BİR DÖNEM KONUŞMASAK
04 Subat 2012 21:03:02
Soğuklar fena halde bastırınca ya içimizden konuşmak gelmez ya da salep içecek bir boşluk bulup da anılara dalacak zaman..
Üstelik birbirinden sevimsiz gelişmeler oluyor etrafta.
Van depremi en unutamadıklarımdan, hele ki bu kış mevsiminde.
Ne yiyorlar, ne içiyorlar, nasıl ısınıyorlar derken, gün geçmiyor ki bir çadırda katalitikten çıkan yangınlar, mağduriyetle büyüdükçe büyüyor.
Aslına bakmak gerekirse, ‘hiçbir battaniye sevgi kadar ısıtamaz’ ifadesi o günlerden kulaklarımda çınlıyor. Unutmadık.
Önümüz kış, geçmeyen mevsim.
Türkiye’de dünyayı etkileyecek bir ekonomik kriz söylentisi değişmeyen etiket. Ekonomistlerin işini elinden almak değil amaç, duyduklarımız.
Dileğimiz, önümüzdeki zaman diliminde dünyanın başına daha kötü şeyler gelmemesi.
Tabi sizin de.
Ay boyunca soğuklara, kara kışa eşlik eden Türkiye’de önümüzdeki mevsimi iple çeker hale geldik adeta.
İzninizle biraz ipucu vereyim diyen meteoroloji uzmanı olsa karşımda, hani müjdeler salıcam. Neyse ki batıdayız, doğudakileri düşünerek şikâyet hakkımı geri çekiyorum.
Bir derginin kapak resminde olduğunuzu düşünün.
Siz hayal kurun, birkaç cümlelik kahraman ben olayım.
Kapakta sizi karşılayan Bradley Cooper. “Hangover” serisinden sonra, dünyanın en aranılan aktörlerinden biri oldu ama hiç değişmedi..
Bu örnek neden mi?
Hala otobüse biniyor, hala market alışverişini kendisi yapıyor.
Onu dünya tanıyor ama gençliğinde otel kapılarında çalışırken hayata nasıl bakıyorsa, şimdi de aynı şekilde bakıyor.
Ünlü bir yıldızın ‘ünsüz!’ .halini birlikte düşünelim.
Diğer yandan tüm Türkiye hatta dünyanın tanıdığı Mehmet Öz, esirgenemez bir disiplin ve istekli yaşamın örneğinden hangi parça desek, sözcüklerle tamamlayamayız.
Sağlıklı yaşamın dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri.
Sadece son bir ayınızı, uzun yıllarınızı değil, ne kadar sağlıklı, spor yaparak geçirdiniz, iki dakika düşünün.
Neler yiyip, içtiniz.
Diğer yandan yaşamınızla ilgili karar alma aşamasında gelgitlerinizle kaldığınız zaman. Aldığınız karara hazır olup olmadığınızı anlayabileceğiniz bir test çıkarsa karşınıza..
Karar verin.
Önümüz 14 Şubat!
Testten geçenleri bekleyen zorlu etapların ipuçları ilerleyen satırlara kar olup yağacak. Sevgilere, sevgili olanlara.
Bu satırları okumadan önce evlilik kararı alanlar ve okuduktan sonra almayı düşünenler, bir adım yaklaşsın.
En sevdiklerinizden gelir ne gelirse!
Tek taştan tutun da, kız isteme merasimi, davetiye hazırlanması, kokteyller, partiler, brunchlar, mangallar, geziler,tozular..
Bu ay bilin ki şanslısınız, şansı yaratmak, elinizdeki 14 şubatta..
Kış sonuna doğru formda kalmak için ‘savaş’ sanılan incelmeler, diyetler, yürüyüşler..
Sözüm ona başlıcak, hem de yıllardır, ben de içine dahil.
Vakit bulamayız bir türlü.
Dukan diyeti de bu yıl pek bir son moda, aslında dostlarımdan dukan diyeti ile kilo verenler var.
Ancak bir geri alınmasa o kilolar, ömür boyu alın size, bize, hepimize mutluluk.
Yağları bir kenara bırakalım.
Buzlar bile eridi.
Sonra dünya ülkelerinden bir ülke, pir isim.
Neymiş efendim, dünyanın en güzel kadını.
Güzellik bakımla, o bölüm esirgenemez, peki ya çalışkanlık, beden, meslek, kullandıkları enerji adına.
Çok şey mi eksik?
Tamamlayıcı pencereden bakmak lazım.
Ve en yakın, heyecanlı,
Yılda bir kez gelen 14 şubat!
Pardon, 14 ŞUBAT MI DEDİNİZ!
İnsan ne kadar bölünürse o kadar uzaklaşır kendinden..
Her ilişkide kendinden bir parça bırakır, her ilişkiden de kendinde olmayan bir şey alır.
Çok ilişki yaşamışlığı; başkalarında çok şey bırakmışlığıdır ve başkalarından çok şey almışlığıdır.
Çoğunluk ilişkilerde önemli olan ‘tek’ olmak değil, ‘bir’ olmaktır.
Yani birbirinin içinde eriyip gitmektir.
Bu da insanın kendisine yabancılaşmasıdır..
Her ilişki büyük başlar, giderek küçülür.
Çünkü tavizler verilir, karşı tarafın isteği kadın ya da istediği erkek olunur.
Kimliklerin sınırları kaybolur, iki kişi birbirinin içinde erir.. birbirlerini ‘tek’ olarak görüp beğenmişler, ‘bir’ olmaya çalışırken de birbirlerine karışıp bütün büyülerini yitirmişlerdir. Sonra aşk ya da ilişki, adı her neyse, biter..
Kendine dönme zamanıdır.
Ama intikam almak gerekir.
Acıya acıya, ağlata ağlata kendine yabancılaşır insan.
Kendine dönme çabası içinde, aslında kendinden bir adım daha uzaklaşmaktadır.
Unutmak için bir yenisi lazımdır.
Onu unutmak için bir yenisi daha..Böyle sürer gider.
Bölünmüşlük, parçalanmışlık giderek artar..
Gerçek aşktan söz etmiyorum..
Çünkü çok da fazla görmüyorum gerçek aşkı ve onun kahramanlarını .
Yalnızlık korkusundan, hava atma arzusundan, güç edinme hırsından doğan beraberliklerden söz ediyorum.
Nedense onların adı da aşk.
Ama nedense hiç biri inandırıcı gelmiyor.
Benim değil, sizin 14 Şubat’ınız!
Birbirinin içinde eriyip kaybolmayan tüm sevgililere sevgilerle..
Üstelik birbirinden sevimsiz gelişmeler oluyor etrafta.
Van depremi en unutamadıklarımdan, hele ki bu kış mevsiminde.
Ne yiyorlar, ne içiyorlar, nasıl ısınıyorlar derken, gün geçmiyor ki bir çadırda katalitikten çıkan yangınlar, mağduriyetle büyüdükçe büyüyor.
Aslına bakmak gerekirse, ‘hiçbir battaniye sevgi kadar ısıtamaz’ ifadesi o günlerden kulaklarımda çınlıyor. Unutmadık.
Önümüz kış, geçmeyen mevsim.
Türkiye’de dünyayı etkileyecek bir ekonomik kriz söylentisi değişmeyen etiket. Ekonomistlerin işini elinden almak değil amaç, duyduklarımız.
Dileğimiz, önümüzdeki zaman diliminde dünyanın başına daha kötü şeyler gelmemesi.
Tabi sizin de.
Ay boyunca soğuklara, kara kışa eşlik eden Türkiye’de önümüzdeki mevsimi iple çeker hale geldik adeta.
İzninizle biraz ipucu vereyim diyen meteoroloji uzmanı olsa karşımda, hani müjdeler salıcam. Neyse ki batıdayız, doğudakileri düşünerek şikâyet hakkımı geri çekiyorum.
Bir derginin kapak resminde olduğunuzu düşünün.
Siz hayal kurun, birkaç cümlelik kahraman ben olayım.
Kapakta sizi karşılayan Bradley Cooper. “Hangover” serisinden sonra, dünyanın en aranılan aktörlerinden biri oldu ama hiç değişmedi..
Bu örnek neden mi?
Hala otobüse biniyor, hala market alışverişini kendisi yapıyor.
Onu dünya tanıyor ama gençliğinde otel kapılarında çalışırken hayata nasıl bakıyorsa, şimdi de aynı şekilde bakıyor.
Ünlü bir yıldızın ‘ünsüz!’ .halini birlikte düşünelim.
Diğer yandan tüm Türkiye hatta dünyanın tanıdığı Mehmet Öz, esirgenemez bir disiplin ve istekli yaşamın örneğinden hangi parça desek, sözcüklerle tamamlayamayız.
Sağlıklı yaşamın dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri.
Sadece son bir ayınızı, uzun yıllarınızı değil, ne kadar sağlıklı, spor yaparak geçirdiniz, iki dakika düşünün.
Neler yiyip, içtiniz.
Diğer yandan yaşamınızla ilgili karar alma aşamasında gelgitlerinizle kaldığınız zaman. Aldığınız karara hazır olup olmadığınızı anlayabileceğiniz bir test çıkarsa karşınıza..
Karar verin.
Önümüz 14 Şubat!
Testten geçenleri bekleyen zorlu etapların ipuçları ilerleyen satırlara kar olup yağacak. Sevgilere, sevgili olanlara.
Bu satırları okumadan önce evlilik kararı alanlar ve okuduktan sonra almayı düşünenler, bir adım yaklaşsın.
En sevdiklerinizden gelir ne gelirse!
Tek taştan tutun da, kız isteme merasimi, davetiye hazırlanması, kokteyller, partiler, brunchlar, mangallar, geziler,tozular..
Bu ay bilin ki şanslısınız, şansı yaratmak, elinizdeki 14 şubatta..
Kış sonuna doğru formda kalmak için ‘savaş’ sanılan incelmeler, diyetler, yürüyüşler..
Sözüm ona başlıcak, hem de yıllardır, ben de içine dahil.
Vakit bulamayız bir türlü.
Dukan diyeti de bu yıl pek bir son moda, aslında dostlarımdan dukan diyeti ile kilo verenler var.
Ancak bir geri alınmasa o kilolar, ömür boyu alın size, bize, hepimize mutluluk.
Yağları bir kenara bırakalım.
Buzlar bile eridi.
Sonra dünya ülkelerinden bir ülke, pir isim.
Neymiş efendim, dünyanın en güzel kadını.
Güzellik bakımla, o bölüm esirgenemez, peki ya çalışkanlık, beden, meslek, kullandıkları enerji adına.
Çok şey mi eksik?
Tamamlayıcı pencereden bakmak lazım.
Ve en yakın, heyecanlı,
Yılda bir kez gelen 14 şubat!
Pardon, 14 ŞUBAT MI DEDİNİZ!
İnsan ne kadar bölünürse o kadar uzaklaşır kendinden..
Her ilişkide kendinden bir parça bırakır, her ilişkiden de kendinde olmayan bir şey alır.
Çok ilişki yaşamışlığı; başkalarında çok şey bırakmışlığıdır ve başkalarından çok şey almışlığıdır.
Çoğunluk ilişkilerde önemli olan ‘tek’ olmak değil, ‘bir’ olmaktır.
Yani birbirinin içinde eriyip gitmektir.
Bu da insanın kendisine yabancılaşmasıdır..
Her ilişki büyük başlar, giderek küçülür.
Çünkü tavizler verilir, karşı tarafın isteği kadın ya da istediği erkek olunur.
Kimliklerin sınırları kaybolur, iki kişi birbirinin içinde erir.. birbirlerini ‘tek’ olarak görüp beğenmişler, ‘bir’ olmaya çalışırken de birbirlerine karışıp bütün büyülerini yitirmişlerdir. Sonra aşk ya da ilişki, adı her neyse, biter..
Kendine dönme zamanıdır.
Ama intikam almak gerekir.
Acıya acıya, ağlata ağlata kendine yabancılaşır insan.
Kendine dönme çabası içinde, aslında kendinden bir adım daha uzaklaşmaktadır.
Unutmak için bir yenisi lazımdır.
Onu unutmak için bir yenisi daha..Böyle sürer gider.
Bölünmüşlük, parçalanmışlık giderek artar..
Gerçek aşktan söz etmiyorum..
Çünkü çok da fazla görmüyorum gerçek aşkı ve onun kahramanlarını .
Yalnızlık korkusundan, hava atma arzusundan, güç edinme hırsından doğan beraberliklerden söz ediyorum.
Nedense onların adı da aşk.
Ama nedense hiç biri inandırıcı gelmiyor.
Benim değil, sizin 14 Şubat’ınız!
Birbirinin içinde eriyip kaybolmayan tüm sevgililere sevgilerle..
Bu Yazı Toplam 2047 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com