mhamdiguner@hotmail.com
HACILARIMIZIN HACDAN GETİRDİKLERİ MESAJLAR 2
11 Ekim 2019 10:56:42
Günerle Cuma Sohbetleri
Arafat’tan getirdikleri mesajlar: Arafe günü tüm hacılar Arafat meydanında hem de ihramlı olarak vakfe yaparlar, yani nefis muhasebesi (oto kontrol) için dururlar. Öyle bir duruş ki hacılar burada bedeniyle durur amma hayaliyle yürür de yürür. Önce o zamana kadar tüm yaptıklarını bir filim şeridi gibi gözünün önünden geçirir. Yaptığı kötülüklere pişman olduğunu Yaratana bir kez daha arz eder; onların afvını ister. Yaptığı iyiliklerin sevap olarak kabulünü diler. Dini ve milleti için birçok iyilikler planlar. Bu arada Peygamberimizin veda hutbesinde söylediklerini hatırlar; orada verilen talimatları tutacağına söz verir. Hatta “Peygamber sağ olsaydı bugün nasıl bir hutbe irad ederdi, Ülkemizde İslam’a aykırı cereyan eden çeşitli davranışlar hakkında nasıl sitemlerde bulunurdu?” diye düşünür, kültürü nisbetinde onu canlandırır ve o yeni hutbedeki talimatları da tutacağına söz vermiş olur. Peygamberimiz (sas) Allah’ın katında Arafe gününden daha değerli gün yoktur; çünkü o gün allah’ı 1: kat semadan yerdeki kulları ile göktekilere karşı iftihar ederek: Bakın saçları dağılmış üstleri tozlanmış olarak hac yapan kullarıma ! uzak yollardan gelmiş benim rahmetimi umuyorlar’ der. Arefe gününde cehennemden azad edilenlerden daha çok afvedilen hiçbir gün olmamıştır” sözü ancak yukarıda bahsettiğimiz vakfede yapılan tevbe, verilen söz ve planlanan güzel hedefler için söylenmiş olabilir.
Burada dikkate alınacak bir husus daha vardır. Arafatta tüm hacılar toprakla irtibata geçerler; çünkü kapalı ayakkabı giyemezler. Adeta bedenlerinde birikmiş elektriği toprak hattına açarak deşarz olurlar. Bedenlerindeki elektriğin verdiği sıkıntıdan kurtulurlar. Demek oluyor ki Arafat vakfesi bir taraftan ruh sıkıntısı veren, yahut ruhu karartan, öbür taraftan da bedene sıkıntı veren radyasyon ile gelen elektrik vs. yükünden de kurtulma duruşudur.
Müzdelife’de Yapılan Tahhüt: Araf suresi 198.ayetinde Canab-u Hakk: “Arafattan aktığınızda, yani Müzdelife’ye akar gibi geldiğinizde Meş’ar-i Haram (dağın)ın yanında Allah’ı zikrediniz (telbiyede bulununuz, tekbir getiriniz)” buyurmaktadır. Çünkü cehalet yani şirk döneminde Araplar oraya geldiklerinde babalarını, dedelerini veya kendilerini övünerek zikrederlerdi. ”Benim babam falan, dedem falan falan kimselerdi; biz falan kişilerin çocukları ve torunlarıyız; ben falan kabiledenim” diyerek böbürlenirlerdi. İşte İslam Haccın Müzdelife vakfesiyle bu kötü adeti, geçmişi veya mensubiyeti ile böbürlenmeyi kaldırıyor, hiçbir kimsenin baba veya dedelerinin üstünlüğüyle, kabile veya aşiretlerinin şerefiyle üstünlük kazanamayacaklarını, kişilerin ancak kendi hünerleriyle, İslam’a bağlılıklarıyla üstün olabileceklerini, bunun da Allah’ın sonsuz büyüklüğünü kabul etmekle olabileceği gerçeğini kabul etmiş oluyorlar.
Mina’da Yapılan Teahhütler: Mina’da Şeytanı temsilen dikilmiş taşlara taş atarak babasına karşı isyan ettirmek için yaptığı tekliflere taşla karşılık vererek üç defasında da şeytanı kovan İsmail gibi şeytan veya şeytan gibilerin şaşırtmasına pabuç bırakmayacaklarına söz vermiş oluyorlar.
Allah’ın emriyle İbrahim peygamberin oğlu İsmail’i kurban etmeye götürürken Şeytan önce annesi Hacer’i ayaklandırarak bu itaate engel olmak istemişti. Önce: “Kocan oğlunu kurban etmeye götürüyor” demiş, fakat Hacer :“O bir peygamberdir, böyle bir hata yapmaz” diyerek kovmuştu. Şeytanın: “Bayram olmadığı halde çocuğa banyo yaptırması, saçlarını kınalattırıp yeni elbiseler giydirmesi ona dünyadan son hazzını aldırmak içindi!! Oğlunu kesmeye götürüyor; koş onu kurtar” demesine rağmen onu kovması ve nihayet “Hacer! Kocan güya rüyada Allah’tan oğlunu kurban etme emrini almış; Allah böyle emir v ermez; İbrahim vesveseye kapılmış. Bir vesvese uğruna oğlunu kesecek; çabuk git ve oğlunu kurtar” diye çıkışmasına rağmen Hacer yine aldanmamış ve şeytanı kovmuştur.
Aynı şekilde Şeytan İsmail’e de üç defa giderek babasının vesvese uğruna kendisini keseceğini söylemesine rağmen İsmail her üçünde de şeytanı taşlayarak kovmuştur. Şeytan son bir ümitle İbrahim’e de giderek: “Bir vesvese uğruna oğlunu kesme” diyerek şaşırtmaya çalışmışsa da ondan da yüz bulamamış ve gitmek zorunda kalmıştır. İşte sembolik (temsili) olarak şeytanı taşlayan hacılarımız hayatları boyunca kendilerini şaşırtmak isteyen Şeytan ve şeytan gibilerin etkisi altında kalarak dini hiçbir vecibeyi ihmal etmeyeceklerine veya kötülük yapmayacaklarına, günah işlemeyeceklerine söz vermiş oluyorlar, oldular. Anne veya baba olarak İbrahim gibi çocuklarını kesmeye teşebbüs etmeyecekler; Hacer gibi çocuklarının kurban edilmesine rıza göstermeyecekler ama onların kötü kötü arzularını kesecek, İslam’a uymayan isteklerini reddedeceklerdir.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com