mhamdiguner@hotmail.com
TAKVİM YAPRAKLARI OKUNMALIDIR
29 Ekim 2021 09:06:57
Günerle Cuma Sohbetleri
Ülkemizde çeşitli takvimler basılmaktadır. Duvar takvimi, masa takvimi, cep takvimi. Duvar takvimleri iki çeşit olup bir kısmı karton şeklinde sadece ay ve günleri göstermektedir. Bunların masada kullanılabilecek şekilde yapılanları da vardır. Bir kısmı da her gün için ayrı kağıdı olup arkasında çeşitli konularda yazılar da bulunmaktadır.
Masa takvimleri ileri tarihlerde yapılacak işlerin yapılacağı günü belirlemek ve ayı, günü, hatta saati gelince unutmayıp yapmak için ileriye dönük not tutmak için kullanılır.
Cep takvimleri olayları günü gününe tespit etmek için kullanılır. Hatıralar bu takvimlere dayanılarak daha sağlıklı zamanlandırılabilir.
Takvim hayatla barışık olmayı da sağlar. Takvim hayatta olanlar içindir. Arif Nihat Asya bir şiirinde:
Güller kurumuş, menekşeler solmuştur/Bağ, bahçe, havuz… hepsi harap olmuştur!
Ey bir yeni takvimle gelenler kapıma/Ben takvimi neyleyim ki günler dolmuştur! Diyor. Demek ki takvim ölüler için değil, diriler içindir.
Takvim Arapça bir kelime olup bir şeyi kıvamına getirmek, olgunlaştırmak demektir. Takvim yapraklarını okuyanlar kendilerini geliştirir.
Ama ne hazindir ki bizim halkımız takvim okumuyor ve kendisini geliştirmiyor. Geçtiğimiz Cuma günü bir köyün camindeki takvime baktım. 10 Ağustos’tan 22 Ekim’ kadar hiçbir kağıt koparılmamış ve tabii olarak da okunmamış.
Cami’nin birçok köyde olduğu gibi bu köyde de resmi görevlisi bir yıla yakın yok, ama Cumaları kıldırmak için bir hocayı ücretini de vermek üzere getirdiklerini biliyorum.. Demek oluyor ki Cumaları kıldırmaya gelen emekli din görevlisi de, cemaat de takvimdeki yazılara önem vermiyor.
Anılan camideki takvim Diyanetin baskısı olup Hicret Takvimi gibi hurafelere yer vermeyen güvenilir bir takvimdir. Takvim yazılarının bazılarının başlıkları şöyledir: “İncinmemek ve incitmemek”, Memleket Sevgisi”, Kuş Evleri”, “Aşure Orucu”, “Hz. İbrahim’in Duası”, Aldatan Aldanır”, “Cennet Ehli ve Orada sunulacak Nimetler”, “Gerçek Müflis Kimdir?”, “30 Ağustos Zafer Bayramı”, Genişlikte, Darlıkta Her Zaman Dua”, “Allah’ı Sevmek Nasıl Olur?”, “İmam-ı Azam Ebu Hanife”, “Zikir: Kalplere Hayat Veren İksir”, “En Kötü Hastalık: Kibir”, “Okumak Hayattır”, “Başkasını Kendisine Tercih Etmek: İsar”, “Allah Komşularla Yardımlaşmayı Emreder”, “Yaratan Rabbinin Adıyla Oku!”, “Gaziler Günü” (19 Eylül), “Barış Dini İslam”, “Talak: Allah’ın Sevmediği Helal”, “İslam Hukukunda Aklın Korunması”, “Ailece Zamanı Değerlendirmek”, “Camiler Kainatın Kaçak Birer Örneğidir”, “Mabed ve Mektep”, “Kendisine Cennet Vacip Olan Sahabi: Talha b. Ubeydullah”, “Mahremiyetimizi Koruyalım”, “Kerbela’yı Doğru Anlamak”, “Ailemizde Şiddet Olmasın”, “Anadolu’da Bir Esnaf Geleneği: Ahilik”, “Zaman İsrafı”, “Anadolu’nun Açılan Kapısı”, “Mal Çokluğu Değil Gönül Tokluğu”, “Meavld-i Nebi”, “Zulme Karşı Dik Duran Bilge : Aliya İzzet Begoviç”.
Görüldüğü gibi takvim yapraklarındaki konuların çoğu Din Görevlilerinin bile çok muhtaç olduğu konular. Bunları okumadan geçmek ne büyük ihmal, hatta vebaldir. 10 Eylül tarihli yaprağın arkasındaki “Okumak Hayattır” başlıklı yazıyı burada vermek istiyorum:
İnsana verilen lütufların başında okuyabilme, okuduklarını anlatabilme kabiliyeti gelmektedir. Okumak, “beyanı düşünüp ifade etmeyi öğreten Rahman’a (Rahman 55/4) “Kalemle yazmayı ve insana bilmediğini öğreten Rabbimize” (Alak 96/4-5) bir teşekkürdür. Gözü verene görme minnetidir. “Oku, yaratan Rabbinin adıyla oku! O insanı alak’tan (sakızımsıdan) yarattı. Oku! Senin Rabbin En cömert olandır. Kur’an’ın ilk ayetleri olan Alak suresindeki “Oku” emrinden sonra kişinin hayrına, insanı Rabbinin rızasına ulaştıracak her şeyin okunmasına işaret olmak üzere “neyin okunacağı” belirtilmemiştir. Fakat okumanın Allah adına, onun adıyla olmasına vurgu yapılmıştır. Okumak hayat verecek çağrıya “evet” demektir. Çünkü Kur’an insana diriltici hayat mesajıdır. ”Ey iman edenler! Size hayat verecek sizi çağırdığı zaman Allah’ın ve Resülü’nün çağrısına uyun” (Enfal 8/24). Peygamberimiz içinde Kur’an okunan evi diriye, okunmayan evi de ölüye benzetmiştir.”
Bu yazılar kaçırıl mı? Bunları kaçırmaya devam edersek bir gün keçileri de kaçırabiliriz.
M. Hamdi GÜNER/EM. Müftü
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com