mhamdiguner@hotmail.com
NE DURUMDAYIZ, HALİMİZ NİCEDİR?
03 Mart 2021 08:49:44
Günerle Cuma Sohbetleri
Aklı başında olan herkes hem kendi durumunu ve hem de başta akrabası olmak üzere komşularının, köy/mahalle, hatta ilçesinin ve ülkesinin durumunu bilmek durumundadır. Eğer iyi durumda iseler şürkretmek ve daha iyi olması için üzerine düşeni yapmakla mükelleftir. Çünkü Peygamberimiz (sas) “İki günü eşit olana aldanmıştır” uyarısında bulunmuştur.
Bazıları sokak ve caddelerimizde arabaların arttığını, çevresinde binaların yükseldiğini, herkesin elinde akıllı telefon bulunduğunu görünce ülkenin ekonomik yönden iyi durumda olduğunu ve iyiye gittiğini zanneder.
Halbuki özel arabaların çoğalması bunların giderek zaruri bir ihtiyaç haline gelmesindendir. İnsanlar birçoklarının yanından özel arabalarıyla geçip gittiğini görünce eziklik hissediyor ve zorlanarak bir araba alıyor. Alıyor ama borçlanarak ve sıkıntıya girerek. Arabayı gerektiğinde kullanması da sıkıntı veriyor bütçesine.
Binaların yükselmesi de giderek şartların bir gereğidir. Birçoklarının evleri eskimiştir, bir depremde yıkılacağı endişesi vardır. Bu nedenle onlar da evlerini bir müteahhide vererek yıktırıp daha yüksek bir ev yaptırıyor, ama eski evindeki dairelerden daha az daire sahibi olabiliyor….
Herkesin elinde akıllı telefon görmek de bu kabildendir. Adam başkalarının elinde görünce o da kendisini zorlayarak bir tane alabilir. Bu onun durumunun iyi olduğunu göstermez.
Bir de haberlere bakıyor, hatta görüyoruz ki boşanmalar artmış, çocuklar anne ve babalarını bir arada göremeyişin bedbahtlığını yaşıyor, psikopat olarak büyüyor. Ayrıca boşanan kadınlar eski kocaları tarafından öldürülüyor. İntihar vakaları normal ölüm gibi karşılanıyor. Bu durum asla iyiye alamet değildir.
Yüzde 98’i Müslüman dediğimiz ülkemizde İstanbul, Ankara ve İzmir’i geçtik küçük illerimizde, hatta ilçelerimizde vatandaşlar birbirine selam vermiyor. Bu hal manevi yönden çöküşü gösteriyor.
Yine güvenilir kaynaklardan öğreniyoruz ki vatandaşlarımızın birçoğu kredi kartı borçlarını ödeyemez hale gelmiş. Başka alışverişlerinden olan borçlarını ödeyememiş ev eşyaları haczedilmiş. Hatta birçok çiftçinin traktörüne haciz gelmiş ve bu konuda toplu şikayetler yapılıyor, yürüyüşler oluyor.
Daha kötüsü ülke olarak etrafımızda dost kalmamış. Irak’ta özerk bir Kürt Devleti’nin kuruluşuna Kürtler adına sevinelim derken baştakilerinin (Barzani gibi) Yahudi kökenli olmaları rahatımızı kaçırmıyor. Sadece PKK ile uğraşırken şimdi de Suriye’de ortaya çıkan ABD’nin TIR’larla silah taşıdığı PYD/YPG fitnesiylse karşılaşıyoruz.
Öbür taraftan Ege denizindeki sahillerimizde 19 adamızın Yunanistan tarafından işgal edildiği ve bunların bir kısmanda askeri tatbikat yapıldığı yolundaki haberler tekzip edilemiyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen halkımız huzursuz olmuyorsa bu daha da kötü bir durumdur. Derin bir gaflet (aymazlık) içinde olduğumuzu gösterir. Öyleyse ülkesini düşünenler uykuda olanları uyarmalı ve bu uyarıları herkes bir üstüne iletmeli ve gereken tedbirler alınmalıdır. Yoksa büyük bir çıkmazın içine düşebiliriz.
Yazımı Haşir suresinin 18.ayetinin mealiyle bitireyim. Orada Yüce Rabbimiz: “Ey inanlar! Allah’a sığının (ondan vikaye, himaye isteyin) ve herkes yarına takdim ettiğine baksın (bugün yaptığım yarın ‘bana ne getirir, benden ne götürür?’ diye düşünsün; Allah’a sığının!”
Dikkat ederseniz Yüce Mevala hem ayetin başında ve hem de sonunda “Allah’a sığının” emrini tekrar etmiştir. Burada bana demeyip de “Allah’a” ifadesini kullanması “Ben Allahım (her şeye hakim olurum, şartlarını yerine getirerek bana sığınırsanız sizi korurum” demek istemektedir.
M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com