Öteden beri ehlikitabın alimlerinin Müslüman olduğu ve olacağı, cahillerinin ise Hıristiyan yahut Yahudi kalacağı, kaldığı söylenir. Aslında sadece Ehlikitap yani Yahudi ve Hıristiyanların alimleri değil tüm insanların alimleri, gerçek ilme kavuşanları Müslüman olur ve oluyorlar da.

Ruhulbeyan adlı tefsirinde İsmail Hakkı Bursevi ilim sahibi Ehlikitaptan Müslüman olanlara Abdullah ibni Selam ile Ka’b el Ahbar’ı örnek olarak vermektedir.

Ne var ki Müslüman olan nice insan makam ve mevkilerinin ellerinden alınacağı endişesiyle Müslüman olduklarını açıklamaz, açıklayamaz.

Bazıları da Müslüman oldukları halde isimleri gizlenmiş, yazdıkları kitaplar saklanmıştır. Rus yazar ve şairleri olan Tolstoy ve Dostyoviskİ misal verilebilir. Aya çıktığı söylenen Amerikan Astrnotu Nail Armstong Müslüman olduğu için l970 yılında yayınlanan meşhurlar dergisinde “yedi meşhur” listesine bile alınmamıştı

Almanya’nın milli şairi Geothe ise: “Kim engelleyebilir şairi Muhammed’in bineğine binmekten” ifadesiyle Müslüman olduğunu zımnen ortaya koymuştur.

Sebe’ suresi 6.ayetinde Yüce Rabbimiz Peygamberimize hitaben: “İlme verilenler sana indirilen (Kur’an-ı kerim)in hak olduğunu, aziz ve hamid olan(Allah)ın yoluna götürdüğünü görür” beyanında bulunuyor. Bu ayet-i kerimeye “Kendisini ilme verenler sana indirilenin hak olduğunu ve onun güç, izzet ve övülme yoluna götürdüğünü görürler” şeklinde de mana verebiliriz.   

Evet.. Kur’an-ı Kerim’e inanan ve onu uygulayanlar hem güç ve şerefe kavuşur ve hem de aklıselim herkesin övgüsüne mazhar olurlar.

Şehit Seyyit Kutup ‘Fi zılalilKur’an’ adlı kitabında Sebe’ suresi 6.ayetiyle ilgili olarak şöyle diyor: “Bu ayetin sahası çok büyük ve çok şümüllüdür (kapsamlıdır).İlim sahipleri hangi zaman ve hangi kabilden olursa olsun ne zaman bilgileri sıhhatli (doğru) olur ve bildikleri “ilim” diye vasıflanmayı hak ederse bunu görür. Kur’an tüm nesillere açılmıştır, onda doğru ilim sahibi herkesin içindeki keşfedecek hakikat(ler) vardır. O tüm şu mevcudatın oluşumunda yer alan hakikatleri keşfeder (ortaya çıkarır).

Seyit Kutup ayetin ikinci bölümünü ayrıca ele alarak da şöyle diyor: “Aziz ve Hamid (olan Allah) ın yol varlık için istediği yoldur ki onu yaşadıkları oluşumun adımlarıyla beraber adım atmaları için beşer(insanlık) için seçmiştir. Varlık ve varlığın bağlantıları ve kıymetleri için tasavvurunda müminlerin anlamasında inşa etme sebebiyle hamid ve aziz olan, yani övülen ve şereflenen (Allah) ın yoluna götürür. Ve yine düşünme yolunu sıhhatlı kılma ve o yolu sağlam esaslar üzerine ikame etmesi (kurması) sebebiyle hamid(övülen) ve aziz (güçlü ve şerefli) olan (zat) ın yani Allah’ın yoluna götürür.

Demek oluyor ki “Kur’an her türlü övünç, güç ve şerefe götürecek bir yola iletir”. Diyerek uyarıyor Mevlamız. Ama ona uymak şarttır. Kur’an-ı Kerimi defalarca okuyup da gösterdiği yoldan gitmedikçe güç ve şerefe, övülecek aşamaya ulaşmak mümkün değildir. Bu gerçeği Peygamber Efendimiz şöyle ifade ediyor:

“Allah bu kitapla kavimleri (ırkları, milletleri) yükseltir (kalkındırır); ve diğer (kavim)lerini de alçaltır” Yani Kur’an-ı kerimi uygulayanları yükseltir, kalkındırır; ama onu uygulamayan kavimleri, milletleri de (çok hatim yapmalarına itibar etmeyip) alçaltır, geri bırakır.

Ben eski medreselerde okutulan dersleri özel olarak okuduğum için ilk okul mezunu olarak Kuran-ı kerimi genel olarak anlıyordum . Hulasatülbeyan tefsiri yardımıyla da tüm Kur’anı- kerimi Kur’an kursunda kadınhlara, dernek odasında ise adamlara tefsir ettim. Ancak Liseyi dışırdan verdiğim imtihanlarla bitirdikten sonhra ufkum daha açıldı ve Kur’an-ı kerimin biyolojik ve astronomik ayetlerini daha iyi anladım açıkladım. Özellikle Yasin ve mülk (Tebareke) surelerindeki biyoloji ve astronomiyle ilgili ayetleri daha güzel bir şekilde açıkladım ve açıklıyorum. Dinleyenlerin de daha çok tatmin edildikleri gördüm. Açıkça şunu söyleyebilirim ki Allah inancı olmayan bir kimseye sadece Kur’an-ı kerimde geçen biyolojik olayları anlatırsak Allah inancına kavuşacakları gibi fennin daha yeni tesbit ettiği biyolojik ve astronomik olayların 1400 yıl önce gelen Kur’an-ı Kerimde olduğunu görmeleri nedeniyle de Kur’an ve İslam inancına kavuşacak veya İslam inançları güçlenecektir.                                                     

M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü