile değil, doğruca pazaryerinden Karga mahallesine giderken, tam stada varmadan önceki binanın üst katının sakinlerine mesaj verme gailesinin, estetik değerlendirmelerin çok önüne geçtiği anlaşılıyor. Yani, her şeyle sınırlı bir ilgisi olan ama politikayla tüm ruhuyla ilgilenen ahalimiz, “Meselenin peşine kuyruk takıyor.”
Şu anda söylenebilecek şey, bu eserlerin değerinin şu andaki sisli ortamda takdir edilmesinin mümkün olmadığıdır. Zaman bu işi kendiliğinden halledecektir muhtemelen.
HEYKEL DEĞİL BÜST İDİ ONLAR…
Geçen döneminin sonlarında Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, İnönü Parkının hemen üst tarafına, belediyenin karşısına aralarında kendisininki de bulunan bazı belediye başkanlarının büstlerini koymuştu. Kamuoyunda “Heykel aşağı, heykel yukarı” tartışmaları devam ederken, Halil Posbıyık, bu konuda sorulan sorular üzerine “Onlar heykel değil büst” diye bir düzeltme yapmıştı.
İnönü Parkının önüne bu anıt mı pano mu ne olduğu konusunda tam ittifak edemediğimiz uygulamaya ağır eleştiriler—kim önerdi, projeyi kim yaptı, meclise bilgi verildi mi, encümenden karar alındı mı gibi—yöneltmiştik.
O zamanki örnekte bunlar da önemliydi ama işin en şiddetle karşı çıktığımız boyutu yaşayan siyasi figürlerin ikonlaştırılmasına yönelikti. Gerçekten de kimisi görevinin başında olan siyasi figürlerin sıradan fanilerin arasından ayrılması ve Olimpos veya onun gibi bir yerden yeryüzüne şimşekler yollaması gibi bir şey oluyor bu. Açık söylemek gerekirse bu, uzun süre yerleşik yaşam süren refah toplumlarının yozlaşmasının göstergelerinden biridir ve yöneticilerin halktan koptuğu, kendilerini hemen yakınlarında bulunanlardan oluşan dar bir çerçeveye hapis ettikleri anlamına gelir. Bu konuda uyarıda bulunmak, eleştiri yapacakların ancak görevi olabilirdi.
Bugün karşımızda duran konuda ise kişileri ikonize etmeye yönelik bir şey görünmüyor. Dört heykel neyi temsil ediyor? Sevgi, barış, dostluk mu? Başka bir şey mi? Sevgi Barış Dostluk kavramları üç tane ama dört heykel var diyecekler o zaman. Fakat temel amacın, heykellerin temsil ettiğinin bu olduğu iddiasında bulunan da yok.
Yine de netice itibarıyla bugüne kadar bu heykellerin anlamının ne olduğunu, heykel sanatından anlamayan fanilere bir türlü izah etmeyen belediye yönetimi, bu tutumuyla sosyal medyada yayılan olumsuz algılara bir anlamda geçit veriyor.
“Bu güzel sanat eserleri şehrin çeşitli noktalarında—sahilde, İnönü Parkı’nda—yerini aldı” filan demek, belki de aynı zamanda belediye cenahında da heykel sanatı konusunda vasati bir fikri olan birilerinin bulunmadığının göstergesi olarak okunabilir belki de…
BU MU KALMIŞTI?
Bir de deniyor ki ilçenin sürüyle yakıcı sorunları varken, uğraşacak heykelden başka konu mu yoktu? Yakıcı sorunlar heykeller yapılmasa da hararetinden bir şey kaybedecek değildi. Fakat hayatın her anında bir takım şeyler olumsuz olacaktır. Gelin heykellerin estetik değerini konuşalım. Olumsuzluklar var diye güzelliklerden vazgeçersek, şu kısa ömürde olumsuzluklardan başka bir şey bulmak mümkün olmaz.
Koskoca belediye kendi yaptığı işi savunmanın bir yolunu, kıyısında köşesinde kalmış bir köşekadısı olmadan da bulabilir. Yine de son bir uyarı yapmadan geçmemek gerek. Festival her sene yapılıyor. Heykel sempozyumu her sene yapılırsa, her sene üç dört heykel yontulursa, bunlar da ilçenin değişik yerlerine konulursa diye geliyor insanın aklına.
Böyle olursa, o kadar heykel bir süre sonra bu ilçeye fazla gelir diye uyarıyı şimdiden yapmak gerek.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com