İÇSEL ACILARI DİNDİRME ŞEKLİ DETAYLARDA SAKLIDIR
21 Subat 2012 17:13:27
Şairlerin yapıtlarından, onları şiir yazmaya kışkırtan, özgünlüğüne uçuran dürtüden, yazmaya uygun yapısından, yeteneğinden ve şiirsel üretiminden bahsetmek istiyorum.
Şair, eserini tarihsel, kültürel, geleneksel süreçlerden geçirerek kendi süzgecindeki özneli anlamdan biçime, estetiğe, nesnel gerçekliğe kadar özgür, bağımsız imgesiyle bütünleyebilen bir alanda oluşturur. Bu şiir serüvenine emek verenlerin anlatım gücü dilindeki ustalığı elbette ki okuru da derinden etkiler. Hatta söz kuyumculuğunun, insana etkisiyle ilgili şöyle bir yazıyı sizlerle paylaşmak isterim. Roger Coillois ??Şiir Sanatı?? adlı kitabında bir öykü anlatmış. ??New York?un Brooklyn Köprüsü?nde kör bir dilenci varmış. Köprüden geçen biri, dilenciye günlük kazancını sormuş. Dilenci iki dolar zar zor kazandığını söylemiş. Adam bunun üzerine dilencinin göğsünde taşıdığı tabelayı ters çevirip, üzerine bir şeyler yazıp tekrar boynuna asmış ve şöyle demiş:
??Tabelaya gelirinizi arttıracak bir yazı yazdım. Bir ay sonra geldiğimde sonucunu söylersiniz bana??. Bir ay sonra gittiğinde ??Bayım size nasıl teşekkür etsem acaba? ?? demiş dilenci. ?Şimdi günde on-on beş dolar toplayabiliyorum. Olağanüstü bir şey. Tabelaya ne yazdınız da bu kadar sadaka vermelerini sağladınız? ?Çok basit diye yanıtlamış adam, tabelanızda doğuştan kör yazıyordu, onun yerine ??Bahar geliyor; ama ben göremeyeceğim diye, yazdım??.
??Söz sanatının, dolayısıyla nesir ve şiirin başlangıcının kaynağı buradadır?? diyor Roger Coillois. Bu anlayışa katılmamak mümkün değil. Has şairlerden çıkan her ürünün ismiyle, dizesiyle, imgesiyle şiirsel kimliğini kazanmış olması çok önemli.
Şiirin bir bütün olarak değerlendirilmesinden yanayım; ama etki gücü olarak, dikkatleri üzerinde toplayabilme ya da algıda seçiciliğimizi ön plâna çıkarabilmesine katkıda bulunabilmesi adına şiirin isminin de dizelerdeki titizlikte paralel yürümesi gerektiğini düşünenlerdenim. Son dönem yazdığım şiirlerimde, tıpkı bir yemeğe atılan baharatın onun tadının yaratması gibi tam kıvamında bir lezzet; ne eksik ne fazla anlatmak istediğimi imleyen tek bir sözcükle dizelerimin içinden seçiyorum şiirlerimin isimlerini. Yeni şiir kitabım olan ??Duman?? içinde karar verdiğim bilinçli bir tercihti bu. İlk kitabım ??Ben-siz ve Öteki?? adlı kitabımda ise böyle bir sınırlamaya girmeden yazdığım temaya göre seçilmiş isimler vardı. Bu sınırlama sözcüğünün altını çizmek gerekir belki de. Eskiden bir resim sergisine gittiğimde yan
yana dizilmiş tabloların bir kompozisyon gibi, ressamların tuvallerine ad vermelerini hep yadırgamışımdır. Nedeni ise benim bakış açımı belli bir kalıba soktuğunu düşünmemden ileri gelir. Çünkü bir dizemde ??bakmasını bilen gözler resimle konuşur?? demişliğim vardı. Özgür bir yorumu isimle özdeşleştirmeye çalışmak ters geliyor bana. Ama bu anlayışı şiir için düşünmüyorum. Çünkü resmin kendi içinde bir bütünlüğü var. Yeniden, anlamlandırılmaya bir ihtiyacı yok. Oysa şiir ismiyle vücut buluyor, kendini tamamlıyor ya da ben bu gözle bakıyorum. O yüzden algılayış tarzının kişiden kişiye değişiklik gösterebileceğini söyleyebilirim. Kimi insan için içeriğin paralelinde olan ayrıntı çok değerli iken hayata daha yüzeysel bakan kişi için algı düzeyi ayrıntıda saklı değildir. Topluma uyumlu daha genel geçer yargıları kabul ederek sağlar.
İşte bu yüzdendir ki, sanatçıların içsel acılarını dindirme şeklinin bu detaylarda saklı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Şair, eserini tarihsel, kültürel, geleneksel süreçlerden geçirerek kendi süzgecindeki özneli anlamdan biçime, estetiğe, nesnel gerçekliğe kadar özgür, bağımsız imgesiyle bütünleyebilen bir alanda oluşturur. Bu şiir serüvenine emek verenlerin anlatım gücü dilindeki ustalığı elbette ki okuru da derinden etkiler. Hatta söz kuyumculuğunun, insana etkisiyle ilgili şöyle bir yazıyı sizlerle paylaşmak isterim. Roger Coillois ??Şiir Sanatı?? adlı kitabında bir öykü anlatmış. ??New York?un Brooklyn Köprüsü?nde kör bir dilenci varmış. Köprüden geçen biri, dilenciye günlük kazancını sormuş. Dilenci iki dolar zar zor kazandığını söylemiş. Adam bunun üzerine dilencinin göğsünde taşıdığı tabelayı ters çevirip, üzerine bir şeyler yazıp tekrar boynuna asmış ve şöyle demiş:
??Tabelaya gelirinizi arttıracak bir yazı yazdım. Bir ay sonra geldiğimde sonucunu söylersiniz bana??. Bir ay sonra gittiğinde ??Bayım size nasıl teşekkür etsem acaba? ?? demiş dilenci. ?Şimdi günde on-on beş dolar toplayabiliyorum. Olağanüstü bir şey. Tabelaya ne yazdınız da bu kadar sadaka vermelerini sağladınız? ?Çok basit diye yanıtlamış adam, tabelanızda doğuştan kör yazıyordu, onun yerine ??Bahar geliyor; ama ben göremeyeceğim diye, yazdım??.
??Söz sanatının, dolayısıyla nesir ve şiirin başlangıcının kaynağı buradadır?? diyor Roger Coillois. Bu anlayışa katılmamak mümkün değil. Has şairlerden çıkan her ürünün ismiyle, dizesiyle, imgesiyle şiirsel kimliğini kazanmış olması çok önemli.
Şiirin bir bütün olarak değerlendirilmesinden yanayım; ama etki gücü olarak, dikkatleri üzerinde toplayabilme ya da algıda seçiciliğimizi ön plâna çıkarabilmesine katkıda bulunabilmesi adına şiirin isminin de dizelerdeki titizlikte paralel yürümesi gerektiğini düşünenlerdenim. Son dönem yazdığım şiirlerimde, tıpkı bir yemeğe atılan baharatın onun tadının yaratması gibi tam kıvamında bir lezzet; ne eksik ne fazla anlatmak istediğimi imleyen tek bir sözcükle dizelerimin içinden seçiyorum şiirlerimin isimlerini. Yeni şiir kitabım olan ??Duman?? içinde karar verdiğim bilinçli bir tercihti bu. İlk kitabım ??Ben-siz ve Öteki?? adlı kitabımda ise böyle bir sınırlamaya girmeden yazdığım temaya göre seçilmiş isimler vardı. Bu sınırlama sözcüğünün altını çizmek gerekir belki de. Eskiden bir resim sergisine gittiğimde yan
yana dizilmiş tabloların bir kompozisyon gibi, ressamların tuvallerine ad vermelerini hep yadırgamışımdır. Nedeni ise benim bakış açımı belli bir kalıba soktuğunu düşünmemden ileri gelir. Çünkü bir dizemde ??bakmasını bilen gözler resimle konuşur?? demişliğim vardı. Özgür bir yorumu isimle özdeşleştirmeye çalışmak ters geliyor bana. Ama bu anlayışı şiir için düşünmüyorum. Çünkü resmin kendi içinde bir bütünlüğü var. Yeniden, anlamlandırılmaya bir ihtiyacı yok. Oysa şiir ismiyle vücut buluyor, kendini tamamlıyor ya da ben bu gözle bakıyorum. O yüzden algılayış tarzının kişiden kişiye değişiklik gösterebileceğini söyleyebilirim. Kimi insan için içeriğin paralelinde olan ayrıntı çok değerli iken hayata daha yüzeysel bakan kişi için algı düzeyi ayrıntıda saklı değildir. Topluma uyumlu daha genel geçer yargıları kabul ederek sağlar.
İşte bu yüzdendir ki, sanatçıların içsel acılarını dindirme şeklinin bu detaylarda saklı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu Yazı Toplam 2562 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com