
elif_ypc67@hotmail.com
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
05 Nisan 2021 13:58:06
Elif İle Çayımın Şekeri
Kitaplarını ve şiirlerini severek okuduğumuz yazar ve şairlerin, hayatlarını merak ederiz elbette, üç aşağı beş yukarı onlar hakkında kısa bilgilere de hâkimizdir. Ama bu yazıda onların bilinmeyen yönlerine bir göz atacağız.
Bir şiir okuduğumuzda, şiirin güzelliği bir yana yazan şaire karşı da bir hayranlık duyarız. Acaba şiir yazarken nasıl duygular geçirdi içinden, şiirlerini kime yazardı, nasıl bir karaktere sahipti gibi. Kafamızdan bir yığın soru geçer. Ancak bazen şiirlerini öle bayıla okuduğumuz şairlerin hayatları hiç öyle iç açıcı olmuyor. Adeta bir dram çıkıyor hayatlarından. Hatta diyoruz ki iyi ki yerinde olmamışım, evet dünya onu tanıyor ama nasılda acı bir hayatı olmuş….
Bazen de tam tersi olur, vay be deriz. Nasıl da şaşalı bir hayat sürmüş şanslıymış diye geçiririz içimizden. İşte kalbimize taht kurmuş şairlerin enteresan hayatlarından hiç bilinmeyen yönleri; (Yazılanlar alıntıdır)
Cahit Sıtkı, küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır o günden sonra, ölümden korkmuş ve eserlerinde hep ‘ölüm’ temasını işlemiştir.
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde, aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı şair olmak, böyle değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de. Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
Özdemir Asaf; ‘R’ leri söyleyemeyen şair… Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar: Neğeye Biğadeğ? Utancından Kağaköy diyemez. Eminönü’nde iner. Oradan Karaköy’ e kadar yürür.
Yahya Kemal, hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine âşık olmuştur.
Tevfik Fikret, aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı sol tarafında kimseyi yürütmemek.
Ahmet Haşim; hastalık derecesinde ki takıntısı ise; toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep, gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
Cemal Süreya; soy isminde ki ‘y ‘ den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir. Evet, soy ismi tek ‘y’ ile yazılıyor.
Orhan Veli; ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
Cemil Meriç; en ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç, gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okuyamayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise, yakınları yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
Sabahattin Ali; su gibi Türkçesi ile yazılarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali; diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda, hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumdan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsız olur, bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına ‘Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz kavga ortasında durup hatalarını düzeltiyorum’ diye anlatırmış.
Ahmet Arif; Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmet Arif aynı zamanda Zaza’ca, Arap’ça Kürt’çe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif, şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmet Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
Hüseyin Rahmi Gürpınar; kulağa sevimli gelen bir alışkanlık, unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar, temizlik hastasıymış. Öyle ki bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar, evde örgü örmekten çok hoşlanır, yurt dışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda, örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağa kapanır reçel yaparmış.
Yaşar Kemal, yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem, çocukluğunda pek çok talihsiz olaylar yaşamış, babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu, kendi çocuklarıyla birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan büyük yazar, 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş, sağ gözünde ki durum ise; daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken, bıçağın elinden fırlamasıyla Yaşar Kemal’in gözüne denk gelmesi kör olmasına neden olmuştur.
Ümit Yaşar Oğuzcan; söylenenlere göre, 23 kez, kendi söylemine göre de 3 kez intihara kalkmıştır. 1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ ın 17 yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesinden atlayarak intihar eder. Rivayet odur ki cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kâğıtta bir not yazılıdır. ‘Baba intihar öyle edilmez böyle edilir’
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
Köşe Yazarlarımız
Çok Okunan Köşe Yazıları
» Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor