“Her nefis ölümü tadacaktır” kanunu gereği insanlar dert dünyasından göç edip gidiyor, sevdiklerinden ayrılıyorlar. Gittikleri yerde  ne ile karşılaşıyorlar? Peygamberimizin bildirdiğine göre orada sorguya çekiliyorlar. Sorulara güzel cevap verenler esenlik içinde, veremeyenler ise sabah akşam azap çekiyorlar. İşte onları uğurlayan Müslümanların ve özellikle yakınlarının onlara yardım yapabileceği yine peygamber efendimiz tarafından bildirilmiştir. O ebedi rehberimiz bir hadis-i şeriflerinde: “İnsan öldüğü zaman amel den (icradan) kesilir. Ancak hayırlı bir çocuk, iyi bir öğrenci ve sadaka-i cariye müstesna” uyarısında bulunmuştur. Yani Müslüman yetiştirdiği iyi bir çocuk sevap kazandıkça  veya iyi öğrenci yetiştirmişse o da iyi şeyler öğrettikçe onun defterine de yazılır. Herkesin faydalanacağı bir eser yapmış veya o eserin yapılmasına katkıda bulunmuş ise o eser hayırda kullanıldıkça öldükten sonra bile kişinin defterine yazılır.

İşte burada ölenlerin arkasından okunan dualar da onların ruhlarına bir ödül olarak sunulur. Ancak bu duaların kabul olması gerekir. Fatiha bu duaların başında gelir. Eğer geçmişlerinin ruhu için fatiha okuyan bir kimse orada söylediği “ancak sana ibadet ederim ve senden yardım isterim; bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna götür. Gadaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil” ifadesini kullandığı halde gadaba uğrayan Yahudiler gibi davranır ve hak yoldan sapmış günümüz Hıristiyanlarının yolundan giderse okuduğu dua kabül olmamıştır ki sevap olsun ve ölenin ruhuna ulaşsın. Yıllardan beri Hıristiyanların havasına uyuyoruz; hatta onların İslam’la taban tabana zıt kanunları alınıyor ve onlara itiraz edilmiyor. Böyle bir insanın okuduğu fatiha kabul olmuyor ki ölülerine ulaşsın. Fatiha’yı okuyup “ancak sana ibadet ederiz yani itiraz etmeden ancak senin dediklerini yaparız” diyenler birilerinin Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı davranışlarına itiraz etmiyor ve bu itirazın gereğini yerine getirmiyorlarsa duaları kabul olmamıştır ve ölülerine bir faydası olmayacaktır.

Ebediyyete intikal edenlerin arkasından okunan Yasin-Tebareke ve küçük surelerin hatmedilmesi esnasında onlardan çıkan mesajlara uymak niyetinde olmayan kişilerin okuduğu veya dinlediği sevap olmaz ki gidenin ruhuna ulaşsın. Bir önceki okuyuş veya dinleyişten sonra o surelerdeki mesajlara uyulmamış ise bir sonraki okuyuş veya dinleyiş de kabul edilmeyebilir ve ölülerin ruhuna bir faydası olmaz.

Yasin-i şerifin ikinci sayfasından HZ. İsa’nın elçilerini kellesi pahasına destekleyen kişinin saldırı sonunda ölür ölmez cennete (cennet gibi yere) gittiğini öğreniyoruz. Bu olayı dinleyip de İslam’ı es geçmeden anlatan hocaları desteklemeyen, desteklemek şöyle dursun köstekleyen kişilerin okuyuşundan da dinleyişinden de bir sevap kazanılmaz ve böyle kimselerin “okuduğumuz surelerden hasıl olan sevabı falan kişinin ruhuna hediye ettik demeleri ve buna amin diyenlerin aminleri de kabul olmaz ki ölülerin ruhuna da gitsin.

Evet şunu kesin olarak ifade edelim ki ister mezar başında ister başka yerde okunan fatiha ve diğer sureler onların içindeki mesajlara uymak niyeti yoksa bir sevap getirmezler ve ne kadar şunun ruhuna gönderdim deseler de hiçbir yere gitmezler.; çünkü ortada kazanılan bir sevap yoktur.

Hamdi GÜNER/Emekli Müftü