mhamdiguner@hotmail.com
BU GİDİŞLE BİZİM BU BELADAN KURTULAMAMIZ ÇOK ZOR
17 Nisan 2020 08:51:50
Günerle Cuma Sohbetleri
Corona virüsü gerçekten bir beladır, hem de tama umumi bir bela. Öyle bir bela ki kendilerini dünyanın efendisi görenlerin burnunu sürttü ve sürtmeye devam ediyor. Tabii biz de nasibimizi alıyoruz. Bizim günahımız ülke olarak şuna buna zulmetmek değil ama yapılan zulümlere alet olduk ve bazı İslam ülkelerine yapılan zulümlere seyirci kaldık. Ayrıca ülke içinde birçok haksızlıklar oldu ve oluyor. Bunlara seyirci kalınıyor.
Rum suresinin 41.eyetinde Yüce Mevlamız şöyle uyarmıştı: “ İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden onları yaptıkların bir kısmıyla cezalandırmak için kesin olarak karada ve denizde fesat (anarşi, kargaşa, tedavisi zor hastalık ve düzen bozukluğu) çıkacak”. İşte Rabbimizin haber verdiği fesadın çeşitlerinden biri ile karşı karşıya, hatta iç içe gelmiş bulunuyoruz. Tabii ki insanlar bu beladan kurtulmak için uğraşıyor, hatta devletler birbirine destek vererek bu badireden kurtulmak istiyorlar, ama yaptıkları zulümlerden tevbe etmiş değiller. Çin Doğu Türkistan’ lı kardeşlerimize hala zulmetmeye devam ediyor, onları asimile etmeye çalışıyor. Hindistan Keşmir Müslümanları yok etmeyolunda, İsrail Filistin ablukası devam ediyor. Hal böyle iken biz de İsrail’e maske veriyoruz.
Görsel ve yazılı basınımızda müstehcenlik devam ediyor. Birinci sayfalarında pek müstehcenlik yok ama corona haberlerinden yer kalmıyor da ondan. Her vatandaştan kesilen vergilerle yayın yapma imkanı bulan TRT kanallarında corona haberlerini yorumlayan spikerler duadan bahsediyor ama o kıyafetlerle dua yapılsa bile kabul edilmeyeceğini düşünmüyor.
Bu olayın daha çok Hıristiyan ülkelerde hızlı bir ilerleme kaydetmesi bizim dinimize daha sıkı bir şekilde bağlanmamızı gerektirirken bu konuda bir ilerleme görülmüyor.
Başta ülkemiz olmak üzere İslam ülkelerinde corona’nın fazla tahribat yapamayışı Dini öğretileri hatıra getirmeli ve dindarlaşmamız gerekmez mi. Peygamberimizin on şey fıtrattan diyerek: “bıyığın kısaltılması sakalın bırakılması, misvak (diş fırçası) kullanılması, burunun su ile temizlenmesi, tırnakların kesilmesi, Parmak boğumlarının (bile) yıkanması, koltuk altının yolunması, edep yerlerindeki kılların tıraş edilmesi, (Hıristiyanlar gibi kağıtla değil) su ile gaitadan temizlenilmesi ve ağızın su ile çalkalanması” nın salgın hastalıklara karşı büyük önlem olduğunu hatırlayalım. Ağız ve burunun zaman zaman su ile yıkanmasının yanında abdest alırken de sünnet olarak emredilmesi İslam’ın getirdiği büyük önlemlerdir.
Peygamber efendimiz Yatarken bile abdest almayı tavsiye etmiş ve bu arada “Elinde bir kir olduğu halde uyuyan kimseye bir musibet gelirse kendisinden başkasını kınamasın” uyarısını da yapmıştır. İşte bu İslami öğretiler sayesinde İslam ülkeleri diğer ülkelere nazaran çeşitli bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklıdırlar
Evet bunları bilelim ve dinimize biraz daha sarılalım. Tıbbın tavsiyelerine de uyalım ama duayı da bırakmayalım. İslam’a aykırı hallerimizin devam etmesinin duamızın kabul edilmesine mani olacağını unutmayalım. Yoksa bu virüs belasından kurtulmamız çok zordur.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com