BEN DEMİŞTİM DEMEK İSTEMEM AMA…
05 Eylül 2019 12:16:00
En gıcık ifadelerden biridir: “Ben size dememiş miydim?”
Eğer genellikle negatif bir durumu anlatan bu ifade size karşı kullanıldıysa, söyleyene verilen tepki en hafifinden “iyi işte dediğin çıktı, kına yak” şeklinde olur.
Bu ifadeyi siz kullanmışsanız, içinizde bir taraf muhatabınıza daha önce söylediğinizi hatırlatmak ister. Söylemek istemezsiniz, muhatabınız kendiliğinden “Sen demiştin” desin de bu yükten kurtulayım dersiniz. Eğer bu noktaya gelememişseniz, ifadenin köşesinden kenarından dolaşarak bu noktaya getirmeye çalışırsınız.
Ne yaparsanız yapın, ifade gıcıktır. Bunu dediğiniz anda muhatabınızın size belli etse de etmese de kızdığını algılarsınız.
Ben de “Ben demiştim” demek istemem ama bizim dediğimiz sadece unutulup giden sözler değil ki… Aynı zamanda bir kayıt oluşturan metinler halinde söylüyoruz söyleyeceğimizi…
Ve daha bu noktaya gelinmeden söylemiştim söyleyeceğimi…
***
Mesele, gün geçtikçe Batı Karadeniz Bölgesi’nde tarımsal üretim anlamında ön plana çıkmaya başlayan Fındık üretimi ve bu sezonun fındık fiyatları üzerine…
Hükümet Giresun Kalite fındık için 17, Levant kalite için 16,5 lira fiyat açıklamıştı ya… Bu açıklama yapıldığında başta ziraat odaları olmak üzere herkes zil takıp oynamış, iktidar cenahından yeniçerilerine culüs bahşişi vermiş bir sultanın mağrur havasından izler taşıyan açıklamalar yapılmıştı.
Daha o zamandan, açıklanan fiyatın taban fiyat olarak lanse edilmesine karşılık aslen “tavan fiyat” olarak işlev göreceğini söylemiştim. Hadi bana kızacaksınız ama “Ben dememiş miydim?”
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kota ile alım yaptığını yazmak o zamanlar aklıma gelmemişti. Onu da şimdi hatırlamış olduk. Randımanı yüzde 50’nin altına düşen fındıkları almıyorlar, nem oranı belli bir oranın üstündeki fındıkları almıyorlar, içinde sivri fındık bulunan çuvalları geldiği yere ayıklanmaya yolluyorlar. Bugünlerde en katı devletçilik uygulamaları nerededir derseniz aha işte buradadır. Bunları hep yazmıştım.
***
Peki ya fiili durum nedir?
Fındık pazara indiği anda, tüccar 15,5 lira fiyat biçti. Köylü elindeki ürün para ettiğinde üçe beşe bakmaz. Yaradan bu sene mahsulü bolca verince depolama sorunları oldu, okulların açılışı yaklaştı falan diye ilk anda hasadını yapanlar bu fiyattan mahsulünü verdi.
Sonra hop diye bir günde fiyat 15 liraya düştü. Eh, denildi, yapacak bir şey yok, bu sene fındık çok, zarar etmeyiz deyip satışlara devam edildi. Bir de ne görelim! Ertesi gün fındık fiyatları 14 liraya gerilemiş!
Bugünlerde üreticide fiyatın bu noktada bir mola verip vermeyeceğine ilişkin endişeli bir bekleyiş var. Bu fiyata razı mı gelsinler, yoksa fındığı pazara indirmekten vaz mı geçsinler?
Burada işler biraz karışıyor. Zira fındık üreticisinin örgütlenme kapasitesi sıfır. Diyelim bir üretici fındığını satmamaya karar verdi. Fakat komşusu fiyat daha da düşmeden bir an önce malını elden çıkarmak istiyor. Bu da fiyatın daha da düşmesine yol açıyor. Bu kez en başta satmamaya karar veren üretici de şüpheye kapılıyor.
Tam bir domino etkisi…
***
Peki ,diyeceksiniz, hükümetin açıkladığı rakamlara ne oldu?
Onu da şöyle ifade etmek gerek. Hükümet cenahından açıklama yapıldığında, herkes biliyordu ki devletin açıkladığı fiyat, özel sektörü hiçbir zaman etkilememiştir. Yani o rakamlar huzursuzluk içindeki bir toplum kesiminin gazını almak haricinde bir kıymeti harbiyesi olmayan fiyatlardı. TMO’nun aldığı fındıktan zarar etme ihtimali yok. Tüccara göre kar marjı biraz düşük olur o kadar. Zira fındığın kralını topluyor bu kurum.
Bu işte karın ağrıtan başka bir durum daha var. TMO yapısı itibarıyla büyük miktarda mahsulü depolayabiliyor. Geçmiş senelerde olduğu gibi arz fazlası fındığı depolama yoluna giderse, gelecek sene fiyatları yükseltecek şekilde rekolte düşüklüğü olduğunda, bir sene önceki fındığı piyasaya sürebilir bu da fiyatların üreticiyi hoşnut edecek şekilde gerçekleşmesine engel olabilir. Neresinden tutsan elinde kalıyor şu anda piyasanın durumu… Bu sene stokta fındık kalmadığı için adeta kış ortasında kısa süreli bahar günleri yaşandı ama seneye yaz ortasında kar yağabilir üreticinin umutlarının üstüne.
Tek çıkış, üreticinin organize hareket edebileceği bir çatı bulması ama zaten elde olan bir çatıyı –hani eskiden Fiskobirlik vardı ya- koruyamayan ve şahsi çıkarları için bile politik baskı kurma yeteneği edinememiş bir toplum kesiminden söz ediyoruz. Bu yapı kamu eliyle kurulabilir diyeceğim ama kamunun tercihi şu an itibarıyla tam tersi gibi görünüyor.
Ben demiştim diyerek gıcıklık yapmak istemem ama demiştim işte!
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com