mhamdiguner@hotmail.com
MUHARREM AYI VE AŞURA GÜNÜ
28 Agustos 2020 09:38:32
Günerle Cuma Sohbetleri
Hicri yılın ilk ayı Muharrem’dir Hicri yılı başlatan Hz Ömer (ra) dir. Peygamber efendimiz (sas) Veda hutbesinde “Zaman yer ve göklerin yaratıldığı günden beri zaman heyetinde olduğu gibi dönüyor. Yıl 12 aydır onlardan dördü hurum (harp yapılması yasak) aylardır, üçü peşpeşe gelir, Zülka’de, Zülhıcce, Muharrem ve Cumada (levvel) ile Şaban arasındaki Receb mudar’dır” açıklamasında bulunmuştur. (Buhari 1320)
Sevgili Peygamberimiz hadisin devamında “şu ayınızda, şu beldenizde şu gününüzün hürmeti gibi mal ve namuslarınız size haramdır” ilkesini de koymuştur.
Zaten Yüce kitabımız Kur’an-ı kerimde: “Ayların sayısı Allah katında 12 dir. Onlardan dördü harp yapılması yasak olanlardır. Bu din kıvamını bulmuştur. O aylarda kendinize zulm etmeyin. Ama müşrikler sizinle nasıl savaşıyorlarsa siz de onlarla savaşın” buyurulmaktadır.
Burada Hicri/Kameri yılın aylarının şemsi (güneşe uyarlanan) yılın aylarında on gün eksik olduğu ve Hicri/Kameri yılın her yıl on gün önce geldiği hususuna dikkat çekmek istiyorum. Allah her ikisini de aynı şekilde ayarlayamaz mıydı, niçin böyle yaptı? Diye sorulabilir. Bunun cevabı çok önemlidir ve şöyledir:
Ay’ın dünyamız üzerinde her ay değişik bir etkisi vardır. Eğer şemsi aylar gibi aynı sayıda günde gelip geçseydi. Her yıl her ayın iklimi aynı olacaktı. Ama her yıl ayları dolaşmakta ve ayların iklimlerini değiştirmektedir. Bu değişiklik aşağı yukarı 33 yılda aynı aya gelmektedir. Böylece insanlar bu iklimleri takip ederek yaşantılarına çekidüzen vermektedirler. Eğer her ayın iklimi aynı olsaydı monoton bir hayat olacaktı. Ama bu düzende her ayda üç tür ve 12 ayda ise 36 tür iklim olmaktadır. Böylece insanlar çeşitli iklimlerle monotoniden (tek düzeylikten) kurtuldukları gibi zaman hesaplamış ile de beyinlerini geliştirmektedirler. Belki de bu hesaplama günümüzde gelişmiş bulunan fen ve tekniğin esasını teşkil etmektedir. İnsan beyni ne kadar çok çalışırsa o kadar çok şeyler bulur ve keşifler yapar.
Kur’an-ı kerimin yer ve göklerin yaratıldığı zamandan beri ayların sayısının aynı olması üzerinde de düşünmek gerekiyor. Aylar günlerden meydana gelmektedir. Günler ise dünyamızın güneş etrafında dolaşmasından meydana gelir. Dünyamızın güneş etrafındaki dolanım hızı 108 bin kilometredir. Bu hız niçin azalmıyor? Eğer dünyamızın dolanım hızı azalsaydı şimdiye kadar günlerin sayısı artar 365 te kalmazdı. Belki şimdiye kadar milyonlarca gün olurdu. Dolayasıyla da yaz gelince kış geç gelir, kış gelince de yaz çok geç gelirdi. Böylece hayat çekilmez olurdu.
Peki dünyanın güneş etrafında dolanım hızını aynı ayarda kim tutuyor? İşte bunun cevabını vermek gerekir. Bunun cevabı da “Allah” tan başkası olamaz. Yani Hicri/Kameri yılın gelişiyle bu konuyu işlerken aklımıza gelecek olan en önemli şey Allah’ın dünyamızı aynı hızda döndürmesidir ve bu büyük bir nimettir. Bunun şükranesi olarak ibadetlerimizi daha muntazam bir şekilde yapmalıyız. İbadetlerin düzenli bir şekilde yapılması ise hepimizin lehinedir; hayatı güzelleştirir.
Önümüzdeki Aşure günü yapılan yemek Nuh Tufanının sonundaki çok çeşitli yemeği hatırlatması bakımında yapılmaya değer; ancak Hicri 61 yılının Aşüra günü Peygamberimizin sevgili torunu HZ Hüseyin’in susuz bir şekilde zalimane olarak şehid edilmiş olmasını hatırlamak bu yemeğin tadını kaçırır. Öyleyse bu yemek tatlı bir şekilde değil de acılı bir şekilde yapılmalıdır. Yani bir taraftan Nuh Tufanını öbür taraftan Hz. Hüseyin’in haksız idareye karşı mücadelesini hatırlatmalıdır.
Aşura gününün bir öncesi veya bir sonrasıyla oruçla geçirilmesi müstehaptır. Öncesi bu yıl Cumaya denk geldiği için bir sonrası yani Pazar günüyle birlikte tutulursa daha anlamlı olur.
M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com