Ülkemizde aylardır yeterli yağmur yağmıyor; kış mevsimi olmasına rağmen kar da yok. Öyleyse her ikisi için de dua yapalım diyenler olacaktır. Ama ben kar mucizesini anlatalım derim. Çünkü yağmursuz kalışımız da kar nimetinden mahrum oluşumuz da bizim günahlarımız nedeniyledir. Nitekim Kur’an-ı kerimde: “Allah ve onun elçisiyle hudutlaşanlar öncekilerin sürünmesi gibi sürünürür ve zillete düşerler” (mücadele 5 ve 20) uyarısında bulunuyor. Gerçekten halkımızın çoğu Allah ve peygamberiyle hudutlaştı; yani Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmedi onun emirleri birçoklarını düğün salonlarına sokulmadı. Aynı şekilde Peygamberimizin sünnetleri de birçok yerde dikkate alınmadı. Birçokları mallarının zekatını vermedi, öşür denilen toprak mahsülleri zekatı unutuldu.

Mevlana Celaleddin Rumi de beyitleriyle bu gerçeği şöyle dile getiriyor: “Zekatı vermeyenlerin üzerine bulut gelmez, zina yüzünden de veba her tarafa düşer. Edepsiz sadece kendisini tutmaz, belki de onun yüzünden ateş her tarafa düşer. Uyarısında bulunmuştur.

İşte biz önce Allah ile hudutlaşmayı bırakacağız, onun emir ve yasaklarına her yerde riayet edeceğiz ve elçisi Hz. Muhammedin öğretilerini de har hal-ü karda yerine getireceğiz ve Allah’ın yasaklarını halkın gözü önünde yaparak edepsizlik edenlerden olmayacağız. Hatta usulüne uygun bir şekilde edepsizlik edenleri uyaracağız ki Allah başımıza bela ve musibet gelmesine müsaade etmesin

Yaşadığımız gibi son aylarda ne yağmur görüyoruz ve ne de kar. Öyleyse yağmur Duasına çıkalım, hatta mevsimi olduğuna göre kar duası yapalım denilebilir. Ama ben kar duası yerine onunu harika durumunu anlatarak inancımızın güçlendirilmesine vesile olmak istiyorum.
Azıcık tahsili olanlar bilir ki bütün maddeler soğudukça büzülün, küçülür, kısalır. Ama su sıfır dereceye kadar soğurken küçülür, fakat sıfır dereceye gelince donar ve genleşir. -4 dereceye kadar genleşmesi artar. Neden İşte bu sorunun cevabı herkesi hayran bırakacak niteliktedir?

Eğer su diğer maddeler gibi soğudukça devamlı küçülecek, büzülecek olsaydı tesbih taneleri şeklinde olan yağmur taneleri küçülecek, cıva şeklini alacaktı. Hacmi küçülmesine rağmen ağırlık aynı olduğu için yukarıdan aşağıya doğru çok hızlı bir şekilde inecek ve üzerine düştüğü sebze yapraklarını delik deşik edecekti.

İşte suyun fizik kanunlarına göre soğudukça küçülmeyip aksine büyümesi onu kar şekline getirmekte ve üzerine indiği sebze yapraklarına zarar vermemektedir. Ayrıca sebzelerin üzerini örttüğü için gece soğukları sebzelere zarar vermemektedir. Çünkü sebzeler yerin sıcaklığından faydalandığı gibi dışardan gelecek dondurucu soğuklara karşı da kar tarafından korunmaktadır.  

Suyun sıfır derecede donması onu kar haline getirmekle onun yamaçlarda tutunmasını sağlamakta ve yağmur gibi akıcı olmadığından toprak erozyonu yapmadığı gibi havalar ısındıkça yavaşça eridiği içen oluşan su yağmurun aksine yamaçlardaki toprak tarafından emilebilmektedir.

Suyun sıfır derecede donması göllerde buz halinde suyun üzerine çıkmasını sağlamakta ve böylece gölün dipten beri donmasını önlemekte ve oradaki canlıların, özellikle insanların önemli bir gıdası olan balıkların ölmesini önlemekte ve beslenmelerine bile imkan vermektedir. 

İşte fizik normlarına aykırı bir şekilde suyun sıfır derecede donup kar haline gelmesi böyle büyük faydalar sağlamaktadır. Şimdi “bu değişik oluşumu sağlayan kimdir?” sorusuna cevap verilmeyecek mi? Elbette verilecek ve o cevap da “Allah (cc)” olacaktır.

İşte bu nedenle kar duasına çıkmak yerine “kar”ın mucizevi yapısını anlatarak insanımızın inancını güçlendirip ilahi emirlerin yapılmasını sağlarsak yağmur da yağar, kar da. Nitekim Yüce Mevlamız Nuh (as) ın kendi kavmine “Ey kavmim Rabbinize istiğfar edin (günahlarınızın örtülmesini isteyin, sonra da ona yönelin ki size bol bol yağmur versin, gücünüze güc katsın. Sonra da tekrar günaha dalmayın” dediğini hatırlatarak bizim de aynı duayı yapmamıza işaret etmiştir.

Öyleyse.. Gelin ey Müslümanlar! Kar mucizesinden dersimizi alıp Allah’ın tüm kurallarına uyalım ve bu günlerde sadece yağmur değil kar nimetine de kavuşalım.                                                                                   

M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü