mhamdiguner@hotmail.com
HALKIMIZ HUTBELERDE OKUNAN TÜM CÜMLELERİ ANLAMALIDIR
15 Ekim 2021 08:47:51
Günerle Cuma Sohbetleri
Her Cuma günü imam-Hatiplerimiz hutbelerin öğüt kısmını Türkçe olarak okuyor; ama baş tarafında yapılan hamdele, salvele, selamtleme ve şehadetleri Arapça okuyup geçiyorlar. Halkımızın bu bölümü de anlaması ve buradan mesaj çıkarması çok faydalı olur. Bu yazımızda bu husus üzerinde durmak istiyorum.
Birçok hatip Hutbenin başında “Elhamdülillahi rabbil’alemin vessalatü vesselamü ala (seyyidina) muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim” diyor. Bunun meali (anlamı): “Övgüler alemleri düzene koyan Allah içindir. Salat (rahmet) ve selamet Peygamberimiz Muhammed’in ve onun ali (ailesi) ve arkadaşları üzerine olsun” demektir.
Burada hatip “onun ailesine olsun” diyerek bütün Müslümanlara selamet ve rahmet istemiş oluyor. Çünkü bütün Müslümanlar Hz. Muhammed (sas)in 3.dereceden ailesidir. Yani İmam-Hatip salvele ile hem kendisine ve hem orada bulunanlara ve hem de tüm dünya Müslümanlarına dua etmiş oluyor.
Arkasından “Ve neşhedü en la ilahe illellahü vahdehü laşerike lehü vela nazıyre leh ve neşhedü enne seyyidena Muhammeden abdühü ve resulühü” diyor ki meali:
Şehadet ederiz ki Allah’tan başka ilah yoktur ve onun ortağı ve benzeri de yoktur ve yine şehadet ederiz ki efendimiz (büyüğümüz) Hz. Muhammed onun (yani Allah’ın) kulu ve elçisi (peygamberi)dir” demek oluyor.
Daha sonra genellikle imamlar “Neüüzü billah min şururi enfüsine ve min seyyiati a’malina” derler ki bunun anlamı da ”Nefislerimizin (kendimizin veya diğer bizim gibi insanların) şerlerinden ve işlerimizin kötülerinden Allah’a sığınırız” demektir. Şimdi tüm bu ifadelerden çıkarılacak mesajları görelim:
“Övgüler (hamd etmeler) Allah içindir” derken başta Allah’ı övmemiz gerektiği akla gelecek; ama arkasında da insanlarda birbirini yerme ve övme içgüdüsü de olduğuna göre insanları övme hakkımızı da unutmayacağız. Ama insanları da överken Allah için övmemiz kötüleri övmemek gerektiği mesajını buradan (övgüler Allah içindir) ifadesinden çıkaracağız. “Salat ve selam Peygamberimiz Muhammed’in ve onun ailesi üzerine olsun” derken de dilimizle Peygamberimiz, onun ailesine ve dolayısıyla ölmüş diğer büyüklerimize rahmet ve selamet (esenlik) dilerken fiilimizle Peygamberimize ve ölmüş yakınlarımıza zahmet vermemeye, keder olmamaya dikkat etmemiz gerektiğini de anlayacağız. Çünkü bizim her yaptığımız her Cuma günü başta Peygamberimiz olmak üzere ölmüş ana-bana, dede-nine, hatta dayı,teyze, amca ve halalarımıza, onların ruhlarının yaşadığı (berzah aleminde) arz edilmektedir. Eğer yaptıklarımız İslam’a uygun ise onları sevindirir ve mutlu eder; ama İslam’a aykırı ise onları devindirir ve üzer.
Ve yine buradan bütün Müslümanların reisi Peygamber olan büyük bir aile olduklarını bilmemiz ve bu ailenin, yani tüm dünya Müslümanlarının birliği, beraberliği ve huzuru için çalışmamız gerektiği mesajını da alacağız.
“Ve neşhedü en la ilahe illellahü vahdehü laşerike lehü vela nazıyre lehü ve neşhedü enne seyyidena muhammeden abdühü ve resülüh” yani şehadet ederiz ki Allah’tan başka ilah (en doğru kanun koyucu, her şeye hakim ve gerçek sığınak) yoktur; Hz. Muhammed de onun kulu ve elçisidir” cümlesini dinlerken Allah’ın kanunlarının kusursuz olduğunu ve mutlaka uyulmaları gerektiği, onun her şeye hakim olduğu ve Allah’ın bize iyilikle hakim olması için iyilik yapmamız gerektiği ve gerçek sığınak olan Allah’ın bizi koruması için ona isyan etmekten sakınmamız gerektiği,. Ayrıca onun kanunlarına itiraz edip ona ortak olmaktan kaçınmamız icab ettiği mesajlarını almalıyız
Ve “neüzü billahi min şururi enfüsina ve min seyyiati a’malina” meal olarak “nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülerinden Allah’a sığınrz” cümlesini dinlerken “kendimizin günah işlemekten emin olmadığımızı ve bu nedenle günah yapmamaya, başkalarının kötü işlerinden uzak durmaya, hatta onları ikaz etmeye çalışmamız gerektiği” mesajını çıkarmalıyız.
Bazı hatiplerin hutbenin başındaki hamdele, ve salvele’den sonra “Men yehdillahü fela mudılle leh ve men yudlil felahadiye leh” dediklerini görüyor ve duyuyoruz. Bu cümle tamamen bir uyarı ve öğüt niteliğindedir. Dolayısıyla hutbenin öğüt bölümünde söylenmesi gerekir. Ama hemdele ve salvele’den sonra söyleniyor ki meali şöyledir: “Allah kime hidayet verirse onu saptıracak yoktur; kimi de saptırırsa onu hidayete (doğru yola) alacak yoktur”
Tüm okurlarıma okunan hutbelerin tüm mesajlarını alabilmeleri temennisiyle!
M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
ETİKETLER : Yazdır
Makale güzel de hocam bu müslümanların bunları anlaması ne değişecek tağut düzende muslumanların kuranı anlamamalari için neler yapıldığini anlatabildinizmi tağutla ilgili ayetler anlatabildinizmi
Müftü bey çok güzel bir açıklama olmuş da meslek hayatınız boyunca bir defa dahi olsa devletin içinde bulunmuş olduğu şirk ve zulüm belasından içinde bulunduğu buhran dolu masiyetlerden ötürü bir defa dahi olsa çıkıp nasihatte uyarı da bulundunuz mu acaba çok merak ediyorum.
- s.
- 1
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com